30 Kasım 2016 Çarşamba

İhracatta İnovasyon Sistematiği

Ülkemizin 2023 ihracat hedeflerine erişilmesi konusundaki faaliyetlere mütevazi bir katkıda bulunmayı teminen, "İhracatta İnovasyon: Deneyimlerim (Sunum) ve Yazılar" çalışmalarımın sonuçlarını paylaşıyorum.

İHRACATTA İNOVASYON SİSTEMATİĞİ

1. Hedef: Üretici firmaların ürünlerinin, inovatif ihracat pazarlarına yönlendirilmesi 
2. Program: Dış Dünya/Dış Pazarlarla Yüzyüze İmalatçı firmaların ürünlerinin küresel/bölgesel dış pazarlara ihraç edilmesi.
3. ​MİSYON: İNSAN (Gençler, Üniversiteler, Sanayiciler, Organize Sanayi Bölgeleri, Üreticiler, Girişimciler) 
4. VİZYON: DIŞ TİCARET FAZLASI (TİCARET+) 
5. İHRACATTA İNOVASYON Süreci:  Programın amacı, dış pazarlardan edinilecek inovatif ürün taleplerinin üreticilere yönlendirilerek, üreticilerin ürün inovasyonlarında yoğunlaşmaları, üniversitelerin ARGE birimlerinin ve OSB lerin de sürece entegre edilmesi; dış pazar bağlantıları, dış pazarlama uzmanlığı (knowhow) sayesinde, müşteri-inovasyon-pazarlama çevriminin yaratacağı üretken sonuçlarının elde edilmesidir. 
6. İnovatif ihracatta başlangıç olarak aşağıdaki dinamik sektörler esas  alınabilir. 

- Makine, 
- Kimya, 
- Yapı/İnşaat Malzemeleri, 
- Deri/Tekstil Sanayi 
- Gıda Sanayi

7. İnovatif İhracat Pazarları: Sorular ve Örnekler

-Deri, tekstil, giyim, gıda: bu sektörlerde inovasyonda kuvvetliyiz, hayvancılık binlerce yıllık meslek. / ürün inovasyonları
-Kültür balıkçılığı ihracat sektörü oldu /ürün inovasyonu
-Sahtiyan Deri, Osmanlı dönemi, rakipler taklit edememiştir /ürün inovasyonu
-Komşularla Ticaret /strateji inovasyonu
-Kıbrıs’tan Buz İhracatı: ürün inovasyonu
-İhracat Menzilimiz düşük, Nasıl Artırabiliriz, hangi tür inovasyonları uygulamalıyız? /pazarlama inovasyonu
-İhracatta İnovasyon için Doğadaki İnovasyondan nasıl yararlanabiliriz? Örnekler? 
-İhracat İnovasyonunda Üç Temel Yanlış & Doğru 
-İhracatta İnovasyon/Pazarlama İnovasyonları- Başarı Öyküleri 
-İhracatta Yeni Pazarlar
-Asya-Pasifik Pazarları
-Kimya Sanayii ve İnovasyon
-Küresel Rekabet Gücü
-İnovasyon Sistematiği
-Japonya: İhracatta İnovasyon
-Çin: İhracatta İnovasyon
-İş Kültürleri: Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya (BRIC)
-İş Kültürleri: Meksika, Endonezya, Nijerya, Türkiye (MINT)
-Hangisi Doğru?:  1. İtalya, dünyanın en büyük zeytinyağ ithalatçısıdır. 2. İtalya, dünyanın en büyük zeytinyağ ihracatçısıdır.

Kaynak:  

  • Deneyimlerim: İhracatta 30 Yıl  http://www.slideshare.net/lagaoglu1/deneyimlerimhracatta-30-yl-hracatta-novatif-pazarlar
  • İhracat İnovasyon Yazıları http://leventagaoglu.blogspot.com.tr/2016/02/mutesebbis-ve-mutefekkir-ihracatta.html


İHRACATTA İNOVASYON: SONUÇLAR


  1. İhracatın maksadı, yurtdışı pazarlarda müşteri yaratmak ve elde tutmak olduğundan ötürü, ihracatçı bir şirketin sadece iki temel fonksiyonu vardır: Dış Pazarlama ve İnovasyon.
  2. Dış Pazarlama ve inovasyon sonuçları üretir, geri kalan her şey maliyettir.
  3. İhracat ve inovasyon, etkileşimli iki önemli değişkendir. İhracat inovasyonu, inovasyon da ihracatı arttırmaktadır.
  4. İnovasyonun öznesinin ihracat olarak tanımlanması durumunda, bu konuda odaklanılacak projeler ve uygulamalar, inovatif ihracat çıktılarını hızla çoğaltacaktır.
  5. İnovasyon, alışılmış düşünce kalıplarının yıkılmasıdır
  6. İhracat, en büyük öğretmen olan (çok gezen, çok bilir) dışdünya ile ilgilendiği için; inovasyonu da tetiklemektedir.
  7. İhracat inovasyonun; inovasyon da ihracatın teşvikidir.
  8. Çin; dünyanın 2. en büyük ithalatçısıdır.
  9. ARGE yoğun ürünlerde, Çin ürünleri ile karşılaştırıldığında, bir zamanlar %25 daha pahalı fiyatlanabilen Alman ürünleri, halihazırda sadece %5 daha pahalı fiyatlanabilmektedir; önümüzdeki 10 yıllık süreçte ise ARGE yoğun ürünlerde,  Alman ve Çin ürünleri arasında fiyat farkı ortadan kalkacaktır. HIZ’lı olan kazançlı çıkmaktadır.
  10. En büyük 10 ithalatçı ülkenin (2015) ; 5 tanesi Pasifik bölgesindendir. (ABD, Çin, Japonya, Hong Kong, Kanada)
  11. İnovasyon ligindeki (2015) ilk 10 ülkenin; 4 tanesi de yine Pasifik bölgesindedir.(ABD, Japonya, Singapur, Tayvan) 
  12. 2015 yılı İnovasyon sıralamasında; Türkiye 60. sıradadır.
  13. Dünya ithalatının %43’ünü gerçekleştiren 8 trilyon dolarlık Asya-Pasifik ithalat pazarlarında; Rusya hariç, Türkiye ihracatı, son derece düşük değerlerdedir.
  14. İhracatta da, İnovasyonda da Hedef; Yeni Akdeniz (Asya-Pasifik) pazarlarıdır.
  15. Asya artık; PAZARDIR. İthalatı, ihracatından daha çok artmaktadır. Pazarlarımız, Doğu’dadır artık.

Kaynak: 

  • www.trademap.org 
  • http://reports.weforum.org/global-competitiveness-report-2015-2016/competitiveness-rankings/


İhracatımızda ilk 20 Pazar


AB dışı pazar sayısını çoğaltmalıyız.


9    pazar AB üyesi 
10   pazar AB dışından

1    pazarlar Serbest Bölgeler kanalıyla


İlk 20 pazara ihracat: 99,4 milyar dolar
İlk 20 pazar içinde AB ihracatı: 55,4 milyar dolar
İlk 20 pazar içinde AB dışı ihracat: 44 milyar dolar

Not: 2016'da İngiltere AB dışı kaldığından AB payının düşmesi beklenmektedir.

Değer: 1000 USD

Kaynak: www.trademap.org





Importers Exported value in 2011 Exported value in 2012 Exported value in 2013 Exported value in 2014 Exported value in 2015
World 134.915.252 152.536.653 151.802.637 157.610.158 143.850.376
Germany 13.951.826 13.132.224 13.702.577 15.147.423 13.418.068
United Kingdom 8.152.164 8.700.771 8.785.124 9.903.172 10.557.304
Iraq 8.311.819 10.827.668 11.948.905 10.887.826 8.550.947
Italy 7.854.626 6.376.277 6.718.743 7.141.112 6.887.902
United States of America 4.585.383 5.614.011 5.641.170 6.342.194 6.396.332
France 6.805.899 6.202.054 6.376.704 6.467.863 5.850.679
Switzerland 1.494.017 2.134.756 1.029.568 3.219.481 5.680.809
Spain 3.917.992 3.720.989 4.334.196 4.749.584 4.742.941
United Arab Emirates 3.706.760 8.175.541 4.965.630 4.655.710 4.681.402
Iran, Islamic Republic of 3.589.695 9.922.580 4.192.511 3.886.190 3.664.228
Russian Federation 5.992.715 6.682.990 6.964.209 5.943.014 3.589.464
Saudi Arabia 2.763.501 3.677.732 3.191.482 3.047.134 3.472.634
Netherlands 3.243.817 3.248.389 3.538.043 3.458.689 3.154.943
Egypt 2.759.168 3.679.692 3.200.362 3.297.538 3.124.968
Free Zones 2.544.780 2.295.407 2.412.824 3.357.884 2.843.871
Romania 2.878.840 2.496.958 2.616.313 3.008.011 2.815.642
Israel 2.391.219 2.330.263 2.649.663 2.950.902 2.698.131
Belgium 2.450.998 2.360.258 2.573.804 2.939.108 2.557.901
China 2.466.627 2.833.444 3.600.865 2.861.052 2.414.932
Poland 1.758.306 1.854.467 2.058.857 2.401.689 2.329.394

Bir Proje Hayali: 1000 Yıllık Biyografimiz


  • Biyografi
  • Bibliyografi
  • Kartografya

Katip Çelebi'nin ait olduğu Medeniyete yakışır.

Örnek: http://leventagaoglu.blogspot.com.tr/2016/11/turkischer-biographischer-index-turkish.html


Türkischer Biographischer Index / Turkish Biographical Index Comp. by Cikar, Jutta DE GRUYTER SAUR




Turkish Biographical Index



1096 sayfa
89.500 kişi..!!!
899,00 € / $1,259.00 / £674.99

The microfiche edition of the Turkish Biographical Archive (TBA) contains biographical articles from 157 reference books amounting to 266 volumes published between 1836 and 2001. 

The Archive covers a period stretching from the 11th century, the time of the Turkish settlement of Anatolia, to the present. Among the outstanding events in Ottoman-Turkish history during this time were the establishment of the Ottoman Empire in the 13th century, its development into a great power playing a role in shaping world history, its prime and its fall, as well as the foundation of the Turkish Republic in 1923. 89,500 individuals from all social strata and occupational groups, consisting of Muslims, Christians and Jews from various different ethnic backgrounds are represented in this rich compilation – from the territory of the Turkish Republic as well as the Ottoman Empire’s former territories in the Near East, North Africa and the Balkans. 

The Archive also contains biographies of foreigners who lived and worked in the Ottoman Empire or Turkish Republic. The three volumes of the Turkish Biographical Index (TBI) contain an alphabetically arranged list of the 89,500 individuals included in the Turkish Biographical Archive and thus provide access to the 128,200 biographical articles in the Archive. In addition to the main entries, the Index contains cross-references complete with biographical dates in order to distinguish between persons having the same name.

As the TBI is an Index to the Turkish Biographical Archive, the user can tell at a glance whether or not any particular individual appears in the Archive, and if so, where the information is to be found. The Index specifies every individual’s name with his/her biographical dates and profession. References to the exact locations of the entries in the Turkish Biographical Archive, plus the abbreviated titles of the biographical sources used are given. A key to the abbreviations used is provided. The Turkish Biographical Index serves primarily as a register to the TBA. Thanks to its highly condensed form it greatly aids the search for and selection of individuals listed in the Archive. However, the Index is also a valuable tool to be used in its own right for biographical research. Wherever the Archive is not available, the Index will prove to be invaluable, leading the user directly to the original sources. 

The Turkish Biographical Index provides its user with direct access to the biographical source material; both the original works in printed form and the microfiches of the TBA. It therefore constitutes an essential reference work for anybody interested in the history of the Turkey, whether for private, genealogical or academic purposes.




29 Kasım 2016 Salı

Savaş Sanatı; Aristoteles





Dakika: 11.20 . Makedonya Kurmay Heyeti ve Savaş Sanatı


Dünyanın ilk Harp Akademisi'ni Aristoteles, Mieza'da kurdu.

İskender'in lalası Aristo, babası Kral 2.Filip'in talebi üzerine burada İskender'i ve Makedonya Kurmaylarını eğitti.

İskender'in fetihlerinin ardında bu okul vardır.

Aristo, mahalle kavgasını, döğüşü; savaşa çeviren filozoftur.

FELSEFE MİLLETLERİ DÜNYA GÜCÜ YAPAR. 

Kaynak: Prof. Teoman Duralı, 28 Kasım 2016 Konferansı

Satır içi resim 2


https://en.wikipedia.org/wiki/Mieza,_Macedonia

https://en.wikipedia.org/wiki/Naousa,_Imathia

Kültürel Hegemonya





Kültürel iktidarın adı var!

Türkiye’de tarihsel iktidar bloğunun siyasal ayağı 2002’den sonra ve özelikle de 2010’dan itibaren hızlanarak çökertilmiş, siyasal iktidar modern tarihimizde ilk defa Batıcı olmayan siyasal seçkinlerin tam kontrolüne girmiştir. Ekonomik ve kültürel alanda ise Batıcılık hala gücünü devam ettirmektedir.


  • Dr. Oğuzhan Bilgin / University of York

x
Altın Kelebek Ödülleri ile başlayan tartışma, üzerinden günler geçmesine rağmen devam ediyor. Yaşananlarla ilgili tartışmaların ise ‘kültürel iktidar’ kavramına derinlemesine değinmeden, Türkiye’de kültürel iktidarın mahiyetini ve iktidarı elinde tutan kültürel sınıfı analiz etmeden daha çok aktüel düzeyde yapıldığı görülüyor. Türkiye’de siyasal iktidarın ilk defa 2002 sonrası demokratik mekanizmaların tüm militarist/ bürokratik vesayet odaklarını parçalaması sonucunda muhafazakar çoğunluğun eline geçtiği malum. Ama konu ekonomik ve kültürel iktidarlar olunca aynı durumdan bahsetmek şu an için hala çok zor. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, kültürel iktidar, politik ve ekonomik iktidar biçimleriyle etkileşim halindedir ve onlarla paralel olarak kültürel iktidar da diğer ikisi gibi ağırlıklı olarak iktidar dışı kalmış toplumsal unsurların gönüllü rızasının kazanılmasını öngören ve bu rıza (consent) tarafından da yeniden üretilen bir hegemonya biçimidir. Bu rızanın üretimi hegemonyanın en büyük meşruiyet aracıdır.
Kültürel iktidar, hakim kültürel sınıf dışında kalan geniş toplum kesimlerinin rızasının kazanıldığı ve ancak bu toplum kesimlerinin bu hegemonyayı yeniden ürettiği ölçüde güçlü bir kültürel iktidarı yeniden üretir. Bu rızanın kazanılmasında öncelikli iktidar aygıtı eğitim sistemidir. Eğitim sistemi burada iki işlev görmektedir: Öncelikle kültürel iktidarın kendisini meşrulaştırdığı ve yeniden ürettiği ‘resmi ideoloji’ iktidar-dışı kalmış toplum kesimlerini etki altına alıp massetmeyi eğitim sistemiyle başarır.
Bir diğeri, kültürel sınıfın çeşitli mesleki veya statüsel seviyelerde bir parçası olmayı tüm topluma eğitim yoluyla vadettiği için çevredeki toplum kesimlerinden insan devşirmeyi ve onları iktidara eklemlemeyi gerçekleştirmesidir. Resmi ideolojinin eğitim yoluyla vadettiği statü ve rollerle geniş toplum kesimlerinin kendi kültürel kökenlerine yabancılaşması sağlanır. Türkiye’de 14 yıldır siyasi iktidarın bizzat kültürel iktidar karşıtı bir siyasi aktörün elinde olması bile kültürel iktidarın eğitim sisteminin müdahale edilemez statükosunu değiştirememiştir. Bu da Türkiye’deki kültürel iktidarın gücünün göstergelerinden biridir.
Bu yabancılaşmayı ve kültürel hegemonyanın yeniden üretilmesini sağlayan ideolojik aygıtlardan diğerleri de entelektüel, sanatsal ve popüler üretimlerdir.  Entelektüel üretim kültürel iktidarın kesin tekeli altındadır. Zaten aksi halde o ürün veya üretici entelektüel sayılmayacaktır. Bu noktada Türkiye’deki akademik hayatın, edebiyat eserlerinin, teknik beyaz yakalı sınıfın zihniyet dünyasını yansıttığı görülebilir. Çok-satanlar listelerinden, en çok atıf yapılan akademik yayınlara kadar bunun izlerini görmek mümkündür.
Sanatsal üretim de sinemadan, tiyatroya ve müziğe tüm dallarıyla resmi söylemin yayıldığı ve hegemonyanın romantize edilerek yalnızca rasyonel veya ideolojik akılla değil duygusal olarak da kendini meşrulaştırdığı, kitlelerin asimile edildiği özendirici bir araç işlevine sahiptir. Kültürel iktidar dışı bir sanat akımının veya sanatçı grubunun hem kurumsal destek ve sponsorluk olmadan hem de eğitim mekanizmalarına ters biçimde ‘alaylı’ olarak ortaya çıkması kolay olmadığı için hegemonya-dışı bir sanatın varlığından bahsetmek de zor olacaktır. Tıpkı Türkiye’de muhafazakar/milliyetçi kesimden gelme sanatçıların varlığından ve bu varlığın ödül törenlerindeki etki gücünden bahsetmenin zor olacağı gibi...
Kültürel iktidarın popüler üretim ayağını ise medya oluşturmaktadır. Öncelikle popüler kültürün tekelinin kültürel hegemonyaya uyumlu olması beklenir yoksa sektör tarafından en baştan tecrit edilip popülerliğinin önünde engeller oluşacaktır. Entelektüel ve sanatsal aygıtların yeniden üretilmesi ve meşruiyet kazanmasında popüler üretim önemli rol oynar. Başka rol oynadığı durumsa çeşitli ‘moda’ akımlarıyla kültürel iktidar sahiplerinin rol-model olarak topluma sunulması, bu iktidarın kültürel müktesebatının geniş toplum kesimlerine eğitim gibi zorlayıcı yollarla değil tam tersine gönüllülük ve müşterilik esasında yaygınlaştırılmasıdır. Geniş toplum kesimleri zaten icat edilmiş bu moda akımları neticesinde kendisine daha fazla yabancılaşmaktan kurtulamayacaktır.
Bir başka önemli rol de ‘bilgi’ üzerindeki tekeldir. ‘Haberler’ adı altında kitleleri manipüle edip kültürel iktidar için tehdit oluşturacak ‘karşı-hegemonya’ teşebbüsleri bu ‘haber’ ve bilgi tekeli sayesinde zayıflatılacak, çarpıtılacak veya tasfiye edilecektir.
Karşı iktidar teşebbüsleri
Peki kültürel iktidar ebedi midir? Karşı-iktidar teşebbüsleri bunu neden yıkamamaktadır? Kültürel iktidarın gücü kendisine muhalif olarak ortaya çıkan karşı-iktidar teşebbüslerini de manipüle edebilmesindedir. Bu manipülasyon sonucunda karşı-iktidar ne olduğundan çok, ne olmadığını ispatlamak zorunda bırakılır. Mesela Batı hegemonyasına karşı çıkan tüm İslami kaynaklı çıkışların kendisinin ‘radikallik’ten veya köktendincilikten uzak olduğunu ispat etme zorunda olması bunun delilidir. Kültürel iktidarın dışında kalan toplumsal kesimler için süreç son derece sancılı çelişkilerle doludur. Çünkü geçmişten gelen hatıralar, gelenekler, inançlar ile kültürel hegemonyanın eğitim ve diğer araçlarıyla birlikte söylem üstünlüğü arasındaki çelişki iktidar-dışı kalmış milyonlarca insanda farklı derecelerde ve biçimlerde travmalara yol açar. Bir grup kendini inkar edip, tedrisat ile devşirilme mekanizmaları sonucunda asimile olurken, diğer bir grup takiyye de denilen kamusal alanda hegemonyaya teslim olup kendi kimliğini özel alana mahkum bir şekilde yaşama yolunu seçmek durumunda kalır. Bir başka grup kendi kültürel müktesebatı ile kültürel hegemonyanın ideolojisini pragmatik olarak uzlaştırmaya veya senteze girişebilir, aynı şekilde bunların haricinde ortaya tamamen sistem dışı kalmış, toplumdan kopuk gettolaşmış bir toplumsal cemaat (community) de çıkabilir. Kültürel sınıf bu gruba ‘marjinal’ veya ‘radikal’ yaftasını yapıştırmakta nasıl olsa gecikmeyecektir. Yani geniş toplumsal kesimlerin kültürel iktidara entegre oluş veya bu hegemonyaya muhalif toplum kesimlerinin hegemonyaya rızalarının üretiliş biçimleri kesinlikle homojen değildir. Nitekim Türkiye’de de durum böyle zuhur etmiş, heterojen bir kültürel iktidar muhalifi kitle neşet etmiştir.
Kültürel iktidarın toplumun geride kalan kısmında yarattığı çelişkiler bütünü bireylerin kamusal alanda kendilerini toplumsal olarak gerçekleştirmelerini de zorlaştırır. En başta kendine güven duygusu bireylerde kaybolur. Sistem içinde hep bir ‘ikinci sınıflık psikolojisi’ bireye hakim olacağından ve kültürel kimliğin ve kodların yaratacağı ‘öteki’ duygusundan çekinen bireyler toplumsal hayatta dikkat çekmemeyi, ‘ötekiliği’nin hissedilmemesini seçer. Seçmezse derhal ‘öteki’ olduğu hatırlatılır. Bu bireyin kültürel kimliğini yaşayamaması onun toplumsal hayatta paralize olmasına ve kamusal hayattan kaybolmasına neden olur. Toplumsal hayattan ricat aynı zamanda kültürel hayattan da ricattir. Bu ricat kültürel hegemonyanın daha da rakipsiz olmasına yol açar. Kültürel hegemonyanın tesisinde önemli olan özgün kültürel kökenler değil özgün kültürel sonuçlardır. Yakın zamana kadar Türkiye’nin kültürel yapısı da bu paralelde gerçekleşmiş, muhazakar çevre kültürel hayattan büyük oranda çekilmiştir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, kültürel iktidarın kendi sınıfından olmayanı yukarıda anlattığımız çeşitli mekanizmalarla engellemesi, tasfiyesi, ötekileştirmesi bir merkezi karar alma süreci veya komplolar sonucunda olmaz. Kültürel sınıfın iktidarı yapısallaşmış bir toplumsal durum olduğu için yapısallık arz etmeyenlerin rekabeti imkansız hale gelir, tasfiye bir tabiat kanunu gibi zayıf olanın elimine edilmesi tarzında spontane şekilde gerçekleşir.
Self-kolonyalist kimlik
Türkiye özelinde konuşursak, çökmüş eski siyasal iktidardan da miras kaldığı üzere, kültürel hegemonyanın ideolojisi Batıcılıktır. Birçok yerde tartışıldığı üzere bu ideolojiyi Kemalizm diye tanımlamak hem Tanzimat Dönemi’nin pre-Kemalizm hem de 2000’lerin post-Kemalizm dönemini tanımlamaya yetmeyecektir. Üstelik bu tanım Türkiye dışında benzer kaderi paylaşan ülkelerde ortaya çıkmış paralel ideolojik söylemlerin self-kolonyalist niteliğini göz ardı edeceğinden ve de kendini Kemalist olarak tanımlamayan kültürel iktidar unsurlarını kapsamayacağından eksik ve yanlış olacaktır. Aynı zamanda hadisenin medeniyet boyutunu göz ardı etmemizi, meselenin dünya ölçeğindeki büyüklüğünü görmememiz içinde bir illüzyon yaratacaktır.
Batı-dışı toplumların hemen hepsinde kültürel Batılılaşmacı ideolojiler ortaya çıkmış, bu siyasi ideolojiler bir kültürel programı ve hegemonya girişimini de beraberinde getirmiştir. Bu Batılılaşmacı ideolojilerinin kökeninde ortak olan şey, yerli kültürleri Batı modernleşmesinin gerisinde kalmanın bir nedeni olarak algılamaları ve gelişmenin ancak Batı modernleşmesinin kültürel kökenlerinin transferi ve entegrasyonuyla mümkün olacağını görmeleridir. Hemen hepsinin ekonomik devrimlerden daha şiddetli olarak kültür devrimlerine girişmeleri de bundandır.
Kültürel iktidarı ekonomik ve siyasal iktidardan bağımsız düşünemeyiz. Bilindiği üzere Gramsci hegemonya ve iktidar meselelerini siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla birlikte tartışmaktadır. Gramsci tarihsel iktidar bloğu kavramını ortaya atarken ekonomik ve kültürel çıkar ortaklığına dayanan bir blok olarak ortaya çıktığını savunur. Ancak bu bloğun ortaya çıkışı ve hegemonyanın oluşumu sonrası dönem de statik değildir. Değişen koşullar ve karşı-hegemonya teşebbüsleri sürece dualistik bir dinamizm katar. Zamanla tarihsel iktidar bloğu, Türkiye’de de olduğu üzere, siyasal ayağını kaybetmekle birlikte kültürel ve ekonomik baskınlığını da devam ettirebilir. Nitekim Türkiye’de de tarihsel iktidar bloğunun siyasal ayağı 2002’den sonra ve özelikle de 2010’dan itibaren hızlanarak çökertilmiş, siyasal iktidar modern tarihimizde ilk defa Batıcı olmayan siyasal seçkinlerin tam kontrolüne girmiştir. Ekonomik ve kültürel alanda ise Batıcılık hala gücünü devam ettirmektedir.
Peki bu kültürel iktidar hegemonik söylemi ve ideolojik gücü sayesinde iktidarını aynen Altın Kelebek’te sergilendiği kadar şımarıkça ve fütursuzca ilelebet sürdürebilecek midir? Bu da başka bir yazının konusu.
bilgino@gmail.com
http://www.star.com.tr/acikgorus/kulturel-iktidarin-adi-var-haber-1162078/



Asıl büyük savaş kültür alanında



Ali Saydam

Ali Saydam


Rahmetli HAkkı Devrim'in deyişiyle 'köşe kadılığı'mızın 21 Kasım Pazartesi gününde Fazıl Say'a verilen ve “Dünyanın en prestijli müzik ödüllerinden biri” olarak lanse edilen Beethoven Academy Ödülü'nün arka planına bakmaya çalışmıştık. 2016 Mart'ında kurulmasına rağmen yedi ayda nasıl olup da bu dünya çapında prestiji elde edebildiğinden başlayıp, Bonn'daki bir kilisede ödülün takdim edileceği gecenin açılış konuşmasını hem çeşitli ödüller ve hem de Alman pasaportu ödülüyle alkışlatılan Can Dündar'ın yapacağını, Batı'nın özellikle şu sıralar bir Türk'e vereceği her ödülü araştırma ihtiyacı duyduğumuzu yazmıştım. 

Yazının finalinde de demiştik ki:

“Fazıl Say'a üzülsek mi kızsak mı?.. Kiminle nerede hangi karede fotoğraf çektirdiğine iyice dikkat etmeli insan. O atasözünü unutmamakta her zaman yarar var: “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” …

Rahmetli Halit Refiğ'in emaneti olarak her daim kendisine ihtimam göstermeye çalıştığım Prof. Gülper Refiğ'den o yazımın ardından gelen e-postayı sizlerin de okumasını istedim. Halit Bey üstadımın “sebeb-i saadetim” dediği sevgili Gülper, eşinin içtenlikle ve çok kullandığı 'çok yaşa!' ifadesini mektubunun başında geçirerek duygu ve düşüncelerini bilgisayara döküvermiş:

“Bu yurtdışı ödüller rezaletini hükümetin, Kültür Bakanlığı'nın anlaması için harika, usta işi bir uyarı yazısı. Türkiye'yi ne kadar kötülersen o kadar ödül… Bütün yerli sinema festivalleri de buna hizmet ediyor. Bu gerçeği bir türlü anlamıyorlar, gazetelerde çarşaf çarşaf 'ödül aldık' diye böbürleniyorlar. Asıl büyük savaş kültür alanında ve gençler kendi ülkelerine düşman olmaya yönlendiriliyor. 

Bunu da büyük başarıyla gerçekleştiriyorlar. Beethoven azılı bir kilise karşıtıydı ve en büyük eseri 9. Senfoni'yi Türk Marşı'yla bitirdi (Şimdi ayıla bayıla söyledikleri Avrupa Birliği Marşı). Son bölüm mehter sazları ve ritmiyle tam bir Türk marşıdır. Bu temayı birçok eserinde kullanmıştır. Mozart gibi o da bizim insanlığımıza ve tasavvuf düşüncesine hayrandı. Ölürken başucunda Goethe'nin Doğu Batı Divanı duruyordu; yani İslam'a ve Peygamberine övgüler. Onun adına kilisede ödül verilmesi nasıl trajikomik bir tezattır ve Batı sahtekârlığıdır.”

Gülper Hanımın dediği gibi “Asıl büyük savaş kültür alanında”dır. Batı, bizim bu sütunlarda dilimize pelesenk ettiğimiz 'Yumuşak Güç'ten (ülkemizin yumuşak karnından) vuruyor. Kendisinin yeri geldiğinde yok saydığı insan haklarından; bizim “Sadece gazetecilik yaptığı için mahkûm olmuş tek bir medya mensubu yoktur” diye yırtınmamıza rağmen, Türkiye'de basın özgürlüğü bulunmadığından; terör örgütü PKK ile bağlantıları nedeniyle yasal takibata uğrayan milletvekillerini göstererek parlamenter demokrasinin zaafa uğramasından; sivil toplumun karar süreçlerine yeterince katılmadığından söz ederek 'soft' agresyonlarını devreye sokuyorlar… 

Memleket sevgisini yüreğinde hâlâ hisseden, “güzel ve yalnız ülkem” diye hayıflanma yeteneğini kaybetmemiş, iyi eğitimli, çalışkan sanatçı gençleri bu büyük savaşta koruyup kollamalıyız. Çünkü yetenekli gençlerimiz, Batı'nın yaldızıyla parlatılmak, tüketim toplumunun içi boş vaatleriyle kafaları karıştırılmak ve ödüllerle kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirilmek istenmektedir.

Bu nedenledir ki, Can Dündar'a bir kez daha sahne verilerek Türkiye aleyhine konuşulacak platformlar oluşturulmasına Fazıl Say keşke alet olmasaydı, diye geçiyor içimizden…





İlk Türk Düşünürlerimiz, 600-1000, açıklamalı

YAZITLAR/TENGRİ VE VAHİYLE BULUŞMA 600

  1. ORHUN YAZITLARI Türkistan Moğolistan Moğolistan Yazıt Yazıtlarda bu abidelerin sonsuzluğa kadar kalması temennisi ile "Bengü Taşlar" denmiştir. http://gokturkanitlari.appspot.com/Tonyukuk
  2. TONYUKUK ilk 646-724 Türkistan Moğolistan Moğolistan Yazıt (Türk hakanını), Türk halkını Ötüken toprağına ben kendim, Bilge Tunyukuk, (getirdim).   hasan b.paksoy http://gokturkanitlari.appspot.com/Tonyukuk Muharrem SEVİL
  3. BİLGE KAĞAN 683-734 Türkistan Moğolistan Moğolistan Yazıt (Ben), Tanrı gibi (ve) Tanrı'dan olmuş Türk Bilge Hakan hasan b.paksoy http://gokturkanitlari.appspot.com/Tonyukuk http://www.simurg.com.tr/tr-tr/urun/dilbilim/169368/en-eski-turkce-nin-izlerinde-orhun-ve-yenisey-yazitlari-uzerine-sozcukbilim-anlambilim-ve-bicembilim-incelemelerinin-aydinlattigi-gercekler.aspx
  4. KÜLTİGİN YAZITI 684-731 Türkistan Moğolistan Moğolistan Yazıt"Kültigin koyun yılında 17. günde uçtu" http://gokturkanitlari.appspot.com/Tonyukuk
  5. EBU HANİFE 699-767 Mezopotamya Küfe IRAK İslamiyet Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı, başım göğün en yüksek katına değerdi. bize yön verenler, alatlı dedesi özbekistan'dan https://tr.wikiquote.org/wiki/Ebu_Hanife

BİLİM VE MATEMATİK 700

  1. CABİR BİN HAYYAN ilk 721-815 Horasan Tus, İran İRAN Kimya “Hakim ol Kimyaya, hakim ol dünyaya”
  2. İBN TÜRK EL-CEYLÎ ...........-847 Maveraünnehir Ceyl Matematik Türk matematikçilerinin en eskisi https://en.wikipedia.org/wiki/C%C9%99yli
  3. MERUZÎ .........-869 Horasan Merv, Türkmenistan Türkmenistan Matematik       İlk trigonometrik rasyolar, sinüs, kosinüs, konjant, kotanjant https://en.wikipedia.org/wiki/Habash_al-Hasib_al-Marwazi
  4. MUSA EL HAREZMİ ilk 780-850 Maveraünnehir Hive, Özbekistan ÖzbekistanMatematik, Astronomi Musa El Harezmi “Bilgelik Evinin Sultanı” bize yön verenler, alatlı

AKIL VE İMAN ; İSLAMİYET 800

  1. İMAM BUHARİ ilk 810-870 Maveraünnehir Buhara, Özbekistan Özbekistan İslamiyet İmam Buhari “Hadisçilerin Efendisi”
  2. SABİT BİN KURRA ilk 821-901 Mezopotamya Urfa, Türkiye Türkiye İslamiyet İlk anestezi uygulayıcısı. bize yön verenler, alatlı http://www.kimdirnedir.com/sabit-bin-kurra-kimdir.html
  3. İMAM TİRMİZİ 824-892 Maveraünnehir Tirmiz, Özbekistan Özbekistan İslamiyet "Tirmizî'nin kitabı bir ilim bahçesidir”
  4. İMAM MATURİDİ ilk 852-944 Maveraünnehir Semerkand, Özbekistan Özbekistanİslamiyet akıl ve iman bize yön verenler, alatlı http://www.bilgelerzirvesi.org/tr/imam-maturidi-uluslararasi-sempozyumu-bildirileri.html
  5. FARABİ ilk 872-951 Maveraünnehir Farab (Otrar), Kazakistan Kazakistan Felsefe Farabi “Maveraünnehir’de Felsefe Dersleri” bize yön verenler, alatlı http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1018/12340.pdf

BİLİM 900

  1. EBU'L-MAHMUD EL-HOCENDÎ .........-1000 Maveraünnehir Hocend (Khujand) Tajikistan Tacikistan Matematik Fermat Teoremini, Fermat’tan 700 yıl önce bulan matematikçidir. https://en.wikipedia.org/wiki/Abu-Mahmud_Khojandi http://www.encyclopedia.com/doc/1G2-2830902295.html http://www.forumhane.net/sayisal-dersler/42420-matematik.html http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=17279
  2. EBÜ'L-VEFA ELBUZCANÎ 940  -  998 Horasan Buzhgan, İran İran Matematik, Astronomi Harezmi'nin matematik ve geometrideki buluşlarını önemli ölçüde geliştirdi.Özellikle de geometri ile cebir arasındaki münasebetler üzerinde durdu https://en.wikipedia.org/wiki/Ab%C5%AB_al-Waf%C4%81'_B%C5%ABzj%C4%81n%C4%AB
  3. EL BİRUNİ ilk 973-1048 Maveraünnehir Kas, Harezm, İran İran Gökbilim, Matematik, Doğa Bilimleri, Coğrafya Ve Tarih El Biruni “Evrensel Bir Deha” bize yön verenler, alatlı http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/772/9830.pdf
  4. EBU'L HASAN HEREKANİ 1000 ler İran Bistam, İran İran Mutasavvıf
  5. İBNİ SİNA ilk 980-1037 Maveraünnehir Buhara, Özbekistan Özbekistan Tıp Adamı, Fizikçi, Yazar, Filozof Ve Bilim İnsanı. İbn-i Sina “Tıbbın Hükümdarı” bize yön verenler, alatlı http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1246/14247.pdf el-İşârât ve’t-Tenbîhât, tarihin en önemli ve etkili filozoflarından biri olan İbn Sînâ’nın, kronolojik olarak son yazdığı eserlerden biridir. Üzerine yapılan şerh ve haşiyeler düşünüldüğünde, müellifin İslam dünyası üzerinde en etkili eseri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Son derece veciz bir üslupla yazılan, girişinde felsefenin ilke ve önermelerinin ele alınacağı belirtilen eser mantık ilmiyle başlayıp fizikle devam etmekte ve İbn Sînâ, yüzyıllar boyunca doğu ve batıda kendisinden önceki bütün filozofları gölgeleyecek kadar etkili olan Şifâ külliyatında felsefî ilimleri derlemiş ve tenkit süzgecinden geçirmiştir. Kuşkusuz bu külliyatın en önemli eseri varlık olmak bakımından varlığı inceleyen metafiziktir. Günümüze kadar üst düzey metafizik araş- tırmalarının en önemli kaynaklarından biri olan bu eser, Fatih Sultan Mehmed’in mü- talaası için istinsah edilmiş metinle birlikte Fatih Kitaplığı dizisi kapsamında neşredilmiştir.

HORASAN ERENLERİ: ANADOLU VE RUMELİ'NE DOĞRU 1000

  1. DEMİR BABA 1100 ler Rumeli Deliorman, Bulgaristan Bulgaristan Mutasavvıf Gönül ile bileği kaynaştırmış bir Alperen
  2. KAŞGARLI MAHMUD ilk 1008-1105 Türkistan Kaşgar, Doğu Türkistan Çin Dil Kaşgarlı Mahmut “Türk Dilinin Taçsız Hükümdarı” bize yön verenler, alatlı
  3. YUSUF HAS HACİB ilk 1017-1077 Türkistan Balasagun, Kırgızistan Kırgızistan Siyasetname Yusuf Has Hacib “Özü gitti insanın, adı kaldı bak”bize yön verenler, alatlı
  4. NİZAMÜLMÜLK 1018-1092 Horasan Tus, İran İran Siyasetname Memleketin nizamlarının kurucusu bize yön verenler, alatlı http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCslim_bin_Hacc%C3%A2c
  5. EN NESEFİ 1047-1115 Maveraünnehir Nesef, TacikistanTacikistanİslamiyet“Allah, kullarına doğru yolu gösteren ve hedefe ulaştırandır.”bize yön verenler, alatlı http://webarchive.loc.gov/lcwa0001/20011115161716/http://www.mfa.gov.tr/grupe/eg/eg05/06.htm http://www.baydd.org/yazarhikmetadem178.html
  6. ŞEYH YUSUF HEMEDANİ 1048-1140 Horasan Hemedan, İran,İran İslamiyet "Hocaların Hocası"
  7. ÖMER HAYYAM 1048-1131 Horasan Nişabur, İran İran Felsefe, Matematik, Astronomi Adalet evrenin ruhudur.
  8. GAZZALİ 1058-1111 Horasan Tus, İran İran İslamiyet Beden kalbin ülkesidir. Bu ülkede kalbin birçok askeri vardır. bize yön verenler, alatlı
  9. ABDULKÂDİR GEYLANİ 1077-1166 İran Gilan İran Alim,Mutasavvıf, İslam Filozofu Büyük Selçuklu Devleti döneminde, günümüz İran'ının Hazar Denizi kıyısındaki Gilan Eyaleti'nde 1077 (H. 470) yılında doğan âlim ve mutasavvıf olan Kadiriye tarikatının kurucusu ve İslam filozofu. 1166 (H. 561) yılında Bağdat'ta vefat etti ve türbesi buradadır.
  10. AHMET YESEVİ ilk 1093-1166 Maveraünnehir Yesi, KazakistanKazakistan Mutasavvıf "Hoca Ahmet Yesevi “Orta Asya Göklerinde Bir Yıldız”  ""Menim hikmetlerim dana (bilgin) isitsin Sozumu destan kilib maksadina yetsin."" "muharrem.sevil @ trt.net.tr http://lutfibergen.blogcu.com/horasan-erenleri/7625403 http://www.tefekkurdergisi.com/Yazi-Osmanlinin_Kurulusunda_Bir_Oncu_Azinlik_KurumuHorasan_Erenleri-796277.html