27 Nisan 2018 Cuma

Batı ve Doğu Düşüncelerinin Temelleri, Mahmud Erol Kılıç



FELSEFE NE ZAMAN BAŞLIYOR?
Felsefe tarihi kitaplarında “felsefenin babası” tabiriyle ilk filozof olarak tanıtılan kimse  Pisagor’dur (Pithagoras). Aslında bu zat Mısır da eğitimini tamamlayıp, kendi beldesine Samos’a geldiğinde bir halka oluşturur.
Uzun seneler süren bu derslerin neticesinde öğrencileri kendisine “Üstadımız bize ne güzel şeyler söylediniz. Biz bunları bilmez idik. Kâinatın sırrını, insanın sırrını biz sizden öğrendik. Siz olsa olsa Tanrı olursunuz herhalde” dediler. O da “hâşâ sümme hâşâ!” diye cevap verdi. (Tahkiye ve temsil yapıyorum, lütfen literalistler gibi ayniyle vâkî zannetmeyiniz. Bu bir öğretim metodudur.) Bunun üzerine “o zaman sen ancak bir peygambersin’ dediler. “Hayır, ben o da değilim” diye cevap verdi. Peki, o zaman “Sen bir Bilge’sin yani bir Sofia’sın, Bilge bir kimsesin” dediler. İrfan ve hikmet sahipleri tevazu sahibi olmak zorundalar. Tevazu sahibi birisi olarak dedi
“Hayır bu saydıklarınızın hiç biri değilim, bu derecelerin hiç birine sahip değilim. Siz o bilgeleri tanımadınız, o Sofia’ları tanımadınız ama ben onları tanıdım, onlar tarafından eğitildim. Aramızdaki fark bu”.
Öğrencileri “O zaman üstadım sana ne diyelim, ne isim verelim?” dediler. Lütfen dikkat edin felsefe işte tam bu noktada başlıyor. İlk  defa filozof kelimesi kendisi için kullanılacak.  Dedi ki “Kişi sevdiğiyle beraberdir” fehvasınca bana ancak o ‘Bilgeleri ve bilgeliği seven kişi’ derseniz bunu kabul edebilirim. Onun için Sofia’nın başına “Philo” ilave edin o zaman kabul ederim dedi. Tek başına Sofia “bilge” veyahut “bilgelik” demek. “Philo” ise “seven” demek, “muhib” demek. Bu ek modern Türkçede “Fil” halini alarak bazı hastalık isimlerinin peşine ilave edilir. Böylece ilk defa “ Philo-Sophia” kelimesi yani Türkçe yazılışı ile “Filozof” tabiri Pisagor için kullanılmış oldu.
FELSEFE, ZİRVEDEN DÜŞÜŞÜN BAŞLANGICIDIR.
Fakat şunu da gözden kaçırmayalım ki meseleye bu şekilde bakıldığı zaman Felsefe bir zirve değil aksine o zirveden düşüşün başlangıcı olmaktadır. Çünkü bilgeler gitti, onları bir şekilde yitirdik. Onların yerine onları sevenler geldi, yani feylezoflar geldi. Tabii ki Gelenek’ten bu düşüş modern zamanlara doğru daha da süratlenince günümüzde hakiki manasıyla filozof da kalmadı. Hatta bu kelime traji-komik bir şekilde komedi filimlerine başlık ve konu oldu.
Peygamber Efendimiz (sav) tam da bu manada buyurdu ki:
‘İçinizden bilgelik ancak bilgeler alınması suretiyle kalkacak’.
Yunusleyin şerhedersek bu hadisi:
“Göçtü kervan kaldık dağlar başında”.
Asrımızın mühim mütefekkirlerinden Rene Guenon, nam-ı diğer Abdulvahid Yahya derki: “Böylece batıda felsefe aslında tefekkürün başlangıcını değil onun dejenerasyonun başlangıç noktasıydı.
·         Batılı Kavramlar
20. yüzyılın başında yaşadığımız zihni dönüşümden itibaren daha çok batılı kavramlarla düşündüğümüz için maalesef hakikatin bizdeki anlam haritaları parçalanmış oldu. bir kelimenin eş anlamlıları bile farklı manalar taşır hale geldi. mesela “bâtınî” dediğinizde -ki bu “ezoterizmin” karşılığıdır- türk-islam kültürü içerisinde daha çok ideolojik çağrışımları olan bir kavram anlaşılır. buna karşılık “ezoterizm” dediğimizde yani kavramın batılı karşılığı kullanıldığında daha bilimsel, daha ciddi ve kuşatıcı bir anlam  ifade edilmektedir.
·         Batı Aklı ve Doğu Aklı
batı ezoterizmini réne guénon gibi anlayan bir düşünürün bizde çıkmamasının nedenleri var. ezoterizmde her şeyin bir sebebi vardır. neticede batı düşünce dünyasının bir problemidir bu konu.
“religion” kelimesi batıda bizdeki “din “ kelimesinin çağrıştırdığı her şeyi kuşatamamaktadır. “religion” kelimesi bizim vahabilerin aklındaki dini karşılamakta bir bakıma fakat deruni ve manevi konuları çok fazla ihtiva etmemektedir. müesseseleşmiş dini, kiliseyi ifade etmektedir. fakat bir ismail hakkı bursevi, niyazi-i mısri v.b.gibi mütefekkirlerimiz bu konuları çok iyi anlamış kişilerdir.
guénon der ki, doğu aklı aydınlanma esaslıdır, kategorik değildir; yaşama esaslıdır, seyyaldir; batı aklı ise tasnifçidir, sıralama, kategorize etme peşindedir.
- batı'da neo platoncu felsefe olarak anılan düşünce okulunun kökleri çok daha derinde eski mısır ve babil'dedir.
- gerçek bilgeliğin babilonya'dan, mısır'dan, yani ortadoğu'dan yunan'a geçmesiyle beraber bir dekadans, bir düşüş oluşur. çünkü ortadoğu'da yaşanan bilgelik yunan'a geçince yazıya dökülmüştür. ilk dönemlerde pythagoras'ta olduğu gibi, hem yazı hem de metinle beraber yaşantı şeklindeki pratik sonraki süreçte “yaşantı” kısmı ihmal edilerek, elde sadece metin kaldı. metin elde kalınca da felsefenin inisiyatik ve ezoterik yönü unutuldu, ihmal edildi.
- bugün modernlerin elinde felsefe denen şey bir tür beyin jimnastiği halini aldı, oysa aslı öyle değildi. rönesans manipülasyonu, aristoteles'in fizika'sını, platon'un metafizika'sından soyutlayarak ele aldı. aristoteles'i o bütüncül yapıdan kopararak "maddeci felsefenin babası" haline getirdi. böylece bütünden kopup, parçada odaklanmayı öğreten analitik felsefe doğmuş oldu.
- böylece felsefe ezoterik köklerinden, aslî köklerinden koparılmış, özellikle aydınlanma sonrasında "modern insanın parçalayıcı bakış açısı"na dönüşmüştür. modern insanın en büyük problemi de budur. holistik olmadığı, bütüncül yaklaşıma sahip olmadığı, “bütün yapı”yı bilmediği için, çalışmalarını sadece bir parça olan madde üzerine yoğunlaştırmış ve felsefeyi bu hale getirmiştir.
rené guénon der ki, doğu aklı aydınlanma esaslıdır, kategorik değildir; yaşama esaslıdır, seyyaldir; batı aklı ise tasnifçidir, sıralama, kategorize etme peşindedir.
·         Batı Düşünce Metodolojisi
- batıdaki ezoterik akımların yeryüzünü de tanzim etme projeleri vardır. mesela budist yolu, içe çekilme yoluyla aydınlanma esasına dayalı bir ezoterizm iken, batı ezoterizmi kendine has oluşumu içinde dışa da hâkim olunması temeline dayanan ve sosyopolitik teorilerini de beraberinde getiren bir tarzı benimser.
- bu manada onsekizinci yüzyıldan sonra ve hatta günümüzde bile batı ezoterik akımlarını batı sanatından, felsefesinden, şiirinden, sinemasından soyutlayamayacağımız gibi, politik görüşlerinden de soyutlayamayız. bu kültürde, sosyopolitik hedeflerle kökende yatan ezoterik düşünceler arasında paralellikler söz konusudur.
- bugün birçok batılı üst kademe yöneticinin birtakım ezoterik akımlara dahil olduğunu biliyoruz. aslında bu manada çoğunun sanıldığı kadar da seküler olmadıklarını biliyoruz. dolayısıyla ezoterizm dünya siyasetini yönlendirmede etkin bir rol almaktadır.
- işin ilginç yanı, kapitalist zihniyet de şu anda bir pazar olarak mistisizme/ezoterizme eğilmiştir. bazı politikalar bunun üzerine inşa edilmektedir. modern dönemdeki mistik yönelimlerin de manipülasyona açık tarafları bulunmakta ve bunun üzerine planlar yapılmaktadır. bu konuya da dikkat çekmek isterim.
- uzun yıllar kutsal yapısı içerisinde doğu’da yapılan meditasyon, yoga vb yöntemler hindistan’dan alınıp batı’ya getirildiğinde, kapitalist niyetlere alet edilmiş; mesela işgücü kalitesini artırmak için kullanılır hale gelmiştir. bu yaklaşım büyük şirketler tarafından bir insanın aydınlanmasından ziyade, daha fazla mal ve meta çıkarma amacıyla kullanılır hale gelmiştir. dolayısıyla batı’nın kendi kapitalist bünyesine adapte ettiği bu yeni “rahatlatıcılar”a artık guru veya şeyh denilmemekte, “ruhanî koç”, “maneviyat koçu” denilmektedir.
- aynı durum islam ezoterizmi için de söz konusudur. yıllarca hindistan’dan guru ithal eden batı, islam medeniyetinden de bazı şeyhler ithal etmekte veya kendi uydurduğu mevlânâ’yı pazarlamaya çalışmaktadır. yine kendine uydurduğu, manipüle ettiği yunus emre ile kendine çevirdiği muhyiddin ibn arabî üzerinden, gelenekle asla ilgisi olmayan felsefeler geliştirmektedir. oysa ki işin doğrusu ibn arabî gibi, mevlânâ gibi büyük bilgeleri, ait oldukları ezoterik gelenek içerisinde değerlendirmektir.
- gerçek aydınlanma, bab-ı marifetten bab-ı hakikate geçmek suretiyle elde edilir. hakikatin elde edilişi hakikat olmak demektir. dolayısıyla siz hangi yolu izlerseniz izleyin, şu ya da bu olun; yakanıza kırk tane rozet takın, hakikati elde edemediğiniz sürece araçlara takılmışsınız demektir.
- ibn arabî’lerin, yunus’ların, mevlânâ’ların işaret etmiş oldukları esaslar önemlidir. dıştan içe doğru geçişte içte elde edilecek hakikatin ne olduğu önemlidir. daha önce de değindiğimiz gibi bazı batı ezoterik akımları içi ihmal ederek zamanla dışa kaymışlardır. dışla daha ilgilidirler; onlar için politik teorileri daha öndedir. bu yüzden bilge kişi üretmek yerine artık politikacı, entrikacı, strateji uzmanları üretir olmuşlardır.
BATI BİLİM TARİHİ
- dünya bilim tarihinde buluş sahiplerinin çoğu ezoterik akımlara dahil insanlardır, çünkü sebepleri araştırırlar. batı’da bazı ezoterik akımların fizik literatürü ve fizik âlimleri üzerindeki tesirleri incelenmektedir. kuantum fiziği, bütüncül tıp ve kişilik ötesi psikolojisi vb alanlarda din ve bilim buluşması bu ezoterik anlayışla güzelce sergilenmektedir.
- guénon der ki: “rönesans sonrası bütün buluşlar, bilim denen şey, aslında ezoterizmin bulduğu fakat tadında bıraktığı şeylerdir.”
- majisyenler yeni dönemde fizikçiye dönüşmüştür. maji, fizik âlemindeki tesirleri inceleme ilmidir. maji, fiziğe tekabül eden birçok şeyi önceden bulmuştu. tamamen ruhanî amaçlı bir çalışma olan simya, maddeler arası dönüşümler üzerinde uzun yıllar araştırma yaptı ve modern kimyayı doğurdu.
- ezoterik düşünce, sonsuzluk nedir, sonsuz olan nedir gibi konular üzerinde yoğunlaşınca bu düşünceler matematiği doğurdu, pi sayısını doğurdu. asal sayı nedir, türevler nelerdir, bunların hepsi aslında ezoterik, felsefi sorulardır; ontolojik sorulardır. insanın kendini tanıması, âlemi bulmasıyla ilgili sorulardır. einstein’ın izafiyet teorisi sadece bir fizik dersi için icat edilen bir denklem değildir. o bir varlık sorunudur. dolayısıyla modern matematiğin, modern fiziğin arkasında da güçlü bir ezoterizm vardır.
- ezoterizmin de çeşitleri vardır. islama ait ezoterizm var, yahudiliğe, hristiyanlığa ait ezoterizmler var, bütün dinlere ait hatta şamanizme ait ezoterizm var. ezoterizm’in bağlı olduğu bir doktrin vardır. bu sahada da önemli üstatlar yetişmiştir. bu üstatlar da mühim ekoller kurmuşlardır. herkes kendi zaviyesinden yola çıkar. ezoterizmin bazı türleri her çeşit dışsallığı reddettiği için panteizme varan görüşleri savunurlar. bunlar daha çok hinduizm kalkışlı akımlardır. veya ezoterizmi eklektik bir yapı olarak gören ve bir sentez çıkarmaya çalışan guruplar vardır. bu sonuncusu, daha çok masonik yapılarda görülür.
TRADİSYONALİZM Ekolü
- ancak bunun haricinde bir de, réne guénon, frithjof schuon, titus burckhardt gibi sufi olmuş üstatların oluşturduğu bir “tradisyonalizm” ekolü vardır. bu ekolün bütün dünyada birçok mensubu vardır ki bendenize göre en otantik “ezoterizm” tarifini bu ekol yapmıştır. bu ekol aleyhine against modernity yani ‘moderniteye karşı’ diye kitaplar dahi yazıldı. bu düşünce biçimini biraz da ajitatif bir dille anti-modernist ve bir gün geleneği yeniden inşa edecek ekol olarak lanse ettiler. batı içerisinde bazı ezoterik çevreler bu akıma şiddetle karşılar.
AYDINLANMA SONRASI FELSEFE
- felsefenin modern dönemlerde ezoterik köklerinden, asli köklerinden koparılmış hali, özellikle aydınlanma sonrasında gelişen modern insanın parçalayıcı bakış açısının oluşumunu sağlanmıştır.
GERÇEK BİLGELİK'İN BİTİŞİ
- guéneonien düşünürler gerçek bilgeliğin babilonya’dan, mısır’dan yani ortadoğu’dan grek’e geçmesiyle beraber bir devrin kapanıp başka bir devrin başladığını söylerler. çünkü ortadoğu’da yaşanan bilgelik grek’e geçince yazıya döküldü ve bu süreçte “yaşantı” kısmı ihmal edildi, elde sadece metin kaldı. metin elde kalınca da felsefesinin inisiyatik ve ezoterik yönü unutuldu, ihmal edildi.
EKZOTİK FELSEFE
- batı’da dinin ekzotik yönünü, yani dışla, şekille ilgili yönünü acımasız bir şekilde temsil eden papazların, inancı kurumsallık içinde boğmaları sonucunda kilise, baskıcı bir kurum haline geldi. aydınlanma bu kilise’ye başkaldırıdır. bizde ise böyle bir süreç yaşanmamıştır.
BATILI BİLİM ADAMLARININ TARİKAT BAĞLANTILARI, MİSTİK EĞİLİMLERİ
- diğer taraftan batıda, siyasetin öncesinde, her zaman bir dini ve felsefi arka plan söz konusu olmuştur. batıda bir politikacı veya bir bilim adamı bu çevrelerden bağımsız değildir. newton, einstein gibi bilim adamlarının mistik eğilimleri, tarikat bağlantıları batıda iyi bilinirken bizde maalesef bu konular ihmal edilmiştir.
- dünya bilim tarihinde buluş sahiplerinin çoğu ezoterik akımlara dahil insanlardır, çünkü arkada yatan sebepleri araştırırlar. batı’da bazı ezoterik akımların fizik literatürü ve fizik alimleri üzerindeki tesirleri incelenmiştir. majisyenler yeni dönemde fizikçiye dönüşmüştür. maji, fizik alemdeki tesirleri inceleme ilmidir. maji, fiziğe tekabül eden bir çok şeyi önceden bulmuştu. simya, maddeler arası dönüşümler üzerinde uzun yıllar araştırmalar yaptı ve modern kimyayı doğurdu. ezoterik düşünce, sonsuzluk nedir, sonsuz olan nedir gibi konular üzerinde yoğunlaşınca bu düşünceler matematiği doğurdu, pi sayısını doğurdu. asal sayı nedir, türevler nelerdir, bunların hepsi aslında ezoterik, felsefi sorulardır.
- einstein’ın izafiyet teorisi sadece bir fizik dersi için icat edilen bir denklem değildir. o bir varlık sorunudur. spinoza’nın yetiştiği bir çevre vardır. einstein çalışmalarını bir locada yapardı. locanın laborotuarında yapardı. hitler’in görüşleri öyle bir gecede gelmiş görüşler değildi. hitler’in bu görüşleri gençlik çağlarından beri içinde bulunduğu bir grubun ezoterik ırklar teorisine dayanır. hitler “beyaz kartal” locasına bağlıydı. onlara göre âri ırk hikmet esaslıdır ve yöneticidir diğer ırklar paryadır vs.
BATI'NIN POLİTİK EZOTERİZMİ
- batı ezoterizmi, kendine has oluşumu içinde sadece içeriyle uğraşmakla kalmayarak dışa da bunu yansıtmak esasını benimsediği için sosyo-politik teorileri de vardır. ezoterizm dünya siyasetini yönlendirmede her zaman etkin rol almıştır ve hala almaktadır.
- ezoterizmin birçok alt dalı vardır. mesela bu alt dallardan biri de politik ezoterizmdir. fransız ihtilali’nin, rus devriminin, abd’nin kuruluşunun, avrupa birliğinin, osmanlı’nın kuruluşu, yükselişi ve yıkılışının ezoterik yorumları vardır.
TÜRKİYE'DE EZOTERİZM
- ezoterizm türkiye’de çok bilinmiyor. iyi bilinmediği içindir ki türkiye ezoteristlerin elinde oyuncaktır. türkiye’de müslümanların elinden ezoterizm alındı, kupkuru hale getirildi ve şu an kullanılıyorlar. burada bize biçilen yeni elbise içerisindeki ultra-militan sekülerizm karşılığında, bizim manevi boyutumuz alındı. ancak manevi boyutumuzu alan bu kimseler kendilerine ait ezoterizmi bırakmış değiller. hala ezoterik çalışma yapıyorlar. binanaleyh bana göre bu ülkedeki çatışma, aslında bir ezoterizmler çatışmasıdır.
AYDINLANMA VE RÖNESANS
- aydınlanma derken nirvana’yı yani manevi aydınlanmayı kastetmiyoruz tabii ki. aydınlanmacılar buradan çalmışlardır bu kavramı. tabii ki yine içini boşaltarak veyahut içini dışa çevirerek.. hakikatte bu kavram tamamen spiritüel ve din kaynaklı bir kavramdır. aydınlanma veyahut “işrak” dediğimiz düşünce içerisinde siz bir ağacın altında aydınlanacaksınız yani gothama buda olacaksınız, veya şeyhu’l- işrâk olacaksınız ki ulvi nurlar alemi size açılsın ve böylece siz de münevver olun. bu da görüleceği üzre tamamen dikey anlamdaki bir enfüsi kavramdır. rönesansçılar bunu çalarak yatay hale getirmişlerdir.
- rené guénon der ki; “aydınlanma ve rönesans, eldivenin içinin dışına çevrilmesinden ibarettir. yani eldiveni yırtıp yerine yeni bir eldiven giymiyorlar. yani yeniden yaratılan bir şey yok, var olanın içinin dışına çevrilmesi işlemi yapılıyor. asli esaslar gelenek’te var rönesans onları alıp ters çeviriyor.
- aydınlanmacıların paradigması tabiri caizse şu şekildedir: “sen ezoteristsin!”, “sen spirütüalistsin, dindarsın!”, “sen hep ruhla ilgilendin, maddeyi ihmal ettin. oysaki bu dünya, yeryüzü maddi süreçtir. maddenin şekil değiştirmesidir. madde derken, bunun içerisine ceset te girer, ekonomi de girer, politika da girer. referansları gökten yere indirmek lazım. her şey yerde ve maddi olanda”.
- hal böyleyken aydınlanma çağının geçirdiği evrelerin hiç birinde ruh maddeden kopmadı. koptuğu zannedildi ama tarih sayfaları aralandığında bir çok oluşumun arka planında hep ruhsal yönelimlerin ve ezoterik akımların yine de bulunduğu ortaya çıktı.
- aydınlanmacılar, hakikatin maddede olduğunu ileri sürüyorlar. onlara gore gerçek aydınlanma, gerçek ilerleme bu dönüm (kırılma) noktasıyla başladı. yani, ruhun tasallutundan dünyayı kurtardık düşüncesi hâkim oldu. böyle bir kalkış noktası başlangıçta haklı ve masum bir düşünce gibi gelebilir. kim maddeyi inkar etmek ister ki? hatta başlangıçta buna katkıda bulunan din adamları da vardı. descartes gibi. bazı yahudi filozofları gibi. zaten yahudi filozoflarına göre, maddi olan spirütüel olandan çok daha önemlidir. dolayısıyla bugün yahudilerin politik teorileri, ekonomik teorileri, bir budistin teorilerinden çok daha materialist ve pozitivisttir.
BİZDEKİ AYDINLANMA: DESPOTİZM
- bizde ise böyle sert bir ayrım olmadı. bizde madde ile ruh arasındaki evliliğinin bozulmasının ilk defa ne zaman başladığı konusunda farklı görüşler vardır. bunun tarihini çok geriye götürenler de vardır daha geç dönemlere getirenler de. kırılmanın başlangıç noktasını, yani ruhani olana maddi olanın baskın gelmesini, bazıları kabil’e, bazıları peygamber efendimiz’in vefatına, bazıları hz. ali’nin vefatına, bazıları kerbela’ya, bazıları yavuz’un mısır fethine, lale devrine v.s. dayandıranlar bulunmaktadır.
- bendeniz ise bunu 1940 – 1960’lara kadar yakına çekenlerdenim. çünkü gerçek kırılmalar ontolojik bakış açısında olur ve bunun toplumsal alanda da benimsenmesiyle bir kitlesel zihniyet dönüşümü asırlar alan bir süreç olarak gelişir. bu sürecin tamamlanmadığı dönüşümler arızidir. evet hz. peygamber’in vefatıyla veyahut hz. ali’nin vefatıyla bazı problemler, bazı arızalar meydana geldi, lale devrinde bazı yeni yönelimler öne çıktı. ancak bütün bu türden gelişmeler dünya görüşünün ontolojik omurgasını kırarak tam aksi bir ferd ve toplum yaratmadılar. zaten böyle bir hedefleri de yoktu.
- lakin asrın başındaki zihniyet dönüşümleri radikal dönüşümlerdi ve 1960’lara doğru bu tohumlar yeşermeye diğer bir ifadeyle kendi çocuklarını doğurmaya başladı. sonra bu çocuklar kendi şeriatlarına, kanunlarına dayalı despotik politik görüşlerini hakim kılmaya başladılar ve kurumsallaştılar. yeni dönem aydınlanması bu yeni “kiliseye”(?) karşı gelişecektir. tarih tekerrürden ibarettir ve çevrimsel yasalara dayanır. şimdilik bu kadar yeter… "
DÜŞÜNCE ARKEOLOJİSİ
- kuran ayetlerinin %80'i tefekkürdür.
- ariflerin düşüncelerine iltifat edildiğinde osmanlı yükseldi, tersi durumda çöküşe geçti, düşünce arkeolojisini iyi yapmamız gerekiyor.
İSLAM EZOTERİZMİ
- islam ezoterizmi babında, özellikle günümüz islam dünyasında bir kuruluk, bir düzeysizlik varsa, onun sebebi islam maneviyatının değişik şekillerde ihmal edilmesi veya dışlanmasıdır. bütün bunlar, islam ezoterizminin otantik halini modern hayatta ihmal ettiğimizi göstermektedir.
- yeniden doğuş ve manevi zenginlik, mevlânâ’ların, ibn arabî’lerin, yunus emre’lerin tarif ettiği o esaslarla olacaktır.
TARİHİMİZİN EZOTERİK YORUMLANMASI
- selçuklu, osmanlı, cumhuriyet dönemleri tarihi maalesef ezoterik açıdan yorumlanmamıştır. bizde tarihe ve bilgiye sadece maddi açıdan bakıldığı için, osmanlı tarihi bile sırf ekonomik parametrelerin değişmesi tarihi olarak görülür, ki bu bence suni ve yetersizdir.
- önce zihniyet dünyasında bazı şeyler dönüşmüş ve o da ekonomiye yansımıştır. dergâhların kapatılmasının dahi bir ezoterik nedeni vardır, sebepsiz değildir.
- ezoterizmde hiçbir şey sebepsiz değildir. her şeyin içte yatan sebeplerini araştırmak gerekir. siyaset dahi böyledir. bugün devlet yönetimlerine baktığımız zaman iyi veya kötü inanılan bir ezoterik hiyerarşinin yansımasıdır hepsi.
EZOTERİZM
- Ezoterizm, bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir. Ezoterizm bir din veya bir inanç sistemi değildir. Çoğunlukla ezoterik yani ezoterizm ile ilgili veya ezoterizme dair şeklinde kullanılır.
- Ezoterizm (içe yönelik anlam/ileti), asıl olarak belirli kişilerin içselliği ile sınırlandırılmış felsefî öğretilerdir. Bu öğretiler herkes tarafından bilinen egzoterik (dışa dönük anlam/ileti) öğretiler değil, tam tersine belirli kişilerin aşamalardan geçerek bilmeye hak kazandığı öğretilerdir. Diğer anlamı ise içsel, tinsel farkındalığa sebep olan, Mistisizm ile eşanlamlı kabul edilen önemli ve kesin bilgilerdir. Ayrıca Ezoterizm geniş, farklı öğreti ve pratik yelpazesine sahip olan bir akımdır.
- Etimolojik kökeni: Grekçe "iç, içsel" anlamındaki "esoterikos" sözcüğünden ya da "görüyorum, içsel olan, gizli

Prof Mahmud Erol Kılıç


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder