GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN SEÇKİ
“İlk düşünürümüz Bilge Tonyukuk’a (646-726)
minnetle”
5
Şubat 2018
“Toplamda mahallenin tüketim kapasitesi üzerinde alım yapan
marketler bu stokları çeviremez. Sebzeler bayatlar, gıda ürünlerinde ciddi
iadeler olur, kampanyalarla bu bayat mallar millete ittirilir ve sonuçta bazı
ürün fiyatları şişer. Gıda ürünlerinde yüksek enflasyonun bir sebebi kısıtlı ve
verimsiz arz ise bir diğer sebebi de
verimsiz dağıtım sistemidir. Merak eden gidip Almanya’da ALDİ raflarına
baksın, bayat ürün var mı diye?
Bu örnekler sanayiden gayrimenkule, özel üniversitelerden
hastanelere her alana çoklanabilir ve aynı sonuç çıkar. Yani bizim memleketteki “yatırım”
ezberini bozmanın zamanı çoktan geçti ama bu konuda bir ışık filan da
göremiyoruz. Perakende kapasitesi ve sınırı konusu bir TOBB çalıştayında
gündeme gelmiş ve hemen kapatılmıştı. Kendilerine hak veriyorum bir açıdan.
Memlekette ticari konular o kadar ahlaksız bir çerçeveden ele alınıyor ki Ticaret
Odaları’na böyle bir kısıtlama yetkisi verilse ne filmler döner, ne gürültüler
kopar tahmin edebiliyorum. İşin daha
belediye ilişkileri boyutu filan var ama memleketin bu belden aşağı konuları da
beni aşıyor. Ya da oralara eğilemiyorum diyelim. Ancak bir şeyler yapmak
şart. Böyle gitmez.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/rekabetin-zararlari/401595
“Doğal olarak güçlülerden ve üstün bir gücü elde etmek
için ideolojik ve sair birçok metot izleyenlerden tüm herkesi dirençli kılacak
önlemler bekleyemezsiniz. Bunun bilincinde olarak Türkiye, jeopolitik ve
stratejik konumuna uygun bir ekonomik modeli oluşturma yolunda aldığı
mesafeleri daha da disipline ederek üst sürümlere geçmek zorundadır. Milli savunma, bilim ve
teknolojilerinde son zamanlarda yaptığı hamleleri küresel bilim ve teknolojik
gelişmeleri dikkate alarak, tüm sektörlerde uzun vadeli planlar hazırlayıp
uygulamaya alarak Türkiye jeo-ekonomik bir güç olmalıdır.
Savunma sanayi, müteahhitlik hizmetleri, tekstil, turizm,
tarım gibi uzayıp gidecek “güçlü” olduğumuz sektörlere bakıldığında Türkiye’nin
neden bir an evvel kategorize edilmeye çalışıldığı anlaşılacaktır.
Bütün bunları ifade etmemizin sebebi, yeni bir
uluslararası ekonomik sistem ve bunu ayakta tutacak uluslararası ilişkiler
rejimi oluşturulurken; akademik kadroların, entelektüellerimizin, iş
adamlarımızın ve doğal olarak tüm
milletimizin yeni bir iktisat kongresi ile geleceğe hazırlık yapmasının
prensiplerinin oluşturulması gereğidir. Böyle güçlü bir hükümetin ve siyasi
liderliğin olduğu süreç, bu hazırlık için idealdir. En kısa zamanda yine
İzmir’de Türkiye İktisat Kongresi toplanmalı, 2071 vizyonu bir daha deklare
edilmelidir. (bitti)”. http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/yeni-ekonomik-dinamikler-ve-turkiye-3-849538
“Köyden kente göçü önlemeyi amaçladıklarını belirten Fakıbaba,
“Çiftçi aileye 300 tane damızlık koyun vereceğiz. Koyunu alan asgari ücret
alacak, sigortasını da yapacağız. Sadece köyde arazi tapusunu ipotek olarak
alacağız” dedi... http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abdullah-karakus/her-aileye-300-damizlik-koyun-2603851/
“Zeytin Dalı operasyonunda sıra dışı başarıyı, sıra dışı yeteneği, sıra dışı
cesareti ve sıra dışı zekâsıyla götüren askerimize bakın. "Bizi beklemeyin, Afrin'e nazar
değmiş, kurşun dökmeye gidiyoruz"
sözünü vasat asker söyleyemez. Bu ancak fevkalade cesaret ile
mümkündür.
Ordumuzun bu başarısı gösteriyor ki vasattan çıkınca zafer kolaylaşıyor.
Sadece operasyon sahasında mı? Bana göre her alanda... Devlet kademelerinde, özel sektörde, eğitimde, iş hayatında, finansta, ticarette, ihracatta vs.
Kem alât ile kemalât (sıradanlıkla mükemmellik) olmayacağına göre ortalamanın üzerine çıkmak için her alandaki vasatlıklarımızla yüzleşmemiz şart. Askerimizin vasat dışı "fevkalade" tutumunu pekâlâ benimseyebiliriz.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2018/02/05/vasatliktan-cikinca-zafer-kolay
Ordumuzun bu başarısı gösteriyor ki vasattan çıkınca zafer kolaylaşıyor.
Sadece operasyon sahasında mı? Bana göre her alanda... Devlet kademelerinde, özel sektörde, eğitimde, iş hayatında, finansta, ticarette, ihracatta vs.
Kem alât ile kemalât (sıradanlıkla mükemmellik) olmayacağına göre ortalamanın üzerine çıkmak için her alandaki vasatlıklarımızla yüzleşmemiz şart. Askerimizin vasat dışı "fevkalade" tutumunu pekâlâ benimseyebiliriz.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2018/02/05/vasatliktan-cikinca-zafer-kolay
“'Taşeron işçi' sorununa
neşter vurmasından, gençlerin ekonomi ve siyasette daha güçlü rol kazanmaları
adına attığı adımlara kadar, Cumhurbaşkanı Erdoğan 'sosyal kalkınma'ya dayalı bir kararlılık ortaya koymaktadır.
'Faiz' konusundaki mücadelesi de 'sosyal kalkınma'nın tam göbeğindeki bir konu
başlığıdır. Türkiye ekonomisinin 'faiz' kıskacından kurtulması, sermaye piyasasının derinleştirilmesi, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması, 21. Yüzyıl'da ülkeleri güçlü ve
farklı kılacak 'sosyal kalkınma'nın ana noktalarıdır.
Bilgi ekonomisine ve dijital dönüşüme dayalı bir 'sosyal kalkınma' modeli, 2053
ve 2071'de Türkiye'yi bölgesinin lideri olarak, seçkin ülkelerin arasına
taşıyacak.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2018/02/05/erdoganin-hedefi-sosyal-temelli-kalkinma
“İnsanlığın
geleceği için buna “dur” demek
zorundayız.
Kanlı
iştahı bitmiyor. Irak-Suriye’yi parçaladı, şimdi gözünü Pakistan, Türkiye ve
İran’a dikti.
Bu,
yalnız içinde yaşadığımız bölgede… Emperyalizmin eli-kolu çok uzun, Latin
Amerika’da da darbe peşinde…
Bu
saldırganlıkla bu yüzyılı selametle atlatamayız…
Amerika’nın
tercih ettiği yol belli oldu…
Amerikan emperyalizmine karşı
mücadele artık insanlığın ortak sorunudur.
Afrin’den
başladık, yüzümüz Münbiç’e dönük. İran, “Fırat’ın
doğusunu boşalt” dedi. Pakistan sağlam duruyor…Birlikte
sağlam durmak zorundayız.
Kadim
uluslar, belli ki, tarihe yön verecek… Takılmışlar bir Siyonist lobinin peşine,
anlayamıyorlar.”. http://www.star.com.tr/yazar/abd-emperyalizmine-direnmek-insanlik-gorevidir-yazi-1305650/
“Kaba
bir zamanlamayla 1990’lardan 2010’lara kadar iltifat ettiğimiz, hattâ
büyülendiğimiz hikâye işte buydu. Bu hikâye bize teknolojist, ekonomist ve
sivil toplumcu çeşitlemeleriyle anlatıldı. Bize özgürleştirici geldi. Ev
ödevlerinden kurtulmuş çocuklar gibi şendik. Ağır üretim süreçlerini
parçalayan; “bıktırıcı”, “boğucu “devlete ve onun müesses dünyâsına hücrelerine
varıncaya kadar saldıran; sınıflı veyâ organik olarak ulusu îtibârdan
düşüren çok agresif bir hikâye anlatımıydı bu.
Görünen o ki; 2010’lar îtibârıyla herşey tepetaklak oldu.
Sermâyenin küreselleşme olarak güzellediği dünyâya yeniden devletler ve
ulusların o ağır hikâyelerinin gölgeleri düşüyor. Ufukta ise yeni bir hikâye yok…”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleymanseyfiogun/hikyeler-2-2044280
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder