Ürettiği ucuz mallarla Türkiye’nin ticaret pastalarından aldığı küçük payları dahi çalan Çin’den değil, başka bir Çin’den de bahsediyor olmalıyız.
Çin, son yıllara kadar belki sadece üretim gücüyle dünya piyasalarını etkiliyordu. Ama artık tüketim gücüyle de etkiliyor. Bugün Çin’in ithalatı da dünya piyasalarını ciddi etkilemeye başladı. Hem hızla büyüyen sanayisine hammadde yetiştirmek, hem de gelişen orta ve üst sınıfının ihtiyaçlarını karşılamak için ithalatını hızla artırıyor. Hem AB ülkelerinin hem de ABD’nin en büyük ticari partneri olmasına az kaldı. Çin’in demir-çelik ihtiyacının hızla artmasından dolayı dünya piyasalarında ve tabii dolayısıyla Türkiye’de de fiyatlar arttı.
Oraya gidecekler bir kere “Çin’e bu satılmaz, şu satılmaz” diye düşünmesinler. Elimizde çok mantıklı örnekler var. Mesela, mermer ve demir-çelik gibi yapı malzemeleri, deri kimyasalları var. Bunlar fırsatların değerlendirmesi sonucu olmuş hammadde/yardımcı madde satımları. Mermer ve demir-çelik mal yetiştiremiyor.
Oraya gidecekler bir kere “Çin’e bu satılmaz, şu satılmaz” diye düşünmesinler. Elimizde çok mantıklı örnekler var. Mesela, mermer ve demir-çelik gibi yapı malzemeleri, deri kimyasalları var. Bunlar fırsatların değerlendirmesi sonucu olmuş hammadde/yardımcı madde satımları. Mermer ve demir-çelik mal yetiştiremiyor.
Ancak demir-çelik ürünleri hariç tutulduğunda Türkiye ve Yunanistan’ın Hong Kong’a ihracatı ne yazık ki aynı değerde.
Son mamullerde ve tüketici mallarında herhalde aynı şeyi söyleyemeyiz. Yabancı firmaların Çin pazarında doğrudan pazarlama ve satış işlemlerinde bulunmalarına bugün için izin verilmiyor. Çin’de 1979’da başlayan ama 1990’larda kendini ciddi ciddi hissettiren değişim ve büyümenin çok uzağında kaldı Türkiye. Bu süreci takip edememesi Türkiye’nin çok büyük dezavantajı oldu. Bugün Çin’i bir pazar olarak görüyorsanız, mutlaka insanlarından tüketim kültürüne kadar incelemelisiniz. Bu şekilde mesela “Fındık Tanıtım Grubu” başarılı olmuştur.
Pazar konusundaki belki de en büyük avantajımız birçok ülkede Türk malları hakkında haksız yere oluşmuş kötü imajın burada olmaması. Türk malı hakkında eksik bilgiye sahip olan Çin pazarı, iyi bir tanıtım ile büyük başarıların kaynağı olabilir.
Önemli fırsatlar ihracatçılarımızı bekliyor. Bunların yanında kaçırmamamız gereken bir diğer önemli fırsat da turizm. Önümüzdeki dönemde dünyanın en fazla turist gönderen ülkesi olacak olan Çin; Mayıs 2002’den beri resmi turist destinasyonlarına Türkiye’yi de ekledi. 2008 Pekin Olimpiyatları için yapılan alt yapı yatırımları da müteahhitlik sektörümüz için önemli bir fırsattı, ama maalesef onun da iyi değerlendirilemediğini görüyoruz.
Ama tabii Çin’le bu kadar ilgileniyorsanız doğal olarak olabildiğince iyi bir bilgi akışı sağlamalısınız. Bunun da kaynağı tabii ki batının araçları değil, kendi kaynaklarımız olabilir. Türkiye’de herkes, dünya trendlerinin önemli bir aktörü olan Çin’i, Çin’de olup bitenleri yakından gözlemlemeli.
İnovasyon Sıralaması (2012/2013)
- ABD: 7./5.
- Japonya: 5./4.
- Tayvan: 8./10.
- Singapur: 9./9.
- Kore: 17./17.
- Hong Kong: 23./26
- Malezya: 25./21.
- Çin: 32./32.
- Endonezya: 33./31.
- Hindistan: 41./49
- Türkiye: 50/56
Kaynak:
WEF_GlobalCompetitivenessReport_2013-14
WEF_GlobalCompetitivenessReport_2014-15
Yeni Akdeniz (Asya-Pasifik) Pazarlarının İthalatı – 2013 (Bin Dolar)
1. ABD 2,328,329
2. Çin 1,949,934,687
4. Japonya 833,166,061
5. Hong Kong 703,871,670
9. Kore 515,572,970
12. Hindistan 466,045,567
15. Singapur 373,212,237
17. Rusya 317,805,605
18. Tayvan 270,688,956
20. Tayland 250,708,238
Toplam 8,009,336,000
Dünya Toplamı 18,779,666,000
%43
Kaynak: TradeMap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder