19 Ağustos 2017 Cumartesi

Türk Evi, Yahya Kemal

Türk Evi, Yahya Kemal



Yahya Kemal: “Çok ayakta duruyor az oturuyoruz”

“Misâfirim vatanın bir harâbezârında”.

“Yakın vakitlere kadar kiracı sıfatı müstahkar bir sıfattı: Mahalle kiracının vücudunu hissederdi; şimdi ne bu sıfatın mânâsı kaldı, ne de bu his.” 

“(…) lisânımızda izdivaç kelimesi evlenmek masdarıyle ifâde olunur. İzdivaç etmiş erkeğe ve kadına evli denilir, ev bark hayatta en güzel bir kıymeti ifâde eder. Ev kadını kadınlığa izâfe edilen en yüksek sıfattır. Bilâkis bekâr ve içgüveyisi hoş telaffuz olunur kelimelerden değildirler. Böyle uzun süren bir göçebe hayâtından bezeceğimiz tabiî idi.”

“Türk evi bozulduktan sonra yalnız ev zevkini değil, cedlerimizin yere yurda çok bağlı olduklarını da unuttuk.”

“(…) Türkün bu vatanda yerleşmemiş ve muhâcerete hazır bir unsur olduğunu isbât etmeye çalışan ağyâr bu fikirleri yaydılar. Bizim bilgiçlerimizi avladılar. Cedlerimiz göçebe değildiler, fethettikleri memleketlerde yerleştiler.”

“Biz ancak bu son asırda Türk evi bozulduktan beri kirâlık evlerde sürünüyoruz. Eski Türk evini tahayyül, şiir sâhasında kalsın; onu hayatta bir daha ihyâ etmek muhâldir. Cedlerimizin evleri ve eşyâsı yaşayışlarının tarzından doğmuştur. Bağdaş kurmak şilteyi, minderi; sahandan elle yemek leğenle, ibriği, el silecek sırma havluları îcâd etmişti.”

 “tepeden tırnağa kadar yeni mürebbîlerimize benziyoruz”


“Saçlarımızı onlar gibi kestiriyoruz, onlar gibi traş oluyoruz, onlar gibi yiyor, onlar gibi içiyor, onlar gibi yatıyor, onlar gibi çok ayakta duruyor, az oturuyoruz.”





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder