13 Aralık 2018 Perşembe

İZMİR ALTILARI

Size önce İzmir Altıları’nı anlatmalıyım.

İZMİR ALTILARI…Doğum tarihlerine göre şöyledir:

Samim Kocagöz : 1916 – 1993

Salah Birsel : 1919 – 1999

Necati Cumalı : 1921 – 2001

Attila İlhan : 1925 – 2005

Şükran Kurdakul : 1927 – 2004

Tarık Dursun : 1931 - 2015

1936 yılında İzmir’de doğan Ali Gevgilili, bu şehirde yetişirken, eğitim alırken, gençlik yıllarını kovalarken işte bu büyük edebiyatçılar bu şehirde yaşıyorlar ve üretiyorlardı. Bunların oluşturduğu bir kültür okyanusu vardı. Yalnız onlar mı?... Yazar Halikarnas Balıkçısı, Ali Gevgilili’nin üzerinde büyük etkisi olan 1910 doğumlu öykücü ve romancı Kemal Bilbaşar, şair Nahit Ulvi Akgün, şair Berin Taşan, şair ve eleştirmen Turgay Gönenç, yazar ve yayıncı Besim Akımsar, daha sonra İstanbul Işık lisesi müdürü olan eğitimci Sacit Öncel, tarihçi Garra Sarmat, felsefeci ve edebiyat tarihi yazarı Ziya Somar, yazar ve filozof Asım Kültür, yüzlerce ilerici eğitimci bu kültür okyanusunun seçkin üyeleriydi.

Şükran Kurdakul, bu ortamı yazılarında pek güzel anlatmıştır.

Ali Gevgilili’nin etkilendiği bu isimler ikinci kuşak İzmir aydınlarıydı.

Peki, “Birinci Kuşak” kimlerden oluşuyordu?

Osmanlıya dönelim hemen.

Halit Ziya Uşaklıgil, Tevfik Nevzat, Uşşakizade Süleyman Tevfik, Tokadizade Şekip, Şair Eşref, Türkçü Necip, bir süre İzmir’de yaşayan Ahmet Haşim, onlarca hürriyetçi şair, sayısız Bektaşi şairi, şehrin ilk Müslüman ressamı Fuad Mensi…

Bunlar istibdata karşı direnen özgürlükçü İzmirli Jön – Türk aydınlarıydı. Başta şair Tevfik Nevzat olmak üzere çoğu idam edildi, sürgün edildi, Uşşakizade Süleyman Tevfik ve Tokadizade Şekip ise intihar ettiler. Ama bu aydınların yaratığı kültür ortamı, cumhuriyette ikinci kuşak İzmir aydınlarını yarattı. Ali Gevgilili’nin en ince ayrıntılarına kadar eserlerini ve hayat hikayelerini bildiği aydınlar işte bunlardır. 

Yani İstanbul’da ünlenen ve Milliyet gazetesinin Abdi İpekçi’nin hemen yanı başında simge kalemlerinden Gazeteci ve yazar Ali Gevgilili’nin bir kültür mayası vardı. O da İzmir’dir… Gel de şimdi İlhan Berk’i hatırlama. Ne demişti? “Her yazarın ve edebiyatçının bir döl yatağı vardır, bu da onu yetiştiren, doğup büyüdüğü şehrin veya köyün kaldırımlarıdır, insanlarıdır, havasıdır, suyudur…”

Bakın Ali Gevgilili, Çağının Tanığı Gazeteciler başlıklı Sözlü Tarih Araştırmasına verdiği yanıtta, Doğu ve Batı insanlarının değişik koşullarda bir araya geldiği bir kent olarak tarif ettiği İzmir kentinde kendi yetişmesi ile ilgili şu önemli bilgileri vermekte:

“İzmir’in yalnız orta öğretim alanında eğitim vermekle yetinen unutulmaz okulu Karataş Ortaokulu’na 1949 Sonbaharı’nda başladığım zaman yaşamımda bambaşka bir dönem açılacaktı. Çok yetkin bir eğitimci olarak tanınan Tarihçi Garra Sarmat’in müdürlüğünü yaptığı Karataş Ortaokulu’nda, hemen her alanda kentin en yetkin öğretmenlerinden bir bölümü ders veriyordu. Öğretmenlerin en ünlüsü, bir tarihçi olan, öykü ve roman yazarı Kemal Bilbaşar’dı. Daha da ilginci romancının oğlu Taran Bilbaşar bizim sınıftaydı. Taran’la kısa sürede birbirinden ayrılmaz iki dosta dönüşmüştük.(Sevgili TARAN BİLBAŞAR şu anda aramızdadır). Bilbaşar, oğlundan ötürü bizim sınıfta ders vermiyordu. Ama ikimiz çoğu akşam ya bizim evde ya da Bilbaşar’ın evinde derslerimize çalışıyorduk. Bilbaşar’in evi İzmir’in önde gelen yazarlarının, ressamlarının, sanatçılarının adeta buluşma yeri gibiydi. Bu çok canlı ortam bu kez sanatı da tüm boyutlarıyla önümde açmaya başlıyordu. Varlık yayınlarında çıkan Türkiye ve dünya sanatçılarının tüm yapıtları, Milli Eğitim klasikleri, tiyatro ve sinemalar, resim sergileri ve konserler kısa surede yaşamımın ayrılmaz bir parçasına dönüşmekteydi. 

Ali Gevgilili’nin ilk birikimleri, böylece İzmir’in üretken kültür ve sanat ortamında oluştu. 1910-1983 yılları arasında yaşayan ve sayısız öyküsü ve bir süre önce Can yayınlarınca tümü basılan Denizin Çağırışı ,Ay Tutulduğu Gece ,Cemo ,Memo ,Yeşil Gölge,Yonca Kız ,Başka Olur Ağaların Düğünü,Kölelik Dönemeci , Bedoş ,Zühre Ninem gibi romanlarıyla edebiyatın çınarlarından olan Kemal Bilbaşar’ın çevresi ve evi, bu genç edebiyat ve yazarlık heveslisi genç üzerinde çok önemli olumlu etkiler yaratmıştır.

Demek ki, Ali Gevgilili’yi akademik olarak bir analize tabi tutarken, (1) İzmir tutkusu, (2) gazeteci ve yazarlığı, (3) kitapları, (4) en sonunda kişiliği şeklinde kategorik bir sınıflandırma yaparsak, onun İzmir tutkusunu en başta anlatmış oluyoruz.

http://www.dagarcikturkiye.com/caginin-tanigi-bir-yazar-ali-gevgilili-yd-1635.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder