4 Haziran 2017 Pazar

Düşünce ve İnsan, Kayahan Uygur

  1. Heidegger’in “olanın unutuluşu” adını verdiği metafizik felsefe, İmam Gazali’nin eleştirdiği Sokrat düşüncesinin ta kendisidir. 
  2. Doğru soru Eğer hümanizm bizim insan üzerinde kafa yormamız anlamına geliyorsa bu işe insanın bir “canlı” olması noktasından başlamak yerine düşünme eylemi ve onun anlamı üzerinde durmak daha doğru olmaz mı? Soru budur. 
  3. Heidegger’e göre düşünceyi kavramak için yine Batı felsefesi tarafından unutulmuş bulunan “olan” anlaşılmalıdır.  “Var olan”“yok olan” diyoruz, ancak “olan”ın kendisi nedir?  İnsan kapasitesinin sınırları içinde ve insanda bulunan boyutlar çerçevesinde anlaşılabilecek bir oluşumun özünde, ardında, kökeninde, öncesinde, sonrasında, ötesinde bilip bilmediğimiz ancak insan özelliğimiz nedeniyle hissedebildiğimiz bir “olan” gerçeği bulunmaktadır. 
  4. İnsan örtünün açılışıdır. İnsandaki düşünce bu “olan”ın belirmesi, örtüsünün açılması ve kendisini göstermesidir. Bu bakımdan insan düşünce ve dil sahibi olarak “olan”ın sözcüsüdür. İçine atılmış olduğu canlılar (yaşam) dünyasında, orada  (Almanca dasein= orada olmak, “oradalık”) ve o andaki oluşum içinde “olan”ın bekçisidir. 
  5. Biz olmasak da: İnsanlar olmasa da gerçek olacaktı, onlardan önce de vardı, onlardan sonra da olacaktır, gerçek onların bulunduğu boyutlarda da vardır ve onların bulunmadığı boyutlarda da. Düşünüyorum, o halde varım” demek metafizik felsefenin çelişkisidir ve bu düşüncenin Sokrat’tan sonraki tüm yoğunlaşması “ne” sorusuna değil “nasıl” sorusuna cevap vermeye çalışmasıdır (“techne” yani teknoloji).  
  6. Eski “Marifetname” kitaplarına bakın, her şey insan ve onun tarlası olarak görülen dünyanın etrafında döner ve “biz ayın altındayızdır”! Bu kitaplarda ve buna temel olan düşünce tarzında aslında insanın bir laboratuvar gerçekliğinde sadece gelip geçici bir model olabilecek bilimsel iddia ya da “şekil A gösterimleriyle”  hakikat yani “olan”ın ilahiyat dilindeki karşılığı ele alınır. 
  7. Bu sadece bir sapkınlık değil, ancak düşünmek istemeyen egoist insanların kapılabileceği bir kibirdir. Çünkü burada bir “endişe”, bir “kaygı” olmayıp kendisi için, kendine göre ve kendi yarattığı dünyada yaşama arzusu bulunmaktadır. Bencil insanlar bu tür hurafeye her zaman eğilimlidirler, çünkü bu bir kaçış ve telaştır ki dünya telaşesinin ta kendisidir ki kendi etrafında dönüp duranlar o gerçekten ve gerçeklikten kaçan insanlardır. 
  8. Çıkmazlar: İnsan düşüncesi mantığın kalıplarının, bilim ve teknik modellerinin üstündedir. Dilin tahrip edilmesi, insanın “olan” ile ilişkilerinin kesilmesi ve insan yaşamının bu kalıp ve modellere bağlanması bir yok oluştur. Çünkü mantık, bilim ve teknik insanın “öz”le ilgili sorgulaması yerine labirentlerde, çıkmaz yollarda ve metafiziğin hurafelerinde yol alması demektir ve hiçbir yere götürmez. Heidegger’e göre insanoğlunun Sokrat, Eflatun ve Aristo’dan beri aldığı yol bir arpa boyu bile değildir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder