24 Aralık 2017 Pazar

HER GÖRÜŞTEN AYDINA VEFA GÖSTERİLMELİ

HER GÖRÜŞTEN AYDINA VEFA GÖSTERİLMELİ

BİR memleketin kültürünü tarihi gelişimi ve coğrafyası tayin eder. Kültür dediğimiz oluşum yani insan yaratısıyla tabiatı değiştirme, çevreyi şekillendirme ve yaşamı yorumlama sadece medeni ve okuma-yazma düzeyi yüksek topluluklara has değildir. Bütün insan toplulukları kendi kültürel dokusunu yaratır. 
Münevver veya aydın yeni asırların bir icadıdır. Kelimenin kendisi ‘tefrik etme, anlama’dan ileri geliyor. Toplumsal rolü, konumu ve sınıflaması sonsuz tartışmalara konudur. Ama şurası bir gerçektir, aydınlarını koruyan, en azından saygı gösteren toplumlarda aydınların da birbirine saygısı oluyor. Hapishanede yer kavgası yapanlar gibi dağılmıyorlar. 
1940’LARDAN SONRA AYDIN KAVGASI BAŞLADI
Türkiye okumuşlarının Tanzimat’tan sonra her şeye, hatta muhalefet yapmalarına rağmen belirgin ölçüde korundukları, kolay affedildikleri bir gerçektir. Bu toplum, belki Fransa ve İngiltere’nin payesini vermese de okumuşunu sokakta süründürmeme konusunda daha babayani davranmıştır. Atatürk’ün idaresi boyunca Türkiye’de münevverler dikkatimizi çekmez ama bir koruma ve saygı altındadırlar. Şevket Süreyya Aydemir yurda döndüğü vakit hapiste oturmuştur ama bir müddet sonra Maarif Vekâleti’nde hizmet vermiş, ardından da İktisat Genel Müdürü olarak görevlendirilmiştir. Projelerinden ve çalışmalarından istifade edilmiştir. 
Vedat Nedim Tör, Türkiye Komünist Partisi’nin dışında kaldıktan sonra aynı şekilde himaye görmüştür. Üstelik Şevket Süreyya’nın ‘Kadro’ hareketi içinde yer alması da bir ölçüde affedilmiştir.
Bizim hayatımızda çok karşı cephelerde gördüğümüz Orhan Şaik Gökyay ve Pertev Naili Boratav bir zaman iki dosttu. Bu meslektaşların Kemalist dönem boyunca laik dünya görüşüne ortak olarak sahip çıktıları biliniyor. Ancak 1938’den sonradır ki ikisi ayrı kutupta kalmıştır. 1940’lar Türkiye’si ve onun devamı olarak 1950’ler, münevverleri parçalanmaya, ayrı köşelerde izole edilmeye ve birbirleriyle çatışmaya iten dönemler olarak bilinir. 
Bakalım bu istilayı nasıl atlatacaksın
NURETTİN TOPÇU İSABETLİ BİR KARAR
Bu bakımdan Cumhurbaşkanlığı ödülleri içinde yakın zamanlarda ebediyete intikal eden aydınların ‘Vefa Ödülü’yle anılmaları isabetli bir karar. Mesela ‘Anadolucu düşünce’ dediğimiz, muhafazakâr görüşlü, ahlak sosyolojisinin Türkiye’ye nakledicisi Nureddin Topçu bu sefer ‘Vefa Ödülü’ aldı. 
Unutmayalım, bu vefa ödüllerinin her zaman için bir çevrenin içindeki müttefiklere ve sanatçılara değil herkese yayılması gerekir. Türkiye, Muzaffer Şerif’e de, Orhan Şaik Gökyay’a da, Fuat Köprülü’ye de, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ya da, Hititoloji’nin önemli bilgini Sedat Alp’e de, Pertev Naili Boratav’a da vefa ödülünü vermeyi ihmal etmemek zorundadır. Bu portreler Türkiye’nin bugünkü dokusunu meydana getiriyorlar.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/bakalim-bu-istilayi-nasil-atlatacaksin-40688138

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder