KAVRAM
EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
(Dec 15, 2013), (Apr 19, 2014), (11 Sept, 2014), (Dec
1, 2014), (Apr7, 2018)
ü Çeşitli kanallarla
"satmak" için uğraştığımız kavramlar var ve bunda güçlükler yaşıyoruz.
(Örneğin, Sorun Çözme Kabiliyeti
kavramı)
ü İnsanlar kendilerine benzeyen
kişilerle dost olmak, iletişim kurmak eğiliminde oluyor. Ve bu eğilim bir
"filtre gibi" çalışarak, farkına varmadan tanımladığınız filtre şartnamelerine
uymayan kişileri süzüp ilişki sistemi dışına taşıyor.
ü İçeride kalanlar ise, yeni
kavramların, yeni yaklaşımların yaygınlaştırılmasına yetmiyor. (bakınız, aydın sorumluluğu konusundaki çağrıya
birkaç kişinin dışında cevap dahi veren olmadı.)
ü Halbuki yeni yaklaşımlar, çok
sayıda kişinin bu yaklaşımları "satın alması", bunları kendi diline
çevirmesi, sonra da çevresindeki etki alanının dillerine çevirmesi ve bunda
ısrarlı olarak çaba harcaması gerekiyor. Belli ki bu sadece birkaç kişiyle
olamaz.
ü Web sitelerimizi daha çekici
kılmak, söylemlerimizi daha iyi anlatacak yöntemler bulmak kuşkusuz yapılması
yararlı ve gerekli işler. Fakat, halen erişimimiz bulunmayan milyonlarca insan
içinde, aynen bizlerle benzer isteklere sahip olanlar var. Biz onlardan
habersiz, onlar bizden habersiz, elekle su taşımaya çalışıyoruz.
ü Acaba, yeni kavramların satışını
yapmak üzere web tabanlı bir Kavramlar
Akademisi (adını boşverin) tanımlasak ve bunu duyursak!
ü Ümidim şurada: İnsanlara erişmede
pek de sıkıntımız yok, bugüne kadar bunu gördük. Fakat onlardan cevap
alamayışımızın esas nedeni, duyuramayışımızdan çok, sattığımız kavramların o
insanlarca kabul görmeyişi.
ü Kabul görmüyor, çünkü –büyük
çoğunlukla- benzer kavramları herkes kendi hoşuna gider biçimde adlandırıyor ve
o adlandırmalar hemen, kimliklerimizin “taciz
edilmemesi gereken” birer parçası haline dönüşüyor.
ü Kısacası, ne anlatmak
istediğimizden çok onu nasıl adlandırdığımız önemli oluyor.
ü Zaten, bu da bizim aradığımız bir
cevap. Halbuki biz, o insanlara bir şeyler satmak istiyoruz ve onlar da sürekli
ret ediyorlar. O halde cevap alamadığımızdan yakınırken görüyoruz ki aslında net
cevaplar alıyormuşuz.
ü Buna göre bu defa
doğrudan kavram satmaya çalışmayalım; insanları kavramlarını satabilecekleri
bir "Pazar yeri"ne davet edelim. Gelsinler kendi kavramlarını
satsınlar. Biz sadece satış formatı koyalım. Kısa, net, değer
iletişimine uygun bir format gibi.
ü Peki bu bizim işimize yarar mı?
Yarayabilir. Çünkü, şu görülebilir ki, bu insanların satışa çıkardıkları
kavramlar belki bizimkilerin farklı adlandırılmış olanları. Buna bir örnek
vereyim: Bir dostum var düzgün bir aydın. Bilgili, cesur, enerjik. Geçmiş
yıllarda bir toplantıda dinledim. Konuşmasında şöyle bir ifadesi oldu: "…..sorun
demiyorlar mı ifrit oluyorum, gerisini de dinlemiyorum. Mesele deyin, problem
deyin bir sürü terim var. Sorun deyince "kime sorayım?" diyorum…"
ü Şimdi düşününüz. Biz kendisine
sorunlara yaklaşımımızla ilgili bir şeyler anlatmaya kalksak, mesela Sorunların İntikamını, Seçme İfadeleri vs okumasını istesek bam teline
basmış olacağız. Bunu çok düşündüm. Sadece kullandığımız sözcükler değil, belki
ifadelerimiz dahi o aradığımız insanların filtrelerine takılıp geçmiyor
ü Halbuki, Kavramlar Akademisi (ya
da her ne ise) mensubu, sözünü ettiğim dostuma ve de benzer kişilere SÇK
kavramını belki tercüme edip Türkiye
Meseleleri şeklinde anlatır ve mükemmel bir yol arkadaşı daha bulmuş
oluruz.
Daha
uzatmadan… Ne dersiniz?
Tınaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder