11 Mart 2017 Cumartesi

Türk Kültürü: Kaynak Kişiler

ERHAN, Mehmet Safiyüddin (Eşrefoğlu)

(Bursa 1954) Eski eserler koruyucusu. Köklü bir aileden gelmektedir. Bursa Eşrefîlerinden Abdülkadir Eşrefoğlu ile Atıfet Hanım'ın oğludur. Kendi anlatımıyla, "Tarihi ahşap bir külliyede doğup, tarih ve Bursa kültihiiylc meşgul olan amcaları merhum Ziya Eşrefoğlu ve muhiti merhum Fahamüddin Ulusoy ile merhum Hezarfen İsmail Sönmez ve diş tabibi Adil Onar'dan, aile ve Bursa tarihine dair mazi şuurunu ve tedkiklerini zevk etmiş, ahşap mimari eserler üzerindeki görgü ve icra melekesini artırmıştır".

Aile büyükleri içinde tanınmış hattatlar vardır. Bunlardan kalan malzemeleri kullanarak hat sanatını öğrendi. Bu arada geçmişi 1734'e değin uzanan ahşap binaların onarım ve restorasyon işine başladı. Bir süre sonra kendisini tümüyle bu uğraşa verdi. Bursa ve İstanbul'da bulunan vakıf ahşap binaların kısmi veya genel onarımlarını, bizzat kendisi de çalışarak yönetti. Ayrıca Bursa'da, ahşap evler ve kullanım özellikleri üzerine inceleme ve araştırmalarda bulunarak, bunların fotoğraf ve slayt koleksiyonlarını hazırladı, çeşitli toplantılarda izleyicilere sundu.
Müze ve benzeri yerlerdeki bazı eserlerin bakım ve onarımı ile de ilgilenen E, Bursa'da yatan ünlüler ve başka kişilere ait türbelerin, mezar taşlarının gerektiğinde nakli ve yeniden ihyâsı ile, fotoğrafla arşivlenmesi ve benzeri çalışmaları sürdürmekte (1999).

http://bgc.org.tr/ansiklopedi/erhan-mehmet-safiyuddin-esrefoglu-.html


Süleyman Uludağ 

Süleyman Uludağ (d. 1937, Akyazı köyü, Amasya), akademisyen, ilahiyatçı. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi. Uzmanlık alanı olan tasavvuf tarihinin yanı sıra iktisattan siyaset bilimine ve toplum bilimine birçok alanda telif ve tercüme eserlerin ve makalelerin yazarıdır.

http://www.kitapyurdu.com/yazar/prof-dr-suleyman-uludag/1072.html



Mustafa Kara

http://www.kitapyurdu.com/yazar/prof-dr-mustafa-kara/3053.html
http://ilahiyat.uludag.edu.tr/akademik.kadro/Kadro_view.php?editid1=55


Selami Ali

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/vehbi-tulek/519750.aspx

Aziz Mahmud Hüdai

Aziz Mahmud Hüdayi (1541 Şereflikoçhisar - 1628 İstanbul), Anadolu’da yetişen büyük Velîlerden olup, Halvet’îyye Sufi İslam Tarikat’ının bir alt sınıfına ait olan Bayram’îyye Tarikat’ının devamı niteliğinde bulunan Celvet’îyye (Celvetî) Tarikat’ının kurucusudur.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Mahmud_H%C3%BCdayi


http://m.yenisafak.com/yazarlar/leylaipekci/kulturu-kaynagindan-cekmek-2036690


Ey Anadolu! İrfanının kaynağından haberin var mı?

Leyla İpekçi 14 Mart 2017

Batı'nın eskiden diplomatik çalışmalar, kültürel faaliyetler, küresel buluşmalar gibi projelerle Batı dışı toplumlara karşı gerçekleştirdiği kültürel ekonomik ve siyasi tahakküm, uluslararası konjonktüre müdahale etmeye başladığımızdan beri Türkiye'ye düşmanlık kisvesine bürünerek hızla alenileşmeye başladı.
Siyasi gündemde izlediğimiz Batılı faşizan tutumları kayda geçirmeye devam ederken: Bizi küresellik adı altında tektip yapan ve insani değerlerimizi hadım eden baskın Batı kültürüne karşı ne yapabileceğimizi, evrensel insanlık havuzuna kendi adımıza neler daldırabileceğimizi konuşmaya daha yeni başladık.

Kültürel şuralar bunun bir göstergesi. Fakat dünyadaki pek çok kültürü sorgusuzca kendine dönüştürebilen bu hegemonyaya düşman olmadan, kendi değerlerimizdeki yalın ve derin güzellikleri nasıl kültürel devamlılığa tahvil edeceğiz, bunun acilen istişaresi ve tatbiki gerek.
***
Uzun süredir hemen her veçhesiyle bu mevzuya hayatımızın içinden örneklerle değinmeye çalışıyorum. İşte Üsküdar'daki kıraathanede oturmuş, çayımı yudumlarken rastladığım hocanın kültürel hayatımız ve medeniyetimizi ihya edecek değerlere dair serzenişlerini bu kapsamda ele almaya ihtiyaç duydum.
Kültür Bakanımız Nabi Avcı'nın kulakları çınlasın, önceki yazımda bir kısmını paylaşmıştım. Kaldığım yerden devam edeyim. Çünkü onun söyledikleri tam da yapılması gerekenlerdi bence. Meydanlara sığmayan bir şair, bir ozan bugün niye çıkmıyor diyerek... Sadece akademisyen gazeteci ideolog değil, meseleyi kaynağından bilen kişiler gerek diyordu hoca. Mahalli klasik olmuş kişiler! Ve isimleriyle somutlaştırıyordu örneklerini.

Beş yıldızlı otellerde açılış kapanış toplantıları yapmaktan sıra gelmiyor kültüre diyordu ki hemen her seferinde kültürel faaliyetlere katılanların paylaştığı bir şahitliktir bu. Uzmanlaşmış, emanet ehli olmuş, sahada ömrünü vermiş insanlar var. Onları gündelik hayatın dip akıntılarından bulup yaşayan hayatın dilinden sanata / zanaata tercüme etmek gibi bir işlevi lüzumsuz bulan kültürel faaliyetler kapsayıcı olur mu?

Devletin bu ehil kadroyu mahalli yaşamdan takip edip bulması, onların zanaatına, işine, emeğine değer vermesi, okullaşma ve uzmanlaşma konusunda onların zevk ve tecrübelerinden yararlanması gerekir. Kültürün devamlılığı ve güncellenmesi, geleneğin bugünün ruhuna devri böyle sağlanır. Evet kaynağından öğretmek / öğrenmek ve güncellemek... Hocanın çayı bardağında soğuyor, o ise giderek sertleştiriyordu tonunu.
***
Hacı Bayram türbesi ve çevresinde restorasyon ve çevre düzenlemesi yapıldı, taş yığını haline gelmiş. Oraya gelen kişi Hacı Bayram'a olan muhabbetini, aşkını irfanını nasıl sulayacak o taşlar içinde? Çevrede cenaze levazımatı, incik boncuk satılıyor. Bu mudur medeniyet ve kültür ihyası?
Hacı Bayram silsilesinden gelen Lamekanî'nin kabri bir hastane içinde köpek sığınağı olmuş. Manisa'da 16'ıncı asrın Itri'si kabul edilen Kenzî Hasan Efendi'nin kabri refüjde kalmış, üzerinden yol geçirilmiş. Yunanlılar Niyazi Mısri'nin Limni'deki kabrinin üzerine bina yapmış ama biz burada refüj geçirmişiz.

Aziz Mahmud Hüdai, Üsküdar'daki türbesinin çevresinde bulunan kitapçı ve incik boncukçularda divanı satılmayan bir aziz. Bir zamanlar yazmaları evleri kütüphaneleri dolduran bu azizin türbesinde bile divanı bulunmuyor! 800'üncü doğum yıldönümü vesilesiyle iki yıldır kültürel faaliyetlerle andığımız Yesevi'ye dair kaç uzmanımız var?

Hakkarilili Taha-i Hakkarî'yi, Karslı Harakanî'yi göremeyen, Kastamonulu Şaban-ı Veli'yi, Erzurumlu İbrahim Hakkı'yı göremeyen, Baku ile Kastamonu'yu birleştiremeyen ve oradaki Şirvani'yle buradaki Şaban-ı Veli'nin bağını kuramayan kafa nasıl bir şuur ile şura gerçekleştirir?
Din deyince kurallar bütününden ibaret bıraktık. Yaşayan Kuran'ların hayatını, tavırlarını, sözlerini, eserlerini bilmeden, ihya etmeden iman tam olabilir mi? Ya 'güzel ahlak?' Bu zatların eserlerinin bugünün dilinde yeniden işlenmesi, -uzmanlarının ki Anadolu'nun sıradan hayatında pek çoktur sayıları- bulunup tecrübe ve zevklerinden yararlanılması gerekir.
İzmir'de köklü İslam kültürü mirası yok deyip bu şehri alışveriş ve turizmden ibaret bırakmışız. Ey İzmir! Konak yakınlarında büyük bir Mısri kültürü yaşanmış, biliyor musun? Sokak arasında kimsenin bilmediği kırık dökük bir restorasyon yapılmış şimdi. Haberin var mı ne olduğundan? Ey Malatya Mısri'nin 400'üncü doğum yılı geliyor, haberin var mı?
***
Onlarca eser bırakmış büyük zat Mecidüddin İsa Saruhani'den haberdar mısın ey Manisa? Ey Adana! İsmail Emre'den haberin var mı? Ey Sivas! Şemseddin-i Sivasî divanını okudun mu? Ey Erzincan! Bahaeddin Erzincanî adlı büyük zatın nefesini çektiğinden haberin var mı? Ey Kastamonu! İki binden fazla külliyat bırakan Şabaniyye silsilesinden haberin var mı?
Ey Erzurum! Pasinler'in Güllüköyü'nden çıkan Osman Kemali'nin şaheserlerinden haberin var mı? Hazretin evinin işlevsel bir kültür mirası olarak kullanılmasını istemez misin? Ey İznik, Gölmarmara, Afyon, Isparta, Adıyaman, ey her belde! Bu toprakları adım adım mayalayan azizlerin nefesini çekmekte olduğunu, Anadolu irfanı dediğimiz ruhun kaynağında bu canlı sözlerin olduğunu ne zaman hatırlayacaksın?

Ey Beyoğlu, Hasan Cihangirî gibi bir aziz yaşamış, bu eğlence mekanlarının arasından görünen tarihi mabedin yakınlarında. Haberin var mı? Ey Fatih. Aydınoğlu tekkesinde yatan Ünsi Hasan adlı büyük zattan ve eserlerinden haberin var mı? Ünsi menakıbından kaç sinema filmi çıkar, haberin var mı? İbrahim Has'ı yetiştiren bu kültürün bugün gençlere vampir hikayeleri pazarlamaktan gayrı bir sorumluluğu yok mu?

Ey Anadolu! Aksiyoner insanlarla Muhammedî aşka dünyaya dağıtarak çorak iklimlerin çiçek bahçesine su vererek gül bahçesine dönmesi sağlayan hazretlerin hakikat dilinde sana ve insanlığa söylediklerinden haberin var mı? Anadolu irfanının kaynağını beslemek, dağıtmak gibi bir sorumluluğun yok mu?

Çaylar soğumaya devam ediyor konuşmaktan. Elan!

http://www.yenisafak.com/yazarlar/leylaipekci/ey-anadolu-irfaninin-kaynagindan-haberin-var-mi-2036757

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder