7 Ağustos 2019 Çarşamba

‘Yeniden Asya’. 07 Ağu 2019, Çarşamba, Nedret Ersanel



Demek bir ‘ara’ oldu, oraya Batı girmiş.

Şimdi aradan çıkarmıyoruz, ‘hibrit’ devam edeceğiz. “Yeniden Asya”, “Eski Batı” yaratacak mı, tam onu söylemiyoruz.

“Yeniden Asya’ girişimiyle amacımız eksen seçmek değildir”...

Doğru. Ama “daha az Batı” demektir...

Asya’nın bu zamandaki varlığı, ortaya çıkış biçimi, Batı ile ilişkilerimizin doğasını değiştiriyor...

Herkesin bir “Yeniden Asya”sı var, bizim de var. Bu bir formül; Doğu üzerinden Batı’yla ilişkilerimizi sağlıklı kılıyoruz...

***

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, 11. Büyükelçiler Konferansı’ndaki açıklamaları çok konuşulacak...

“Asya ile başlayalım. 21’inci yüzyılda ekonomide ve diplomaside, sahada ve masada etkili olmak, Asya ile el-ele olmayı gerektirir. Asya dünyanın ekonomik merkezi haline gelmektedir. Uluslararası toplum Asya’da daha fazla yer almak için rekabet halindedir. Halbuki dünyanın bu en dinamik bölgesinde bizim köklerimiz derindir. Avrupa’da ve Avrupalı olmak gibi, Asya’da ve Asyalı olmak da bizim için değerlidir. Bizi biz yapan, özel yapan hasletlerden biri bu iki sac ayağında yükselmemizdir. Türkiye’nin Asya politikası başarılı olmuştur. Şimdi ise, mevcut yaklaşımımızı zamana uyduracak ve geleceğe taşıyacakyeni bir açılıma ihtiyaç vardır. Asya’nın farklılıklarını gözeten, ancak bölgeye bütüncül bakabilen yeni bir politikayı oluşturma zamanı gelmiştir. ‘Yeniden Asya’ (Asia Anew) adını verdiğimiz açılımı bugün buradan ilan ediyoruz. İlişkilerimizi, bundan sonra bütüncül bir çerçeve dahilinde daha da ilerleteceğiz»...

Devam...

“Bu yaklaşım, sahada ve masada güçlü olan Girişimci ve İnsanî Dış Politikamızın temel özelliklerini yansıtacak. Asya’yı bir bütün olarak kucaklamamız için gereken araçları, devlet, özel sektör, üniversite ve halklarımızın iş birliği zemininde geliştireceğiz. Eğitim, savunma sanayii, yatırımlar, ticaret, teknoloji, kültür, siyasi diyalog dahil geniş bir yelpazede düşüneceğiz”...

“Bangkok’ta katıldığım ASEAN toplantısı ve orada Asyalı meslektaşlarımla yaptığım temaslar, bu girişimimizin ne kadar zamanlı ve gerekli olduğunu bir kez daha gösterdi. Tüm bunları yaparken, Eylül ayından itibaren Asya kıtasındaki en geniş katılımlı forum olan Asya İşbirliği Diyaloğu’nun 2019-2020 Dönem Başkanlığı’nı üstleneceğiz. Amacımız Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasındaki birleştirici konumunu pekiştirmek, sürdürülebilir kalkınmamıza ve bir bilgi toplumu olarak ilerleyişimize katkıda bulunmaktır”...

***

“Bugün, burada yapılan ilan” Batı’da ve Doğu’da tartışılacaktır.

Bugün dünya Doğu’ya dönüyor ve Türkiye’nin “Yeniden Asya” çıkışının temel/haklı nedeni de budur. Ancak bir de Batı ile öyküsü var. O öykü, Türkiye’nin Asya’ya dönüş hızını izah ediyor...

İkisi birlikte, Doğu-Batı dengesini eşitlemek istiyor ama eskiden Doğu/Asya yoktu. Eşitlik bir tarafa, Asya’ya yüzde bir bile verseniz Batı eksilmiş olacak.

Batı artık eksiktir.

Eksen Türkiye’dir.

***

Yeniyi anlamamız gerekiyor; “Asya dünyanın ekonomik merkezi” olacak ise, siyasi merkezi de olacaktır. Ekonomik gerçeklik askeri ve politik zemini kurar.

“Asya’yla ilişkileri planlı ve odaklı bir şekilde geliştirmek” ne demek?

“Asya ve Avrupa arasındaki birleştirici konum” jeo-politik bir gerçeklik ama “kökler” nereye ait?..

Asya’nın farklılıkları ne? Bölgeye bütünsel bakmak ne? Bütün unsurlarımızla kucaklamak mı, bütün unsurlarını kucaklamak mı?..

Neden şimdi? Hem yüzyıllık bir öykü var hem aktüel bir öykü. ABD ile “bileşenlerine” karşı bir harekatın arifesinde, “derinlik pazarlığı” yapılan saatlerde, Pentagon’un Ankara’ya, “sakın!” dediği zamanda, dünyadaki tüm diplomatlarınıza “talimat” gücünde söyleniyor bunlar...

***

Asya İşbirliği Diyaloğu (AİD) denilen, ASEAN’ın kaç katı; Afganistan, Bahreyn, BAE, Brunei, Butan, Çin, Endonezya, Filipinler, Hindistan, İran, Japonya, Kamboçya, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Kore, Kuveyt, Laos, Malezya, Moğolistan, Myanmar, Özbekistan, Pakistan, Rusya, Singapur, Sri Lanka, S. Arabistan, Tacikistan, Tayland, Umman, Vietnam.

Bu ülkelerin Batı/ABD’yle ayrı ayrı öyküleri var. Tamamına yakınının Türkiye ile de bir öyküleri var. Kimilerinde kökler var. Şimdi Ankara kuruluşun dönem başkanı oluyor ve bunu fırsat olarak görüyor. Sadece bürokratik bir konum olarak değil, atılım fırsatı olarak...

***

Türkiye’yi diplomasi alanında düşünce merkezlerinden biri haline getirmek ve hızla gelişen dijital ortama Türk diplomasisinin ayak uydurmasını sağlamak amacıyla iki yeni girişim açıklandı.

İkincisi zor değil. İlki çok zor, zorlayıcı. Hem Asya’nın hem Batı’nın stratejik ortak paydası olmak için “diplomatik düşünce merkezi” olmak gerekiyor. Hem üreten hem çekim yaratan...

İşte o düşündürüyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder