TÜRK-BULGAR KÖK BİRLİĞİ
“Efendiler, ben Balkan Savaşından sonra Sofya'ya askeri ataşe olarak gitmiştim. Orada en aşağı bir yıl kaldım. Bulgarlarla çok ve ailevi denecek kadar yakından temasta bulundum. Bu temaslar bende dikkate değer izlenimler bıraktı. Bunu, bu noktayı ayrıca incelemeye ve çözümlemeye gerek gördüm.
Anladım ki bu duygularda Türk ile Bulgar'ın aynı kökenden gelmiş olmasının etkisi vardır. Türk-Bulgar aynı kök olan Orta Asya yaylasından gelmiş, aynı kanı korumuştur. Daha o zaman en koyu Bulgarlara söylemişimdir. Bunlardan tarih akımlarını izlemiş ve anlamış olanlar beni doğrulamışlardır.
Bulgaristan'da yaşadıkça onlara dostluğum arttı. Çok doğal olarak benim Bulgarlar'a gösterdiğim bu yakınlık ve bağlılık onlar tarafından da aynı duygularla karşılandı. O günden bugüne bu ciddi, candan kardeş yakınlığının nedeni ve anlamı da büyük bir açıklık kazanmıştır. Kuşkusuz Türklerde, belki Bulgarlarda dil ve din ayrılıklarını yaratan etkenler olmuştur.
Ama, artık bugün, 1930 yılında bu etkenlere masallardan, boş inançlardan, adi politika akımlarından ibaret olan bu etkenlere ne Türklerin, ne de Türklerle aynı kandan olan Bulgarların hala önem vereceğini sanmıyorum.
S- Çok güzel buyurdunuz Paşam, ama Bulgarların bu düşüncelere katılacağını zan ve farz ediyor musunuz?
C- Zanlar ve varsayımlar üzerinde konuşmuyoruz. Konuştuğumuz gerçeklerdir. Bulgar gazetecilerinin daveti üzerine oraya gidecek arkadaşlar arasında senin de bulunmanı isterim. Bulgarlarla görüştükten, aranızda duygu alışverişi oluştuktan sonra dönüşte duygularını izlenimlerini söylerken benim şimdi size dediklerimi benden çok daha ateşli biçimde doğrulayacağınızdan kuşkum yok.”
asd: c. VI-s.214-21S/22.7.1920/Sofya Gazeteciler Cemiyeti'nin gazetecilerini davet haberini kendisine ileten Hakkı Tarık Us'a Yalova’da söyledikleri.
Mustafa Kemal Atatürk
Sofya'dan Çanakkale'ye- 1914
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder