İÇİNDEKİLER
ÖZET
GİRİŞ
- Anayurt ve İlk Genişleme
- Türk Devletleri Kronolojisi
- Türk Devletleri ve Denizler
- Türk Devletleri'nin Egemenlik sağladığı Ülkeler
- Emperyal Vizyon
TÜRK DEVLETLERİ
- Çu Devleti ve Çin Hanedanları
- Hunlar/Büyük Hun İmparatorluğu
- Batı Hun İmparatorluğu
- Avrupa Hun İmparatorluğu
- Ak Hun İmparatorluğu
- Göktürk Kağanlığı
- Avar Kağanlığı
- Hazar Kağanlığı
- Uygur Kağanlığı
- Karahanlı Devleti
- Gazne Devleti
- Büyük Selçuklu Devleti
- Anadolu Selçuklu Devleti
- Harezmşahlar Devleti
- Altın Orda Devleti
- MEMLUK Sultanlığı
- Timur İmparatorluğu
- Safevî Devleti
- Babür İmparatorluğu
- Osmanlı İmparatorluğu
TÜRK DEVLET FELSEFESİ
- Türk Devletlerinde Mütefekkirler
- TÜRK DEVLET FELSEFESİ
- TEMEL KAVRAMLAR
Kaynakçalar
Kaynaklar
ÖZET: "3000 yılda 20 Devlet kurduk"
Devlet kavramı, tefekkür ile birebir ilgilidir.
Tefekkür neticesinde kuruluyor devletler.
En uzun süreli devletler olan Hun İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu olguları; başlangıç ve bitiş tefekkürlerinin sağlam olduğunu, kalıcı olduğunu göstermektedir.
Tefekkür Medeniyetimizin ayırdedici vasfı Devlet kurma kabiliyeti ve teşkilatlandırma maharetidir.
3000 yılda kurulan Devlet sayısı 20'dir.
- MÖ 1100 - 0: 3 Devlet
- MS 0- 500 : 2 Devlet
- MS 500 - 1000: 6 Devlet
- MS 1000 - 1500: 7 Devlet
- MS 1500-2000: 2 Devlet
İlk devlet Çin topraklarında MÖ 1000'li yıllarda hayat bulan Çu Devletidir.
Türkler 3000 yılda 20 Devlet kurmuşlar, 75 ülkede egemenlik tesis etmişlerdir. Bu devletlerin 2 si hariç diğer 18 tanesi denizlere kıyısı olan devletlerdir.
En fazla ülkede hakimiyet sağlayan Devletimiz ise; Devlet-i Ali olarak adlandırılan Osmanlı İmparatorluğudur.
En uzun süreli devletler sırasıyla:
- Osmanlı İmparatorluğu, Osman Gazi,1299-1922: 623 yıl
- Büyük Hun İmparatorluğu Teoman, MÖ 220- MS 216 : 436 yıl
- Karahanlı Devleti, Bilge Kül Kadir Han, 840-1212: 372 yıl
- Hazar Kağanlığı , Böri Şad, 651-983 : 332 yıl
- Babür İmparatorluğu, Babür, 1526-1858: 332 yıl
Kurulan 20 Devlet arasında en uzun süreli olan ilk 2 Devlet ise; ilk kurulan HUN İMPARATORLUĞU ile son kurulan OSMANLI İMPARATORLUĞU olmuştur.
Türk Devletleri'nin Egemenlik sağladığı Ülkeler sıralamasında ise;
- 10'ar Devlet ile Özbekistan, Rusya ve Türkmenistan
- 9'ar Devlet ile Afganistan, Çin
- 8'er Devlet ile Kazakistan, Tacikistan
- 7'er Devlet ile Gürcistan, İran, Pakistan
Kurulan 20 Devletin 17 adedi Asya'da, 2 adedi Avrupa'da (Avrupa Hun, Osmanlı İmp), 1 adedi ise Afrika'da (Memluklar) merkezlenmiştir. Ağırlık merkezi Asya'dır.
En çok egemenliğin sağlandığı ülkeler Asya (ÖnAsya-Avrasya-Türkistan-Doğu Asya) coğrafyalarında sıralanmıştır. Avrupa ve Afrika coğrafyalarında ise egemenlik 1 veya 2 Devlet ile sağlanmıştır.
Toplam 11 denizin kıyılarında egemenlik sağlanırken, en çok sayıdaki devletler Hazar, Karadeniz, Umman Denizi ve Basra kıyılarında kurulmuştur.
Menşedeki 1600 yılda (MÖ 1100- MS 500) devletlerimizin çatısı Çin'de çatılırken, MS 750 yılındaki Talas Savaşı ile Çin'in Ortadoğu'ya inişinin önü kesilmiş ve Türkler Maveraünnehir, Horasan, İran ve ardından Ortadoğu coğrafyasına (Irak, Suriye) yerleşerek bölgede devletler kurmuşlar, Hanedanları ele geçirmişlerdir.
1071 yılında Anadolu fethedildikten sonra, 300 yıllık mayalanma döneminin ardından bu sefer de Rumeli fetihlerine çıkılmış ve 600 yıllık Rumeli İmparatorluğunun önü açılmıştır.
Sarı Nehir boylarında temelleri çatılan Çu Devleti, Mavi Tuna boylarında Devlet-i Ali olarak kendini devam ettirmiştir.
Günümüzde Asya'ya ilişkin tarihi referanslarımız Moğolistan'daki Orhun Yazıtları ve Bilge Kağan ile başlatılmakta, MS 700 lü yıllara tarihlenen Göktürklerin devlet oluşumlarının öncesine uzanılmamaktadır.
Halbuki, Türk devlet oluşumlarının hayat bulduğu coğrafya Çin topraklarındaki Kansu ve Shensi eyaletlerinin yeraldığı topraklarda MÖ 3000 li yıllardan başlayan ve MÖ 1000'li yıllarda Çu Devletinin kuruluşuna giden süreçlerdir.
Günümüzde Asya'ya ilişkin tarihi referanslarımız Moğolistan'daki Orhun Yazıtları ve Bilge Kağan ile başlatılmakta, MS 700 lü yıllara tarihlenen Göktürklerin devlet oluşumlarının öncesine uzanılmamaktadır.
Halbuki, Türk devlet oluşumlarının hayat bulduğu coğrafya Çin topraklarındaki Kansu ve Shensi eyaletlerinin yeraldığı topraklarda MÖ 3000 li yıllardan başlayan ve MÖ 1000'li yıllarda Çu Devletinin kuruluşuna giden süreçlerdir.
MÖ 200'lerin başında Oğuz Kağan tarafından kurulan, efsaneleştirilen ilk Cihan Devletimiz olan Hun Devleti'nin misyonu ise tarihte yerini alan tüm Türk Devletlerinin vazgeçilmez misyonu olmuştur:
Güneş bayrak olsun, gök kurikan (çadır) !
ATAM Oğuz Kağan
Türkler; Çin’e karşı Araplarla ve İran’a karşı Kürtlerle ittifak yaparak
hasımlarını saf dışı ettiler.
İslamiyet ve Hilafet Türkleri geniş coğrafyalara ulaştırmıştı.
Çöküşten İslamiyeti ve Hilafeti sorumlu tutan kasıtlı düşünce neticesinde
önce Araplarla savaşıldı ve İmparatorluk battı.
Ardından Cumhuriyet kurulduktan sonra Kürtler üzerinden bu sefer yeni
kurulan Cumhuriyet hedef alındı.
Hasımlarımızın ana hedefi Türklerin Arap ve Kürtlerle yeniden ittifakını
önleme üzerine kuruludur.
Türkler hasımları Çin’i safdışı bırakarak Ortadoğu’ya inmelerine engel
olmuştu.
Aynı şekilde İran’ı safdışı bırakarak Türkler Ortadoğu’daki konumlarını
sağlamlaştırdılar.
Türkleri Ortadoğu’dan uzak tutmak isteyen güçler, Suriye Mısır ve Irak
üzerinden bu ittifakları düşmanlığa dönüştürme stratejisi uyguluyorlar..
MEDENİYET MİSYONU
- Medeni:
- Müteşebbis: Teşebbüs
- Mütefekkir : Tefekkür/Fikir
- Mimar : Mamur eden
HAKİMİYET/HEGEMONİ MİSYONU
- Mühendis : Hesap/Hendese
- Memur : Muamele
- Mason :
- Münevver : Aydın/Entellektüel
21.yüzyılın başlangıcı ile birlikte Medeniyet Misyonu olan devletlere, müteşebbis ve mütefekkirler yoluyla dönüşümün sancıları bölgede yaşanmaya başlanmıştır.
TEFEKKÜR, DEVLET:
Göktürkler zamanında Tonyukuk ile Çinlileşmeyi, Selçuklular zamanında NizamülMülk ile Acemleşmeyi önleyen tefekkürümüz, Osmanlılar zamanında zayıflayınca, Avrupalılaşmaya çare/çözüm olarak sarılınca, Devlet yokolmuştur.
Tabgaç Türklerinin Çin'de yaşadığı hayranlıkla Çinlileşmelerinin neticesinde asimile olup yokolmaları sürecini Avrupalılaşan Türkler de elan yaşamaktadırlar. Osmanlı bir Tonyukuk, bir Nizamülmülk çıkaramamıştır.
Bilge Kağan Türkleri Budistleştirmek istemiş Tonyukuk buna mani olmuştur. Çinlileşmeyen Türkler Batı'ya doğru göç etmişlerdir.
İran'da ise Türkler Şiileşmişler ve bugün İran'da 40 milyon Şii Türk yaşamaktadır.
Avrupa ile temas neticesinde İmparatorluklarını kaybeden Türkler de medeniyetlerine yabancılaşarak Avrupalılaşmışlardır.
- Zaman telaffuz edilmiyordu; zaman netleşti: 3000 yıl
- Kurduğumuz Devlet sayısının 16 değil 20 olduğu tespit edilmiştir.
- 75 ülkede hakimiyet sağladığımız ortaya çıkmıştır.
- 11 Denizde hakimiyet sağladığımızı ortaya çıkmıştır.
- Hakimiyet coğrafyalarımız detaylanmıştır.
- En uzun süreli devletlerin ilk kurulan ve son kurulan devlet olduğu görülmüştür.
- Çu, Safevi, Memluk, Anadolu Selçuklu devletleri ilave edilmiştir.
GİRİŞ
1. Anayurt ve İlk Genişleme
Hunlar (MÖ 3 - MS 6.yy)
Göktürkler (MS 6 - MS 8.yy)
Oğuzlar (MS 10.yy)
Büyük Selçuklular (MS 11-12.yy)
HUNLAR, iki okyanus (Pasifik- Atlas) arasında 1000 yıla yakın mekik dokudular. İS 216'da Aral ve Balkaş'ın kuzeyindeki bozkırlara göç eden Hunlar, 4.yüzyılda Avrupa'ya ilerledi. Bozkırları yol ettiler, Roma İmparatorluğu'nu da dize getirdi, İdil boyundan Attila'nın Hunları. Çin'in içlerinde Asya Hun İmparatorluğu'nu, Maveraünnehir, Afganistan, Hindistan'da Akhun İmparatorluğu'nu, Hazar'ın, Karadeniz'in kuzeyinde, Avrupa içlerinde Avrupa Hun İmparatorluğunu kurdular.
Oğuz Kağan'la başlayan efsanevi liderlerin misyonları ve devletleri Attila ile devam etti.
GÖKTÜRKLER'in İmparatorluğunu besleyen en önemli kaynak Oğuzlar'dı. Kül Tegin ve ağabeyi Bilge Kağan zamanında görkemli bir medeniyet gelişti. Altaylardan Ötükenden Aral Gölüne, Sarı Nehire Mançuryaya kadar genişlediler. Yıkılmalarının akabinde Talas Savaşı (751) ile Çinlilerin Ortadoğu'ya inişlerinin önüne geçtiler.
OĞUZLAR, 10.yy ile birlikte anayurt bölgesinden Seyhun nehri civarına ve kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler. Batı'da Hazar Denizi'ne dayandılar.
BÜYÜK SELÇUKLULAR, sadece Oğuz Türklerinin tarihinde değil, dünya tarihinde de, Selçuklu Devleti'nin kuruluşu bir dönüm noktasıydı. Bu devletin kurulması ile İslam'ın siyasi egemenliği Oğuzlar'ın eline geçmiş, Bizans'ın Ortadoğu'ya din vahalarına yayılması durdurulduğu gibi, Anadolu ve ona komşu bölgeler bir Türk yurdu haline gelmişti.
Asya, Avrupa, Afrika; Yollar, Denizler, Okyanuslar, Deryalar...
Simbiosis - Birlikte Yaşama
Göktürk - Tang Hanedanı (Çin/Doğu Asya)
Selçuklu - Abbasi Hanedanı (Ortadoğu/Ön Asya)
Osmanlı - Bizans Hanedanları (Anadolu/Küçük Asya)
Türkler, Asya'nın doğusunda Çinlilerle başlattıkları birlikte yaşama pratiğini, Arap ve Acemlerle birlikte yaşayarak Ön Asya'ya, Bizans Hanedanları ile de birlikte Küçük Asya'ya taşıdılar.
Göktürkler, Tang Hanedanı ordularında askerlik yaparak, Çinlilerin Orta Asya'ya nüfuz etmelerine neden oldular. Çinliler, ince taktiklerle Türklerin birleşmelerine mani oldular, bölüp yönettiler. Neticede, bozkır coğrafyaları da Çinlileşti, Türkler, Çin içlerinde asimile oldular (Tabgaçlar).
751 yılındaki Talas Savaşında ise, geçmiş tecrübelerine dayanarak, Çinlilerin tekliflerine kanmadılar ve Arap orduları ile birlikte savaşarak Çinlileri mağlup ettiler, Orta Doğu'ya inmelerine mani oldular.
Aynı hataya tekrar düşmeyen atalar, bu sefer İran ve ardından Anadolu, Rumeli coğrafyalarında hakimiyet sağladılar, Abbasi ve Bizans hanedanlarını ele geçirdiler. Tarih tekerrür etmemiş, hatalardan ders alınmıştı. Çinlileşen Türkistan coğrafyasına karşın İran ve Anadolu coğrafyası Türkleştirildi.
2. Türk Devletleri Kronolojisi
1000'erli Yıllar:
- İlk 1000 yılda 3 Devlet
- 2. Bin yılda 8 Devlet
- 3.Bin Yılda 9 Devlet
kurulmuştur..
500'erli Yıllar:
MÖ 1100 - 0
- Çu Devleti MÖ 1116-250
- Büyük Hun İmparatorluğu Teoman MÖ 220- MS 216 : 436 yıl
- Batı Hun İmparatorluğu Pi MÖ 48-MS 216: 264 yıl
MS 0- 500
- Avrupa Hun İmparatorluğu Balamir 375-469 : 94 yıl
- Ak Hun İmparatorluğu Aksuvar 420-552: 132 yıl
MS 500 - 1000
- Göktürk Kağanlığı Bumin Kağan 552-745: 193 yıl
- Avar Kağanlığı I. Bayan 565-835: 270 yıl
- Hazar Kağanlığı Böri Şad 651-983 : 332 yıl
- Uygur Kağanlığı Kutluk Bilge Kül Kağan 742 - 840 : 98 yıl
- Karahanlı Devleti Bilge Kül Kadir Han 840-1212: 372 yıl
- Gazne Devleti Alp Tigin 962-1183: 220 yıl
MS 1000 - 1500
- Büyük Selçuklu Devleti Tuğrul 1040-1157: 117 yıl
- Anadolu Selçuklu Devleti, 1075 - 1308: 233 yıl
- Harezmşahlar Devleti Kutbeddin Muhammed/1097-1231: 134 yıl
- Altın Orda Devleti Batu Han 1236-1502: 266 yıl
- Memluk Sultanlığı, 1250-1517: 267 yıl
- Timur İmparatorluğu Timur 1368-1501: 133 yıl
- Safevi Devleti; 1501 - 1736: 235 yıl
MS 1500-2000
- Babür İmparatorluğu Babür 1526-1858: 332 yıl
- Osmanlı İmparatorluğu Osman Gazi 1299-1922: 623 yıl
- Karasal (landlocked) olanlar: Batı Hun İmparatorluğu, Karahanlı Devleti
- Denizler (Sarı Deniz, Hazar, Baltık/Kuzey Denizi, Karadeniz, Kızıldeniz, Basra, Umman Denizi, Adriyatik, Akdeniz, Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu)
- Boğazlar'da yeralanlar: İstanbul Boğazı, Çanakkale, Süveyş Kanalı
- Nehirlere yaslananlar ( Tuna, Nil, Fırat, Dicle, İdil, Dinyeper, Dinyester, Don, Yenisey, Sarı Nehir, Wei)
GEÇMİŞ MİRAS
- Genetik Miras: Türklerin kurucusu olduğu 3000 yılda 20 Devlet
- Bölgesel Miras: Akdeniz (OrtaDoğu) bölgesinde 5000 yılda kurulan 16 İmparatorluk/Devlet
KUZEYDEN GİRİŞLER
- Çin’e (Hun/Oğuz), Oğuz Kağan
- Avrupa’ya (Hun/Oğuz), Attila
- İran’a (Oğuz/Selçuklu)
- Hindistan’a (Akhun)
UÇLAR
- Çin; Kansu, Şensi; Kuzey Batı
- İran: Horasan, Kuzey Doğu
- Avrupa: Balkanlar, Güney Doğu
- Türkiye: Malazgirt, Doğu
3. Türk Devletleri ve Denizler
Hakimiyet Sağlanan Denizler
Deniz Devlet Sayısı
- Hazar................... 12
- Karadeniz.............. 7
- Umman Denizi....... 7
- Basra................... 6
- Akdeniz............... 3
- Kızıldeniz...............3
- Pasifik Okyanusu.. 2
- Sarı Deniz..............2
- Adriyatik.............. 1
- Atlas Okyanusu.......1
- Hint Okyanusu........1
En çok hakimiyetler sırasıyla;
- Hazar; 12 devlet
- Karadeniz; 7 devlet
- Umman Denizi; 7 devlet
- Basra; 6 devlet
Sarı Deniz'i kıyılayan Çu Devletindan başlayarak, Hazar'a oradan da Baltık kıyılarındaki Avrupa Hun İmparatorluğu'na ve Hint Okyanusu'na uzanan Akhun'lara kadar kurulan devletlerle 10'u aşkın deniz kenarlarında (Sarı Deniz- Baltık - Hint Okyanusu üçgeni) hakimiyet sağlayan Türkler, Selçuk ve Osmanlı İmparatorluğu ile Beş Deniz Bölgesi'ni (Hazar, Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz, Basra) kontrolleri altına almışlardır.
Denizlerde Hakimiyet Sağlayan Devletler
Devlet Deniz Sayısı
- Çu Devleti MÖ 1116-250: 866 yıl.............................................. 1
- Büyük Hun İmparatorluğu Teoman MÖ 220- MS 216 : 436 yıl....... 2
- Batı Hun İmparatorluğu Pi MÖ 48-MS 216: 264 yıl............
- Avrupa Hun İmparatorluğu Balamir 375-469 : 94 yıl................... 3
- Ak Hun İmparatorluğu Aksuvar 420-552: 132 yıl....................... 2
- Göktürk Kağanlığı Bumin Kağan 552-745: 193 yıl.............. ......... 1
- Avar Kağanlığı I. Bayan 565-835: 270 yıl.................................... 2
- Hazar Kağanlığı Böri Şad 651-983 : 332 yıl................................. 2
- Uygur Kağanlığı Kutluk Bilge Kül Kağan 742 - 840 : 98 yıl........... 1
- Karahanlı Devleti Bilge Kül Kadir Han 840-1212: 372 yıl..............
- Gazne Devleti Alp Tigin 962-1183: 220 yıl.................................. 3
- Büyük Selçuklu Devleti Tuğrul 1040-1157: 117 yıl....................... 6
- Anadolu Selçuklu Devleti: 1075 - 1308: 233 yıl.......................... 1
- Harezmşahlar Devleti Kutbeddin Muhammed/1097-1231:134 yıl.. 3
- Altın Orda Devleti Batu Han 1236-1502: 266 yıl......................... 2
- Memluk Sultanlığı, 1250-1517: 267 yıl...................................... 2
- Timur İmparatorluğu Timur 1368-1501: 133 yıl......................... 4
- Safevi Devleti 1501 - 1736: 235 yıl........................................ 3
- Babür İmparatorluğu Babür 1526-1858: 332 yıl......................... 1
- Osmanlı İmparatorluğu Osman Gazi 1299-1922: 623 yıl.............. 6
- Sarı Deniz: Çu Devleti, Büyük Hun İmparatorluğu
- Hazar Denizi: Büyük Hun, Batı Hun, Avrupa Hun, AkHun, Göktürk Kağanlığı, Hazar Kağanlığı, Gazne Devleti, Büyük Selçuklu Devleti, Harezmşahlar Devleti, Altın Orda Devleti, Timur İmparatorluğu, Safevi Devleti, Osmanlı İmparatorluğu
- Baltık/Kuzey Buz Denizi: Avrupa Hun İmp
- Atlas Okyanusu: Avrupa Hun İmp
- Karadeniz: Avrupa Hun, Hazar Kağanlığı, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Altın Orda İmp, Timur İmp, Osmanlı İmp
- Kızıldeniz: Büyük Selçuklu, Osmanlı İmp
- Basra: Gazne Devleti, Büyük Selçuklu Devleti, Harezmşahlar Devleti, Timur İmp, Safevi Devleti, Osmanlı İmp
- Hint Okyanusu: Akhun İmp, Gazne Devleti, Büyük Selçuklu Devlet, Harezmşahlar Devleti, Timur İmp, Safevi Devleti, Babür İmp
- Adriyatik: Osmanlı İmp
- Akdeniz: Büyük Selçuklu İmp, Osmanlı İmp
- Pasifik Okyanusu: Göktürk Kağanlığı, Uygur Kağanlığı
- Osmanlı Devleti
- Büyük Selçuklu Devleti
- Timur İmparatorluğu
DENİZLER ÜÇGENİ
- Akdeniz Havzası: 16 Devlet
- Hazar Havzası: 11 Devlet
- Karadeniz Havzası: 5 Devlet
- Karasal: 2 Devlet (Uygur Kağanlığı, Karahanlılar)
Toplam: 34 Devlet
Türk Devletleri'nin Egemenlik sağladığı Ülkeler (Ülke/Devlet Sayısı)'in Sıralanmış Listesi: Ülkelerde kaç Türk Devleti egemenlik sağladı?
- Özbekistan 10
- Rusya: BM5 10
- Türkmenistan 10
- Afganistan 9
- Çin: BM5 9
- Kazakistan 8
- Tacikistan 8
- Gürcistan 7
- İran 7
- Pakistan 7
- Azerbaycan 6
- Kırgızistan 7
- Ermenistan 5
- Hindistan 5
- Suriye 5
- Ukrayna 4
- Irak 4
- Türkiye 4
- Moğolistan 4
- Macaristan 3
- Romanya 3
- Sırbistan 3
- Slovakya 3
- Lübnan 3
- İsrail 3
- Ürdün 3
- Kuveyt 2
- Oman 2
- Hırvatistan 2
- Moldova 2
- Filistin 2
- Mısır 2
- Suudi Arabistan 2
- Libya 2
- Bengaldeş 1
- Nepal 1
- Butan 1
- BAE 1
- Bahreyn 1
- Güney Kıbrıs 1
- Katar 1
- KKTC 1
- Yemen 1
- Cezayir 1
- Cibuti 1
- Çad 1
- Eritre 1
- Etopya 1
- Fas 1
- Güney Sudan 1
- Kenya 1
- Nijer 1
- Somali 1
- Sudan 1
- Tunus 1
- Uganda 1
- Almanya 1
- Arnavutluk 1
- Avusturya 1
- Belarus 1
- Bosna-Hersek 1
- Bulgaristan 1
- Çek 1
- Danimarka 1
- Estonya 1
- İsviçre 1
- Karadağ 1
- Kosova 1
- Letonya 1
- Litvanya 1
- Makedonya 1
- Polonya 1
- Slovenya 1
- Ukrayna 1
- Yunanistan 1
- Çu Devleti:1
- Büyük Hun İmparatorluğu:10
- Batı Hun İmparatorluğu: 3
- Avrupa Hun İmparatorluğu:16
- Ak Hun İmparatorluğu:9
- Göktürk Kağanlığı:8
- Avar Kağanlığı: 6
- Hazar Kağanlığı: 7
- Uygur Kağanlığı: 3
- Karahanlı Devleti: 8
- Gazne Devleti: 7
- Büyük Selçuklu Devleti : 19
- Anadolu Selçuklu Devleti: 1
- Harezmşahlar Devleti: 10
- Altın Orda Devleti: 6
- Memluk Sultanlığı: 8
- Timur İmparatorluğu: 16
- Safevi Devleti : 12
- Babür İmparatorluğu: 8
- Osmanlı İmparatorluğu : 52
- Osmanlı İmparatorluğu: 52
- Büyük Selçuklu Devleti: 19
- Avrupa Hun İmparatorluğu: 16
- Timur İmparatorluğu: 16
- Safevi Devleti 12
- Büyük Hun İmparatorluğu 10
- Harezmşahlar Devleti 10
- Ak Hun İmparatorluğu 9
- Karahanlı Devleti 8
- Memluk Sultanlığı 8
- Babür İmparatorluğu 8
- Hazar Kağanlığı 7
- Gazne Devleti 7
- Avar Kağanlığı 6
- Altın Orda Devleti 6
- Göktürk Kağanlığı 4
- Uygur Kağanlığı 3
- Batı Hun İmparatorluğu 3
- Çu Devleti 1
- Anadolu Selçuklu Devleti 1
Türk Devletlerinin Egemenlik Sağladığı Ülkelerin Kıtasal Dağılımı:
- Avrupa'da 26 ülkede
- Asya'da 19 ülkede
- Ortadoğu'da 16 ülkede
- Afrika'da 14 ülkede
Toplam 75 ülkede egemenlik sağlanmıştır.
5. Emperyal Vizyon:
Çin'de, Hind'de, Rusya'da, Avrupa'da, Afrika'da, İran, Irak'da kurduğumuz tüm devletlerin hepsinin emperyal OĞUZ KAĞAN vizyonu vardı.
OĞUZ ATA'dan gelen Emperyal Vizyon, Osmanlı'nın yıkılışı ile terkedilmiştir.
- 2023 vizyonu: 100 yıl
- 2053 vizyonu: 600 yıl
- 2071 vizyonu 1000 yıl
1071'den önceki coğrafyalarımızın da esas alınarak 100-600-1000 yıllık vizyonların, ilk Türk Devleti'nin kuruluşu olan OĞUZ KAĞAN'a, ilk ATAMIZ'a genişletilerek, geçmişten gelen 2000'erli yılları kapsayan vizyonlara ulaşılarak, 2021 yılında MÖ 209 tarihli ilk Devletimizin 2230.yılı kutlanmalıdır.
Bu kutlamalara hazırlık olarak; 24 Oğuz Boyunu ve Oğuz Kağan'ın 6 oğlunun temsilen MEDENİYETİMİZ 2230 yapısı inşa edilerek, tüm devlet ve coğrafyalar bu yapıda temsil edilmelidir.
Geçmişteki 2200 yılı aşan misyon/vizyon ile ülkemiz yurttaşlarının özgüvenleri artacaktır.
Bilinmeyenler
- ÇİN'deki Türklük ve Müslümanlık (Ordos, Kansu, Shensi, Ningxia) (Xia, Shang, Çu-Chou hanedan devletleri) (Xian kurganları) (Sarı Nehir-Huang Ho, Wei nehri)
- HİND'deki Türklük ve Müslümanlık (Kuşhan, Akhun, Babür devletleri; Agra, Yeni Delhi şehirleri; Yamuna nehri)
- HUN İmparatorlukları ( Büyük Hun, Batı Hun, Avrupa Hun, Akhun)
- MİSYONUMUZ: 2200 yıldır Devletler kuran bir medeniyet, halen Devletinin 100. Yılı'nın kutlanmasını mı bekler? 10.Yıl Marşı ne demek? Misyonu olmayanın Vizyonu olur mu?
- HAN'lar (Çinliler) Konfüçyus'da birleştikleri halde, HUN'lar (OĞUZ'lar) hala neden Oğuz Kağan'da birleşmemişlerdir? Oğuz boyları neden konfedere devlet olmamaktadır? OĞUZ BİRLİĞİ (OGHUZ UNION)
- Vizyon: 2023, 2053, 2071 /1923, 1453, 1071
- Misyon: Oğuz Kağan /Dağhan, Denizhan, Gökhan/ Günhan, Ayhan, Yıldızhan
- MÖ 209 ilk Türk Devleti
- Vizyon: 2021 / ilk Türk devletinin 2230.yılı ; Özgüven..
- 16 devlet kurduğumuz telaffuz ediliyor da neden ilk devleti 2226 yıldan önce kurduğumuz söylenmiyor.? Neden?
- Türk Kara Kuvvetleri'nin kuruluşu Mete'nin tahta geçtiği MÖ 209 olarak değiştirildi. Mete
- Oğuz Kağan'ın misyonu sadece karasal egemenlik değildi. Oğulları; Gökhan, Dağhan, Denizhan. Mete (Oğuz Kağan) hem hava hem kara hem de denizde misyon belirlemiş iken neden sadece karaya ithaf edilir?Bozoklar: Günhan Ayhan Yıldızhan / Üçoklar: Gökhan Dağhan Denizhan
TÜRK DEVLETLERİ
Çin Türkistanı:
Çin Türkistanı, Türkistan'ın bir cüzüdür. Doğu'dan başlayarak Henan, Shensi, Kansu, Sincan eyaletlerini ihtiva etmektedir. Doğu Asya'daki ilk devletler olan Shang Hanedanı (MÖ 1500) ve Chou (Çu) Hanedanları (MÖ 1050) nın devletlerini Türkler kurmuşlardır.
Çin'de yerleşik Hunlar da, Büyük Hun İmparatorluğu'nu (MÖ 220-MS 216), Batı Hun İmparatorluğu'nu (MS 48-216) ve ardından Göktürk İmparatorluğu'nu (MS 552-745) bölgede hayata geçirmişlerdir.
Hsia, Shang ve Chou sülalelerini kuran soy Çinliler tarafından değil, değişik kavimler tarafından kurulmuştur. Ayrıca, Hsia, Shang ve Chou sülaleleri döneminde ortaya çıkan kültür, Çin’lilerin iddia ettiği gibi yalnız Çinlilere ait olmayıp, bunun aksine o topraklarda yaşamış tüm kavimlerin ortak kültürü olarak ortaya çıkmıştır. Çin Kaynaklarına Göre Türk Kavimleri
Kuzey-Batı Çin:
Kansu, Çin'den Türkistan'a uzanan dar bir yerdir; kuzeyde Gobi çölü ile, güneyde Güney Tibet dağlarıyla sınırlanmıştır. Doğu Kansu eyaletine bağlanan Shensi eyaleti vardır; bunun doğu sınırı, kuzeyden güneye doğru akmakta olan Sarı Irmak'tır.
Eyaletin kuzeyi, istep Ordos bölgesi denilen yerdir, burası için daima Çinlilerle Hsiung nu'lar, Türkler yahut Moğollar döğüşmüşlerdir; güney, Sarı ırmağın bir kolu olan Wei nehrinin, nehir bölgelerine aittir.
Wei, Çin'in en eski kültür merkezlerinden biri olup aynı adı taşıyan münbit bir ovadan geçer. Aynı zamanda kervan yolu, Wei nehri boyunca doğuya gider. Demek ki bu yüzden nehir iktisadi ve siyasi bakımdan mühimdir. Bunun için Wei'nin aşağı kolu üzerinde, Orta Çağlarda müteaddit ve uzun zamanlar Çin'in başkenti olmuş olan Xian şehri bulunur, bu da LoYang gibi, transit ticaretin başlıca merkezi idi.
BAŞKENTLER, ÇİN
- Kaifeng, Henan, Sarı Irmak
- Luoyang, Henan, Sarı Irmak
- Xian, Shaanxi, Wei
- Xianyang, Shaanxi, Wei
Proto-Türk Kültürü:
Kuzey-batı kültürü de menşei bakımından bir avcı kültürüdür ve sonra çoban kültürü olmuştur. Bunun yanında pek ehemmiyetsiz olmayan bir ziraat kültürü (bilhassa buğday ve darı) de vardır. En mühim hayvanları sığır değil, attı.
Çin kaynaklarından öğrenildiğine göre, bu kültürün merkezi bugünkü Shensi ve Kansu eyaletleridir ve bu kültürü yaşatanlar bilhassa yüksek düzlük yerlerde otururlardı. Bu kültürü getirenlerin, sonraki Türklerin ataları olduklarına şüphe yoktur. Onlar ilk göründükleri zamanlar, yani MÖ 3 üncü bin yılın ortalarında bile, sonraları taşıdıkları vasıfları haiz bulunuyorlardı. Buralar, asıl Türklere ait bölgenin yalnız bir kenar parçası olduğu tesirini vermektedir.
Hülasaten söyleyebiliriz ki, MÖ 3 üncü binyılda bugünkü Çin'in kuzeyinde birçok kültürler vardı ki, bunlar hayvan beslerlerdi. Bunlardan Proto-Türk olanı hepsinden kuvvetli idi ve ilerdeki gelişmede en mühim rolü oynayacaktı. (Wolfarm Eberhard)
At Çobanı Kavimler:
A.von Rosthorn, W.Schmidt, W.Koppers gibi birçok araştırıcılar eski Çin yüksek kültürünün teşekkül ve inkişafında, İç Asya at çobanı kavimlerinin parmağı olduğu kanaatini besliyorlardı. Burada, bilhassa Altay kabilelerinin mevzuubahis olması lazım geleceği, esas itibariyle akla yakın gelmekte idi.
Fakat en son zamanlarda eski Çin üzerinde müessir olmuş olan göçebe kavimlerin Türklük karakterlerinin oldukça büyük bir vuzuhla ortaya çıkarılmış olması, ilmi açıklık ve doğruluk bakımından fevkalade takdir edilmelidir. Şang devrinde (milattan önce 1745-1117) ehlileşmiş at, arabaya çift koşulu olarak meydana çıkıyor.
A.von Rosthorn, W.Schmidt, W.Koppers gibi birçok araştırıcılar eski Çin yüksek kültürünün teşekkül ve inkişafında, İç Asya at çobanı kavimlerinin parmağı olduğu kanaatini besliyorlardı. Burada, bilhassa Altay kabilelerinin mevzuubahis olması lazım geleceği, esas itibariyle akla yakın gelmekte idi.
Fakat en son zamanlarda eski Çin üzerinde müessir olmuş olan göçebe kavimlerin Türklük karakterlerinin oldukça büyük bir vuzuhla ortaya çıkarılmış olması, ilmi açıklık ve doğruluk bakımından fevkalade takdir edilmelidir. Şang devrinde (milattan önce 1745-1117) ehlileşmiş at, arabaya çift koşulu olarak meydana çıkıyor.
Çin'in doğudaki sahil ve güneyinde gelişen kültürler ziraatçi iken, kuzey ve batısında (İç Asya) hayvancılığa dayalı bir kültür hakim idi. Çin'in ayırdedici özelliği hayvan besiciliğinin mevcut olmamasıdır.
En eski Çin'in dini hakkında L.Walk derince tetkikler yapmıştır. Bunlara nazaran, efsanevi müessis diye Yü'ye (farazi olarak 2000 ile 2200 arasına tesbiti iktiza eder) irca olunan Hia hanedanının hamili, her halde İç Asya'dan neşet eden proto Türk Moğol bir kavim idi ve din bakımından Tien şeklindeki gök tanrısına iman bu kavme has idi.
Şangti başka türlüdür Şang tayfasının milli tanrısı ŞanTi bütün görünüşlere göre Hia tayfasının Tien'i ile aynı değildir. ŞanTi, aslen ziraatçi olan Şark sahil kültürünün gök tanrısıdır. Chou'lar (MÖ 1116-250), İç Asya'daki eski vatanlarının tanrısı olan Tien'in yanına, yeni vatanlarında eskidenberi yerleşmiş çiftçilerin en yüksek tanrısı Şangti'yi, aynı derecede olarak koymağa meyyaldırlar. Hatta, sanki ilk Chou kralları şuurlu olarak ŞangTi'yi ön plana sürmüşler, maksatları da kendilerinin inkıyat ettirdikleri tabakaya karşı, onların tanrılarına dayanarak, hakimiyetlerini mütaal surette kabul ettirmek, hanedanlarının meşruluğunu emniyet altına almakmış.
Tien, hayvan yetiştirici göçebe kültürün karakteristik gök tanrısıdır. Güneş mitolojisi de Tien tasavvuru üzerinde müessir olmuştur.
Eberhard'ın bildirdiği gibi, Chou'ların dili hakkında muahhar Çin araştırmaları, bu dilde Türk unsurunun oldukça zengin olduğunu göstermiştir. Chou krallarının en eski cedlerinin adları arasında sık sık geçen 4 (!) heceli adları Türk menşeine ircaa meylediyordu.
Burada bahis mevzuu ettiğimiz meselelere, S. Fedele'nin bir araştırması: "Eski
Çin'de Devlet ve Cemaat" hakkındaki kitabı, yeni bir ışık vermektedir. Fedele"ye göre, eski Çinde iki kral kompleks'inin mevcudiyeti, muhakkak olmasa bile, gayet muhtemeldir.
Çin'de Devlet ve Cemaat" hakkındaki kitabı, yeni bir ışık vermektedir. Fedele"ye göre, eski Çinde iki kral kompleks'inin mevcudiyeti, muhakkak olmasa bile, gayet muhtemeldir.
Bunların birinde, kuvvetle sihri (ay mitolojisine dayanan) istikamette müessir bir krallık bahis mevzuudur (hatta kral katline dair izler bile noksan değildir !); halbuki diğer tam manasiyle dini bir karakter arzetmektedir. Burada kral kendisini, varlıkların en yükseği olan bir varlığa tabi hisseder; kral bu en yüksek varlıkla halk arasında ancak bir rahip, bir vasıta olarak mevcuttur, ve kral tabiatta her felaketi kendi günahlarına atfeder, ve tabiatta, en yüksek varlığın gözünü görür, sesini işitir." (Fedele).
Sonra müellif, haklı olarak şu noktai nazarı müdafaa eder: bilhassa Şanglar sihri krallığın hamilleri olarak, Choular ise dini krallığın mümessilleri olarak alınmalıdırlar. Şanglarda (ki bunlara, bu meselede, herhalde Jao ve Şun'un efsanevi devirlerini de azçok katmak gerektir) eski yerli ziraatçı kültüründen daha epice şeylerin kalmış olduğu görülüyor.
Halbuki Chou [belki de Hsialar (?)] başka bir zaviyeden, -evvelce gördüğümüz veçhile- İç Asya'nın çoban göçebeleriyle daha sıkı bir bağlılık göstermektedirler. Bilhassa bu Altay-Türk at çobanlarının malum ekonomik ve dini örf ve adetlerine, birazdan da yakinen göreceğimiz veçhile, dini bir krallık fikri umumiyet itibariyle güzel uymaktadır; bizatihi sihri unsur, bunlarda muhakkak yerli bir unsur değildir.
Eski Çin yüksek kültürünün teşekkülünde ve kuruluşunda Türk at çobanı göçebelerinin teşriki mesaisi olduğunu ileri süren tez, yeni keşifler ve araştırmalar sayesinde pek dikkate şayan yeni teyitlere mazhar olmuştur. (Wilhelm Koppers, İlk Türklük)
Çin’in gerçek tarihi:
Çin tarihinin en erken dönemlerinden günümüze değin bir analiz yaptığımızda karşımıza bugüne kadar bilinenden çok farklı bir resim çıkmaktadır. Eberhart’ın Türk Tarih Kurumu’yla yaptığı Çin belgeleri üzerindeki tarih çalışması Çin tarihi için en somut verilerden birini oluşturmaktadır.
Diğer taraftan Gumilev’in Hunlar ve Eski Türkler isimli çalışmaları da Çin tarihinin ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu ana kaynakları okuduğumuzda Çin’in Güney Çin bölgesindeki Yangçe havzası halkının sürekli kuzeye, Sarı Irmak vadisi bölgesine doğru yayıldığını görmekteyiz. Bu bölgedeki Çin istilasına karşı duran halklar ise Türkler, Moğollar ve Tunguzlar olarak tanımlanan bozkır kuzey halklarıdır.
Çin’in MÖ 1. binyıldaki ilk hanedanı olan Şang hanedanı köken olarak Türk ve Moğol kökenli bir hanedandır. Şang Hanedanı (yak. MÖ 1600-1122) Yerleşim bölgesi Sarı Nehir Vadisi, uzun süreli başkent Anyang. Tunç işlenmeye ve ipek üretilmeye başlandı.
Bunu takip eden dönemde MÖ 1. binyılın ikinci yarısındaki Çi’ler Chou Hanedanı’dır. Chou hanedanının Çi halkıdır. Hanedan halkının ana kitlesi Kuzey Çin’deki Türkler ve Moğollardır. Çu Hanedanı’yla birlikte Çinli hükümdarların Göğün Oğulları oldukları ve tanrıların iradesiyle tahta çıktıkları fikri gelişti.
Bu boyutuyla bakıldığı zaman karşımıza Çin tarihinin çarpıtılmış bir formatını görmekteyiz. Bu format da bugünkü resmi Çin açıklamalarıyla yapılan ve dünya tarafından da tartışmasız kabul edilen bir açıklama sürecidir.
Mao Zedung’un Çin Devrimi üzerine yazdığı broşürün birinci cildini Mao kendisi yazmamış; buradaki bilim dışı spekülasyonlara katılmamıştır. Çin Komünist Partisi bürokratlarına yazdırdığı Çin’deki Milliyetler adlı makale okunduğu zaman orada vurgulanan şudur:
Çin milleti esas olarak Han milletidir. Han milleti dışında diğer milliyetler olarak da Tibet milliyeti, Uygur milliyeti ve İç Moğolistan gibi milliyetler sayılmaktadır.
Bu söylem içinde karşımıza Han Çinlileri gibi bir kavram çıkarılmaktadır. Han Çinlileri dediğimiz kavram Hunların kuzeydeki Sarı Irmak ve Tarım Havzası’nı fethettikleri dönemde güneyde yani Yangçe havzasında Han Hanedanı’nda bir Çin kimliği olarak ortaya çıkmıştır.
Han hanedanı öncesi Çin’de hanedan olan Chou’lar ve bunların halkı Çi’ler esas olarak Türk ve Moğol halklarından oluşmaktadır. Keza bundan daha evvelki döneme gittiğimiz zaman Şang Hanedanı da aynı şekilde kuzey kökenli Türk ve Moğol halkından oluşmaktadır. O halde ilk defa Yangçe Irmağı çevresinde ırmak tarımı yapan halk Han Hanedanı olarak kendini toparlamış ve bu Hunların Kuzey Çin’i bütünüyle fethettikleri dönemde Han Hanedanı Yangçe ile Sarı ırmağın güney kesiminde yer almıştır. (Şener Üşümezsoy)
Türkler Çin’i yönetiyor
Burada Han iktidarını ve Hanları mutlaklaştırarak Çin’in mutlak bir Han ulusu olduğu iddiasının ne kadar köksüz olduğunu görüyoruz. Çin’in hanedanlarına baktığımız zaman Çin’in gerçek Çinli olan hanedanları olan Hanlar, Yangçe’de sınırlı kalmış, öte yandan Hunlar Kuzey Çin’i yönetmiştir.
Hunların Sienpiler tarafından yıkılmasıyla Han Hanedanı Kuzey Çin denilen bölgeye ve Doğu Türkistan’a doğru ilerlemiştir. Hun gerilemesini takip eden bu dönemde Güney Çin’den Hanlar kuzey bölgesini istila etmişlerdir.
Daha sonra ise Türk kökenli Tağbaçlar kuzeyden gelerek Doğu Türkistan, Türkistan ve Kuzey Çin denilen bölgeleri fethederek burada Tağbaç iktidarını oluşturmuştur. Çin’in Han bölgesi bütünüyle parçalanmış ve bu parçalanma sonucu Han dönemi ve vadi iktidarlarını oluşturan topluluklar 3-4 parçaya bölünmüştür. Han ulusu da fiziki olarak tarihten silinmiştir.
Tağbaçlar dönemini takip eden dönemde önce Güney Çin’de Sui Hanedanı dediğimiz bir hanedanlık ortaya çıkarken, Tağbaçlar esas Pekin’i kontrol etmektedir. Yani Çinliler güneyde marjinal bir konumdayken Türkler Çin’i kontrol etmektedirler.
Daha sonraki dönemde Tağbaçların kuzeyden gelen Juan Juanlar tarafından yenilmesiyle Güney Çin’de Tang Hanedanı ortaya çıkmıştır. Tanglarla Hanlar arasında dört yüz yıllık etnojenezin durduğu ve Çinliliğin bölgeden silindiği bir süreç yaşanmıştır.
Tanglar Yangçe vadisindeki tarımcı Çinli toplukları yeniden biçimlendirmiş ve Göktürklerin kuzey bölgedeki egemenliklerinin dağılması sonucu bu bölgeye doğru ilerlemiştir. Tangların bu ilerleme sürecinde Arap ordularına Batı Türkistan’da yenilmeleri sonucu Müslümanlığın bölgeye girmesiyle Çinliler bu bölgeden tekrar silinmiştir.
Bunu takip eden dönemde Kuzey Çin dediğimiz bölgeye 6. ve 9. yüzyılda Uygurlar egemen olmuş, daha sonra Kıtaylar hanedan olarak egemen olmuşlardır.
Bu boyutuyla görüldüğü gibi Çindeki hanedanlardan Çinli sayılabilecekler sadece Han (M.Ö.200 - 100’ler), Tang (600-900 arasında) ve Song (1200’lü yılarda) Hanedanlıklarıdır. Bunun dışındaki tüm hanedanlar Mançu Hanedanı, Yuan Hanedanı, Kim Hanedanı, Kıtay Hanedanı, Tağbaç Hanedanı ve onun öncesi Chou Hanedanı’ndan Çi’ler gibi hanedanlar Kuzey Çin’deki Türk, Tatar, Tunguz ve Moğollardan oluşmuş hanedanlardır.
Diğer taraftan batıdaki Tibet daha az etkilenmiş bir bölge olarak Tanglar tarafından yönetilmiş; Turfan ve Tarım Havzası’na da Uygurlarla beraber yerleşmiştir.
Bu haliyle tarihe baktığımız zaman Mao Zedung “Han Hanedanı Çin’in ana ulusudur” dediği zaman, Han Hanedanı’nın tarihten kaybolduğunu görüyoruz. Diğer taraftan ise devede kulak misali küçük etniler sayılan Çinliler, Tibetliler, Uygurlar, Moğollar ve Tunguzlar gibi millet bile olmadıkları ileri sürülen milliyetler tezi de tamamen çarpıtmadır.
Çinin kuzey bölgesi bütünüyle Türk, Moğol ve Tunguzların yönetiminde olmuş; hiçbir zaman Çinlileşmemiş bölgelerdir. Buradaki Çinlileşmenin varlığını silen bir olgu olarak Cengiz döneminde yapılan ırk kanunlarına göre Moğollar, Tatarlar, Türkler, Altınhanlılar, Kıtaylar birinci sınıf vatandaşlar olurken Çinliler daima köle ve dördüncü sınıf vatandaş olmuştur. Bu nedenle de Çinlileşmeye karşı tavır göstermiştir.
Örneğin çok tipik bildiğimiz saçların atkuyruğu yapıldığı Çinli resmi aslında Çinli değil Mançudur ve Tunguzdur. Yani Gürcenlerin kolu olan Kıtaylar, Çin Hanedanı ve daha sonra Munçular bu bölgede egemen olan gruplardır. Bunların saçlarını örmesi Çinli kıyafeti değil tam tersi kuzeyli bozkır kıyafetidir.
Çin’in tarihsel gelişiminde Hanlar ve Türkler
Bu etnik çelişkiler yalnızca Uygurlar, Mançular, Tunguzlar, Tibetliler ve Çinliler arasında değildir. Han Çin olarak Mao’nun ders kitaplarında vurguladığı “Çin’in % 95’i Han Çin’dir” deyimiyle ortaya çıkan bir Çinlileştirme politikası ileri sürülmüştür ve ben de bu noktada Çin Devrimi’nin Han ulusal birliğinin oluşturulması devrimi olduğunu, keza aynı şekilde Sovyet Devrimi’nde ise Velikarus ulusal yapının oluşturulması olarak bu devrimlerin ulusal devrimler olduğunu vurgulamıştım. Ama bu ulusal devrimde esas olarak Çin’de Han ulusu denilen ulusun analizini yaptığımızda karşımıza Han ulusunun söz konusu olmadığı çıkmaktadır.
Hanlar, Hunların Çin’e girdiği dönemde oluşan bir tarımcı vadi halkı olarak ortaya çıkmıştır. Bu bölgede Çi dediğimiz (M.Ö. 700-500 yılları) halkın yapısına baktığımız zaman Kuzey Çin’deki bu hanedanda etnik kimlik Türkler ve Moğollardan oluşmuş bir halktır. Bu Han olgusu da bu temelde geliştirilmiştir.
3000 yıllık tarih sürecine baktığımız zaman kuzeydeki Türkler ve Moğollarla güneyde tarım alanındaki Yangse Çinlileri arasındaki savaş yalnızca 1949’dan bu yana değil, sürekli devam eden ve gelecekte de devam edecek bir savaştır. (Şener Üşümezsoy)
Çin’in gerçek tarihi:
Çin tarihinin en erken dönemlerinden günümüze değin bir analiz yaptığımızda karşımıza bugüne kadar bilinenden çok farklı bir resim çıkmaktadır. Eberhart’ın Türk Tarih Kurumu’yla yaptığı Çin belgeleri üzerindeki tarih çalışması Çin tarihi için en somut verilerden birini oluşturmaktadır.
Diğer taraftan Gumilev’in Hunlar ve Eski Türkler isimli çalışmaları da Çin tarihinin ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu ana kaynakları okuduğumuzda Çin’in Güney Çin bölgesindeki Yangçe havzası halkının sürekli kuzeye, Sarı Irmak vadisi bölgesine doğru yayıldığını görmekteyiz. Bu bölgedeki Çin istilasına karşı duran halklar ise Türkler, Moğollar ve Tunguzlar olarak tanımlanan bozkır kuzey halklarıdır.
Çin’in MÖ 1. binyıldaki ilk hanedanı olan Şang hanedanı köken olarak Türk ve Moğol kökenli bir hanedandır. Şang Hanedanı (yak. MÖ 1600-1122) Yerleşim bölgesi Sarı Nehir Vadisi, uzun süreli başkent Anyang. Tunç işlenmeye ve ipek üretilmeye başlandı.
Bunu takip eden dönemde MÖ 1. binyılın ikinci yarısındaki Çi’ler Chou Hanedanı’dır. Chou hanedanının Çi halkıdır. Hanedan halkının ana kitlesi Kuzey Çin’deki Türkler ve Moğollardır. Çu Hanedanı’yla birlikte Çinli hükümdarların Göğün Oğulları oldukları ve tanrıların iradesiyle tahta çıktıkları fikri gelişti.
Bu boyutuyla bakıldığı zaman karşımıza Çin tarihinin çarpıtılmış bir formatını görmekteyiz. Bu format da bugünkü resmi Çin açıklamalarıyla yapılan ve dünya tarafından da tartışmasız kabul edilen bir açıklama sürecidir.
Mao Zedung’un Çin Devrimi üzerine yazdığı broşürün birinci cildini Mao kendisi yazmamış; buradaki bilim dışı spekülasyonlara katılmamıştır. Çin Komünist Partisi bürokratlarına yazdırdığı Çin’deki Milliyetler adlı makale okunduğu zaman orada vurgulanan şudur:
Çin milleti esas olarak Han milletidir. Han milleti dışında diğer milliyetler olarak da Tibet milliyeti, Uygur milliyeti ve İç Moğolistan gibi milliyetler sayılmaktadır.
Bu anlamda olaya baktığımızda sanki karşımızda Çin homojen bir etnik toplulukmuş ve bu topluluk içinde çok küçük, %1-2’lerle ifade edilen, diğer milliyetler varmış söylemi durmaktadır.
Hanedanlar, Han Çinlileri ve Türkler
Bu söylem içinde karşımıza Han Çinlileri gibi bir kavram çıkarılmaktadır. Han Çinlileri dediğimiz kavram Hunların kuzeydeki Sarı Irmak ve Tarım Havzası’nı fethettikleri dönemde güneyde yani Yangçe havzasında Han Hanedanı’nda bir Çin kimliği olarak ortaya çıkmıştır.
Han hanedanı öncesi Çin’de hanedan olan Chou’lar ve bunların halkı Çi’ler esas olarak Türk ve Moğol halklarından oluşmaktadır. Keza bundan daha evvelki döneme gittiğimiz zaman Şang Hanedanı da aynı şekilde kuzey kökenli Türk ve Moğol halkından oluşmaktadır. O halde ilk defa Yangçe Irmağı çevresinde ırmak tarımı yapan halk Han Hanedanı olarak kendini toparlamış ve bu Hunların Kuzey Çin’i bütünüyle fethettikleri dönemde Han Hanedanı Yangçe ile Sarı ırmağın güney kesiminde yer almıştır. (Şener Üşümezsoy)
Türkler Çin’i yönetiyor
Burada Han iktidarını ve Hanları mutlaklaştırarak Çin’in mutlak bir Han ulusu olduğu iddiasının ne kadar köksüz olduğunu görüyoruz. Çin’in hanedanlarına baktığımız zaman Çin’in gerçek Çinli olan hanedanları olan Hanlar, Yangçe’de sınırlı kalmış, öte yandan Hunlar Kuzey Çin’i yönetmiştir.
Hunların Sienpiler tarafından yıkılmasıyla Han Hanedanı Kuzey Çin denilen bölgeye ve Doğu Türkistan’a doğru ilerlemiştir. Hun gerilemesini takip eden bu dönemde Güney Çin’den Hanlar kuzey bölgesini istila etmişlerdir.
Daha sonra ise Türk kökenli Tağbaçlar kuzeyden gelerek Doğu Türkistan, Türkistan ve Kuzey Çin denilen bölgeleri fethederek burada Tağbaç iktidarını oluşturmuştur. Çin’in Han bölgesi bütünüyle parçalanmış ve bu parçalanma sonucu Han dönemi ve vadi iktidarlarını oluşturan topluluklar 3-4 parçaya bölünmüştür. Han ulusu da fiziki olarak tarihten silinmiştir.
Tağbaçlar dönemini takip eden dönemde önce Güney Çin’de Sui Hanedanı dediğimiz bir hanedanlık ortaya çıkarken, Tağbaçlar esas Pekin’i kontrol etmektedir. Yani Çinliler güneyde marjinal bir konumdayken Türkler Çin’i kontrol etmektedirler.
Daha sonraki dönemde Tağbaçların kuzeyden gelen Juan Juanlar tarafından yenilmesiyle Güney Çin’de Tang Hanedanı ortaya çıkmıştır. Tanglarla Hanlar arasında dört yüz yıllık etnojenezin durduğu ve Çinliliğin bölgeden silindiği bir süreç yaşanmıştır.
Tanglar Yangçe vadisindeki tarımcı Çinli toplukları yeniden biçimlendirmiş ve Göktürklerin kuzey bölgedeki egemenliklerinin dağılması sonucu bu bölgeye doğru ilerlemiştir. Tangların bu ilerleme sürecinde Arap ordularına Batı Türkistan’da yenilmeleri sonucu Müslümanlığın bölgeye girmesiyle Çinliler bu bölgeden tekrar silinmiştir.
Bunu takip eden dönemde Kuzey Çin dediğimiz bölgeye 6. ve 9. yüzyılda Uygurlar egemen olmuş, daha sonra Kıtaylar hanedan olarak egemen olmuşlardır.
Bu boyutuyla görüldüğü gibi Çindeki hanedanlardan Çinli sayılabilecekler sadece Han (M.Ö.200 - 100’ler), Tang (600-900 arasında) ve Song (1200’lü yılarda) Hanedanlıklarıdır. Bunun dışındaki tüm hanedanlar Mançu Hanedanı, Yuan Hanedanı, Kim Hanedanı, Kıtay Hanedanı, Tağbaç Hanedanı ve onun öncesi Chou Hanedanı’ndan Çi’ler gibi hanedanlar Kuzey Çin’deki Türk, Tatar, Tunguz ve Moğollardan oluşmuş hanedanlardır.
Diğer taraftan batıdaki Tibet daha az etkilenmiş bir bölge olarak Tanglar tarafından yönetilmiş; Turfan ve Tarım Havzası’na da Uygurlarla beraber yerleşmiştir.
Bu haliyle tarihe baktığımız zaman Mao Zedung “Han Hanedanı Çin’in ana ulusudur” dediği zaman, Han Hanedanı’nın tarihten kaybolduğunu görüyoruz. Diğer taraftan ise devede kulak misali küçük etniler sayılan Çinliler, Tibetliler, Uygurlar, Moğollar ve Tunguzlar gibi millet bile olmadıkları ileri sürülen milliyetler tezi de tamamen çarpıtmadır.
Çinin kuzey bölgesi bütünüyle Türk, Moğol ve Tunguzların yönetiminde olmuş; hiçbir zaman Çinlileşmemiş bölgelerdir. Buradaki Çinlileşmenin varlığını silen bir olgu olarak Cengiz döneminde yapılan ırk kanunlarına göre Moğollar, Tatarlar, Türkler, Altınhanlılar, Kıtaylar birinci sınıf vatandaşlar olurken Çinliler daima köle ve dördüncü sınıf vatandaş olmuştur. Bu nedenle de Çinlileşmeye karşı tavır göstermiştir.
Örneğin çok tipik bildiğimiz saçların atkuyruğu yapıldığı Çinli resmi aslında Çinli değil Mançudur ve Tunguzdur. Yani Gürcenlerin kolu olan Kıtaylar, Çin Hanedanı ve daha sonra Munçular bu bölgede egemen olan gruplardır. Bunların saçlarını örmesi Çinli kıyafeti değil tam tersi kuzeyli bozkır kıyafetidir.
Çin’in tarihsel gelişiminde Hanlar ve Türkler
Bu etnik çelişkiler yalnızca Uygurlar, Mançular, Tunguzlar, Tibetliler ve Çinliler arasında değildir. Han Çin olarak Mao’nun ders kitaplarında vurguladığı “Çin’in % 95’i Han Çin’dir” deyimiyle ortaya çıkan bir Çinlileştirme politikası ileri sürülmüştür ve ben de bu noktada Çin Devrimi’nin Han ulusal birliğinin oluşturulması devrimi olduğunu, keza aynı şekilde Sovyet Devrimi’nde ise Velikarus ulusal yapının oluşturulması olarak bu devrimlerin ulusal devrimler olduğunu vurgulamıştım. Ama bu ulusal devrimde esas olarak Çin’de Han ulusu denilen ulusun analizini yaptığımızda karşımıza Han ulusunun söz konusu olmadığı çıkmaktadır.
Hanlar, Hunların Çin’e girdiği dönemde oluşan bir tarımcı vadi halkı olarak ortaya çıkmıştır. Bu bölgede Çi dediğimiz (M.Ö. 700-500 yılları) halkın yapısına baktığımız zaman Kuzey Çin’deki bu hanedanda etnik kimlik Türkler ve Moğollardan oluşmuş bir halktır. Bu Han olgusu da bu temelde geliştirilmiştir.
3000 yıllık tarih sürecine baktığımız zaman kuzeydeki Türkler ve Moğollarla güneyde tarım alanındaki Yangse Çinlileri arasındaki savaş yalnızca 1949’dan bu yana değil, sürekli devam eden ve gelecekte de devam edecek bir savaştır. (Şener Üşümezsoy)
Gök Dini ve ilk Türk Tesiri: Shang devrinin ortalarına doğru bu kültürde çok enteresan gelişmeler husule gelmiştir. Dine astral bir kült nüfuz etmektedir. Bu tesir, kuzeyden, göçebe kültüre sahip olan kavimlerden, yani ya Türklerden ya da Moğollardan gelmektedir.
Bilahare daha fazla at beslemektedirler. Bunların kuzeyden, Türk kavimlerinden gelmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir. At besleme ile beraber harb arabası şeklindeki araba da gelmiştir. Araba da bir Çin icadı değildir. Her halde kuzeyden, Türk kavimlerinden gelmiş olacaktır. Hükümdar ailesi de (şecerelerin verdikleri malumata nazaran yabancı kan bulunuyordu) arabayı ve bununla daha büyük istilalara müsait olan yeni bir harb tekniği kabul ediyordu. (Eberhard)
Böylece Shang devleti, zamanla artan kuzey (Türk yahut Moğol) tesiriyle değiştirildikten sonra, genişlemekte ve Shansi eyaletinin güney kısmı üzerinden Shensi eyaletine , yani, Eski çağlardan beri Tibetlilerle birlikte Türk kabilelerinin yaşadığı bölgelere uzanmaktadır. (Eberhard)
Bugün Türklerin ve Türklerle akraba kavimlerin, M. E. 3 üncü bin yılda, hatta neolitik devirde Orta Asya'nın doğu kısımlarında yaşadıkları bir hakikattir.
Bu Türkler de tıpkı Türk ırkına mensup diğer kavimlerle Anadolu'da yaşayan ve Asya'nın diğer kısımlarından Anadolu'ya hicret eden Türkler gibi bugünkü Türklerin ecdadlarıdır. Bunların tarih ve kültürlerinin incelenmesi, Türk tarih ve kültürlerinin incelenmesi demektir ve bu ulusal bir ödevdir. Orta Asya Türkleri hakkında elde ettiğimiz en eski malûmat ve zaten Türkler hakkında mevcut en eski bilgiler Çin kaynaklarından alınabilir. Bunu yapmak bu memlekette Sinolojinin vazifesidir.
Fakat, tarihi devir ne zaman başlar? M. E. 1400-1050 arasındaki zamanı teşkil eden ve "Shang-devri,, denilen çağla başlar. Çünkü bu devri hem kazılardan ve kazılarda bulunan vesikalardan ve hem de klâsik Çin edebiyatından biliyoruz.
Shang'ların hükümet merkezinde yapılan kazılar bize vakıa Shang kültürünün sonraki Çin kültürü ile birçok noktalarda aynı olduğunu, fakat Çin kültürünün basit bir ilk merhalesi olmayıp başka karakterde bir kültür olduğunu göstermiştir.
Bugünkü Türklerin ecdadı, Büyük Huangho dirseğinin içinde bizim bugün Ordos dediğimiz bölgenin batısında olan Kansu eyaletinde ve cenupta Wei nehrine kadar uzanan yerlerde yaşarlardı. Onları ilk tanıdığımız en eski zamanlarda bile bilhassa at yetiştirirler ve insanlarla hayvanların kışlık yiyimlerini temin için ziraatla meşgul olurlardı.
"Göçebe,, kavimlerin yalnız hayvan besledikleri gibi fikirlerden ayrılmamız lâzımdır. Hemen bütün göçebeler kışlık yiyeceklerini temin maksadı ile ziraat ile de meşgul olmak zorundadırlar, ve bunu yapmıyan kavimlerde istisna teşkil ederler.
O halde bu gün, M. E. 2500 de şimdiki manâda Çinlilerin henüz mevcut olmadıklarını söyliyor ve buna mukabil Çinlilerin yaşadıkları bölgelerde muhtelif kavimlerin yaşadıklarını iddia ve isbat edebiliyoruz.
Huangho'nun (Sarı Nehir) deltasında vücuda gelen kültür daha mühimdir.
Lung-shan kültüründen bir az sonra içinde sarih olarak Türk-Moğol unsurlarının görüldüğü yeni bir kültür meydana geliyor. Bu Shang adını alan ve doğu Asya'da yaşadıkları ispat edilebilen ve M. E. 1500 1050 arasında mevcut olan ilk yüksek kültürdür.
Lung-shan kültürü için elimizde yalnız arkeolojik deliller mevcut olduğu halde Shang kültürü için bundan başka yazılı deliller de vardır. Bu deliller hem klâsik Çin edebiyatında hem de sonraki Çin yazısının iptidaî şeklini teşkil eden bir yazı icat etmiş olmaları dolayısile, kendi yazılarında mevcuttur.
Shang'lar doğu Asya'da ilk devleti kurmuşlardır ve biz-çok mühim olan bu devlet kurma işini Türklerin yaptıklarını kabul etmek zorundayız. Diğer taraftan Türk-Moğol kültürünün tesirinin halâ bu devlette ve bu kültürde çok kuvvetli olmadığı da aşikârdır.
Yang-shao kültürünün yayıldığı bölge oldukca geniştir. Yalnız bugünkü Çin'in bütün şimal batısında değil fakat muayyen farklarla kısmen iç Moğolistan, ile Mançurya'da, sonra Çin'in en batısı yani Türkistan'ın hudut bölgesinde bulunur. Demek ki bugünkü malûmatımıza nazaran boyalı keramik kültürü mühtelif farklarla o zamanlar Türk kavimlerinin oturdukları yerlerde yayılmış bulunuyordu.
Doğu devleti de gittikce daha fazla Türk kavimlerinin tesiri altında kalmağa başlamış ve bunun neticesinde din gibi devlet de değişmeğe başlamıştır.
Muharip batı devletleri için devlet teşkilâtı ile aynı olan askerî teşkilât tipik ve mühimdir. Bu cihetten - Türk kavimlerinin kuvvetli tefevvukları dolayısiyle - doğu devletinden üstündürler.
M. E. 1100 sıralarında diğerlerinden daha kuvvetli ve başkalarını ilhak eden ve batıda büyük bir birlik teşkil eden bir askerî devlet kurmuşlardır. Bu yeni devlette, Türk olduğu sanılan bir hükümdar tabakasından maada oldukca muharip ve kuvvetli Tibet tesiri altında olan kavimler de bulunuyordu. Halbuki Tai'lar yalnız ziraatla meşgul olan gayrı muharip geçimli kavimler idiler. Tai'lar hâlâ doğu devletinde hükümdar tabakasını teşkil ediyorlardı. Böylece, vakıa doğu devleti maddeten daha zengin ve kültür bakımından farklı idi ise de askerî bakımdan batı devletinden daha zayıf idiler.
Takriben M. E. 1050 yılında kendisine "Chou devleti,, adını veren kuvvetli batı devleti ile doğu devleti olan Shang'lar arasında bir çarpışma oldu. Bu suretle doğu devleti temamiyle parçalandı ve Chou'lar her iki devlete ve bununla bütün şimal Çin'e hâkim olmuşlardır.
Her iki kültür birbiri ile karışmış ve bunu müteakip 200 yıl devam eden ve kökünün artık değişmediği ve bizim asıl "Çin kültürü,, dediğimiz bir kültür meydana gelmiştir. M. E. 1050 dan itibaren ilk hakikî Çin devleti olan Chou devletinde Türk-Moğol tesiri hâlâ kuvvetli ve aşikârdır.
Böylece şimal Çin'in muayyen bölgesinde bulunanların tamamiyle Türk oldukları, tesbit edilen muahhar kültürle aynı olduğunu gösterecek durumdayız, ve bununla Çin topraklarında bulunan bir Türk kültürünün bahis mevzu olabileceğini söyliyebiliriz. Bu Türk kültürünün eskiliği anlattığımız şekilde tesbit edilmiştir.
Bu eski Türk kültürü nasıldı? Esas itibarile daha sonraki zamanların Türk kültüründen çok farklı değildi. Bu adamlar bilhassa at beslerler, biraz ziraatla meşgul olurlar, buna mukabil av (bazı eski müdekkiklerin iddialarına muhalif olarak) bunlarda hemen hiç bir rol oynamamıştır.
Bütün göçebelerde bilhassa ekonomi şekillerinden dolayı fazla tekâmül eden siyasî teşkilât kabiliyeti, Türklerin Çin kültürünün teşekkülünde, getirdikleri mühim unsurdur; buna din, felsefe ve aile teşkilâtı karışmıştır. Bunlar meydana gelmekte olan Çin kültürünün esasını teşkil etmişler ve bunların sayesinde Çin kültürü tekâmülüne devam etmiş ve bugüne kadar ortadan kaybolmamıştır. Bu eski Türk kültüründen daha birçok şeyler nakledilmiştir, fakat hiç biri saydıklarımız kadar mühim değildir. Bunlarda Türklerin dünya tarihindeki ehemmiyetleri görülmektedir.
O halde Çin'in doğuşu ve en eski tarihi hakkındaki Sinolojik araştırmaların en eski Türk kültürünü aydınlattığını ve bize artık başka kaynaklardan öğrenemiyeceğimiz devirlerdeki şeyler hakkında malûmat verdiğini görüyoruz.
(Wolfram Eberhard)
Böylece şimal Çin'in muayyen bölgesinde bulunanların tamamiyle Türk oldukları, tesbit edilen muahhar kültürle aynı olduğunu gösterecek durumdayız, ve bununla Çin topraklarında bulunan bir Türk kültürünün bahis mevzu olabileceğini söyliyebiliriz. Bu Türk kültürünün eskiliği anlattığımız şekilde tesbit edilmiştir.
Bu eski Türk kültürü nasıldı? Esas itibarile daha sonraki zamanların Türk kültüründen çok farklı değildi. Bu adamlar bilhassa at beslerler, biraz ziraatla meşgul olurlar, buna mukabil av (bazı eski müdekkiklerin iddialarına muhalif olarak) bunlarda hemen hiç bir rol oynamamıştır.
Bütün göçebelerde bilhassa ekonomi şekillerinden dolayı fazla tekâmül eden siyasî teşkilât kabiliyeti, Türklerin Çin kültürünün teşekkülünde, getirdikleri mühim unsurdur; buna din, felsefe ve aile teşkilâtı karışmıştır. Bunlar meydana gelmekte olan Çin kültürünün esasını teşkil etmişler ve bunların sayesinde Çin kültürü tekâmülüne devam etmiş ve bugüne kadar ortadan kaybolmamıştır. Bu eski Türk kültüründen daha birçok şeyler nakledilmiştir, fakat hiç biri saydıklarımız kadar mühim değildir. Bunlarda Türklerin dünya tarihindeki ehemmiyetleri görülmektedir.
O halde Çin'in doğuşu ve en eski tarihi hakkındaki Sinolojik araştırmaların en eski Türk kültürünü aydınlattığını ve bize artık başka kaynaklardan öğrenemiyeceğimiz devirlerdeki şeyler hakkında malûmat verdiğini görüyoruz.
(Wolfram Eberhard)
1. Çu Devleti/ Chou (Zhou veya Çu Hanedanı) ve takibeden Çin Hanedanları:
Chou Sülalesi:
Chou'lar, Shang sülalesi zamanında bile, batıda ufak bir devlet kurmuşlardı. Önce Orta Shensi'ye, sonra daha Doğu Shensi'ye ilerlemek zorunda kaldılar. Bugünkü bilgimize nazaran Chou'lar, aslen bir Türk kabilesiydi; ufak olan devletleri, bilhassa Türklerle Tibetlilerden müteşekkildi.Bunların bronz silahları ve bilhassa harb arabaları vardı.
MÖ 1050'de Chou hükümdarı doğuya karşı ayaklandı, Orta Honan'a kadar ilerledi, Sarı ırmağı geçti ve Shang ordusunu geçerek imha etti. Bununla Chou sülalesi kuruluyor ve asıl Çin tarihi başlıyordu.
Ordu, tıpkı sonraki bozkır orduları gibi, birçok münferit kabilelerden müteşekkildi. Bugün bile bu kabilelerin birçoklarının, Tibet kabileleri olduğu anlaşılmaktadır. Böylece şimdi Shang kültürüne, kuvvetli Türk unsurlariyle birlikte, Tibet kültürü unsuru da girmiş bulunuyordu.
Yeni devlet, ancak şimdi, ona binlerce yıl devam etme kabiliyetini veren kuvveti almıştı. (Eberhard)
Kuzeybatı Çin’de varlık gösteren diğer bir kavim de Çu (Chou) lardır. Tiklerin bir bölümü olarakta gösterilen bu kavim Çin’e Türkistan’dan gelmiştir. M.Ö. 1116-247 yıllarında Çin’i yöneten bu Çu’ların bir Türk kavmi olduğu, daha geçen yüzyılda kabul edilmeğe başlayan bir fikirdir.
Bunlar Çin’e yeni bir yönetim sistemi ve yeni inanç biçimleri getirmişlerdir. Daha önceleri Çin’de, dünyayı yöneten büyük ilâh Sandi kültü yaygınken, Çu’lar onu ortadan kaldırıp, naturalizm ve kahramanlar kültünü yerleştirmişlerdir.
Çin’i daha önce (M.Ö. 1450-1117) yöneten Şang sülalesi zamanında Çin’in bunlara bağlı olan kısmında Türk tesiri görüldüğü, Japon bilgin S. Ogawa tarafından ileri sürülmekte, hatta Şang’ların dillerinin aslında Türkçe olduğu iddia olunmaktadır.
Galiba Çu’lar devrinde birisi sihirbazlık, diğeri din ilkelerini temsil etmek üzere, Türklerin çift krallık yönteminin egemen olduğu malumdur; bunlardan sihirbazlığı temsil eden kralın, Şanglardan kaldığı kabul edilmektedir
G. Haloun ilk Çu krallarının adlarının 4 heceli olmasını dahi bunların Türklüğü ile ilgili görmektedir. Bazı çağdaş siyasi Çin aydınlarının, eski Türk-Çin ilişkilerinden bahisle yazdıkları yazılarında, Çu hükümdarı Ton’un zamanından <<miras olarak>> bunlardan <<eti>, <<Kuta>>, <<anru>>, <<tay>> gibi Türkçe sözcüklerin kalmış olduğu eski Çin kaynaklarından alınarak yazıldı.
Herhalde bu Çu’larda tamamıyla Türk kavimlerinde görülen bazı adetlerin hakim olduğunu gösteren kayıtlar, dil üzerine yapılan fikir yürütmelere oranla daha kuvvetlidir. Çu’larda ölmüş atalara nispetle uygulanan tabu, tamamen Türkçe olmuştur.
Çin’e atı ilk getiren bu Çu’lar olmuş; W. Koppers te onları Ortaasya’dan Çin’e yeni devletçilik sistemi getiren atlı Türkler olarak kabul etmektedir.
<<Çu>> sülâlesinin Türkistan’dan Çin’e gelmiş olması durumu, Mahmut Kaşgari'den aktarılan ve ilk Türk hakanlarından <<Şu>> nun yurduna batıdan Aryaniler tarafından yapılan bir baskı sonucunda Doğuya göçtüğüne dair eski Türk söylencesine zaman bakımından uymaktadır.
Prof. W. Eberhard Çin’in dil, milliyet ve medeniyetinin Önasya Sümerlerinde olduğu gibi kavimler tabakasının kaynaşması ürünü olduğunu, bunu öğrenme işine <<kenar kavimlerinin medeniyetleri>> ni incelemekten başlamanın en doğru yol olacağını ileri sürdü ve Çin millet ve medeniyetini meydana getiren milletlerin kalıntılarının varlıklarını Çin’in kenar ülkelerinde tarihte uzun zaman korudukları gibi, bugün dahi kısmen koruduklarını ortaya koydu.
Eberhard’ın Çin kayıtları ile birlikte eski eser bulgularına dayanarak anlattığı şudur: Sarı ırmağa batıdan gelerek dökülen Wei nehri havzası Batıdan gelen kavimler için bir bozkır geçit yolunu oluşturmuş, burada M.Ö. 2000 de Yang-shao’da bulunan boyalı keramik kültürünü oluşturmuş; bu kültür Türklerin yardımı ile buraya kadar gelen, fakat Moğolistan ve Türkistan’da da yataklarını bulan bir Önasya kültürü unsurlarını içermektedir. Bu kültürü getiren Türkler Çu sülâlesini kurdular ve güneşin önemli bir yer tuttuğu natüralist bir din getirdiler. M.Ö. 1050 civarında bu Çu’ların Çinlilerle daha yakından karışması, Çin dil ve medeniyetine şimdi bildiğimiz son şeklini vermiştir.
Finlandiyalı Mongolist ve Türkolog G. J. Ramstedt, Çin ve Kore dillerinin bugün konuşulan lehçeleri üzerinde incelemeler yaparak, Türk dilinin yalnız eski Çin dili üzerindeki tesirini tespit etmekle kalmamış, Türk dilinin en eski gelişim sahasının, kuzey Çin ve Kore bölgeleri olduğunu dahi ileri sürmüş; ve Kore dilinde bu en eski Türk dili unsurunun, daha iyi korunduğunu ve bu dilin eski bir Türk lehçesinden türediğini iddia etmiştir.
Çu’ların Türklüğü fikrini kabul eden Harletz, Les religions de la China, d. Museon, X, 1891, p. 128; aynı kişi la nationalite du peuple de Tschou, d. JA 8. XX (1892), p. 336. Bu Çu’ların Mu (Mou) adında bir prensinin M.Ö. 7. Yüzyılda Türkistan gezisi dolayısıyla bunların kökeninin Türk olduğu söylenmiştir. (bkz. JA, 1920, II, s. 153-154). Bkz. Yine Franke Geschiste des Chinesischen Reiches, I, 94-119.
Çu’ların eski Çin dinini değiştirerek naturalizm ve kahraman kültü yerleştirmeleri konusu için bkz. Grum Grjimaylo, Zap. Mongolia, II, 52-53 ve Darmsteter d. JA, 1882, p. 130-131, Uzakdoğu’da demir kültürü için bkz. Grum Grjimaylo, a. e.s. 48-49; Münsterberg, Chinesische Kunstgeschichte, 1910, s. 31-77.
Çinlilere demirciliğin MÖ ancak 7. yüzyılda Choular zamanında malum olduğu fikri sanat tarihçisi O. Münsterberg tarafından ileri sürülmüştür. Fakat demirin geniş mikyasta ve silah imali için istimali Çin’de ancak milattan önce 300’lerde başlamıştır.
Çin sanatı mütehassısı Carl. W. Bishop’un 6.5.1937 tarihiyle Columbia Üniversitesi hocalarından Dr. Thomasreade yazdığı bir mektubunda, en eski Çin demir silahları Shan-si eyaletinde ve Chou sülalesinin vatanı olan yerlerde bulunduğundan, demirin, “Steppe corridor”, yani Wei nehri havzasi yoluyla garptan gelmiş olduğunu ve bunu Chou'ların getirmiş bulunduğunu ileri sürmüştür.
Çu'lar Batı'dan göçederek, Wei nehri havzasında Şensi topraklarında yerleştiler ve alüvyonlu toprakların bereketi burada yüksek bir ziraat ve medeniyetin gelişimine neden oldu.
Wei nehri havzası Çin Medeniyetinin en erken bir merkezi idi ve MS 10.yüzyıla değin Çin başkentleri bu havzada yeralmaktaydı.
Çu Hanedanı, Çin'i 1000 yıla yakın yönetmiş ve oluşturduğu ayırdedici kültürel ve siyasi karakteristiklerle Çin'in gelecek 2000 yılını şekillendirmiştir.
İlk Çin felsefesi MÖ 6.yüzyıldan başlamak üzere Wei nehri havzasının hakimi Çu hanedanı döneminde başlamıştır.
Türk Kültürünün Çin Kültürü Üzerindeki Etkileri
Türk Kültürünün Çin Kültürü Üzerindeki Etkileri
Karahanlılara kadar Türklerde Madencilik
İlk Türklük Wilhelm Koppers
Atalarımız Çin’de “ÇU” Hanedanı’nı kurmuşlardır.
Franke, Harletz, Grum Grjmaylo, Münsterbers, Koppers, Haloun, Darsteter, Legge, Wang-Pun-Son gibi konusunda uzman tarihçiler Çin’in III. İmparatorluk hanedanı olan ÇU’ların TÜRK olduğunda birleşmişlerdir. Çin İmparatorluğu’nu üstün askeri gücü, teşkilatlanma kabiliyeti ve yüksek kültürleri ile ele geçiren TÜRKLER M.Ö. 1050 yıllarında, M.Ö. 256 yıllarına kadar 794 sene Çin’de saltanat sürmüşlerdir.
Aynı hanedana mensup olarak ÇU’lar Kuzeyde, Güneyde, Şenside, Honan’da hüküm sürmüşlerdir. O devirlerde Çin’in sınırları şimdikinden çok küçük olmasına rağmen yine de topraklarında 20 milyondan fazla insan yaşamaktaydı.
- Batı ÇU Hanedanı, Wei Vadisinde (Başkent Hao) M.Ö.1000-950
- Doğu ÇU Hanedanı, Loyang Şehrinde M.Ö. 770-256
- Şensi’deki ÇU’lar, Hsi-an-fu Şehrinde M.Ö. 1050-770
- Honan’dakiler ise Lo-yang Şehrinde M.Ö. 770-256 saltanat sürmüşlerdir.
Finlandiyalı büyük Türkolog – Mongolist G.J. Ramsted’e göre (1935) Türkçe bu devirde Çinceye ve Korece’ye pek çok kelime vermiştir. O zamana kadar Çin’de ve Kore’de bulunmayan devlet teşkilatına ait bütün ıslahatlar ve yapılanmalar Türkçeden alınmıştır.
Yine kahramanları kutsallaştırma ve onları dinen yüceltmekte Çin kültürüne ÇU Hanedanı sayesinde geçmiştir. Çinliler tarafından icat edildiğine dair olan buluşların, temelinde Türklerin öğretisi bulunmaktadır.
Çin'deki Türk Hanedanlar
Zeki Velidi Togan; Czermak, W. Koppers, S. Ogawa, D. Feist gibi
tarihçilerin görüşlerine de başvurarak M.Ö. 1116-247 senelerinde Çin‘de Zhou Devleti‘ni kuranların Türkler olduğunu ileri sürmüştür. Ona göre Zhoular, ―Tik diye bilinen Türklerin bir kısmı olup, Çin‘e Türkistan‘dan gelmiştir. Bunlar Çin‘e yeni bir idare sistemi ve yeni akideler getirmişlerdir. Çin‘e atı ilk getiren bu Zhoular olmuştur. Prof. Dr. A. Zeki Velidî Togan, Umumî Türk Tarihi‘ne Giriş, Enderun Kitabevi, İstanbul,
Synopsis of Zhou (Chou) Culture
Tagar kültürünün verdiği tesirler, doğuya, Gôktürk kitabelerinin Ötüken Yış dediği Hangay dağları silsilesi ve Orkun ırmağı kıyılarında “Yassı Taşlar” kültürüne ve Çin'in kuzey sınırına, Ordos, yani “Ordular” denen bôlgeye, Türkçe Yaşıl güz denen Hoang-ho (Sarı Su) nehrine varmakta idi.
Doğu'da Türklerin yoğun yaşadıkları sahaların sonunda, Sarı Deniz'e doğru Tunguzlar, onların güneyinde Mongoloid ırklardan Çinliler ve Tibetliler ile karışık olarak, yine proto-Türkler ve Türkler yaşıyordu. Çinlilerin “Chou” adını verdiği, Türk olması muhtemel bir boy, bugünkü Çin'in kuzeyinde bir devlet kurmuştu (M.Ö. 1050-249) Türk Tarihi Üzerinde Çalışmalar, Prof Dr Yusuf Halaçoğlu
MÖ 1050-256 Chou devleti: Türkler'in ve Türk kültürünün tesiriyle meydana gelmiş olan “Yang-shao/yeni kültür” ve bunun siyasî gôrüntüsü olan Chou devleti.
At besleme, gök kültü, gelişmiş askerî karakter, hayvan üslûbu vb. gibi aslî Türk unsurlarını taşıyan Chou devleti, sonraki Çin kayıtlarında “Hiung-nu” adı ile gôsterilen Asya Hun (Türk) kütlesinin çekirdeği, ôncülü durumundadır.
Türk Tarihi Kronolojisi, Şevket Koçsoy
Çin Kaynaklarına Göre Türk Kavimleri
Çin Tarihinde MÖ 1122'den MÖ 256 yılına kadar hüküm sürmüş, Shang Hanedanı'ndan sonra, Qin Hanedanı'ndan önce yönetimde olan imparatorluk hanedanı. Chou Hanedanı Çin tarihindeki diğer tüm hanedanlardan daha uzun süre hüküm sürmüş olsa da aslî siyasî ve askerî hükümranlıkları sadece Batı Chou döneminde yaşanmıştır.
Chou döneminde Çin'de demirin kullanımı başlamış, ayrıca birçoklarına göre Çin tunç eşya yapımı bu dönemde doruk noktasına ulaşmıştır. Hanedanı aynı zamanda, yazının antik hâlinden, ki bunun örnekleri Batı Chou tunç kitabelerinde bulunabilir, çağdaş yazım şeklinin başlangıcına, geç Muharip Devletler Dönemi'deki arkaik klerik yazı formuna, doğru evrim geçirdiği dönemi de kapsamaktadır.
Alman tarihci, Wolfram Eberhard'a göre, Chou hanedanı Türk kökenlidir.
Chou Hanedanı döneminde, MÖ 6. yüzyıldaki ilk hâlinin ortaya çıkışıyla, Çin felsefesinin kökenleri kurulmuştur. (MÖ 7.yüzyılda da Batı Anadolu İyon Medeniyeti bilim ve felsefede altın çağı yaşıyordu) Daha sonraki nesillere büyük etkisi olacak önemli Çin filozofları bu dönemde ortaya çıkmıştır:
Kong Fuzi (Konfüçyüs, Konfüçyüscülüğün kurucusu) Laozi (Taoculuğun kurucusu).
Bu dönemde ortaya çıkan diğer filozoflar, kuramcılar ve düşünce ekolleri şunlardır:
- Mozi (Mohizmin kurucusu),
- Mengzi (tanınmış bir Konfüçyüscü),
- (Qin Hanedanının temel felsefesi olan) Çin legalizminin gelişimine öncülük eden Shang Yang ve Han Feizi ve
- döneminin en önemli entelektüeli, Çin entelektüel yaşamının kendi dönemindeki merkezi olduğu ve hatta Mengzi gibi ikonik entelektüel figürlerden daha çok önem ve ün kazanmış olduğu iddia edilen Xunzi.
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Çin
QİN HANEDANI
Qin (okunuşu: Çin) Hanedanı , MÖ 221 - MÖ 206 yılları arasında Çin'i yönetmiş ilk hanedandır. Qin Hanedanlığı adını bugün Gansu ve Shaanxi eyaletlerinin kalbinde bulunan Qin bölgesinden alır. Qin Hanedanlığı'nın gücü, Shang Yang'ın MÖ 4. yüzyılda Savaşan Devletler Çağı'ndaki kanunlarda yaptığı legalist reformlarla artmıştır. MÖ 3. yüzyılın ortalarında ve sonlarında, Qin Hanedanlığı güçsüz Zhou Hanedanlığı'ndan başlayıp kalan diğer altı savaşan devleti de fethetmiş ve tüm Çin üzerinde kontrol elde ederek yönetimi tek çatı altında toplamıştır.
Qin Hanedanlığı'nın, hanedanlık süresi boyunca ticaret, tarım ve askeri alanlarda gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelerin sebebi, köylülerin sadakatlerini gösterdiği toprak ağalarının ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşmiştir. Böylece merkezi yönetim, büyük halk topluluklarını direkt kontrol altına alıp Çin Seddi gibi büyük inşa projelerini gerçekleştirmek için büyük bir çalışma gücü elde etmiştir.
Qin Hanedanlığı aynı zamanda çeşitli reformlar yapmıştır. Para, ölçü ve ağırlık birimleri bu dönemde standartlaştırılmış, daha iyi bir yazı sistemi oluşturulmuştur. Qin'in eski hanedanlıkların izlerini yok etmek için yaptığı kitap yakımı ve bilginlerin gömülmesi olayı, dönem sonrası bilginleri tarafından eleştirilmiştir. Hanedanlık yavaş ve bürokratik olmasına rağmen ordu, dönemin en son geliştirilmiş savaş aletleri, ulaşım yolları ve taktiklerini kullanmaktaydı.
Güçlü olmasına rağmen Qin Hanedanlığı'nın ömrü uzun sürmedi. MÖ 210'da ölümünün ardından, imparatorun iki eski danışmanı, onun üzerinden hanedanlığı kontrol etmek için oğlunu tahta geçirdi. İki danışman arasındaki anlaşmazlık dolayısıyla, tahtı ikinci imparator üzerinden kontrol etme planları çok fazla uzun sürmedi ve kısa sürede iki danışman da, ikinci imparator da vefat etti. Bu ölümlerden birkaç yıl sonra halk ayaklandı ve imparatorluğun yönetimi bir Chu teğmeni dolayısıyla Han Hanedanlığı'na geçti. Kısa sürede sonlanmasına rağmen Qin Hanedanlığı, kendinden sonra gelen Han Hanedanlığı'nınkiler başta olmak üzere Çin imparatorları üzerinde büyük bir iz bıraktı.
Böylelikle başlayan Çin'in İmparatorluklar dönemi, 1912'de Qing Hanedanı'nın yıkılıp Çin Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla sona ermiştir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Qin_Hanedan%C4%B1
Qin/Çin Beyliği’nin hükümdar zümresi Çinli, tebaası tamamen Türklerden oluşmaktadır. MÖ.753 yılında Qin Wen-gong Beylik hukuk düzenini tamamen Türklerin adetlerine göre düzenlemiştir. M. Ö. 621- 659 yıllarında Qin Mo-gong doğudaki Jin Beyliği’nin topraklarını ele geçirerek güçlü bir beylik haline gelmiştir.
Qin/Çin Beyliği Türklerin gücü, savaşçılığı ve bol maddi kaynaklarına dayanarak devamlı olarak topraklarını genişletmiştir. Qin/Çin Beyliği hükümdarları, Çinlilerin yönetim düzenini uygulamaya koymak ve Çin kültürünü benimsemek suretiyle Qin/Çin Beyliği’ni Çin devletine dönüştürmek için çok çaba sarf etmişlerse de, Türklerin köklü adetlerini yok edememişlerdir. Onun için diğer Çin beylikleri Qin/Çin Beyliği’ni Türk Beyliği olarak gördükleri için kendi aralarına almamışlardır.
M.Ö. 4. yüzyılda reformcu Shang Yang Qin/Çin Beyliği’nde büyük bir reform hareketi başlatmış ve bu reformlar sonucunda Qin/Çin Beyliği hızlı bir şekilde gelişmiş ve güçlenmiştir. M. Ö. 238 yılında Ying Zheng adındaki prens tahta çıkmış, etrafındaki diğer beylikleri yok ederek Qin/Çin Hanlığı’nı kurmuş ve bütün Çin’i birleştirmiştir. Ying Zheng kendisini de Qin Shi-huang (Qin/Çin hanedanlığı’nın İlk Hakanı) diye ilan etmiştir. Qin Shi-huang da çeşitli reform hareketlerini gerçekleştirmiştir.
Bu reform hareketleri Qin/Çin’in esas ahalisi olan Türklerin hızla Çinlileşmelerine neden olmuştur. Bu devlet Qin Shihuang’ın zalimce politikalar yüzünden patlak veren isyanlar sonucunda 14 yıl hüküm sürdükten sonra ortadan kalkmıştır.
Qin/Çin’den sonraki Han, Sui, Tang, Song, Yuan, Ming ve Qing Hanedanlıkları işte bu Qin/Çin Hanlığı’nın temelinde kurulmuştur. Qin/Çin devletinin kurulmasından Qin Shi-huang dönemine kadar geçen beş yüzyıllık süreçte Türkler tamamen Çinlileşmiştir.
http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi6/sayi6pdf/69.pdf
Çin-Türk savaşının tarihsel zeminini incelediğimiz zaman görüyoruz ki bu tarih 3000 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Bu 3000 yıllık sürecin olgularını çözümlediğimizde karşımıza bozkır ve dağ bölgesindeki Türk ve Moğol etnisiyle güneyde Yangçe Nehri vadisinde yerleşen Çin etnisi arasındaki savaşın tarihi görülmektedir.
Bu tarih ise bugün Kuzey Çin olarak tanımlanan Pekin’in, Doğu Türkistan’ın, İç Moğolistan’ın ve Mançurya’nın yer aldığı bölgede geçen bir savaş tarihidir. Çin’i coğrafi olarak resmettiğimizde bu 3000 yıllık bozkır halklarıyla vadi Çin halkı arasındaki savaşı daha iyi anlayabiliriz.
Çin batıdan Tibet yükseltisiyle sınırlanmaktadır. Güneyde ise Hindçini alanıyla sınırlıdır. Çin coğrafyası, Yangçe Nehri dediğimiz bugünkü Güney Çin alanında Yangçe düzlüğündeki bir coğrafyada ortaya çıkmıştır.
Kuzeyde ise Sarı Irmak diye tanımlanan, günümüzde Kuzey Çin olarak belirtilen ve Çin Seddi’nin de bulunduğu bu bölge; kuzeydeki bozkır halklarıyla güneyli Çin halkını oluşturduğu ileri sürülen vadi halkları arasındaki savaş alanıdır.
Bu anlamla bakıldığında Doğu Türkistan’ı da alan ve Tibet’in kuzeyinden başlayıp Kore’ye kadar uzanan Kuzey Çin bölgesi sanıldığı gibi Çin coğrafyası değildir.
3000 yıllık sürecin olgularını çözümlediğimizde karşımıza bozkır ve dağ bölgesindeki Türk ve Moğol etnisiyle güneyde Yangçe Nehri vadisinde yerleşen Çin etnisi arasındaki savaşın tarihi görülmektedir.
Wei Hanedanı
MÖ 200’lü yıllarla MS 200’lü yıllar arasında gelişen bu sürece baktıktan sonra Çin’de Han Hanedanı tamamen dağılmış ve Çin bütünüyle parçalanmıştır. Bu süreçte M.S. 200’de başlayan Çin’in parçalanması 600’e kadar devam etmiştir ve bu dönemde kuzeyde bugünkü Tarım Havzası ve Pekin de dahil olmak üzere Sarı Irmak havzası üzerinde Tağbaç dediğimiz, Çinlilerin Topa dediği, Wei Hanedanı hüküm sürmüştür.
Kuzeydeki Toba Wei hanedanı (386 – 554) Türktür. İlk başkentleri Lanchow, ikinci başkentleri Ta T’ung şehri olmuş, başkent güneye, Ch’angan’a taşınınca devletin adı Batı Wei olmuştur. http://blog.kavrakoglu.com/tag/toba-wei-hanedani/
Çin’de Han hanedanının yıkılmasından sonra bir çok küçük devlet kurulmuş, arkasından Çin’e göç etmiş olan Hun kütleleri tarafından Türk asıllı Tabgaç devleti tesis edilmişti. Bu hanedan V. Asrın sonlarına doğru Budizm ve Çinlileşme neticesinde Türk karakterini yitirerek, Çince Wei adını aldı. https://ahmettasagil.files.wordpress.com/2010/10/toles.pdf
Göktürklerin ilk devirlerinde Çin’deki imparator ailesi Türk Tabgaç asıllı Wei Hanedanı idi. M.S. Üçüncü Yüzyıl başında Türkler’in Tabgaç Hânedanı Hun hükümdar ailesinin elinden hâkimiyeti almış ve Hunlar’ın idaresi altındaki topraklan ele geçirmişlerdi. Tabgaç yabguları Hunlarınki kadar geniş bir ülke sahihi olamadılar, ama Çin üzerindeki baskıları çok kuvvetli oldu. Bunların asıl hâkimiyet bölgesi Kuzey Çin’di.
Tabgaç Devleti M.S. Dördüncü Yüzyıl sonuna kadar devam etti. Tabgaçlar Çin içlerinde çok ilerlemişler ve Çin’le çok fazla ilişki kurmuş olmaları dolayısıyla onların hayatlarına çok alışmışlardı. O kadar ki, bazı Tabgaç yabguları Çinlilere hayranlıkları yüzünden kendi halklarını ve kültürlerini hor gördüler; Türklerin kılık kıyafetini bile yasak ederek onları Çinliler gibi giyinmeye zorladılar. Çinlilerin değişik âdetleri onları o kadar kendine çekmişti ki, medeniyetin sadece Çin’de olduğunu sanıyorlar ve Türklerin Çinlilere benzedikçe daha medenî olacak düşünüyorlardı. Böylece Tabgaçlar Çin kültürü ve Çin kalabalığı içinde eriyip gittiler. http://www.haberdokuz.com/2014/05/12/islamiyet-oncesi-turk-devletleri
Tağbaçlar tümüyle Türklerden oluşmuş bir hanedandır. Ve bu hanedan döneminde Çin’in kuzey bölgesi bütünüyle Türkleşmiştir. Güney bölgesinde ise Çinlilik dağılmıştır. Çıkan isyanlarda Han Hanedanı ve Han ulusu fiziki olarak da yok olmuştur.
O yıllarda var olan 60 milyona yakın Han nüfusunun % 70’i bu ayaklanmalarda kırılmış geriye 6 milyonluk bir nüfus kalmıştır. Tağbaçların egemen olduğu bu dönemde artık Kuzey Çin denilen bölge tümüyle Türklerin egemenliğindeki bir bölgedir ve güney bölgede de Çin Hanedanı tamamen dağılmıştır.
Bunu takip eden dönemde ise 6. yüzyıllarda Göktürkler bugünkü Türkistan ve Moğolistan bölgesinde Hunların dorağılmasıyla ortaya çıkan durumu yeniden değiştirmiştir. Göktürkler burada Türk etnojenezini oluşturarak bu bölgede yaşayan Hun sonrası topluluklar olan Uygurlar, Kırgızlar, Karluklar ve Basmılları yeniden Türk kimliğinde, Türk imparatorluğunda birleştirmiştir. (Şener Üşümez
Tang Hanedanı
Tang/T’ang Hanedanlığı, Göktürklerin büyük desteği ile kurulan bir devlet idi. Tang/T’ang Hanedanlığı’nın ilk yıllarında, Çin’deki bazı idari ve askeri unvanlar Göktürk kağanlarının onayını aldıktan sonra verilebilirdi.
O dönemde Tang/T’ang Hanedanlığı’nın değişik bölgelerine yerleştirilen Uygur Türklerinin sayısı da yüz binleri bulmuştu. Binlerce Uygur Türk ailesi, başkent Chang-an’a yerleşmişti. Sui ve Tang hanedanları dönemindeki pek çok siyasi ve askeri faaliyetlerde Türklerin ve Çinlileşmiş Türklerin etkisi büyüktü. Dolayısıyla Tang/T’ang Hanedanlığı’nın hükümdar sülalesinin nesebi de Türklerle karışmıştı. Hanedanlık yönetiminde görev alan 369 vezirin 36’sı Türk asıllıydı. Zira Tang/T’ang iktidarı büyük ölçüde yabancıların kuvvetine dayanıyordu.
Türklerin Tang/T’ang Hanedanlığı döneminde, Çinliler üzerindeki kültürel etkileri ise şaşırtıcı boyutlardaydı. Sinolog Edward Schafer’e göre, Türk kıyafetleri, Türk yemekleri ve Türk müziği Tang/T’ang Hanedanlığı toplumunda bir tutku hâline gelmişti. Özellikle Shen-yang ve Luo-yang Türk modasının en yaygın olduğu şehirler arasındaydı. Toplumda Türk kıyafetleri taklit ediliyordu.
http://www.genelturktarihi.net/turklerin-uzakdogu-siyasi-ve-kultur-tarihine-etkileri http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi6/sayi6pdf/69.pdf
Sui ve Tang Hanedanlıkları kendi zamanlarında etraflarındaki göçebe topluluklara karşı seferle düzenlediler. Etraflarındaki bu göçebe halklar Türk, Moğol, Tibet kavimleriydi ve aralarında en güçlüleri Türk kavimleriydi. Türk kavimleri gücünü Göktürk Devleti, Uygur Kağanlığı, Karahanlılar ile 600 sene boyunca ta ki Karahitaylar'a kadar gösterecektir. Bu güce karşı ticaret yollarının güvenliğini sağlamak için Türkler ile iyi ilişkiler içinde bulunmak gerekiyordu. İyi ilişki ortamını oluşturmak içinde 597, 599, 614 ve 617 yıllarında olmak üzere Çinli prensesler Türk kavminin önde gelenleriyle evlendirilmişti. Sui Hanedanlığı zamanında Türkler ile Çinliler zaman zaman anlaşma içine giriyordu. Bu iyi ilişkilerin bir göstergesi olarak bir Moğol kavmi olan Hitaylar Suilerin kuzey sınırlarına saldırdığında 20,000 civarındaki Türk ordusu Hitaylara karşı savaşması gösterilebilir. Bu savaşta Türkler Hitayların hayvanlarını ve kadınlarını savaş ganimeti olarak elde etti.
Türk kumandanları Çin ordusunda paralı asker olarak görev yapmışlardır. 755 yılına kadar yaklaşık olarak 10 Türk general Çin ordusunda görev yapmıştır. 635 ve 636 yıllarında iki kez Tang kraliyet ailesinden prensesler Türk generaller ile evlendirilmişlerdir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Tang_Hanedan%C4%B1
Turkic and Western regions
Civil war in China was almost totally diminished by 626, along with the defeat in 628 of the Ordos Chinese warlord Liang Shidu; after these internal conflicts, the Tang began an offensive against the Turks. In the year 630, Tang armies captured areas of the Ordos Desert, modern-day Inner Mongolia province, and southernMongolia from the Turks. After this military victory, Emperor Taizong won the title of Great Khan amongst the various Turks in the region who pledged their allegiance to him and the Chinese empire (with several thousand Turks traveling into China to live at Chang'an). On June 11, 631, Emperor Taizong also sent envoys to the Xueyantuo bearing gold and silk in order to persuade the release of enslaved Chinese prisoners who were captured during the transition from Sui to Tang from the northern frontier; this embassy succeeded in freeing 80,000 Chinese men and women who were then returned to China. The Sui and Tang carried out very successful military campaigns against the steppe nomads. Chinese foreign policy to the north and west now had to deal with Turkicnomads, who were becoming the most dominant ethnic group in Central Asia. To handle and avoid any threats posed by the Turks, the Sui government repaired fortifications and received their trade and tribute missions. They sent royal princesses off to marry Turkic clan leaders, a total of four of them in 597, 599, 614, and 617. The Sui stirred trouble and conflict amongst ethnic groups against the Turks. As early as the Sui dynasty, the Turks had become a major militarized force employed by the Chinese. When the Khitans began raiding northeast China in 605, a Chinese general led 20,000 Turks against them, distributing Khitan livestock and women to the Turks as a reward. On two occasions between 635 to 636, Tang royal princesses were married to Turk mercenaries or generals in Chinese service. Throughout the Tang dynasty until the end of 755, there were approximately ten Turkic generals serving under the Tang. While most of the Tang army was made of fubing Chinese conscripts, the majority of the troops led by Turkic generals were of non-Chinese origin, campaigning largely in the western frontier where the presence of fubing troops was low. Some "Turkic" troops were nomadisized Han Chinese, a desinicizedpeople.
While the Turks were settled in the Ordos region (former territory of the Xiongnu), the Tang government took on the military policy of dominating the central steppe. Like the earlier Han dynasty, the Tang dynasty (along with Turkic allies) conquered and subdued Central Asia during the 640s and 650s. During Emperor Taizong's reign alone, large campaigns were launched against not only the Göktürks, but also separate campaigns against the Tuyuhun, the Xiyu states, and the Xueyantuo. Under Emperor Gaozong, a campaign led by the general Su Dingfang was launched against the Western Turks ruled by Ashina Helu.
Felsefe Atlası Türk maddesi
2. Hunlar/ Büyük Hun İmparatorluğu
- Büyük Hun İmparatorluğu Teoman MÖ 220- MS 216 : 436 yıl
- Batı Hun İmparatorluğu Pi MÖ 48-MS 216: 264 yıl
- Avrupa Hun İmparatorluğu Balamir 375-469 : 94 yıl
- Ak Hun İmparatorluğu Aksuvar 420-552: 132 yıl
Hungary: Macaristan
Oğuz Kağan - Attila
Bahaeddin Ögel: Büyük Hun İmparatorluğu
Nejat Diyarbekirli: Hun Sanatı
Avrupa'ya Gelenler:
- Hunlar
- Yahudiler
- Çingeneler
Hun:
- Sarı Nehir /Ordos/Doğu Asya/Kuzey Çin
- Mavi Nehir /Tuna /Doğu Avrupa
Nehirler:
- Tuna, Don, İdil
- Dinyeper, Dinyester
- İrtiş, Yenisey, Orhon, Seelenga
- Sarı Nehir (Huang Ho), Wei
Çin, 5000 yıllık bir medeniyet iddiasında ise, hasmı olan ve kendisine karşı Çin Seddini ördüğü Türk (Hun) Medeniyeti, Çin'den daha yaşlı olsa gerektir.
Çin Sedd'inden Rumeli'ne
Kurban Olayım
Asil Ceddi'me
Adriyatik'ten Pasifik'e
Bir Kıvılcım Yeter
Aziz Milletime
Çin Sedd'inden Rumeli'ne
Kurban Olayım
Asil Ceddi'me
Adriyatik'ten Pasifik'e
Bir Kıvılcım Yeter
Aziz Milletime
Avrupa'daki Hun'lar katolikleşerek Macaristan devletinin kurucusu olmuşlar, müslümanlaşan Hunlar ise Türkiye ve Türkistan devletlerinin temellerini oluşturmuşlardır.
Sarı Nehir boylarında Çin Seddini aşma savaşı veren (MÖ 200'ler) Hun'lu Oğuz Kağan'ın soyundan Hun'lu Attila (adını İdil nehrinden almıştır) MS 400'lerde Tuna boylarında Roma İmparatorluğu'na kafa tutmuştur.
Hunların 4 İmparatorluğu MÖ 220 - MS 552 arasında 772 yıl boyunca Çin, Türkistan, Avrupa ve Hindistan'da hakim olmuştur.
Asya genetikli bir milletiz..
Göç yollarında ise ana mayamıza baharatımız, tuzumuz eklenmiş; tadından yenmez bir genetik karışım olmuşuz.
Devletlerimiz hep UÇ'larda hayat bulmuş, köklenip filizlenmiş; çınar olmuş..
son 700 yıldaki devletlerimizin çatısı Rumelinde çatılmıştır.
Rumeli'nin temeli; HUN'dur..Bilen var mı?
Menşedeki 1600 yıldaki (MÖ 1100 - MS 500) devletlerimizin çatısı ise Çin'de çatılmıştı.
O zaman soralım: Neden MÖ 500 lü KONFÜÇYUS, Çin'in KURUCU BABASI'dır da, bizim kurucu babalarımız henüz 100lü yaşlarındadır?
Neden OĞUZ KAĞAN, KURUCU BABAMIZ değildir?
--------------------------------------------------
Türkler, Balkanlarda büyük bir hümanizm uygulamışlar oranın insanları ile karışmışlardır.
“Ne mutlu Türküm diyene” diyen insan bir Balkanlıdır.
O deyişte büyük bir hümanizm saklıdır. Türklük'ün Balkanlarda geldiği nokta insancılık’tır, insanın özüdür. Hümanizmi başka yerlerde batının filozoflarında aramayalım. O Balkan coğrafyasında atalarımızın bizzat yaşadığı bir yaşam biçimidir.
Türk hümanizmi Hun Türklerinin 5.ve 6.asırdan itibaren ve ardından Osmanlı Türklerinin 14.asırdan itibaren Balkanlarda karıştırmaya başladıkları bir çorbanın “Çin Seddinden Rumeli’ne” tadına doyulmaz kıvamının adıdır.
Rumelilik, tarihteki en büyük hümanizmdir. İnsan soyluluktur.
İşte anlatamadığımız Türklük budur.
Türk Kültürü
HUNLAR/OĞUZLAR:
Çinliler kendilerini HAN olarak tanımlarlar.
Türkler ise, misyon ve hedefleri ilk ATA olan, destanlaştırılan OĞUZ KAĞAN tarafından destanlaştırılan, böylece heryönde aynı hedefe koşan, OĞUZLAR'dır; Hun, Tatar, Uz, Ogur, Bulgar hepsi Oğuz kökeninden gelir.
Mütefekkirler: Attila
Büyük Hun İmparatorluğu Teoman MÖ 220- MS 216 : 436 yıl
Devletlerimiz hep UÇ'larda hayat bulmuş, köklenip filizlenmiş; çınar olmuş..
son 700 yıldaki devletlerimizin çatısı Rumelinde çatılmıştır.
- Devleti Aliyei Osmaniyye
- BTTC
- TC
Rumeli'nin temeli; HUN'dur..Bilen var mı?
Menşedeki 1600 yıldaki (MÖ 1100 - MS 500) devletlerimizin çatısı ise Çin'de çatılmıştı.
- Çu Devleti
- Hun İmparatorluğu
O zaman soralım: Neden MÖ 500 lü KONFÜÇYUS, Çin'in KURUCU BABASI'dır da, bizim kurucu babalarımız henüz 100lü yaşlarındadır?
Neden OĞUZ KAĞAN, KURUCU BABAMIZ değildir?
--------------------------------------------------
Türkler, Balkanlarda büyük bir hümanizm uygulamışlar oranın insanları ile karışmışlardır.
“Ne mutlu Türküm diyene” diyen insan bir Balkanlıdır.
O deyişte büyük bir hümanizm saklıdır. Türklük'ün Balkanlarda geldiği nokta insancılık’tır, insanın özüdür. Hümanizmi başka yerlerde batının filozoflarında aramayalım. O Balkan coğrafyasında atalarımızın bizzat yaşadığı bir yaşam biçimidir.
Türk hümanizmi Hun Türklerinin 5.ve 6.asırdan itibaren ve ardından Osmanlı Türklerinin 14.asırdan itibaren Balkanlarda karıştırmaya başladıkları bir çorbanın “Çin Seddinden Rumeli’ne” tadına doyulmaz kıvamının adıdır.
Rumelilik, tarihteki en büyük hümanizmdir. İnsan soyluluktur.
İşte anlatamadığımız Türklük budur.
Türk Kültürü
HUNLAR/OĞUZLAR:
Çinliler kendilerini HAN olarak tanımlarlar.
Türkler ise, misyon ve hedefleri ilk ATA olan, destanlaştırılan OĞUZ KAĞAN tarafından destanlaştırılan, böylece heryönde aynı hedefe koşan, OĞUZLAR'dır; Hun, Tatar, Uz, Ogur, Bulgar hepsi Oğuz kökeninden gelir.
Mütefekkirler: Attila
Büyük Hun İmparatorluğu Teoman MÖ 220- MS 216 : 436 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Çin, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan
Mete Han zamanında Hun İmparatorluğu MÖ 205
3. Batı Hun İmparatorluğu Pi MÖ 48-MS 216: 264 yıl
Talas'ın doğusunda Çin'e kadar olan topraklara egemendi. Bu bölgeler Çin seddinin kuzeyinden Kansu bölgesini oradan da Gobi çöllerini kapsıyordu.
4. Avrupa Hun İmparatorluğu Balamir 375-469 : 94 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Rusya, Ukrayna, Almanya, Avusturya, Belarus, Çek,Danimarka, İsviçre ,Letonya, Litvanya, Macaristan, Moldova, Polonya, Romanya, Sırbistan, Slovakya
Avrupa Hunları
5. Ak Hun İmparatorluğu Aksuvar 420-552: 132 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Çin, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Tacikistan, Türkmenistan
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Özbekistan, Rusya, Tacikistan, TürkmenistanMütefekkirler: Bilge Kağan , Tonyukuk
7. Avar Kağanlığı I. Bayan 565-835: 270 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler:
Hırvatistan, Macaristan, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya
8. Hazar Kağanlığı Böri Şad 651-983 : 332 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, İran, Rusya, Türkmenistan, Ukrayna
9. Uygur Kağanlığı Kutluk Bilge Kül Kağan 742- 840 : 98 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Çin, Moğolistan, Rusya
10. Karahanlı Devleti Bilge Kül Kadir Han 840-1212: 372 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan
Mütefekkirler: Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacib, Ahmet Yesevi
11. Gazne Devleti Alp Tigin 962-1183: 220 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Hindistan, İran, Özbekistan, Pakistan, Tacikistan, Türkmenistan
Mütefekkirler: Biruni
12. Büyük Selçuklu Devleti Tuğrul 1040-1157: 117 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Azerbaycan, Çin, Ermenistan, Gürcistan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, BAE, Irak, İsrail, Kuveyt, Lübnan, Oman, Suriye, Ürdün, Türkiye
Mütefekkirler:Farabi, İbni Sina, Nizamülmülk, Ömer Hayyam, Gazzali
13. Anadolu Selçuklu Devleti; 1075 - 1308
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Türkiye
Mütefekkirler: Muhyiddin Arabi, Mevlana, Nasreddin Hoca, Hacı Bektaşı Veli, Sarı Saltuk, Sadreddin Konevi
Büyük Selçuklu Devleti gibi Osmanlı Devleti de yıkılınca; Anadolu Coğrafyasında Türkiye Devleti olarak devam eder.
14. Harezmşahlar Devleti Kutbeddin Muhammed 1097-1231 : 134 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Tacikistan, Türkmenistan
Mütefekkir: Necmettin Kübra
15. Altın Orda Devleti Batu Han 1236-1502: 266 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Gürcistan, Kazakistan, Özbekistan, Rusya, Türkmenistan, Ukrayna
16. MEMLUK Sultanlığı, 1250 - 1517
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Mısır, Libya, Ürdün, Lübnan, Suriye, İsrail, Filistin, S.Arabistan
17. Timur İmparatorluğu Timur 1368-1501: 133 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Azerbaycan, Çin, Ermenistan, Gürcistan, Hindistan, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Rusya, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan
Mütefekkirler: Uluğ Bey, Ali Kuşçu
18. Safevî Devleti veya Devlet-i Safevîyye 1501 ve 1736 yılları arasında
Bugünkü Azerbaycan, İran, Ermenistan, Irak, Afganistan, Türkmenistan ve Türkiye'nin doğu kesiminde varlığını sürdürmüş, tarihte ilk kez Şiî Onikiciliğini resmî mezhep olarak kabul etmiş olan halkları yönetmiş ve Azerbaycan'ın varis olduğu hâkimhanedanın devletidir.
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, İran, Pakistan, Rusya, Türkmenistan, Irak, Suriye, Türkiye
Mütefekkirler: Şah İsmail
19. Babür İmparatorluğu Babür 1526-1858: 332 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Afganistan, İran, Pakistan, Hindistan, Butan, Nepal, Çin, Bengaldeş
Mütefekkirler: Ekber Şah
20. Osmanlı İmparatorluğu Osman Gazi 1299-1922: 623 yıl
Egemenlik Alanındaki Ülkeler: Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Cibuti, Çad, Eritre, Ermenistan, Estonya, Etopya, Fas, Filistin, Güney Kıbrıs, Güney Sudan, Gürcistan, Hırvatistan, Irak, İran, İsrail, Karadağ, Katar, Kenya, KKTC, Kosova, Kuveyt, Libya, Lübnan, Macaristan, Makedonya, Mısır, Moldova, Nijer, Oman, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan,
Slovakya, Somali, Sudan, Suriye, Suudi Arabistan, Tunus, Türkiye, Uganda, Ukrayna , Ürdün, Yemen, Yunanistan
http://www.yenisoz.com.tr/mimar-sinan-in-sirri-cozuldu-haber-11975
TÜRK DEVLET FELSEFESİ
1. Türk Devletlerinde Mütefekkirler:TÜRK DEVLET FELSEFESİ
- Çu Devleti:
- Büyük Hun İmparatorluğu: Oğuz Kağan
- Batı Hun İmparatorluğu:
- Avrupa Hun İmparatorluğu: Attila
- Ak Hun İmparatorluğu :
- Göktürk Kağanlığı: Bilge Kağan, Bilge Tonyukuk
- Avar Kağanlığı:
- Hazar Kağanlığı:
- Uygur Kağanlığı:
- Karahanlı Devleti: Yusuf Has Hacib, Kaşgarlı Mahmud, Ahmed Yesevi
- Samanoğulları Devleti: Maturidi
- Gazne Devleti: Biruni
- Büyük Selçuklu Devleti: Farabi , İbni Sina, Nizamülmülk, Ömer Hayyam, Gazzali
- Türkiye Selçukluları Devleti: Muhyiddin Arabi, Mevlana, Nasreddin Hoca, Hacı Bektaşı Veli, Sarı Saltuk, Sadreddin Konevi
- Harezmşahlar Devleti: Necmettin Kübra
- Altın Orda Devleti:
- Timur İmparatorluğu: Uluğ Bey, Ali Kuşçu
- Safevi Devleti: Şah İsmail
- Babür İmparatorluğu: Ekber Şah
- Osmanlı İmparatorluğu: Şeyh Edebali, Hacı Bayram Veli, Akşemsettin, Piri Reis, Mimar Sinan, Kınalızade Ali Efendi, Katip Çelebi, Evliya Çelebi, Niyazi Mısri, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Ahmet Cevdet Paşa, Ali Emiri, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı
---------------------------------------------------------------------------
- Abbasi Halifeliği: Cabir Bin Hayyan
- Akkoyunlular: Fuzuli
- Anadolu Beylikleri: Yunus Emre
- Artuklu Devleti: El Cezeri
2. TÜRK DEVLET FELSEFESİ
Tespit:
- Türkiye bir süredir ‘yeni bir medeniyet’ inşa etmeye çalışıyor. Ancak yeni bir medeniyet ancak köklerin iyi tanınması ile mümkündür. Oysa Türkiye kendi medeniyet köklerini tanımıyor. Yine, yeni medeniyet oluşturmak için Batı ve Doğu medeniyetlerini de tanımak ve değerlendirmek gerekli.
- Anadolu tarihine ve Anadolu ekonomisine damgasını vurmuş olan Ahilik ya da Anadolu’da bundan bin sene önce hüküm süren iş kadınları örgütleri (Bacıyan-ı Rum) hakkında neler biliyoruz? Ortalama üniversite mezunumuz, akademisyenimiz, bürokrat ya da iş adamımız, Ahilik ya da Bacıyan’ı Rum konusunda arka arkaya kaç cümle edebilir?
- Osmanlı, Selçuklu ya da genel Türk yönetim tarzı hakkında neler biliyoruz? Ortalama devlet adamımız ve bürokratımız bu konuda neler söyleyebilir?
- Ortalama bir İngiliz bürokrat size son bin yıldaki İngiliz yönetim tarzı konusunda oldukça ciddi şeyler söyleyebilecektir. Tarihi tecrübemizi analitik bir çerçevede bürokrat ya da akademisyen, iş adamı, kısaca insanımıza bugün kullanabilecekleri ‘vaka’ analizleri olarak ne kadar verebildik?
- Her kamu birimi işe aldığı gençlere kamu hizmetinin gerektirdiği idealleri, ilkeleri, azim ve hırsı ve nihayet bilgileri kazandırmak zorunda. Bunun için de her kamu birimi oryantasyondan başlayarak kişisel gelişim ve teknik bilgileri dinamik bir şekilde çalışanlarına kazandıracak ve devamlı ‘hatırlatacak’ eğitim programları oluşturmalı. Tabi ilke ve değerler bunların temelinde yer almalı.
- Peki böyle bir programın Almanya’da uygulananı ile Türkiye’de uygulananı aynı mı olmalı? Ya da, Türkiye’de uygulanan bir programın Brezilya’daki programlardan ayırt edici özellikleri ne olmalı?
- Muhtemel farklardan birisi, en azından son bin 500 senedeki Türk yönetim tecrübelerinin ve prensiplerinin eğitim programlarına dahil edilmesidir.
- Şimdi soru şu: 3 milyon kamu çalışanının kaç tanesi devletin reel politik unsurlar değil, ‘iyilik’, akıl ve liyakat üzerinde kurulması gerektiğini söyleyen Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig’ini” ya da, Fatımilerin El Ezher’inden sonra (ve Bologna’dan 20 sene önce) modern dünyanın ikinci önemli üniversitesini kuran ve kamu prosedürlerinden iktisadi kalkınmaya kadar kamu yönetim felsefesini sunan Nizamülmülk’ün “Siyasetname’sini” okumuştur?
- Siyaset bilimcilerimiz (hatta tarihçilermiz) “Kutadgu Bilig” ya da “Siyasetname” üzerine şu ana kadar kaç eser vermişlerdir?
- İktisatçı veya iktisat tarihçilerimiz Ahilik üzerine kaç analitik esere imza atmışlardır?
- Türkiye’de Makyavel’in “Prens”i üzerine verilen eserler, bir devlet felsefesi hazinesi olan “Kutadgu Bilig” üzerine yazılanlardan muhtemelen kat kat fazladır.
- Başlangıç için Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, “Kutadgu Bilig” ve “Siyasetname” başta olmak üzere Türk devlet felsefesi üzerine güçlü bir araştırma programı oluşturabilir.
- Analitik bir çerçevede Türk devlet ve yönetim anlayışının incelendiği, dünya standartlarında güçlü çalışmalarla bugünün şartlarına uygun politika ve yönetim tavsiyelerinin üretildiği en az on yıllık bir çalışma programı.
- Programın çıktılardan birisi de kamu hizmetine giren gençlerin yönlendirme ve sonraki eğitimlerinde kullanılacak eğitim malzemeleri olabilir…
SİYASETNAME GELENEĞİ
- TONYUKUK (646-724); TONYUKUK YAZITI
- YUSUF HAS HACİB (1017-1077); KUTADGU BİLİG
- NİZAMÜLMÜLK (1018-1092); SİYASETNAME
- YÜKNEKİ (1100'ler) ; ATABET ÜL HAKAYIK
- MOLLA HÜSREV (.....- 1480) : Fatih Sultan Mehmet'in Şeyhülislamı
- KINALIZADE (1511 - 1571); Ahlak-ı Alai
- KOÇİBEY (ö. yak. 1650) ; KOÇİBEY RİSALESİ
- AHMET DAVUTOĞLU (1959- ); STRATEJİK DERİNLİK
3. TEMEL KAVRAMLAR:
İL
ETü il devlet
ETü: [ Orhun Yazıtları, 735]
türük bodun illedük ilin ıçgınu ıdmış kaganladuk kaganın yitürü ıdmış [Türk halkı devlet kıldıgı devletin yıkılmasına, kagan kıldıgı kaganın yitmesine izin vermiş]
TTü: "... memleket" [ Gülşehri, Mantıku't-Tayr terc., 1317]
ne kişisin ilde kim dirler saŋa
TTü: "aşiret ... ülke ... vilayet" [ Ahmed Vefik Paşa, Lugat-ı Osmani, 1876]
il: Aşiret, kabile: Turgut ili, Varsak ili. Bir ilin mesken ve mevası olan yer: Rum ili, Hamid ili. Mutlaka vilayet: Aydın ili, Sivas ili.
-------------------------------------------
Devlet Ana
Devlet Baba
Devleti Ali
Atasözleri/Deyimler
Kadim Dilde Devlet
Kemal Tahir
Doğan Ergun
Ceberrut Devlet
Devletçilik
KAYNAKÇALAR
Kaynakçalar: Bülent Ağaoğlu
- 1838 Baltalimanı Antlaşması.
- Ahmet Cevdet Paşa Kaynakçası
- Atatürk, Kurtuluş Savaşı Ve Devrimler Konulu Makaleler Kaynakçası (Ön Çalışma).
- Balkan Savaşları Kaynakçası
- Basında “Türk-Amerikan İlişkileri” Kaynakçaları
- Batı'nın Ve Yerli İşbirikçilerinin Bize Yaptıkları; Milli İradeye Ve Milli Liderlere Yapılanlar; Zihinsel Kirlenme; Milli Haklarımız Kaynakçası (1838'den Günümüze)
- Bülent Ecevit Hakkındaki Kitaplar Kaynakçası
- Çanakkale Savaşları Kaynakçaları
- Çanakkale Savaşları Tam Metinleri
- Devlet Bakanlığı Yayınları (1985-1988)
- Divan-ı Hümayun Kaynakçası
- Enderun Kaynakçası
- Eski Türklerde Devlet Yönetimi
- Fatih Sultan Mehmet Kaynakçaları
- İhtiyar Heyetleri Kaynakçası
- Kadızadeliler Hareketi Kaynakçası
- Karlofça Antlaşması Kaynakçası
- Midhat Paşa'ya Dair Bibliyografya (1).
- Neden Başkanlık Sistemi
- Sultan İkinci Abdülhamid'e Dair Bibliyografya: 1
- Tarihte Türk Devletleri Kaynakçası
- Tarihten Bir Yaprak: Kadızadeliler Hareketi (4 Tez, 5 Kitap, 19 Makale).
- Turgut Özal Kaynakçası
- Türkler Ve Yönetim
Kaynakçalar: Bülent Ağaoğlu, Bibta, Kaynakçalar Bilgi Bankası
KAYNAKLAR:
- Çu Devleti: Prof Dr Eberhard, Prof Dr Zeki Velidi Togan
- Oğuzlar: Prof Dr Faruk Sümer
- Büyük Hun İmparatorluğu: Prof Dr Bahaeddin Ögel
- Batı Hun İmparatorluğu: Prof Dr Bahaeddin Ögel
- Avrupa Hun İmparatorluğu: Prof Dr Bahaeddin Ögel
- Ak Hun İmparatorluğu :Prof Dr Bahaeddin Ögel
- Hunlar: Gumilev, Hunlar ve Eski Türkler
- Göktürk Kağanlığı: Prof Dr Ahmet Taşağıl, Prof Dr Sencer Divitçioğlu
- Avar Kağanlığı:
- Hazar Kağanlığı:
- Uygur Kağanlığı:
- Karahanlı Devleti:
- Gazne Devleti:
- Büyük Selçuklu Devleti: Osman Turan
- Harezmşahlar Devleti:
- Altın Orda Devleti:
- Timur İmparatorluğu:
- Safevi Devleti: Prof Dr Richard Frye
- Babür İmparatorluğu: Prof Dr Arnold Tonybee. From Oxus to Jamuna
- Osmanlı İmparatorluğu: Prof Dr Halil İnalcık, Prof Dr İlber Ortaylı, Kemal Tahir
- Türk Devletleri Tarihi: Kamuran Gürün, Şener Üşümezsoy,Prof Dr Anıl Çeçen, Osman Karatay, Ümit Hassan
Aryan ve Turan
İlk Türklük, Wilhelm Koppers
Miladi Dönem Öncesi Orta Asya'da İpek
İslamiyet Öncesi Türk Devletleri, Prof Dr Erol Güngör
İlk Türk Devletleri, Prof Dr Erol Güngör
İlk Türklük, Wilhelm Koppers
Miladi Dönem Öncesi Orta Asya'da İpek
İslamiyet Öncesi Türk Devletleri, Prof Dr Erol Güngör
İlk Türk Devletleri, Prof Dr Erol Güngör
VİDEO BELGESEL
- Zaman Yolcusu, Türklerin İzinde
- Zaman Yolcusu: Türklerin İzinde: Ergenekon Vadisi
- Zaman Yolcusu, Twitter
- Tarihin Arka Odası: Hunlar, Göktürkler(Türkler), Moğollar (Prof. Dr. Ahmet Taşağıl) 1
Ahmet Yeşiltepe; Uluslararası Türk Akademisi ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı'nın birlikte Kazakistan'ın Rusya-Çin sınırında gerçekleştirdiği arkeolojik kazılarda, bölgenin Türklerin türeyiş destanı Ergenekon'un geçtiği yer olabileceğini destekleyen Göktürk dönemine ait kurganların bulunduğu kazı alanını ziyaret ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder