14 Ocak 2018 Pazar

GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN SEÇKİ 15 Ocak 2018

GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN SEÇKİ

“İlk düşünürümüz Bilge Tonyukuk’a (646-726) minnetle”




15 Ocak 2018

“Ama Ara Güler hayatı boyunca dik durmuş bir Osmanlı/Türkiye aydını. Gerçekleri, tarihi, hikayeyi biliyor. Bize çarpan şeyin farkında. Kimseye eyvallahı yok. Hakikati, inandığını ifade etmekten kaçınmıyor.”.  http://www.aksam.com.tr/yazarlar/markar-esayan/ara-usta-olmak/haber-698383
“Özellikle son dönemde uluslararası politikanın üslubu, usulü, terminolojisi ve aktörleri dikkatle izlenildiğinde, dış ve iç politika parametrelerinin radikal şekilde genişlediğini görüyoruz. Böyle bir değişim ortamında uluslararası ilişkiler ve ittifaklar tablosu da çok inişli çıkışlı bir trend izleyecektir.”. http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/turk-rus-pers-ttifaki-mumkun-mu-2-844906

“Turizm sektöründe olan biteni sağlıklı, gerçekçi olarak değerlendiremezsek, sektörün sağlığa kavuşması güçleşir. Türk ekonomisi bundan zarar görür.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/turizmcilerin-gelirleri-dusuyor-kredileri-artiyor/398462

“Ekonomik eğitimi desteklemek ve ekonomik araştırmaları zenginleştirmek için zengin ekonomik veri ve bilgiler sunan EVDS sisteminin teknik altyapısı 2017 yılı ekim ayında yenilenmiştir.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-evdsde-yok-yok/398490

“İşte bu barajlardan birinin üzerinde yapılan devasa Türk bayrağı geçtiğimiz günlerde yerinden söküldü. Arnavutluk’taki göstericiler bayrağı hem yerinden söktü hem de Türkiye karşıtı söylemlerde bulundu.
‘Mirdita, History and Actually’ adlı grubun yaptığı protesto gösterilerini siyasiler de destekliyor aslında. Örneğin Arnavut Milletvekili Pjerin Ndreu, barajdaki Türk bayrağının yerli halkı provoke ettiğini belirtiyor.” . https://www.dunya.com/kose-yazisi/turk-sirketi-dev-bayrak-yapti-arnavutlukta-isyan-cikti/398468

Ve bana sorarsanız Türk müziğinin çağdaş yorumlanmış oryantal tınıları, doğru kurguyla dünyada dinlenir, sevilir. Yeter ki isteyelim. Dünya müziğinde böyle bir arayış da mevcut. Sertab’ın Eurovision başarısını unutmayalım ve arkasındaki Serdar Erener aklını da bir kenara yazalım. Konunun Türk mutfağının dünya standartlarında yeniden yorumlanıp sunulmasından farkı yok aslında. Yerelden yola çıkıp küresel düşüneceğiz.
Peki bizde böyle bir çaba var mı? Otantik müziğimizi dünyaya dinleten güzel çalışmalar var ama popüler müzik alanında iddialı bir çaba görünmüyor. Dünya müzik piyasasını sarsacak bir proje peşinde ısrarla koşan yok. Yurt dışında bir şeyler deneyenler ve fazla uzatmadan annelerinin ligine dönüyorlar. Peki bu iş kolay mı? Ezber yöntemlerle zor tabii ki. Dünya müziğini yönlendiren ABD’de çok müthiş bir rekabet var. Her yerden giden binlerce sanatçı adayı amansız bir zirve mücadelesi veriyorlar. Öyle gidip birkaç deneme yapmakla olmaz.
O yüzden Kore modelini öneriyorum. Orada ciddi bir yetenek bulma ve yetiştirme mekanizması çalışıyor. Yarışmalarda başarı kazananlar şirketlerde işe alınıyor, eğitimlerden geçiriliyor ve süreç profesyonelce yürütülüyor. O Ses Türkiye yarışması kaç sanatçı kazandırdı Türkiye’ye? Üç beş? ABD’deki versiyonu onlarca, Kore’deki ise yüzlerce sanatçı çıkardı. Esas önemli olan yarışmalar sonrasındaki teşvik mekanizmasıdır ve bizde eksik olan da odur. Sezen Aksu dışında sanatçı yetiştirmiş kaç sanatçımız vardır? Azdır.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/tr-pop/398453

“İnsanlar artık hayatları boyunca üretken olmak istiyorlar. Yeni dünya düzeni bunu gerektiriyor. Yeni Türkiye düzeni de gerektirmeli. Birçok şirket sizi işe alınca onlarla evlendiğinizi düşünüyor! Ama yeni nesil farklı. Mutsuzsa katlanmıyor. İşlerinde ve yaşamlarında anlam arıyorlar. Para onlar için her şey değil. İnsanlar sadece çocuklarıyla ilgilenmek için değil, bir mola vermek veya yeni bir konuda eğitim almak için gerektiğinde işlerinden boşanmak istiyorlar. Bu geçiş halleri gelecekte çok daha önemli olacak. Belki bizim toplumda biraz daha geç gerçekleşir ama insan kaynaklarımız bu geçişlerin üretken bir insan olmanın bir parçası olduğunu dikkate almak zorunda.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/2018de-dikkat-edilmesi-gereken-egilimler/398485

Elektroniğin devleri otomobil dünyası için teknolojiler geliştirirken, otomobilin dev tedarikçileri de uzun süredir geleceklerini tehdit eden bu gelişmenin elbette farkındalar. Özellikle içten yanmalı motorlara sahip araçlara üretim yapan tedarikçiler nasıl bir dönüşüm yaşayacaklarını, bu dönüşüm sırasında ne kadar hasar alacaklarını bugünden hesap etmeye başladılar.”. http://www.haberturk.com/yazarlar/hakan-ozenen-2156/1796568-usenme-fuara-git-utanma-kopyala

“Büyük şehirlerimizdeki trafik sorunumuzu da düşündüğümüz zaman dizel araçların bizim sağlığımıza etkisi gerçekten korkutucu boyutta.”. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/emre-ozpeynirci/-20-derecede-fuar-mi-olur-40709912

“Çok harcıyoruz...
Biz çok yatırım yapıyoruz da cari açık büyüyor kandırmacısından kurtulmak zorundayız. Biz çok yatırım yaptığımızdan değil, ürettiğimizden çok tükettiğimizden cari açık veriyoruz.
2017’de üretimimiz 100. Yatırım ve tüketimimiz 105.4 olacak. Biz yıllardır % 3 - 5 dolayında büyümek için 100 milli gelirin 20 - 25’ini yatırıma yönlendiriyoruz. Kalan 75 - 80’ini tüketecek yerde 80 - 85’ini tüketiyoruz. Böylece tüketim ve yatırım toplamı 105’e ulaşıyor. Milli gelirin % 5 dolayında üzerine çıkıyor.
İşte tüketim ve yatırım toplamı olarak ürettiğimizden fazla yaptığımız harcamayı karşılamak için dışarıdan borçlanıyoruz. Bu fazla harcama “Cari Açık” oluşturuyor.
Harcamanın anası tüketim. Danası yatırım. Harcamayı artıran yatırım değil tüketim. Gerçekçi olalım. Cari açığı küçültmenin tek yolu tüketimi sınırlamak. Bu tüketim yapısı ile, bu üretim yapısı ile cari açık sorunu devam eder. Cari açık kendiliğinden küçülemez.”. http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/gungor-uras/gelir-100-ama-harcama-105-4--2590913/

Halkın değerlerini geri kalmışlık göstergesi olarak gördü, onlarla çatıştı.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/fahrettinaltun/2018/01/15/abdullah-gul-oteden-beri
“Pek çok konuda önemli başarılar elde eden Türkiye, maalesef eğitimde ilköğretimden üniversiteye kadar yığınla sorunlar ile boğuşmaktadır. Bunların üstesinden gelmenin yolu ortak akıl ile üretilip sıkı sıkıya takip edilen, sürdürülebilir bir eğitim sisteminden geçmektedir. Parça parça iyileştirmeler, kurumlar veya şahıslar bazında elde edilen başarılar aldatıcıdır. MEB, YÖK ve bütün paydaşlar palyatif tedbirler, içi boş belgeler üretmekten vazgeçerek, birlikte Yeni Türkiye’nin eğitim sistemini oluşturmak zorundadırlar. İlgili bütün kurumlar yeniden “başaramadık” pişmanlık ve uyarısını duymamak için eğitimde ihtiyacımız olan reformu hemen başlatmalıdırlar.”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/zekeriyakursun/egitim-ve-ogretmen-hayaller-ve-gercekler-2041991

“Bahsedilen karşılaşmalarda  bir terim daha dikkât çeker: Yabancılaşma. Yabancılaşma ise “yabanî”nin migreni gibidir. Müthiş bir şikâyet edebiyâtı çıkar ortaya. Topluluğun içinden çıkan, ecnebîlerle yakın temasta olan ve onların “Zeligleri” olan unsurlara, içeriden gelen tepkilerin bayrağı olan bir kelimedir bu. “Siz onları taklid ederek, içinden geldiğiniz coğrafyaya, çevreye, kültüre yabancılaşıyorsunuz”  söylemidir bu. Haksız değildir bu söylemin taşıyıcıları. Ama tuhaf olan bir husus var: Bu şikâyette bulunanların bugüne kadar yapabildikleri, mukallitler tarafından aşırılaştırılmış olan ne varsa onları yumuşatmak ve kısmîleştirilmekten ibârettir.”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleymanseyfiogun/mimesis-2-2041996


İlki Türk sağının, diğeri ise Türk solunun bayraklaştırdığı Batı taklitçiliği, kendi aralarında didişseler de ortaya sıfır toplamlı bir tablo çıkarıyor. Ama herkes, yek diğerini aşırı bularak, kendi Batı taklitçiliğini meşrûlaştırabiliyor. Akıl tutulması da zâten burada; bunu görememekte….”.  https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleymanseyfiogun/mimesis-2-2041996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder