İlk Sinolog Tonyukuk 716, Çin'de doğdu, Çin'i içselleştirdi.
İlk Hindolog Biruni 1017, 30 yıl Hind'de seyahat etti. Tarihi Hind'i yayınladı.
Rumi Hindolog Cemil Meriç 1916'da Rumeli'nde doğdu. Hind hakkında 4 yıl çalıştı, kitaplar yazdı.
646'dan 2016'ya 1370 yıllık Sinoloji, Hindoloji düşünce çizgimiz Cemil Meriç ile Rumeli Dimetoka'sında Garbiyat ekolü ile buluşmuş bir Doğu (Çin Hind) Batı (Rumi) sentezidir. Orhun, İndus, Ganj ve Meriç nehirlerinden gelen yüksek debili çağlayışımız bizleri steplerden su kenarlarına taşımıştır.
Batılılar ise Hind kaynaklarını alabildiğine sömürmek üzere çıktıkları talan yolculuklarının adını Keşifler olarak, soyguncuların da adını Kaşif olarak takmışlar karşılaştıkları Asya kökenli Kızılderili insanları da Hintli olarak adlandırmışlardı.
Cemil Meriç, en büyük Garbiyatçı'mızdır, Batı Medeniyeti'nin temelini araştırırken karşısına Hind çıkmış ve ilk kitabını Hind'e ayırmıştır; Hind Edebiyatı (1964).
O halde Garbiyatçılık'ın başlangıç noktası Hind'de ve Çin'dedir; Hindoloji ve Sinoloji'de erbab olmak lazımdır.
JönTürkler'in ve ardılı aydınların aklına Avrupa'ya Hind'den bakmak hiç gelmemiştir.
Avrupa, Hind kaynaklarına giderken biz ise Avrupa kaynaklarına yönelmişiz.
Türkler, binyıllar süren yolculuklarının neticesinde karşılaştıkları Medeniyet yapıları; Çin, Hind, İran, İslam, Rum ile birlikte bir Medeniyet İttifakı'nı insanlığa armağan etmişlerdir ki Batılılaşma'dan da kasıt bu ittifaka eksik olan Garb (Avrupa) parçasının da eklenmesidir.
Çini, Hindi ve Rumi'nin en rafine anlam ve yorumları Türklerin meydana getirdiği Medeniyetler İttifakı'nda anlamını bulmuştur.
Batılılaşmak, bu manada aslında Türklerin inat ve kararlılıkla takip ettikleri bir coğrafi yönelimdir ki, manevi anlamda Batı'nın beslendiği Eski Yunan (İyonya), Eski Hind (Gazneli, Timur, Babür) ve İslam (Horasan, Maveraünnehir, Mezopotamya, Endülüs) ın hep birlikte sentezi Türkler tarafından Batı'ya aktarılmış ve varedilmiştir.
Batılılar ise Hind kaynaklarını alabildiğine sömürmek üzere çıktıkları talan yolculuklarının adını Keşifler olarak, soyguncuların da adını Kaşif olarak takmışlar karşılaştıkları Asya kökenli Kızılderili insanları da Hintli olarak adlandırmışlardı.
O halde Garbiyatçılık'ın başlangıç noktası Hind'de ve Çin'dedir; Hindoloji ve Sinoloji'de erbab olmak lazımdır.
JönTürkler'in ve ardılı aydınların aklına Avrupa'ya Hind'den bakmak hiç gelmemiştir.
Avrupa, Hind kaynaklarına giderken biz ise Avrupa kaynaklarına yönelmişiz.
Türkler, binyıllar süren yolculuklarının neticesinde karşılaştıkları Medeniyet yapıları; Çin, Hind, İran, İslam, Rum ile birlikte bir Medeniyet İttifakı'nı insanlığa armağan etmişlerdir ki Batılılaşma'dan da kasıt bu ittifaka eksik olan Garb (Avrupa) parçasının da eklenmesidir.
Çini, Hindi ve Rumi'nin en rafine anlam ve yorumları Türklerin meydana getirdiği Medeniyetler İttifakı'nda anlamını bulmuştur.
Batılılaşmak, bu manada aslında Türklerin inat ve kararlılıkla takip ettikleri bir coğrafi yönelimdir ki, manevi anlamda Batı'nın beslendiği Eski Yunan (İyonya), Eski Hind (Gazneli, Timur, Babür) ve İslam (Horasan, Maveraünnehir, Mezopotamya, Endülüs) ın hep birlikte sentezi Türkler tarafından Batı'ya aktarılmış ve varedilmiştir.
O zaman soru şudur; Batı'yı temsil eden Avrupa Birliği mi yoksa Türkler midir?
Orhon nehrinden Meriç nehrine;Büyük Asya'dan Rumeline; Tonyukuk'dan Cemil Meriç'e Büyük Düşünürlerimize Vefa-Bekamızı daim edelim.
Cemil Meriç, soyadının imlediği haliyle Türklerin Hind-Avrupa Medeniyet İttifakı serüveninin, Avrupa topraklarından Türkler adına Hind boyutuna açılmış çağrısıdır.
Avrupa, medeniyet ilhamının kökleri, eski Yunanistan ve eski Hindistan'ın birikimlerinde yer almaktadır.
Türkistan'lı Bilgelerden Harezmi (780-850) ve Biruni (973-1048) dünyanın ilk Hindologlarıdır.
Biruni de 1017-1050 yılları arasında Gazne, Kabul, Keşmir ve Pencap üzerinden büyük ihtimalle Thanesar'a uzanan 30 yıllık Hindistan seyahatlerini Kitâb'üt-Tahkîk Mâ li'l-Hind kitabında toplamıştır.
İlk Hindologlarımız Harezmi ve Biruni'nin mesajlarını 1000 yıldır okuyamadık. Umarız, 1017'de ilk Hindologlarımızdan Biruni'nin ilk Hind seyahatinden 1000 yıl sonra, son Mütefekkirimiz ve Hindoloğumuz Cemil Meriç'in de mesajını kaçırmayız; Cemil Meriç'in doğumunun 100.yılı bu okumaların artık yapılması için bir vesile olmalıdır.
Hindistan Devleti, kurucuları Nehru'nun bizzat ifadesiyle Hindistan'ın kuruluşunda Hindular ve Müslümanların ana iki kurucu sütun olduğunu ifade etmektedir. Bu manada Hindistan'ın İslam Alemi'ne katılması konusunda Türkiye'nin yapacağı öncülük; stratejik bir misyondur.
Makedonyalı İskender Rumi'nin 2350 yıl önceki Hind Seferi'nin ardından Hindi Rumi Mütefekkirimiz Batı Trakya Dimetoka'dan, Medeniyetler Beşiği Hatay'dan, Dünya Başkenti İstanbul'dan Merhum Cemil Meriç'in Hindistan Külliyatı; Türk Medeniyeti'nin 3. Bin Yılının Aydınlanma Manifestosu'dur.
Meriç nehri üzerinde yeralan Dimetoka, Filibe, Pazarcık yerleşmeleri de Rumi Türklerin bu sefer de Murat Hüdavendigar üzerinden Batı'ya akan Rumeli hatlarıdır.
İnönü üzerinden devlet politikası olarak dayatılan Helenizm, Türkleri tarihsel köklerinden koparmıştır. Cemil Meriç'in Hindistan Külliyatı ise
Hind/Horasan/Hitit/Hatay üzerinden Medeniyetler İttifakımızın yeniden canlandırılması adına, köklerinden yükselecek bir Misyon ve Vizyonu içermektedir.
19.yy Pozitivizmi ile başlayan İZM'lerin sonudur, Cemil Meriç. 1960'larda İZM'lerin (Sosyalizm,Marksizm, Liberalizm) Türkiye'de en dağdağlı döneminde Hind Edebiyatı kitabının yayınlanması ise yönelinmesi gereken Doğu adresine yönelik ilk çağrıdır; Hint-Avrupa Hattı'dır.
HİND-AVRUPA
Sıfır'ı Hint buldu, Türkistan'lı Harezmi de matematik işlemlere uyguladı; bütün bunları alıp uygulayarak Sıfır'ı Bir yapan ise Avrupa oldu. Zor olan sıfır'ı bir yapmak ise bunu ne Türkler ne de Hint yapmıştı.
Avrupa'nın temellerinde aslında hangi H vardı? Helen, Hint?
Türklerin yayıldığı Güney Asya, "Nil-AmuDerya bölgesi"yle beraber, Avrupa Yeniçağı öncesinde en geniş kültürel yayılım alanına sahip bölgedir. (Felsefe Atlası, s.102).
Avrupa'nın Anası Anadolu kitabında da Avrupa'nın temelindeki Anadolu olgusu açıklıkla izlenmektedir.
Türkler, Hindistan'ı Avrupa'ya taşımışlardır. Avrupa'nın temelinde Hint vardır (İskender, matematik, logaritma)
İlk Hindolog-Şarkiyatçılar (Harezmi, Biruni) Türklerdir. Şarkiyatçılık bizde (850), Avrupa'dan (1100) eskidir.
Hindistan-Horasan-İran-Anadolu-Rumeli çizgisi, Avrupa'nın Hind-Helen-Avrupa köklerine karşın kendi Hind-Avrupa gelişim çizgimizdir.
Veda (Hint), Ayasofya (Rumi) ve Kutadgu Bilig (Türkistan)in anlamları tek ve ortaktır: KUTSAL BİLGİ.
Şarkiyatçılığımız için Doğu'da konular ve alanlar engindir: Altay dilleri üzerinden Pasifik-Hint Okyanusu, Basra Körfezi bağlantısı gibi; gözümüz hep dışarıda...
Avrupa'ya Hind'den bakmak hiç aklımıza gelmemiştir. Avrupa, Hind kaynaklarına giderken, bizler ise Yeni Osmanlılar, Jön Türkler üzerinden Avrupa kaynaklarına takılmışız. Hint'te yokuz, Avrupa kompleksi beynimizi yiyip bitirmiş; kör etmiş.
Harezmi, Biruni, Cemil Meriç gibi kendi kaynaklarımıza neden yabancıyız, anlamak mümkün değildir. "Avrupa'nın Ana'sı Anadolu" kitabını bir Alman yazmıştı. Aslında "Avrupa'nın Ana'sı Türkiye ve Hindistan". Aydın kılıklı Hamaliye takımı Avrupa'ya tapınacağına, Avrupa'nın köklerini incelese bunları görürdü.
Hind'i ve Hind Matematiğini Avrupa'ya aktaran ilk şarkiyatçılar Türklerdi; Harezmi ve Biruni.
Hind-Avrupa dilleri teorisindeki Hind, aslen Avrupa'nın temelidir; esas temel Yunan değildir.
Şarkiyatçılığımızın ana noktası Hindistan Araştırmaları, Garbiyatçılığımızın temeli ise Avrupai Osmani Araştırmalarıdır.
Lahor, Agra, Yeni Delhi; Hind'de ışı ışıl imar ve mimarimizdir.
HİNT'ERLANDIMIZ
- Anakıta-Anadolu
- Hindoloji
- Tarihsel Çizgi
- Hindistan'daki Devletlerimiz
- Türkler ve Hindistan
- Türk Dünyası ve Hint Dünyası
- Altay-Aryen
- Dil
- İslamiyetp
- Tasavvuf
- Nakşibendilik
- Süryaniler
- Katoliklik
- Kurtuluş Savaşı
- Bölgesel Güçler Birlikteliği
- HİNTerland
- ASAM
- Şarkiyatçılarımızın Eserleri..Hindoloji
- Sek-i Hindi
- Dış Ticaretimiz
- Öneriler
- Yollar
- Hind-Avrupa
- Tamilce-Türkçe
Büyük Mütefekkirlerimiz, Hind'i yazmışlar; Harezmi, Biruni, Halide Edip, Cemil Meriç, Bülend Ecevit.
Sinolog BilgeTonyukuk (d.646) ile başlayan Düşünce Tarihimiz Hindolog Cemil Meriç (d.1916) ile Garb'daki Doğu'yu ve Hind'i keşfetmiştir; 1300 yıllık düşünce birikimi, 3.binli yılların muştusudur.
Tonyukuk ile başlayıp Cemil Meriç ile taçlanan abidevi, çağlarüstü düşünürlerimize doktoralarla vefa ve bekamızı daimkar kılalım. Bilge Tonyukuk'un, en Doğu'da, Orhun nehri kenarında Taş Yazıtı ile başlattığı Düşünce Yolculuğumuz, Son Mütefekkir Cemil Meriç'in en Batı'da Meriç boylarında ciltler dolusu Külliyatı ile; Batı'nın içindeki Doğu'yu keşfederek, her iki dünyayı Medeniyetimiz üzerinden birleştirmiştir.
AYDIN sıfatlı karanlık gladyotörler gündemi karartırken, doğumunun 100.yılında AMA (görmez) Cemil Meriç, binyıllarımızı aydınlatıyor.
AYDIN sıfatlı karanlık gladyotörler gündemi karartırken, doğumunun 100.yılında AMA (görmez) Cemil Meriç, binyıllarımızı aydınlatıyor.
Son Mütefekkirimizin kitapları 5000 sayfaya yaklaşan bir külliyat meydana getirmiştir.
Blog'da her ikisinin de kütüphanesi oluştu..
http://leventagaoglu.blogspot.com.tr/2016/12/cemil-meric-kutuphanesi.html
http://leventagaoglu.blogspot.com.tr/2016/11/bilge-tonyukuk-yazlar.html
Demek ki ana kutuplar bunlar..
Doğu Batı Kuzey Güney.
Dört Kutuplu Medeniyet..
İlk düşünür Tonyukuk'dan başlayarak, Son Mütefekkir Cemil Meriç eksenindeki Misyon, doğru kaynaklara yönelme anlamında, memlekete yapılması gereken önemli bir hizmettir.
Tonyukuk, Çin kültürü ile, Cemil Meriç ise Fransız kültürü ile büyümüşler ama yerliler..
Ne Çinli ne de Fransız olmuşlar..
Bunu göstermek lazım insanımıza.
"Düşünce adamlarını anlamak, öncelikle onların nerede ve nasıl konumlandıklarını tespit etmekle mümkündür. Cemil Meriç, koyu Müslümanlık devri (1917-1925), şoven milliyetçilik devri (1925-1936), sosyalistlik devri (1936-1938), araf devri (1938-1960), Hind devri (1960- 1964), sadece Osmanlı devri (1964-) safhalarıyla yaşadığı düşünsel dö- nüşüm yıllarında, bir münevver olarak soran, sorgulayan, eleştiren bir anlayışla bu dünyada kendisini konumlandırma çabası göstermiştir. Bu çalışmada, Meriç’in düşünce safhaları gözetilerek, öncelikle “yer” ve “yerlilik” kavramları ele alınacak, akabinde “yerlilik” düşüncesinin bir fikir işçisi olan yazarın zihinsel dünyasındaki yansımaları üzerinde durulacaktır." http://edebiyat.gumushane.edu.tr/user_files/files/Sempozyum.pdf
....................................................................
TANIMIYORUZ HİNT'İ. 1964 yılında yayınladığı “Hind Edebiyatı” ve 1976 yılında yayınladığı “Bir Dünyanın Eşiğinde” eserleriyle bize haberler getirmeye başladı.
- “Tanımıyoruz Hint'i. O ülkeye en büyük hükümdarını armağan eden Türk, Hint'i tanımıyor. Tanımıyoruz Hint'i. Ekber'e rağmen tanımıyoruz. Sebük Tekin'in oğlu Hezarbütgede'yi mescit eylerken Elbiruni fikir hazinelerini taşımış Doğu'ya, Yunan felsefesiyle Himalaya bilgelerinin felsefesini karşılaştırmış, İslâm tasavvufuyla Hint tasavvufunu kaynaştırmış. Elbiruni'ye rağmen tanımıyoruz Hint'i.” Cemil Meriç; Jurnal I,İletisim Yayınları, 8. Baskı, 1998, İstanbul, s.147
- Hint'i tanımak zorundayız İnsanlığın irfan ve idrakine istikamet veren iki yaratıcı millet var: Hint ve Yunan... Biz bu iki ülkenin merkezindeyiz. Akdeniz Doğu ile Batı'nın zifaf yatağı...Tanımıyoruz Hint'i, Jurnal s. 150
- “ Aydınlarımızın tecessüsü hiçbir zaman Himalaya zirvesine yükselemedi.” Cemil Meriç; Bir Dünyanın Eşiğinde, İletişim yayınları, İstanbul, 2010, s.85
- “ Hint'i tanımak zorundayız, çünkü İslâmî tefekkürün sertac-ı iptihacı tasavvuf o ülkeden fışkırdı. Cetlerimiz İslâm'ı kabul etmeden önce Budisttiler. Hint'i tanımak zorundayız. Asya düşüncesinin dayandığı temel Hint düşüncesidir. Hint'i tanımak zorundayız. İnsanlığın irfan ve idrakine istikamet veren iki yaratıcı millet vardır. Hint ve Yunan.. Biz bu iki ülkenin merkezindeyiz. Akdeniz Doğu ile Batı'nın zifaf yatağı. İnsanlık korkunç bir buhran'ın pençesindedir. Kosmoslaantropos arasındaki binlerce yıllık âhenk sona erdi. Avrupa maddeyi fethederken kendini unuttu. İnsana kendini bulduracak büyük terkibe ancak Hint sayesinde varabiliriz.” Jurnal I, s.147
- “ Hint her inanca söz hakkı tanıyan bir ülke olduğu için ikinci vatanım oldu” Jurnal I, s.370
- “Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. (…) Yunan mucizesi bütün ihtişamını Asya’ya borçlu: Pythagoraslar, Demokritoslar, Lykurgoslar meşalelerini ya Ganj kıyılarında tutuşturmuşlardır, ya Nil kıyılarında.” Jurnal, s.374
- “ Hint, unsurların hışmından riyazet kalesine sığınmıştır. Hint düşüncesinde koyu renkler ağır basar. Hint, hayatı küçümseyenlerin vatanıdır. Hintlinin ruhu da Hint’in tabiatı gibi bir tezatlar mahşeri.” Bir Dünyanın Eşiğinde, s.90
- “Firavunlar diyarı muhteşem bir taş yığını, Fırat boylarında yükselen mamureler toprak altında, Atina hayal, Roma efsane... Hint beş bin yıldan beri var. Hintli elini kolunu bağlayıp hayaller aleminde yasasaydı, o büyük medeniyet nasıl doğar, nasıl gelişir, nasıl ayakta durabilirdi?” Bir Dünyanın Eşiğinde,s.90
- “ Hint düşüncesinin en önemli zaferi, değişmeyeni kavrayabilmesindedir” Bir Dünyanın Eşiğinde,s.89
- “Ha dağlarını seyretmişsiniz ha mimarisini, ikisinde de aynı heybet” Bir Dünyanın Eşiğinde,s.91
- "Gramer ve tıp kitapları bile çoğu kez manzum” Bir Dünyanın Eşiğinde,s.91
- Düşünce dünyasını fethe çıkanların uğrayacağı ilk ülke Hint olmalı. Hint bütün inançlara söz hakkı tanır. Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. Hint belki bütün hakikat değil ama hakikat. Bu Ülke, s. 45
- Olemp'i ararken Hint çıktı karşıma. Bu Ülke, s. 45
DOĞU ve BATI
İlk telif kitabı “Hint Edebiyatı” 1964’te yayımlandı. Bir dünya edebiyatı yazma düşüncesiyle yola çıkan Meriç, İran edebiyatı ile işe başlamış ama sonra Hint edebiyatına yönelmişti. Doğu medeniyetlerine karşı olan önyargıları yıkmayı amaçlayan ve dört yıllık bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkan eser, “Bir Dünyanın Eşiğinde” başlığıyla iki kez daha basıldı.
Hint Edebiyatı’ndan sonra Batı düşüncesinin önemli bir yönünü aydınlatmayı amaçladı. Bu düşünceyle sosyalizmin temelini atan ve sosyolojinin kurucusu olan Saint Simon hakkında bir eser kaleme aldı ancak basacak yayınevi bulmakta zorlandı. Eser, 1967’de Can Yayınları tarafından basıldı.
KAYNAKLAR
(Hakkında:
-----------------------------.
"6. OTURUM: Fransa’dan Hind’e…
Oturum Başkanı Doç. Dr. Ali Utku K
Kürşad Arıkan: Cemil Meriç’te Fransız Düşüncesinin Alımlanması
Doç. Dr. Aytaç Yıldız Cemil Meriç ve Oryantalizm: Bir Karşılaşmanın Düşündürdükleri Halil Koçakoğlu Bir Dünyanın Eşiğinde: Roger Garaudy ve Cemil Meriç’e Göre Hind Dünyası
Öğr. Grv. Ahmet Dağ Cemil Meriç’te Modernleşme ve Sömürgecilik Eleştirisi
http://www.hatay.gov.tr/
---------------------------.
http://www.hatayarge.com/Cemil _Meric/?okod=11 linkine, "Kısaca Eserleri" adıyla https://tr.wikipedia. org/wiki/Cemil_Meri%C3%A7 sayfası sonundaki "Dış Bağlantılar" kısmında yer verilesi önemli olsa gerek:
BİR DÜNYANIN EŞİĞİNDE
JURNAL
- Jurnal kitabından alıntılar
- Jurnal
- 'Doğumunun 100. Yılında Cemil Meriç' paneli düzenlendi
- 100.Yıl Paneli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder