İhracatın maksadı, yurtdışı pazarlarda müşteri yaratmak ve elde tutmak olduğundan ötürü, ihracatçı bir şirketin sadece iki temel fonksiyonu vardır: Dış Pazarlama ve İnovasyon.
Dış Pazarlama ve inovasyon sonuçları üretir, geri kalan her şey maliyettir.
İhracat ve inovasyon, etkileşimli iki önemli değişkendir. İhracat inovasyonu, inovasyon da ihracatı arttırmaktadır.
İnovasyonun öznesinin ihracat olarak tanımlanması durumunda, bu konuda odaklanılacak projeler ve uygulamalar, inovatif ihracat çıktılarını hızla çoğaltacaktır.
“İhracatta İnovasyon” konusunda, ülkemizde, herhangi bir kurumsal yapıya rastlanmamıştır.
Global pazarlar araştırıldığında ise, Çin’de 2006 yılından itibaren “ ihracat inovasyon üssü” (“export innovation base”) tarzında kurumsal bir yapılanma, ABD’de ise “Rekabetçilik, İnovasyon ve İhracat Performansı Senato Alt Komitesi” (United States The Senate Commerce Subcommittee on Competitiveness, Innovation, and Export Promotion) tespit edilmiştir.
İç Pazar büyüklüğü (“domestic market size”) performansı ile dünyanın 16. büyük ekonomisi olan ülkemiz, ihracat (“foreign market size index”) sıralamasında 27., inovasyon sıralamasında 50., küresel rekabetçilik sıralamasında ise 44.sırada yeralmaktadır.
ABD örneğinde her üç kavramın, Çin örneğinde ise her iki kavramın birbirleriyle ilişkilendirilmesi, göstergelerin iyileştirilmesi hedefi için bir rehber niteliğindedir.
ABD örneğinde her üç kavramın, Çin örneğinde ise her iki kavramın birbirleriyle ilişkilendirilmesi, göstergelerin iyileştirilmesi hedefi için bir rehber niteliğindedir.
80’li yıllarda başlayan dışa açılma (ihracat) politikası nasıl ihracat değerlerinin sayısal anlamda büyük sıçramalar kaydetmesine etki etti ise, ihracatın inovatif bir yapıya büründürülmesi, yapısal değişimlere yol açarak, dış ticaret açığının kapatılmasını ve ardından dış ticaret fazlası veren bir faza geçişimizi sağlayacaktır.
İhracatta inovasyonun ön şartı ise küresel inovasyon liginde ön sıralarda yeralan AB, ABD ve Asya-Pasifik pazarlarına yönelişin hızlandırılmasıdır. Böylelikle, bu pazarlardaki müşterilerin talepleri, bu talepleri yerine getirmek için gerekli olan inovasyonları tetikleyecektir.
Son 15 yıllık dönemde ihracatımızın AB+ABD pazarlarına oranı %64’den %46 seviyesine inmiş, Asya-Pasifik ihracatımız da sabit kalırken, civarımızdaki bölgesel pazarlarda odaklanılmıştır.
Küresel pazarlara yönelişteki düşüş, ihracatta katma değeri düşük olan ürünlerden çıkamamamıza neden olmaktadır.
Hedefimiz “Yeni Akdeniz” !
Gelişme Atlantik’ten (Avrupa’dan) Pasifik’e (Asya) kayıyor. Bu gelişme ise Türkiye’ye büyük bir fırsat sunuyor. Pasifik kıyısındaki ülkeler arasındaki ekonomik dinamizm bir zamanlar Akdeniz limanları arasındaki dinamizmi çağrıştırmaktadır.
“Yeni Akdeniz”, Pasifik’te yaşanmaktadır.
Asya-Pasifik’in onyıl içerisinde global GSMH dağılımında birinci sıraya oturacak olması, bu “Yeni Akdeniz” coğrafyasındaki İNOVATİF İHRACAT PAZARLARI‘nı giderek büyütmektedir.
Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya binlerce yılda gelen Türkler, Asya ile yakınlaşarak, İnovatif Refleks için, özlerinde de yer alan Uzakdoğu (Asya) kaynaklarını kullanmalıdırlar.
Gelişme/Etkileşim aksı Pasifik bölgesine kaymıştır. Uzaklardaki ABD ve Çin’e hızla yakınlaşarak Yeni Akdeniz’deki etkileşimlere dahil olarak, gelişme trendini yakalamalıyız.
İnovasyon Sıralaması
- Japonya 5.
- Tayvan 8.
- Singapur 9.
- Kore 17.
- Hong Kong 23.
- Malezya 25.
- Çin 32.
- Endonezya 33.
- Hindistan 41.
- Türkiye 50.
Kaynak: WEF_GlobalCompetitivenessReport_2013-14
Asya-Pasifik pazarları, Japonya’nın liderliğinde inovasyon sıralamasında önümüzde yer almaktadırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder