GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN
SEÇKİ
“İlk düşünürümüz Bilge
Tonyukuk’a (646-726) minnetle”
28 Şubat 2018
“SİZ KİMİN ADAMISINIZ?
O halde 28 Şubat da dâhil, bütün darbeleri açıklamaya çalışırken
esas üzerinde durulması gereken husus Batı-Türkiye arasındaki hegemonik ilişkilerin sürekliliği ve
devlet-toplum ilişkisinde devletin belirleyici konumunun sürekliliği ekseninde
yoğunlaşmalıdır. 28 Şubat sürecinde FETÖ yapılanmasının önünün
açıldığı, kamu ve ordu içindeki örgütlenmesinin kesafet kazandığı ve benzeri olayların
anlamını da bu bağlamda kavramak mümkün olacaktır.
“15 Temmuz olayı, aslında askeri darbe ve müdahalelerin üzerindeki
örtüyü kaldırıp atarak gerçeğin anlaşılmasında önemli bir dönüm noktası olduğu
gibi, bir çelişkinin nasıl çözüldüğüne dair de ciddi bir veriyi ortaya koymuş
bulunmaktadır. Tarihsel çelişkinin çözüm
noktası buradadır: Batı’nın
Türkiye ilişkilerinde kurduğu hegemonyanın da devletin toplum üzerinde kurduğu
tahakkümün de sonuna gelinmiş, sivilleşme dinamiği demokratik sürecin
hızlanmasına katkı yapacak, onun önünü açacak bir enerji üretmiştir.” Bugün 28 Şubat’ın adamlarını, Batı Çalışma Grubu
çetesinin nerede olması gerektiğini tartışan var mıdır? Hepsi tarihin mahkûm
ettiklerinin yanında çöplükteki yerlerini almışlardır.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/28-subatin-adamlari-nerede/haber-712036
-----------------.
“15 Temmuz akşamı Türkiye, Batı’nın nasıl hain bir pusuya yattığını, müdahale için fırsat kolladığını çok net olarak görme fırsatı
buldu. Ankara, bu gerçeği bildiği için hızla devleti tahkim etmekte, ülkeyi dış
saldırılara karşı korunaklı hale getirmeye çalışmakta.
Salih Müslim’in Türkiye’ye iade edilmemesi işte bu büyük resmin
küçücük bir parçası. Türkiye’de gözaltına alınan ya da tutuklanan Avrupalı biri
için dışarıda ve içeride kıyamet koparıp derhal serbest bırakılmasını
istiyorlar; ama mekan değiştiğinde, olay yeri Avrupa’nın herhangi bir ülkesi
olduğunda Türkiye’nin talep ettiği birini asla vermedikleri gibi bir de
“demokrasi”, “özgürlük” kahramanı ilan ediyorlar. Medyadaki hakim havaya bakıldığında Türkiye’nin şu ana kadar içeri aldığı, hakkında soruşturma yürüttüğü
isimler ya masum bir gazeteci ya da masum bir din adamı; Türkiye, her zaman
haksız, her zaman zorba, her zaman kötü!
İşte bu havanın artık değişmesi gerekiyor. Türkiye, bu
adaletsizliği, haksızlığı daha fazla içine sindiremez.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/kurtulus-tayiz/avrupanin-hali-abdden-farkli-degil/haber-712037
-----------------------.
“Özetle, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi Maliye Bakanı
Naci Ağbal'ın deyimi ile "40 kere düşünülmesi gereken" bir konu.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile, pancar üreticisi, şeker tüketicisi,
fabrika çalışanları, yöre halkı-esnaf, hayvancılık sektörü, alkol ve maya
üreticileri, yani ülke kaybedecek. Kim kazanacak? Kentin en değerli yerindeki
fabrikaları ve arsaları yok pahasına satın alarak ranta dönüştürenler ile
Türkiye'ye genetiği değiştirilmiş mısırdan elde edilen mısır şurubu satacaklar
kazanacak. Buna değer mi?”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/sekerde-ozellestirme-sadece-fabrikalarin-satilmasi-degil/405099
------------------------.
------------------------.
-------------------------.
“Evet, toplumsal kişiliğimizin sağladığı gücümüz var ama
unutmayalım ki bu genetik güce rağmen bizler de az hatalar yapmadık. Bir daha hataya düşmemek, varlığımız, birliğimiz ve bütünlüğümüz
için kendi “ben”imizle en büyük savaşı kazanmak zorundayız. Kişisel
takıntılarımız, arka kimliklerimiz, ideolojik çıkmazlarımız, aşırıya giden
taraftarlıklarımız için bir farkındalık yakalamak zorundayız. Yakalamak zorundayız ki Türkiye; milli ve manevi değerlerini,
kültürünü, dünyaya örnek bir mücadele ile kazanılmış cumhuriyet ve onun
değerlerini bir potada buluştursun, bir ve bütün kılsın. Aksi halde bir tarafta
cepheye koşan askerlerin mücadelesi sürerken diğer tarafta bu mücadeleye alaycı
tutumla bakanlarımız eksilmez.
Unutmayalım ki gerçekten
çok işimiz var. Toplum olarak öz değer köklerimize sahip çıkmalı, değişim,
dönüşüm ve gelişme seyrine kendi eliyle yön verebilen bir liderlik trendini
yakalayan Türkiye’nin gelişme seyrinden ödün vermemeliyiz. Daha çok bilimsel araştırma yapmak, daha çok teknoloji ve patent
üretmek zorundayız. Tüm bunlar için
ısrarla takıntı haline getirdiğimiz kendi doğrularımızın bekçisi olmaktan artık
kurtulmalı ve bu milletin hakikatinde buluşmalıyız. Ötekinin
gönlünde yer almayı, en azından buna aday olmayı başarmalıyız.”. http://www.haber7.com/yazarlar/ilhami-findikci/2561595-otekinin-gonlune-girmek/?detay=1
--------------------------------.
“- Ama Türkiye’de şeker kullanımı yüksek ki, büyük ölçüde kendi
tüketimimizle şekerpancarı üretiminde dünya beşincisi konumundayız. Gıda
ve Tarım Bakanlığı verilerine göre 16.7 milyon ton olan Türkiye
üretimi dünyanın yüzde 6’sı düzeyinde.”. http://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/1856022-turkiye-uc-urunde-dunya-lideri
--------------------------------.
--------------------------------.
“Çin’le olan ticaretimizde bizim aleyhimize ciddi açık var.
Siyasetse son yıllarda yapılan üst düzey ziyaretlere rağmen henüz istediğimiz,
sanırım isteyeceğimiz seviyede değil. Bunda Soğuk Savaş’ta farklı kamplarda yer
almanın, Kore Savaşı sırasında karşı karşıya kalmış olmanın, Uygurlara
uygulanan baskıların payı muhtemelen büyük.”. http://www.karar.com/yazarlar/mensur-akgun/cin-6327
---------------------------------.
“Esasında Türkiye, Erdoğan’la birlikte, tam da bunu yapıyor. Bu
Doğu’nun büyük dönüşümünün Türkiye’den başlayan yolculuğudur
da...
Bu dönüşüm için şunu
da söylemek abartı olmaz; Doğu Avrupa’dan başlamak üzere, Hazar’a kadar uzanan
ve diğer tarafta Büyük Mağrip dediğimiz Kuzey Afrika coğrafyasını da kapsayan
büyük bölgede Türkiye
merkezli bir ortak refah (commonwealth) birliği imkânı, Türkiye’deki bu büyük
dönüşümle birlikte doğuyor.
Ortak refah!
Britanya ilk sanayi
devrimine commonwealth iddiasıyla başlamıştı. Ortak refah olarak tercüme
edeceğimiz bu ideal, esasında yalnız ana ülke (İngiltere) için refah,
Britanya’da olanlar için bile, bu refahtan arta kalanlarla yetinmek anlamına
geliyordu. Şimdiki endüstri devrimi ise, özü gereği çok merkezli ve ortak
refahı (commonwealth) ne kadar yaygınlaştırırsa, eskinin yerine geçebilecek
imkâna sahip. Bu açıdan Pasifik'teki Asya ülkelerinin Avrasya'da Türkiye gibi
ülkelerin bölgelerindeki ortak refah oluşturmaları eskisinden niteliksel olarak
ayrılan bir paradigmaya tekabül eder ki gerçek “commonwealth” budur.
Bu bağlamda tam bugün
Latin Amerika’da Venezuela’nın yaptığını Afrika’da pekâlâ Cezayir yapabilir.
Venezuela petrol yataklarına bağlı dijital para birimi Petro’yu geçenlerde
tanıttı. Ben Petro’nun çok önemli ve sahici bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.
Zengin doğal kaynakları olan ülkeler yeni para sistemlerini, ilk aşamada bu
kaynaklara bağlı olarak, dijital ağ teknolojisinin imkânlarından da
yararlanarak oluşturabilirler. Türkiye, bu adımları heyecanla destekleyecektir.
Bugün karşılıksız bir para olan doların ticari egemenliği bile tek başına
küresel kriz nedenidir ve esasında bu para sistemi de teorik olarak bitmiştir.
Tabii esas olan ana akım Batı kaynaklı iktisat
safsatalarının bitmesidir. Bu bittiği zaman
başta Afrika olmak üzere, Doğu ve Güney ülkelerinde milyonlarca insanın
ölmesine neden olan sömürgecilik de gerçek anlamıyla bitecektir.”. http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cemil-ertem/akdeniz-in-oteki-kiyisi--2618138/
-----------------------------.
“İyi niyetle hazırlandı
Proje iyi niyetle
hazırlanmış bir projedir.
Tabii ki yeni
yetiştiricilerin desteklenmesi, yeni yetiştiricilerin üretime katkıları
önemlidir.
Ama unutmayalım, her
türlü değişime rağmen koyun yetiştiriciliği yapan milyona yakın köylümüz var.
Bunların yetiştirdikleri koyun varlığı 34 milyon. Öncelikle üzerinde durmamız gereken sorular var:
- Mevcut üreticiler
neden üretimi artırmıyor?
- Neden ahırlar boş ve
değerlendirilmeyen meralar var?
Bu sorulara cevap
bulursak, koyun üretimine daha kısa sürede imkân buluruz.
Çıkan ürünü teşvik,
yığınla üreticiyi memnun etmek, üretimin kısa sürede artmasına imkân verir.
Yeni üreticileri
üretime yöneltmek için verilecek teşvikler üretim artışını sağlamayabilir.
“300 Koyun” projesini
bakanlık herhalde bu açılardan değerlendirecektir.”. http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/gungor-uras/300-koyun-2618128/
---------------------------------.
“Afrika görevinde bizler; bir yandan bu coğrafyadaki FETÖ yapılanmasını tahriklerini bertaraf ederken
diğer yandan inşa ve ihya gayreti gösteriyoruz.
İhya gayretimiz; Batı gibi "yardım edilmiş yoksulluk" yerine, "giderilmiş yoksunluk" noktasında... Hal böyle olunca biz Türkler, Afrika'daki hemen her ülke ile işbirliği, ortaklık kurmada avantajlı hale geliyoruz.
Çin'in finans gücü ve ucuz fiyatlarına rağmen bizlerin bu kıtada tercih ediliyor olması, Zeytin Dalı operasyonunda gösterdiğimiz sivil hassasiyetten, etrafımızdaki batan ulusların cankurtaran filikası olmamızdan, insanlığın kıblesi Kudüs'ü korumamızdan, daha önemlisi, Afrikalılarla geleceği birlikte yazma niyetimizden kaynaklanıyor.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2018/02/28/afrikada-turk-oykusu-yazmak
İhya gayretimiz; Batı gibi "yardım edilmiş yoksulluk" yerine, "giderilmiş yoksunluk" noktasında... Hal böyle olunca biz Türkler, Afrika'daki hemen her ülke ile işbirliği, ortaklık kurmada avantajlı hale geliyoruz.
Çin'in finans gücü ve ucuz fiyatlarına rağmen bizlerin bu kıtada tercih ediliyor olması, Zeytin Dalı operasyonunda gösterdiğimiz sivil hassasiyetten, etrafımızdaki batan ulusların cankurtaran filikası olmamızdan, insanlığın kıblesi Kudüs'ü korumamızdan, daha önemlisi, Afrikalılarla geleceği birlikte yazma niyetimizden kaynaklanıyor.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2018/02/28/afrikada-turk-oykusu-yazmak
--------------------------------------.
“Türkiye 'asimetrik
düzen'in girdabından çıkamasın diye, Danıştay Saldırısı'ndan, Hrant Dink
cinayetine, AK Parti kapatma davasından, Gezi olaylarına, '28 Şubat'ın benzer
algı operasyonları ve 'gerilla iletişimi'yle, sürekli saldırıya maruz kaldı.
Çok şükür ki, Anadolu'daki sessiz devrim ve 'ekonominin demokratikleşmesi' süreci, bu kumpasların tümünü bertaraf etti. '17-25' ve 15 Temmuz FETÖ
hain darbe girişimi 'Milli İrade'yle un ufak olunca, Türk halkının özgüveni ve
'Milli Egemenlik' duruşuyla '28 Şubat' da tarihin karanlık sayfalarına
gömüldü. Doğu Akdeniz'de ilk deniz sondajı müjdesi, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı, 'asimetrik düzen'in '28 Şubat' operasyonunun başarısızlığının tescilidir.
Hepimiz, bunca insanımızın haksız yere ödediği bedelin insani sorumluluğuyla, Türkiye'yi Avrasya'nın en güçlü, en etkili ülkesi yapmakla mükellefiz.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2018/02/28/28-subatin-hedefi-dogu-akdenizdi
Hepimiz, bunca insanımızın haksız yere ödediği bedelin insani sorumluluğuyla, Türkiye'yi Avrasya'nın en güçlü, en etkili ülkesi yapmakla mükellefiz.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2018/02/28/28-subatin-hedefi-dogu-akdenizdi
-------------------------------------.
“Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerinin ne denli köklü
ilişkiler olduğunu hatırlatmaya bilmem gerek var mı?
Atalarımız Batılı sömürgeci devletlerden çok daha önce bu coğrafyada varlık göstermişler, bu coğrafyanın imarı için uğraş vermişlerdi.
Şimdi de Türkiye aynı misyonu sürdürüyor.
Bu elbette Batılı sömürgeci devletleri ziyadesiyle rahatsız ediyor. Fakat Türkiye bu bağımlılık düzenini aşalı çok oldu.
O bağımlılık düzenini kuranlar, içerideki işbirlikçilerine yıllarca "ne işimiz var Afrika'da" dedirtip durdular.
Bunca yılın ve artan kapasitenin ardından herhalde dost, düşman anlamıştır Afrika'da ne işimizin olduğunu...”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/fahrettinaltun/2018/02/28/turk-ordusunun-gucu
Atalarımız Batılı sömürgeci devletlerden çok daha önce bu coğrafyada varlık göstermişler, bu coğrafyanın imarı için uğraş vermişlerdi.
Şimdi de Türkiye aynı misyonu sürdürüyor.
Bu elbette Batılı sömürgeci devletleri ziyadesiyle rahatsız ediyor. Fakat Türkiye bu bağımlılık düzenini aşalı çok oldu.
O bağımlılık düzenini kuranlar, içerideki işbirlikçilerine yıllarca "ne işimiz var Afrika'da" dedirtip durdular.
Bunca yılın ve artan kapasitenin ardından herhalde dost, düşman anlamıştır Afrika'da ne işimizin olduğunu...”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/fahrettinaltun/2018/02/28/turk-ordusunun-gucu
-----------------------------------.
---------------------------------------.
“Tabii ki, ABD bu planları yaparken
Rusya da geri planda kalmak istemiyor. Rusya, Türkiye'nin güçlü bir ülke
olmasını isterken "Çok güçlü" olmasını frenliyor! O nedenle Kremlin,
Türkiye'nin Suriye operasyonlarına destek verirken, tam anlamıyla büyük bir
darbe vurmasını da Esad rejimi üzerinden engelliyor.
Çünkü Türkiye, Suriye'de güç kazanırsa, yeni kurulacak hükümet Ankara'nın ekseninden çıkamaz.
Rusya eğer Suriye'de Türkiye'nin bu gücünü hissederse, birkaç ay içinde ülkenin bölünmesine AB D ile ortaklık eder. İşler bu kadar karışık ve bu kadar TÜRKİYE'ye bağlı...
Bütün bunları bilen Ankara da AFRİKA 'da...
Türkiye TAŞ DEVRİNİN TAŞLAR TÜKENDİĞİ İÇİN BİTMEDİĞİNİ BİLİYOR...
YENİ DÜZENİN YENİ VE BÜYÜK OYUNCUSU OLMAK İÇİN SAHADA...
ROL İSTEMİYOR, GİDİP ALIYOR... ENGELLEMEYE ÇALIŞANLAR DA TOKADI YİYOR...
DURUM BU . DİLEYEN KARŞIMIZA DİKİLSİN...
ŞAMAR SESİ AFRİKA 'dan duyulur....”. https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2018/02/28/samarin-sesi
Çünkü Türkiye, Suriye'de güç kazanırsa, yeni kurulacak hükümet Ankara'nın ekseninden çıkamaz.
Rusya eğer Suriye'de Türkiye'nin bu gücünü hissederse, birkaç ay içinde ülkenin bölünmesine AB D ile ortaklık eder. İşler bu kadar karışık ve bu kadar TÜRKİYE'ye bağlı...
Bütün bunları bilen Ankara da AFRİKA 'da...
Türkiye TAŞ DEVRİNİN TAŞLAR TÜKENDİĞİ İÇİN BİTMEDİĞİNİ BİLİYOR...
YENİ DÜZENİN YENİ VE BÜYÜK OYUNCUSU OLMAK İÇİN SAHADA...
ROL İSTEMİYOR, GİDİP ALIYOR... ENGELLEMEYE ÇALIŞANLAR DA TOKADI YİYOR...
DURUM BU . DİLEYEN KARŞIMIZA DİKİLSİN...
ŞAMAR SESİ AFRİKA 'dan duyulur....”. https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2018/02/28/samarin-sesi
-------------------------------------.
“Dün Erbakan, bugün Erdoğan: Tarih öncülerimiz hep
hedefte
Bugün Afrin’de verilen mücadele, 28 Şubat’ta başlayan
mücadeledir. İşte bu ruhu öldürmek istiyorlardı. Başaramadılar, başaramayacak.
Ne kadar çokuluslu destek bulsalar da başaramazlar artık. O gün Erbakan’ı
durduranlar bugün Erdoğan’ı durdurmak istiyor ve akla gelen bütün yöntemleri
deniyor. Çünkü onlar, bu milletin tarih öncülerinin tamamını
hedef aldılar, yok ettiler etmeye çalıştılar.”.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/28-subat-ve-15-temmuz-ayni-cephedir-hedef-dun-erbakandi-bugun-erdogan-2044649
--------------------------------------.
“MOSKOVA: ‘BUGÜN RUSYA VE PAKİSTAN DIŞ POLİTİKA ORTAĞI HALİNE
GELMİŞTİR'!
Klişe, ‘tekrarladığınız kadar anlamını yitirir’ demektir. ‘Büyük
Resim’ de öyle. Saha önemli. Yanına harita koymalıyız. Birbirlerini
anlatıyorlar; Pakistan ve Hindistan’ın tam üye olmasıyla beraber Şanghay
İşbirliği Örgütü, Afganistan’ın tüm komşularını temsil etmekte! Bu ‘cepheyi’ de anlatıyor...
Pakistan’ın Afganistan konusunda tüm süreçlerde Rusya ile ‘yakın
koordinasyonu’ kabul etmesi, Suriye’deki Türkiye-Rusya ‘koordinasyonunun’ bir
türevini ifade ediyor ama aynı zamanda bölgesel ittifakları genişletiyor!
Genişletiyor da ne oluyor? ABD’nin derin nüfuz ettiği, güçlü
ordusu nedeniyle özel konuma sahip bir ülke daha Rusya ile askeri işbirliği
kuruyor!
Rusya, Pakistan’ın terörle mücadele operasyonları için askeri
destek sözü verdi ve önemlisi, iki ülke arasında askeri işbirliği
oluşturuluyor. Zaten Pakistan’ın ‘söz dinlemediği’, ABD askeri yardımının
kesildiği, daraldığı, İslamabad’ı cezalandırdığı bir zamana denk geliyor.
Meşhur, ‘eksen kayması’ yani.”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/nedretersanel/onumuzdeki-yol-2044648
GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN
SEÇKİ
“İlk düşünürümüz Bilge
Tonyukuk’a (646-726) minnetle”
2 Mart 2018
GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN SEÇKİ
“İlk düşünürümüz Bilge
Tonyukuk’a (646-726) minnetle”
3 Mart 2018
“Gelgelelim Economist'in bu saldırgan yayını bize bir kez daha
şunu gösteriyor. Batı'daki Türkiye düşmanlarının
gıdasını temin edenler hâlâ içerideki işbirlikçiler. Ve bu
işbirlikçilerin pek çoğu medya sektöründe. Artık açık açık terör
propagandası yapamıyorlar. Fakat dışarıya enformasyon sağlıyorlar, manipülasyon
ve propaganda desteği sunuyorlar.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/fahrettinaltun/2018/03/03/evet-mesele-ulusal-guvenlik-meselesi
“Kötü müttefik sayesinde(!) Türkiye, sektör sahibi oldu. Bugün savunma
sanayimiz, geliştirdiği yeni kabiliyetlerle teröre karşı parmak ısırtan başarılara imza atıyor.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2018/03/03/olum-olur-biz-olmeyiz
“Türk milleti, millet olma bilincini
dosta düşmana ilan ederken, Türkiye'nin elini zayıflatmak isteyen her türlü
odağın yapacağı ilk iş ne olabilir?
Tabii ki toplumun sinir uçlarına dokunmak, marjinal gündem üretmek, milleti bölmek, kamplaşmayı tetiklemek, manevi alana nifak tohumları ekmek vs...
Sosyal medyanın, kamuoyu manipülasyonu amacıyla psikolojik harekât ekipleri tarafından, sinsice kullanıldığı günümüz şartlarında Türkiye'nin içine sürüklenmek istendiği tartışma ortamının konu başlıkları tuzaklarla dolu değil mi? Yatak yorgan yorumları, asansör hayalleri, yoğun bakım senaryoları... Sözde din ile cinselliğin kesişim kümesinden türetildiği izlenimi veren başlıklar... Memlekette, yığınla sorun ve öncelikle çözüm bekleyen dosya varken genç yaşlı, kadın erkek milyonlarca insanı peşine katan sanal ve hatta tehlikeli gündem!”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/muderrisoglu/2018/03/03/etki-ajanligi
Tabii ki toplumun sinir uçlarına dokunmak, marjinal gündem üretmek, milleti bölmek, kamplaşmayı tetiklemek, manevi alana nifak tohumları ekmek vs...
Sosyal medyanın, kamuoyu manipülasyonu amacıyla psikolojik harekât ekipleri tarafından, sinsice kullanıldığı günümüz şartlarında Türkiye'nin içine sürüklenmek istendiği tartışma ortamının konu başlıkları tuzaklarla dolu değil mi? Yatak yorgan yorumları, asansör hayalleri, yoğun bakım senaryoları... Sözde din ile cinselliğin kesişim kümesinden türetildiği izlenimi veren başlıklar... Memlekette, yığınla sorun ve öncelikle çözüm bekleyen dosya varken genç yaşlı, kadın erkek milyonlarca insanı peşine katan sanal ve hatta tehlikeli gündem!”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/muderrisoglu/2018/03/03/etki-ajanligi
“Amerikalıların
yaklaşık yüzde 25’i son üç yılda glutensiz beslenmeye geçti. Türkiye’de ise
glutenden korkup yemeyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunun sebebi sosyal
medyada ve basında çıkan glutene dair haberler. Oysa araştırmalar sağlıklı
bireylerin zayıflamak için glutensiz beslenmesiyle hastalığa davetiye
çıkardığını gösteriyor”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/cumartesi/selahattin-donmez/2018/03/03/gluten-degil-eksikligi-hasta-ediyor
“Keşke görebilseniz!
Köleliği burada başlatanlar şimdi karşımızda ezilmekte. Muazzam bir Erdoğan ve Türkiye sevgisi var. Bunu sokaklarda çok rahat görüyorsunuz.
Ve buradaki her noktada TÜRK DEVLETİ var. Bazen öğretmen olarak, bazen işadamı olarak, bazen polis olarak, bazen istihbaratçı olarak... AMA VAR ...
Dışarıda böylesine büyük bir savaş verilirken bazılarının bunu hala anlamaması bizi şaşırtıyor... Peki vazgeçecek miyiz?
Elbete hayır!
Ok yaydan çıktı. Büyük Türkiye kuruluncaya kadar devam. Kimse de durduramaz. Önceden bunlara ANKARA 'da yeniliyorduk. Şimdi ayak izlerinin olduğu coğrafyada tokat atıyoruz... Atacağız da...
Onlar da biliyor. Yaşayarak öğreniyorlar....”. https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2018/03/03/disaridaki-turkiye
Köleliği burada başlatanlar şimdi karşımızda ezilmekte. Muazzam bir Erdoğan ve Türkiye sevgisi var. Bunu sokaklarda çok rahat görüyorsunuz.
Ve buradaki her noktada TÜRK DEVLETİ var. Bazen öğretmen olarak, bazen işadamı olarak, bazen polis olarak, bazen istihbaratçı olarak... AMA VAR ...
Dışarıda böylesine büyük bir savaş verilirken bazılarının bunu hala anlamaması bizi şaşırtıyor... Peki vazgeçecek miyiz?
Elbete hayır!
Ok yaydan çıktı. Büyük Türkiye kuruluncaya kadar devam. Kimse de durduramaz. Önceden bunlara ANKARA 'da yeniliyorduk. Şimdi ayak izlerinin olduğu coğrafyada tokat atıyoruz... Atacağız da...
Onlar da biliyor. Yaşayarak öğreniyorlar....”. https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2018/03/03/disaridaki-turkiye
GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN SEÇKİ
“İlk düşünürümüz Bilge
Tonyukuk’a (646-726) minnetle”
4 Mart 2018
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/deniz-gokce/hindistan-buyumede-c2cin-ekonomisini-gecti/haber-713295
“Bir
ülkede iç savaş ya da devlete karşı bir isyan arzulanıyorsa, o ülkenin tarih ve
edebiyatına müracaat edilir, fıkra ve masallarında izler aranır. Eski
isyancıların genetiği takip edilir. Bir çatışma
varsa devamı, çatışma yoksa icadı, sönmek üzere ise yeniden alevlendirilmesinin
yolları aranır.
Ana unsur dışındaki
unsurlardan olup bir şekilde kendilerini dışlanmış, hak ettiklerini
alamadıklarını düşünenler, bir iç savaşta ya da iktidarın veya devletin zaafa
düştüğü ilk fırsatta, hükümete, devlete ve ana unsura karşı duydukları kini her
fırsatta tatmin etmeye yönelecekleri için bir tutuşturucu olarak
değerlendirilirler, bu sebeple de yabancı güçler için önemlidirler.
Savaş, işgal gibi
dış tehditlerin artması, yıllardan beri birbirleriyle mücadele etmekte olanları
uyandırabilir ve onlara, ortak düşmana karşı birleşme lüzumunu hissettirebilir.
Fakat gruplar arasındaki iç mücadelelerin yaraları çok derin ise yabancı
güçlerin kurulmakta olan birliği bozması kolay olacaktır.
Antropolojik
bilinçaltı ele geçirilmiş bir ülkenin karadan işgaline gerek yoktur.
İçeriden vuruş,
içeride müttefiklerin olmasıyla mümkündür, özellikle de istihbaratta. “Yabancı
kördür”, istihbaratta müttefiki olmayan yabancı bir güç, o
ülkede operasyon yapamaz.
İçeriden vuruş,
dışarıdan vuruştan daha tahripkâr olur. Çünkü yabancının,
toplumun sinir uçlarını içeridekiler kadar ayrıntılı bilmesi mümkün değildir.”.
http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/ceriden-vurus-2-855652
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/erhan-afyoncu/2018/03/04/bilmeyenlere-kanun-dersleri-yenilmez-turk
“Ne var ki ABD askeri ve ekonomik gücünü
kaybettikçe terör, darbe, iç savaş ve ticari yaptırımlarla tanımlanan sabotaj ve kaos siyasetine daha
çoksarılıyor/sarılacak.
Amerikan siyasetindeki ahlaki kepazelik, ikiyüzlülük ve barbarlık onun hegemonya arayışının omurgası haline gelmiş durumda.
Fakat istediği sonucu alması bundan sonra çok zor.
Küresel rekabet kızıştıkça Türkiye'nin uluslararası alanda daha bağımsız hareket etme imkânı da artıyor.
Bu anlamda son iki asırdır hiç olmadığı kadar bağımsız hareket etme kabiliyetine kavuştuğumuz bir sürecin içindeyiz.
ABD'yi 'evine uğurladığımız' bu çok kutuplu süreç, emin olun hem ülkemize hem dünyaya daha çok refah ve barış getirecektir.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/bercan-tutar/2018/03/04/goodbye-america
Amerikan siyasetindeki ahlaki kepazelik, ikiyüzlülük ve barbarlık onun hegemonya arayışının omurgası haline gelmiş durumda.
Fakat istediği sonucu alması bundan sonra çok zor.
Küresel rekabet kızıştıkça Türkiye'nin uluslararası alanda daha bağımsız hareket etme imkânı da artıyor.
Bu anlamda son iki asırdır hiç olmadığı kadar bağımsız hareket etme kabiliyetine kavuştuğumuz bir sürecin içindeyiz.
ABD'yi 'evine uğurladığımız' bu çok kutuplu süreç, emin olun hem ülkemize hem dünyaya daha çok refah ve barış getirecektir.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/bercan-tutar/2018/03/04/goodbye-america
“Tabii bu arada ittifak görüşmeleri yapacak, belki
küçük bir iki adım da atacak ama asıl hedefi yerel seçimlerde HDP'yle "gizli ittifak" yaparak büyük şehirlerde
başarı elde etmek.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2018/03/04/caresizligin-ittifaki
“Mamafih gittikleri yerlerdeki bir takım dar kafalılar bazıları üzerinde bir takım dışlanma ve
ayrımcılık da yapmadılar değil. Satırlarında, dizelerinde bu kötü muamelelerden
de bahsederler. Aslında bizde de benzer durumlar yaşandı. Çok uluslu, çok milletli imparatorluğun hoşgörü
anlayışından tekçi ulus devlet anlayışına geçilmesiyle beraber “öteki”ne karşı
hoşgörü azaldı. Mesela aslen Üsküplü olan Yahya
Kemal: “Rumelileri ezelden ebede kadar ‘Muhacir’ telakki etmeğe alışmış olan
İstanbullu ve Anadolulu milletdaşlarımız bu itikadlarında ne kadar
yanılıyorlar. Ah, bu ne fecî dalâlettir!” derken bu kabullenme probleminin aynı
milletin çocukları arasında dahi olabildiğini göstermektedir (Çocukluğum,
Gençliğim, s. 55). Romanya Tatarlarından olup Türkiye’ye göç eden tarihçi Prof.
Dr. Kemal Karpat hoca da kendi yaşadıklarından yola çıkarak bunu teyid eder:
“Biz nereye gitsek ‘Yabancı’ muamelesi gördük. Romanya’da bizi ‘Türk’ diye
aşağıladılar. Buraya geldik, ‘Romanyalısın sen, Türk değilsin, olamazsın’
dediler. Sadece okulda değil, günlük hayatta da bu tür aşağılamalara ve benzeri
birçok şeye maruz kaldık. ‘Siz dışardan gelmişler, sizin kanınıza gavur kanı
karışmış, hakiki Türk olamazsınız’ gibi lafları çok işittim” (Dağı Delen Irmak,
s. 113).”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/sonucta-hepimiz-mcir-degil-miyiz-2044705
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder