Fikirsel Çeşitlilik (2)
Fikirsel zenginlikler konusunda belki de en önemli husus, çeşitliliklerin ve bunların yaşam alanlarının korunmasının uzun vadede olan değeridir. Fikirsel tür ve çeşitlerin, sadece müzelerle, halk oyunları ekipleriyle ve şahsi çabalarla korunması zordur. Bunların ortaya çıkıp geliştikleri ortamları bir bütün olarak korumak ve devam ettirmek gerekir.
Devletlerin fikir ıslah çalışmalarını sürdürebilmeleri için sürekli olarak fikir çeşitliliklerine ihtiyaçları vardır. Yerel fikirler ile bunların deforme olmuş halleri dahi, ıslah proğramları için gerekli çeşitliliğin hammadde kaynağıdır. Toplumbilimciler dışında önemi pek takdir edilmeyen bu kaynak, yavaş yavaş kurumakta, yerel fikri çeşitler yıldan yıla azalıp ortadan kalkmaktadır.
Ortaya çıkıp geliştikleri çevrenin koşullarına binlerce yıl boyunca dayanıp uyum sağlamış fikirsel çeşitler, oldukça önemlidir. Ancak çoğu zaman verim düzeyleri, ıslah ve dizayn edilmiş çeşitler kadar yüksek değildir. Kısa vadede arzulananın alınmasını sağlayan ve genellikle yabancılarca ıslah edilmiş çeşitler, hızla yerel ve milli fikir çeşitlerinin yerini almakta, faydalanılmayan yerel çeşitler ise zamanla kaybolmaktadır. Oysa fikri ıslah proğramlarının sürdürülebilmesi, değişen dünya şartlarına ve terör gibi ortaya çıkan sorunlara karşı dirençli yeni fikirlerin geliştirilebilmesi için, yerel çeşitliliğin hammadde kaynaklarının korunması gereklidir.
Gelişmiş ülkeler, başta bu coğrafya olmak üzere, kritik bölgelerde, insanları insanlara karşı, fikirleri fikirlere karşı kullanarak hükümlerini sürdürüyorlar. Şimdi Amerika’nın, bir canlının doğal düşmanıyla olan ilişkisini tekrar canlandırmak suretiyle tabiatta yaptığı ve halen devam eden bir uygulamasına bakalım:
“ABD’nin Maryland eyaletindeki uzmanlar istilacı bir böcek türünü kontrol altına alabilmek için böcekleri böceklere karşı kullanıyor. Bir diğer deyişle, böcek ilacı kullanarak doğaya zarar vermektense, uzmanlar bu böceklerin doğal düşmanlarını kullanmayı tercih ediyor. Ağaç kabuklarının altında yuvalayan Zümrüt Matkabı böcekleri, besin almasını engelleyerek milyonlarca ağacın ölümüne neden oluyor. 1990’lı yıllarda Zümrüt Matkabı böceği Çin’den geldiğinde doğal bir düşmanı yoktu. Ancak uzmanlar böceğin düşmanını keşfetti. Zümrüt Matkabı böceğine saldıran yaban arıları, antenlerini kullanarak ağaçların kabuklarındaki yumurtaların yerlerini tespit ediyor. Arılar daha sonra bu yumurtaların içine kendi yumurtalarını bırakıyor; arı yavruları Zümrüt Matkabı böceğinin yumurtasıyla beslenerek gelişiyor. Böylece böcekler daha yumurtadayken ölüyor.” (Kaynak: Amerikanın Sesi – 17 Ekim 2014)
İrili ufaklı fikirlerin doğrudan ekonomik, siyasi bir yararı yoksa da, sosyal dengede çoğumuzun bilmediği görevleri vardır. Fikirler, doğup geliştikleri çevreden soyutlanamazlar. Dolayısıyla fikir tür ve çeşitlerinin korunması sorunu, aslında sosyal doğal alanların korunması sorunudur. Fikirlerin varlığını devam ettirmeleri, içinde bulundukları yaşam alanının sağlıklı bir şekilde korunmasına bağlıdır. Yakın tarihimizde meydana gelen bazı provakatif eylemler, Türkiye’nin Ortodokssuzlaştırılmasına, Musevisizleştirilmesine ve Süryanisizleştirilmesine sebep olmuştur.
Sosyal alanların korunması, sadece fikri tür ve çeşitlerin korunmasıyla ilgili değildir. Sağlıklı olarak korunabilmiş sosyal çevrelerin insanlar için somut bir değeri de vardır. Tüm yiyeceklerimiz, aldığımız hava doğadan geldiği gibi, ürettiğimiz tüm atıklar (problemler) da doğa tarafından zararsız hale getirilir. Fikirsel çevrenin bozulması, işte bu yaşamın sürmesini sağlayan sistemlerin aksaması ile sonuçlanır. Tabiatta çakalın da, farenin de bir yeri vardır.
Bir dozere binip, her yeri dümdüz yapmak isterseniz, olacak olan, bugün olandır.
Devletlerin fikir ıslah çalışmalarını sürdürebilmeleri için sürekli olarak fikir çeşitliliklerine ihtiyaçları vardır. Yerel fikirler ile bunların deforme olmuş halleri dahi, ıslah proğramları için gerekli çeşitliliğin hammadde kaynağıdır. Toplumbilimciler dışında önemi pek takdir edilmeyen bu kaynak, yavaş yavaş kurumakta, yerel fikri çeşitler yıldan yıla azalıp ortadan kalkmaktadır.
Ortaya çıkıp geliştikleri çevrenin koşullarına binlerce yıl boyunca dayanıp uyum sağlamış fikirsel çeşitler, oldukça önemlidir. Ancak çoğu zaman verim düzeyleri, ıslah ve dizayn edilmiş çeşitler kadar yüksek değildir. Kısa vadede arzulananın alınmasını sağlayan ve genellikle yabancılarca ıslah edilmiş çeşitler, hızla yerel ve milli fikir çeşitlerinin yerini almakta, faydalanılmayan yerel çeşitler ise zamanla kaybolmaktadır. Oysa fikri ıslah proğramlarının sürdürülebilmesi, değişen dünya şartlarına ve terör gibi ortaya çıkan sorunlara karşı dirençli yeni fikirlerin geliştirilebilmesi için, yerel çeşitliliğin hammadde kaynaklarının korunması gereklidir.
Gelişmiş ülkeler, başta bu coğrafya olmak üzere, kritik bölgelerde, insanları insanlara karşı, fikirleri fikirlere karşı kullanarak hükümlerini sürdürüyorlar. Şimdi Amerika’nın, bir canlının doğal düşmanıyla olan ilişkisini tekrar canlandırmak suretiyle tabiatta yaptığı ve halen devam eden bir uygulamasına bakalım:
“ABD’nin Maryland eyaletindeki uzmanlar istilacı bir böcek türünü kontrol altına alabilmek için böcekleri böceklere karşı kullanıyor. Bir diğer deyişle, böcek ilacı kullanarak doğaya zarar vermektense, uzmanlar bu böceklerin doğal düşmanlarını kullanmayı tercih ediyor. Ağaç kabuklarının altında yuvalayan Zümrüt Matkabı böcekleri, besin almasını engelleyerek milyonlarca ağacın ölümüne neden oluyor. 1990’lı yıllarda Zümrüt Matkabı böceği Çin’den geldiğinde doğal bir düşmanı yoktu. Ancak uzmanlar böceğin düşmanını keşfetti. Zümrüt Matkabı böceğine saldıran yaban arıları, antenlerini kullanarak ağaçların kabuklarındaki yumurtaların yerlerini tespit ediyor. Arılar daha sonra bu yumurtaların içine kendi yumurtalarını bırakıyor; arı yavruları Zümrüt Matkabı böceğinin yumurtasıyla beslenerek gelişiyor. Böylece böcekler daha yumurtadayken ölüyor.” (Kaynak: Amerikanın Sesi – 17 Ekim 2014)
İrili ufaklı fikirlerin doğrudan ekonomik, siyasi bir yararı yoksa da, sosyal dengede çoğumuzun bilmediği görevleri vardır. Fikirler, doğup geliştikleri çevreden soyutlanamazlar. Dolayısıyla fikir tür ve çeşitlerinin korunması sorunu, aslında sosyal doğal alanların korunması sorunudur. Fikirlerin varlığını devam ettirmeleri, içinde bulundukları yaşam alanının sağlıklı bir şekilde korunmasına bağlıdır. Yakın tarihimizde meydana gelen bazı provakatif eylemler, Türkiye’nin Ortodokssuzlaştırılmasına, Musevisizleştirilmesine ve Süryanisizleştirilmesine sebep olmuştur.
Sosyal alanların korunması, sadece fikri tür ve çeşitlerin korunmasıyla ilgili değildir. Sağlıklı olarak korunabilmiş sosyal çevrelerin insanlar için somut bir değeri de vardır. Tüm yiyeceklerimiz, aldığımız hava doğadan geldiği gibi, ürettiğimiz tüm atıklar (problemler) da doğa tarafından zararsız hale getirilir. Fikirsel çevrenin bozulması, işte bu yaşamın sürmesini sağlayan sistemlerin aksaması ile sonuçlanır. Tabiatta çakalın da, farenin de bir yeri vardır.
Bir dozere binip, her yeri dümdüz yapmak isterseniz, olacak olan, bugün olandır.
Fikirsel çeşitlilik
Fikir çeşitliliğini korumakla asayiş ve milli güvenlik arasında bir çelişki var mıdır?
Fikirsel çeşitlilik, insan ve toplumların geleceğinde önemli bir yer tutar. Ülkemizin fikirsel zenginliklerinin değerini iyi kavramak, bu zenginliklere sahip çıkmak ve bunları uzun süreçte korumak, milli güvenlik açısından önemlidir. Çünkü ülke milli güvenliği, er geç beşeri potansiyele dayalıdır.
Anadolu'nun dünyanın en eski uygarlık merkezlerinden biri olmasında önemli etkenlerden biri, medeniyet üretmeye uygun fikirlerin tür ve çeşitlilik bakımından burada doğal olarak bulunmasıdır. Yani Anadolu medeniyetlerinin ortaya çıkmasında bu coğrafyadaki fikirsel çeşitliliğin rolü yüksektir.
Batılılar, fikir ıslah ve inşaa çalışmalarında bu coğrafyadan derlenen fikirsel çeşitlilikleri kullanmışlardır? Çünkü ıslah ya da inşaa çalışmalarıyla üretilmeye çalışılan yeni yüksek vasıflı fikirler için gerekli genler, bu fikirlerin anayurtlarındaki köklerinden ya da akrabalarından gelir. Bu bakımdan fikir beşiği Anadolu, dünyanın uzun vadedeki güvencesidir.
Genel olarak bir ülkedeki tüm fikir türleri, hem o ülkenin, hem de dünyanın zenginliklerinden sayılır. Ayrıca bu fikirlerin değişik çeşitleri ve “yabani” akrabaları da önemlidir. Çünkü yerel çeşitler ve “yabani” türler, stratejik değeri olan fikirlerin gen rezervi durumundadır. Dolayısıyla fikirsel çeşitliliğin korunması bir nevi sigortadır.
Bu coğrafyanın dünya açısından en büyük önemi, sakladığı fikirsel zenginlikleridir, en önemli doğal kaynağı da, madenleri ve petrolleri değil, bu fikirlerin taşıdığı genlerdir.
Doğrudan insana faydası olan, değer taşıyan fikir türlerinin önemini takdir etmek nisbeten kolaydır. Fakat bir değeri olmayan, fakat yine de önem taşıyan pek çok fikir çeşidinin değerini anlamak daha güçtür. Bize önemsiz gelen canlılar/fikirler, bir saat zembereğinin dişlileri gibi birbiriyle ilişkide bulunmakta, bizim de bir parçası olduğumuz ekosistemi sağlıklı tutmaktadır. Bu ekolojik zemberek o kadar girifttir ki, hangi canlının/fikrin, ekosistemde tam olarak ne rol oynadığını bilmiyoruz. Kesin olarak bilinen şey, insanoğlunun, bugün kaynak olarak kullandığı fikir çeşitlerinden ancak tabii sistemler sağlıklı olduğu sürece yararlanabileceğidir.
Fikir çeşitliliğinin önemini biyolojik çeşitlilik üzerinden örneklendirecek olursak; dünyanın çeşitli yerlerindeki bazı balık türleri, göç yollarının barajlarla kesilmesi nedeniyle kaybolmuşlar, tarım ilaçlarının yararlı böcekleri öldürmesiyle pamuk zararlıları artmış, arılar azalmış, Güneydoğu Anadolu'da yılanların bilinçsizce öldürülmesiyle tarıma zarar veren fareler artmıştır. Ekoloji biliminin teknik literatürü, buna benzer örneklerle doludur. İnsanoğlu, değerini bilip anlamadığı fikir türlerinin çeşitli nedenlerle ortadan kalkmasına göz yumarsa, uzun vadede bindiği dalı kesmiş, Dünya Hükümeti'ne hizmet etmiş olacaktır.
Gelecekte hangi fikirlerin ne gibi bir önem kazanacağını da önceden kestirmek zordur. Bugünün önemsiz bir düşüncesi, yarının müzmin bir sorununun ilacı olabilir. Doğal ortam köklü biçimde bir sebeple değişip çoraklaşırsa, ihtiyacımız olduğu zaman arayacağımız fikirler orada olmayacaktır.
Fikirsel zenginlikler konusundaki talihsizlik, uzun süreçte bu kaynakların getireceği yararların, güncel hayattaki değerlerin yanında gözümüze pek görünmemesidir.
Gelecekte hangi fikirlerin ne gibi bir önem kazanacağını da önceden kestirmek zordur. Bugünün önemsiz bir düşüncesi, yarının müzmin bir sorununun ilacı olabilir. Doğal ortam köklü biçimde bir sebeple değişip çoraklaşırsa, ihtiyacımız olduğu zaman arayacağımız fikirler orada olmayacaktır.
Fikirsel zenginlikler konusundaki talihsizlik, uzun süreçte bu kaynakların getireceği yararların, güncel hayattaki değerlerin yanında gözümüze pek görünmemesidir.
Bazen zannedildiği gibi, asayiş ve milli güvenlik ile fikirsel zenginlik arasında bir çatışma yoktur. Bu yanlış zan, terörle fikir çeşitliliğinin karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Eski hatalarını tekrar etmemeyi öğrenen gelişmiş devletler, uzun vadeli sağlıkları için önce fikir çeşitliliğinin korunması gerektiğini anlamışlardır. Yine ekosistem üzerinden örneklendirecek olursak; önemsemediğimiz ve hatta sivrisinek yuvası diye kurutmak istediğimiz sazlıklar, kanalizasyon sularını süzüp arıtırlar, yine kurutmak istediğimiz bataklık alanlar, düşen yağmuru sünger gibi tutup, doğanın su dengesini düzenleyerek sel felaketinin önlenmesinde, yeraltı sularının sağlıklı akmasında rol oynarlar. Doğadaki biyolojik çeşitliliği oluşturan tüm tür ve çeşitler gibi fikirsel çeşitliliklerin de bir bütün olarak düşünülmesi ve korunması gerekir.
Kaynak: http://www.gunes.com/Yazarlar/%C3%96mer-%C3%96zkaya-69
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder