GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN
SEÇKİ
25 Ocak 2018
“Bazılarının
kafası karışmış olabilir. Çünkü ağır bir dezenformasyonla sürekli muhatap
kılınıyoruz. Ancak, durumu anlamak o kadar da zor değil. Geçen yüzyıl
milyonlarca insanın ölümü pahasına çökertilen Osmanlı’dan ayırılan devletlerin,
işte Suriye ve Irak’ın son yüzyılına bir bakın. Acı ve kan dolu bir yüzyıl
geçirdikten sonra, bugünkü haline de bir bakın. Saddamlı günler dahi aranacak
hale geldi.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/markar-esayan/turkler-kurtler-ermeniler-e2-80-a6/haber-701644
“Bugün,
‘beşer’ kavramının oluşturduğu dairenin dışına çıkmadan (bu bazıları için çok
kolay bir yoldur) Dünya-Türkiye-R. Tayyip Erdoğan denklemine bakıp, iyi
okuduğumuzda;
Ne
kadar tarihi bir dönüm noktasında olduğumuzu anlayabiliriz. Eğer bu ‘okuma’yı
tarihe bırakırsak, kendimize yazık etmiş oluruz. Okumayla birlikte; ‘hepimizin
hikayesini yazan adamın hikayesini’ doğru dürüst yazamazsak, bizim hikayemizde
yarım kalacaktır. Türkiye’nin hikayesi akim kalacaktır.
Bu
handikaptan kurtulabilmek için;
Kategorik
taraftarlıktan ve karşıtlıktan kurtulabilen aklı selimlere ihtiyaç var,
vesselam.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/huseyin-besli/zamanin-ruhu-c2zamanin-kahramani-c2/haber-701626
“Bilindiği
gibi Türkiye’deki sol hareketler esas itibariyle organik bir sınıf temeli
olmadan ortaya çıktığı, daha çok aydın/bürokrat ideolojinin ‘devlet’ özneli bir
düşüncesinin çarpık yansıması olarak geliştiği için, bu
gruplar içinde yer alanların ‘solculuğu’ kolayca
Batıcılık üzerinden yerli olandan uzaklaşmaya açık olmuştur.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/solcu-olmak-icin-turkiye-dusmani-olmak-mi-gerekir/haber-701605
““Bugün Türkiye’nin Afrin
operasyonu karşısında ABD’nin organize etmeye çalıştığı orduya katılmakta
ahlaki bir sorun görmeyenlerin, kendisini sol veya benzeri sıfatlarla niteleyen
hastalıklı tavrının, sosyal şizofrenik grupların yaşadığı şahsiyet krizinin
sebeplerini araştırırken bu krizin tarihsel ideolojik esaslarına bakmak
gerektiği gibi, bu hastalıklı tavrı Türkiye
düşmanlığına dönüştürenlerin bireysel özelliklerine de ayrıca bakmak gerekir.” http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/solcu-olmak-icin-turkiye-dusmani-olmak-mi-gerekir/haber-701605
“Yeni nesil ekonomi, yeni
nesil işletmeler ve yeni nesil OSB’lerin birbirlerini tamamlayıcı olmaları
rekabet gücü yaratma açısından hayati önemdedir. Ar-Ge yoğunluğundan, patent
sayısına, dijital dönüşümün katlanarak büyüme potansiyellerine “sürekli yenilik
yaratma” koşullarını sorgulamadan bir OSB’nin yerini seçmek, parsel
büyüklüklerini belirlemek, sektör ve alt sektörlerdeki yerleşişimi yapmak ve
sinerji yaratan bir kümelende oluşturmak mümkün değildir.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-nesil-osbler-ve-patates-cipsi/400047
“…“Yeni dünya düzeninde
insana yatırım, geri dönüşü en yüksek yatırım aracı” olarak yükseliyor.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/buyume-insan-odakli-kalite-standardi-ile-gelecek/400076
“Türkiye’ye yönelik saldırıların Suriye ve Irak’taki terörist
unsurlar ile sınırlı olmadığı, Türkiye'nin topyekûn bir kuşatma altına alınma
girişimi ile karşı karşıya olduğu çok açıktır. Dolayısıyla bugün Türkiye ile birlikte sınır
komşumuz olan tüm devletlerin de beka sorunu vardır.
Türkiye’yi merkez alan bir daire çizersek
Avrupa’daki birçok devlet, Asya ve Afrika'daki birçok devlet de Türkiye’ye
yönelik kapsamlı jeopolitik ve stratejik kuşatma ve saldırının birincil, ikincil
ve üçüncül hedefleri konumunda olmaları sebebiyle beka sorunu yaşamaktadırlar. Çünkü Türkiye’nin tarihsel geçmişi ve beslendiği kökler hedef
alınmakta ve bu arka plan, bir
hayli ülkeyi içine almaktadır. “. http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/beka-sorunu-1-847230
“Özellikle Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın 'Kıbrıs
Barış Harekâtı'ndan bu yana ABD'ye yönelik liderlik düzeyinde en sert sözleri sarf ettiği açıklaması, Türkiye ve ABD'nin Suriye'de askeri olarak da karşılaşma ihtimalini gündeme
getirdi.
Afrin hezimetinden sonra ABD'nin Suriye stratejisini değiştirmesi artık bir real-politik mecburiyete dönüştü.
Bundan sonra ABD'nin önünde iki seçenek olacak.
Suriye'de ya PYD/YPG yerine meşru bir gücü destekleyecek ya da Türkiye'yle doğrudan her türlü çatışmaya girmeyi göze alacaktır.
Bu anlamda ABD için geri sayım başladı artık.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/bercan-tutar/2018/01/25/abdye-kudusten-sonra-afrin-dersi
Afrin hezimetinden sonra ABD'nin Suriye stratejisini değiştirmesi artık bir real-politik mecburiyete dönüştü.
Bundan sonra ABD'nin önünde iki seçenek olacak.
Suriye'de ya PYD/YPG yerine meşru bir gücü destekleyecek ya da Türkiye'yle doğrudan her türlü çatışmaya girmeyi göze alacaktır.
Bu anlamda ABD için geri sayım başladı artık.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/bercan-tutar/2018/01/25/abdye-kudusten-sonra-afrin-dersi
“Emin olun bugün
iki büyük sermayemiz var.
Birincisi siyasi
iradenin kararlı duruşu, ikincisi sahip olduğumuz milli seferberlik ruhu. Bu
iki unsurun birlikteliği sayesinde Türkiye karşı karşıya kaldığı taarruzları
püskürtebildi.
Dayatmalara boyun
eğmedi, kendi hedeflerinin peşinden gidebildi.
Şu günlerde milli
seferberlik ruhuyla hareket etmenin, siyasi iradenin kararlı bir duruş
sergilemesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bütün tehditlere,
uluslararası manipülasyonlara, kara propaganda girişimlerine rağmen Türkiye
Zeytin Dalı Harekâtı'yla PKK'ya karşı kapsamlı bir sınır ötesi harekât
başlattı. Bu harekât başlamadan önce içeride ve dışarıda Türkiye'nin bunu
yapmaması gerektiğini, bu adımın ağır bedelleri olacağını söyleyenlerin geldiği
duruma bir bakın.
Türk Silahlı
Kuvvetleri operasyona başladıktan ve hızla sonuç almaya başladıktan sonra, 5
yıldır PKK'ya özgürlük savaşçısı muamelesi yapan dış aktörler Türkiye'yle
ittifaklarının ne denli değerli olduğunu hatırlayıverdiler.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/fahrettinaltun/2018/01/25/bu-irade-bu-ruh
“Diyorlar ki,
Ankara’yı Afrin’e girmeye ABD kışkırttı. Hatırlayın binlerce TIR silah ve
mühimmad haberleri. Güney Ordusu, 30.000 kişilik sınır güvenlik gücü
senaryoları. Türkiye’yi bölgeye çekip, boğmak istiyorlardı. Bunu daha önce
yazdım. Afrin’de
Diyarbakır’daki gibi Hendek kazacaklardı. Hatay ve Anteb’e doğru genişleyeceklerdi. Amanos yeni
Kandil olacaktı. Akdeniz’den de vur-kaç saldırıları ile biz Afrin’e değil,
onlar Anadolu’ya gireceklerdi. Ama öyle olmadı. Ankara kışkırtmalara kanmadı.
Büyük oyunu gördü.”. http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/menbice-dogru-22776.html
“Tefekkürün
metâlaşması kapsamı bozmadı; derinliği kaybettirdi. Kapsama alanımıza her şey;
hattâ eskisinden çok daha fazla şey giriyor. Her şeyi konuşabiliyoruz. Sıkıntı;
hiçbir şey artık derinlikli konuşulamadığı için; konuşulan her şeyin yüzeyde
“yüzer geçer” bir şekilde, aktüel ajandalarla; o değilse tamâmen tesâdüfî veyâ
moda tercihlerle konuşulması. Hiçbir konuşma; söylendiği gibi ufuk açmıyor;
sâdece uçup, kaçıyor. Havâi fişek gösterisi gibi bir şey. Fikirler de havâîleşti. Havâileşme derinliğin yerini aldı. Bunu sâdece vasatlar için görmüyorum.
Elitler(!); meselâ Türkiye’de sosyal bilim akademisi de buna dâhildir. Nasıl oldu da on sene içinde sınıfsal
tahlillerden kimlik tahlillerine savrulduk? (Hayâtta karşılığı olmayan) sınıf
fetişizminden, bir başka fetişizme (hayâtta karşılığı olmayan) kimlik
fetişizmine yuvarlandık? Sakın özene bezene; bilim diye yaptıklarımız
fetişlerimizi pekiştirmekten ibâret kalmış olmasın..…”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleymanseyfiogun/satilik-fikirler-2043121
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder