30 Ocak 2020 Perşembe

Kenan Mortan’dan ‘Anadolu Sohbetleri’ yayınlandı

Kenan Mortan’dan ‘Anadolu Sohbetleri’ yayınlandı

Seminerler, kamu kurumları için saha raporlamaları, sektörel toplantılar ve ‘Anadolu Sohbetleri’ çerçevesinde yapılan bu geziler zamanla bir tutkuya dönüşerek araştırma ve inceleme sınırlarını aşıyor. Her bir yolculuk, o yöre insanın kişisel hikâyelerine, hayat mücadelelerine ve yaşadıkları bölgesel sorunlara dair sohbetlere, yöresel lezzetlerin ve fiziki güzelliklerin ancak gidilip görülerek mümkün olabilecek keşfine dönüşüyor. Fiziki coğrafya profesörü İbrahim Atalay’ın kaleme aldığı, her bir bölgenin jeomorfolojisi, iklimi, akarsu ve gölleri, bitki örtüsü, tarımsal ve ekonomik durumu ile nüfus yapısını içeren metinler bu keşifleri perçinleyerek Türkiye’nin genel durumunu başka bir gözle de ortaya koyuyor. Ortak bir çalışmanın semeresi olan ve yedi bölgenin kültürel, iktisadi ve insani yanlarıyla ayrı ayrı resmedildiği ‘Türkiye’nin kültür atlası’nı bu topraklardan bu topraklara yazılmış uzun bir mektup gibi okumak da mümkün.
Kenan Mortan’dan ‘Anadolu Sohbetleri’ yayınlandı
Kenan Mortan iktisat profesörü. Ecole Internationale des Sciences de l’Information (EISTI) konuk öğretim üyesi. Türkiye’den yurtdışına emek göçünü Almanya, Avustralya ve Latin Amerika’da araştırdı, yayınladı. Son çalışması Turkish Immigration to Australia (Spellbinding Media Pub., Londra, 2016). Proje danışmanı olduğu son projesi ‘Kentsel Tasarım Rehberi’ (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2016) başlığını taşıyor.
İbrahim Atalay fiziki coğrafya profesörü, toprak, jeomorfoloji ve ekoloji uzmanı. Halen Karabük Üniversitesi öğretim üyesi. Bilime yaptığı uluslararası katkılar nedeniyle 2003 yılında Bükreş Üniversitesi tarafından ‘onursal profesörlük’ unvanına layık görüldü. Orman Bakanlığı için yaptığı çok sayıda projenin yanı sıra orman ekolojisi üzerine sayısız incelemesi ve Türkiye coğrafyası hakkında yayımlanmış 40’ı aşkın eseri bulunmaktadır.

24 Ocak 2020 Cuma

Türkler ve Türkçe'nin Yayılımı

Medeniyetin Öncüleri: Sümerler

Medeniyetin Öncüleri: Sümerler

Sümerler ve bazı devletlerin Türk olduğu saklanarak Türklerin 1071 Malazgirt savaşıyla Anadolu’ya geldiği ve istilacı olduğunu, hiçbir kültürü olmayan barbarlar olduğunu insanların kafalarına empoze etmeye çalışmışlar,tarihin başlangıcı olan Türk kültürünü bilerek yok saymaya çalışmışlardır.

Atatürk bu tip dezenformasyonları engellemek için Tarih kitaplarına Sümer Türklerini koydurmuş fakat ölümünden sonra inönü ve Menderes gibi devlet adamları Sümerleri sadece mezopotomyada kurulan başka bir medeniyetmiş gibi tarih kitaplarında yerini aldırmışlardır.
Ziya Gökalp Türk Felsefesi adlı eseri oluşturmaya çalışırken buna dikkat çekmiş fakat ömrü yetmemiştir. Yine Türkçülüğün Fikir adamı, Ruh Adamı, Dava Adamı Hüseyin Nihal Atsız da Sümerlerin Tarih kitaplarından çıkarılmasına karşı gelmiş ve inönü ile ters düşmüştür.
Daha eskiye gidersek Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lugat-ı Türk’te Türkçe’nin Arapça’dan üstün olduğunu belirtirken Sümer Türkçesinden faydalanmıştır ve Arapçanın Türkçeden ibaret olduğunu savunmuştur.

Sümerlerde 8 yıldız inancı olması Türklüğünün diğer bir kanıtıdır.
8 yıldız ( Göktanrı, Oğuz kağan, ve 6 oğlunu simgeler) 8 yıldız inancı sadece Sümerlerde değil Hititlerde, Asurlarda, Akadlarda ve Maya ve Aztek uygarlıklarında da görülmektedir.
Ayrıca hükümdarın Tanrı tarafından tahta çıkarılması inancı (kut anlayışı) Sümerlerde de olması bir tesadüf değildir.
Sümerlerle Türklerin bir benzerliği de Edebiyat alanındadır.
Sümerlerin Gılgamış Destanı ile Dede Korkut destanları birbirine benzemektedirler.
iki destanda 12 parçadan meydana gelmekte, kahramanların başına ne gelirde uykudan gelmesi, Sümerlerde Guti kralı inkuşi ile Dede Korkut’taki Enkuş’un isim benzerliği bir tesadüf değildir.
Zaten Orhun abidelerindeki Edebi Dil Türk Dilinin çok eskiye dayandığını göstermektedir.
Sümer Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki benzerlikler:
Gadun ———— Hatun
Assinu ———– Asena
Gig-Anu ———- Göktanrı (Gök ana)
Tammuzi ——— Temmuz
Domuzi ———- Domız
Ginç ——— Genç
Auşk ——– — Aşk
Tar- kus-u ——– Talih kuşu
Ungar ———- Uygar
Altun ———– Altın
Anu ———- Ana
Tengiz———- Deniz
Gozam-Ozam —— Ozan
En-gur-ra ——— Ankara
Tamga ——— Damga
Me-en ———- Men-Ben
Agıl ———– Akıl
Bar ———– Var
Er-Eş ———— Erkek-Kadın
Rakibu ——- Rakip
Aga ————— Ağa
Balag-ba ——– Balaban
Kes-da ———— Kesmek
Bira ————- Bira
Tagga ———— Takke
Ge —————– Gel
ilig ———- ilik
Et —————– Et
Mum ————- Mum
Huma-kus-a ———– huma Kuşu
Sin ————- Sin(e)
Karra ———— Kara
Batu ———– Batı
Sar ———— Sar(ı)
Heak———- Hak
Mesu ———- Meşe
Engin ———– Engin
L-elvan-ı ————- Elvan
Nun ———— Un
Apa ———— Apa(ağabey)
Ambar———– Ambar
Gaazi ————- Gazi
Gid-de ———— Git-gide
Amelu ———— Amele
Zindan ————- Zindan
isum ———— Işık
iş-ti ———— işitmek
Uri ———— Arı
Kaskadu ———– Kaskatı
Arpu ———– Arpa
U-ru ——— Uyruk
U-ku ——— Uyku
Murad ——– Murat
Nusa ——– Neşe
Yukarıda görüldüğü gibi 6000 sene geçmesine rağmen bir çok Sümer Türkçesi günümüze kadar çok az değişiklikle ulaşmıştır. Bazı kelimeler kesinlikle Arapça olmayıp Sümer Türkçesinden Arapça’ya geçmiştir.

16 Ocak 2020 Perşembe

Sarı Nehir, Büyük Okyanus ve Tonyukuk

image.png


İki birig ertimiz. İki sümüz boldı. Türk budun kılınğalı Türk kağan olurğalı Şantung balıkka talay ögüzke tegmiş yok ermiş. Kağanıma ötünüp sü iltdim.

İki bin idik. İki ordumuz oldu. Türk milleti kılmalı, Türk kağanı oturalı Şantug şehrine, denize ulaşmış olan yok imiş. Kağanıma arz edip ordu gönderdim.

Bilge Tonyukuk Yazıtı, 
MS 720, Tola Irmağı, Moğolistan


12 Ocak 2020 Pazar

Büyük Sorular, Veyis Ateş, Habertürk


Büyük Sorular


Büyük Sorular

1 Sarıkamış destan mı felaket mi? | Büyük Sorular - 29 Aralık 2019

2 Büyük Sorular - 22 Aralık 2019 (Ülkede "gelişmekte olmayan" ne?)

3 Büyük Sorular - 15 Aralık 2019 (Din siyasi kimliği nasıl etkiler?)

4 Büyük Sorular - 8 Aralık 2019 (Mevlana felsefesinin bugünün dünyasında nasıl bir yeri var?)

5Büyük Sorular - 1 Aralık 2019 (Tekke ve zaviyeler nasıl faaliyet gösterdi, neden kapatıldı?)

6Büyük Sorular - 24 Kasım 2019 (Türkiye'de sağ ve sol kendini nasıl tanımlıyor?)

7Büyük Sorular - 17 Kasım 2019 (Tasavvufun İslam'daki yeri ne?)

8Büyük Sorular - 10 Kasım 2019 (Mustafa Kemal Atatürk'ün en zorlu mücadelesi neydi?)

9

1:50:52

Büyük Sorular - 3 Kasım 2019 (Türkler İslamiyeti neden seçti?)

10

Büyük Sorular - 27 Ekim 2019 (Çoğunluğun seçimi adaleti sağlar mı?)

113


Büyük Sorular - 6 Ekim 2019 (Dini hükümler tartışmaya açık mı?)


12

Büyük Sorular - 29 Eylül 2019 (Modernleşme bizden ne aldı; yerine ne koydu?)

13

Büyük Sorular - 22 Eylül 2019 (Ölüm bilinci insanı nasıl etkiler?)

14

1:35:52

Büyük Sorular - 15 Eylül 2019 (Devlet için insan mı, insan için devlet mi?)

15

1:48:54

Büyük Sorular - 8 Eylül 2019 (Felsefenin yaşam üzerindeki iddiası ne?)

16

1:34:56

Büyük Sorular - 25 Ağustos 2019 (Komplo teorilerinin gerçek yüzü ne?)

17

1:46:57

Büyük Sorular - 18 Ağustos 2019 (Modern insan inançtan uzaklaşıyor mu?)

18

1:47:44

Büyük Sorular - 11 Ağustos 2019 (Seküler dünyada dinin yeri ne?)

19

1:24:14

Büyük Sorular - 4 Ağustos 2019 (İnsanın modern dünyadaki değeri ne?)

20

1:42:14

Büyük Sorular - 28 Temmuz 2019 (Rekabetçi nesiller nasıl yetişir?)

21

1:47:18

Büyük Sorular - 7 Temmuz 2019 (Türkiye'de ordu ve siyaset ilişkisi nasıl gelişti?)

22

1:48:14

Büyük Sorular - 30 Haziran (Siyaset mi toplumu, toplum mu siyaseti şekillendiriyor?)

23
Büyük Sorular - 2 Haziran 2019 (Din hurafelerden arındırılabilir mi?)

24
Büyük Sorular - 12 Mayıs 2019 (Türkiye'de siyasal ayrışmanın kökeni ne?)

25
Büyük Sorular - 16 Mart 2019 (AK Parti MKYK ve MYK Üyesi - Parti Sözcüsü Ömer Çelik)

26
Büyük Sorular - 10 Mart 2019 ('Öz şefkat' nedir, neden gereklidir?)

27
Büyük Sorular - 3 Mart 2019 (Felsefe yaradılışı nasıl açıklar?)

28
Büyük Sorular - 24 Şubat 2019 (Devletin bekasında iktisadın yeri ne?)

29
Büyük Sorular - 17 Şubat 2019 (Din sanata nasıl bakıyor?)

30
Büyük Sorular - 10 Şubat 2019 (Sultan 2. Abdülhamid milliyetçi miydi İslamcı mı?)

31
Büyük Sorular - 3 Şubat 2019 (Türk kimdir, Türk kimliği nedir?)

32
Büyük Sorular - 27 Ocak 2019 (Modern insanın sorunu ne?)

33
Büyük Sorular - 20 Ocak 2019 (İslam ve demokrasi zıt kavramlar mı?)

34
Büyük Sorular - 13 Ocak 2019 (Yapay zeka dost mu düşman mı?)

35
Büyük Sorular - 6 Ocak 2019 (Prof. Dr. Ahmet İnam)

36
Büyük Sorular - 30 Aralık 2018 (Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu)

37
Büyük Sorular - 23 Aralık 2018 (Günümüz insanının cevaplara mı ihtiyacı var soru sormaya mı?)

38
Büyük Sorular - 16 Aralık 2018 (Türkiye'de toplumun yapısı değişiyor mu?)

39

1:49:31

Büyük Sorular - 9 Aralık 2018 (Modern hayat insanların dinle ilişkisini nasıl etkiliyor?)

40

1:42:08

Büyük Sorular - 2 Aralık 2018 (İnsanlık nereye gidiyor?)

41

1:44:16

Büyük Sorular - 25 Kasım 2018 (Din ile modernleşme arasında uzlaşma mı var, çatışma mı?)

42

1:51:26

Büyük Sorular - 18 Kasım 2018 (Konvansiyonel savaşların yerini ne aldı?)

43

1:48:04

Büyük Sorular - 11 Kasım 2018 (Yeni dünya düzeninde güç dengeleri nasıl değişiyor?)

44

1:48:37

Büyük Sorular - 4 Kasım 2018 (Türkiye’deki İslam algısı nasıl değişti?)

45

1:48:13

Büyük Sorular - 28 Ekim 2018 (Osmanlı'daki ekonomik sistem)

46

1:22:47

Büyük Sorular - 21 Ekim 2018 (İnsanoğlu neyin peşinde?)


1:50:55

Büyük Sorular - 14 Ekim 2018 - (İnsan bir ömür neyi arar?)

48

1:51:38

Büyük Sorular - 7 Ekim 2018 (Evrim Teorisi İslam ile çelişir mi?)

49

1:53:39

Büyük Sorular- 30 Eylül 2018 (Felsefe Ve Sanat Çağdaş Yaşamın Neresindedir?)



8 Ocak 2020 Çarşamba

Vefatının 971. Yılında El-Bîrûnî (973-1048) İsmail Hakkı AYDIN



30.12.2019, Pazartesi

Bin yıldan beri modern-fen bilimlerinde taş taş üstüne koyamayan, bir kısmının “putperest hayat” tarzını tercih edip (!) Allah’ın beşeriyete en büyük lütfu ve nimeti olan beyinlerini kiraya veren, Müslüman (!) olduğunu sanan ve iddia eden 1,8 milyarlık bir toplum, lânet ve tekfir edip “gâvur” dedikleri bilim insanlarının bilim ve teknolojiye kazandırdıklarından hiç sıkılmadan ve ibret almadan yararlanarak ilim, bilim, teknoloji ve medeniyetten yoksun, hakikatte İslam’a ve Kur’an’a mugayir, gereksiz şeylerle meşgul oladursun, ısmarlama bebeklerin ayak seslerinin duyulduğu dünyamızda (http://www.medimagazin.com.tr/authors/ismail-hakki-aydIn/tr-dokunmayin-su-genlerimize-72-87-4143.html), bu gaflet uykusunun sürmemesi için münevver (!) insanlarda da bir adım atma ihtimalinin çok uzak olduğunu esefle mülahaza etmekteyim.

Bu toplum, yüzyıllar önce, bilim dünyasında güneş gibi parlayan ve medeniyete katkı sağlayan İslam âlimlerinden bîhaber ve ibret almaksızın, Batı’nın kötü bir kopyacısı ve sömürgesi olmak durumundan ne zaman kurtulacak!

Bu makalemde, bir ikaz ve ihtar olması gayesi ile vefatının (13 Aralık 1048) 971. senesi münasebeti ile bin yıl evvel bilim dünyasına bir güneş gibi doğan, Batı’da “Alberuni veya Aliboron” adıyla ünlenen ve eserleri pek çok Batı diline çevrilen, büyük İslâm mütefekkiri ve âlimi, tabip cerrah Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed El-Bîrûnî’den kısaca bahsetmek istiyorum.

Kısaca bahsedeceğim, zira tafsilata ne ciltler ne de müktesebatım kâfi gelir!

Kendisinden çok sonra gelen fizikçi Isaac Newton, Evangelista Torricelli, bilim insanı Nicolaus Copernicus ve matematikçi Galileo Galilei gibi âlim-hekim-filozoflara ilham kaynağı olan, dünyada bilim sahasına kazandırdığı ilk keşif ve buluşlarla medeniyete ışık tutan İslam âlimi El-Bîrûnî’nin en tanınmış eserleri arasında “El-Âsâr’il-Bâkiye an’il-Kurûni’i-Hâliye”, “El-Kanun’ül-Mes’udi”, “Kitâb’üt-Tahkik Ma li’l-Hind”, “Tahdid’ü Nihayeti’l-Emakin Tashih-i Mesafet’il-Mesakin”, “Kitabü’l-Cemahir fî Ma’rifeti’l Cevahir”, “Kitabü’t-Tefhim fi Evaili Sıbaati’t-Tencim”, “Tahdidü Nihayati’l-Emakin” ve “Kitabü’s-Saydane fi’t Tıp” gibi kitapları pek çok ilim-bilim dalında rehber olarak yol göstermiştir.

Ben bu eserlerinden ayrı ayrı bahsetmeyeceğim. Sadece Batılı bilim insanlarından yıllar önce tespit ettiği ve İslâm âleminin maalesef acziyeti ve sufliliği sebebi ile bir türlü sahiplenemediği ve devam ettiremediği keşiflerinin bir kısmından bahsedeceğim.

Tıp alanında da birçok eser veren hekim ve cerrah El-Bîrûnî, döneminde bir kadını sezaryenle doğum yaptırmayı başarıp, şifalı otlar ve birtakım ilaçlar üzerine yazdığı “Kitabu’s Saydane” isimli eserinde ise yaklaşık 3 bin bitkinin hangi hastalığın tedavisinde ve nasıl kullanıldığını yazmıştır. İlaçların yanı sıra o bitkinin Arapça, Farsça, Yunanca, Sanskritçe ve Türkçe gibi başka dillerdeki adının yer alması, etimolojik açıdan önemli bir gelişme olarak takdire şayan bulunmuştur.

Galileo’dan 600 sene önce, “dünyanın döndüğü”nü keşfeden El-Bîrûnî, güneşin yüksekliği ve şehrin boylamını hesaplayarak, güneşin hareketlerinden mevsimlerin ne zaman başladığını tespit etmiştir. Dünyanın çapını bugünkü değere çok yakın olarak belirleyen El-Bîrûnî, yerkürenin şeklini tespit ve yeryüzü ölçümleriyle ilgilenen jeodezi biliminin kurucusu oldu. Yine, trigonometrinin astronomiden ayrı bir bilim olarak telakki edilmesi gerektiğini savunan El-Bîrûnî, trigonometrik fonksiyonlarda yarıçapın birim olarak kullanılmasını önermiştir. Ayrıca, astronomi ve coğrafya ölçümlerinde kullanılan birçok alet keşfetmiştir. Ancak, bunlardan sadece piknometre, mekanik usturlap ve bazı harita projeksiyonları günümüze kadar ulaşan ölçme araçları arasında yer almıştır. Yine çok iyi bir ansiklopedi yazarı da olan El-Bîrûnî, “El-Asar’il-Bakiye an’il-Kuruni’I Haliye” isimli kitabında, Orta ve yakın Doğu’da kullanılmakta olan takvim sistemlerini göstererek matematik, astronomi ve astrolojinin temellerini inşa etmiştir.

Matematiksel bir coğrafya eseri olan “El-Kanunü’l-Mes’udi”nin müellifi El-Bîrûnî, “İstihrâc el-Evtâr fî Dâire”sinde Orta Asya’nın topografyasını belirlemiştir. Büyük İslam bilim insanı, “Kitabü’I Cemahir fi Ma’rifeti’l Cevahir”de 50’nin üzerinde mineral, maden, metal, alaşım, porselen gibi maddeler hakkında detaylı bilgiler vererek, kitabında her bir maddenin, maddeleri birbirinden ayırt etmeye yarayan özgül ağırlıklarını göstermiş ve ömrü boyunca incelediği bitkileri “Kitâbü’s-Saydane” isimli kitabında listeleyerek, doğal ilaçların hangi hastalıklara iyi geldiğini kapsamlı bir şekilde anlatmıştır. Newton’dan 700 sene önce, Newton’un matematiksel olarak ispatladığı yer çekimi kuramı üzerine ilk fikirleri ileri süren El-Bîrûnî, geliştirdiği teleskoplarla gözlemleri sonucunda dünyanın ve gezegenlerin güneş etrafında “dünyanın döndüğü” fikrini iddia etmiş ve savunmuştur. “Dünya dönüyorsa, ağaçlar ve taşlar neden fırlamıyor?” sorusuna, “Merkezde bir çekicilik olduğu için her şey dünyanın merkezine düşer.” cevabını vererek, Kuzey, Güney, Doğu ve Batı’nın farklı noktalarda buluştuğunu ve denizin ardında bir karanın bulunduğunu (bugünkü Amerika kıtası) öngörmüştür. Bilimsel bakış açısı olarak İslam bilim insanı İbn-i Sina’nın Aristo tarzı düşüncesine karşı çıkan Bîrunî, tek Tanrı inancını benimseyerek evrenin bir başlangıcının olduğunu, öncesiz bir evrenin ise Tanrı’nın gereksiz sayılması anlamına geldiği tezini savunmuştu. Yine, El-Bîrûnî’nin İbn-i Sina’nın yaklaşımlarına sürekli karşı çıkarak, fikir alışverişi anlamında gerçekleştirdikleri yazışma ve tartışmaların bir kısmı, bilim insanlarına farklı bakış açıları da kazandırmıştır (A. E. Özgen).

UNESCO’nun 25 dilde çıkardığı 1974 Haziran sayısında kapsamlı bir şekilde tanıtılan El-Bîrûnî’nin, derginin kapağında yer alan fotoğrafının altında, “1000 yıl önce Orta Asya’da yaşayan evrensel dahi Biruni, astronom, tarihçi, botanikçi, eczacılık uzmanı, jeolog, şair, mütefekkir, matematikçi, coğrafyacı ve hümanist” ifadelerine yer vermişti.

Makalemizin ve 2020 yılının sağlıklı-hayırlı bir uyanışa-dirilişe vesile olması temennisiyle birkaç yeni aforizmamızı ve “çiçeği/bestesi burnunda” rubai güftemizi paylaşıp, “Yâ Şâfî!” diye haykırarak bitirelim.

*Bilim, Kur’an’ı anlayabilmek için bir meşaledir!
*Çare olduğun yerde, çare aramak...           
*“İnsan” olmadan, “tam inanmış” olamazsınız!
*Bilim,  insanlığın ortak mirası, san’at ise lisanıdır!
*Tıp kötü yola düştü! Teknolojinin metresi oldu!
Güfte;   İsmail Hakkı Aydın                                     
Beste;   Mehmed Kemiksiz                           
Makam; Segâh (İlâhi)                 
Usül;      Düyek         
Vuslatın hasret içinde geçti hicran ey gönül!
Ayrılık derdiyle Can’dan gitti Cânan ey gönül!
Sıyrılıp kurtulsa insan işlerinden âlemin,        
Müptelâdır her yürek, aşkınla hayrân ey gönül!

1 Ocak 2020 Çarşamba

TÜRK EDEBİYATINDA İLKLER

*İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenmesi /1859
*İlk yerli roman : Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
*Batılı tekniğe uygun ilk roman : Halit Ziya Uşaklıgil/Aşk-ı Memnu
*İlk çeviri roman : Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak /1859
*İlk köy romanı : Nabizade Nazım / Karabibik
*İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül
*İlk realist roman : Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası
*İlk resmi Türkçe gazete : Takvim–i Vakayi
*İlk yarı resmi gazete : Ceride-i Havadis
*İlk edebî roman: Namık Kemal / İntibah
*İlk tarihi roman : Namık Kemal / Cezmi , A. Mithat / Yeniçeri
*İlk özel gazete : Şinasi ile Agah EfendiTercüman-ı Ahval
*İlk pastoral şiir : A.Hamit Tarhan /Sahra
*İlk şiir çevirisini yapan, ilk makaleyi yazan: Şinasî
*Noktalama işaretlerini ilk kez kullanan, ilk Türk gazeteci : Şinasi
*Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan : A.Hamit Tarhan/Eşber  
*Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri : A. Hamit Tarhan / Nesteren
*İlk bibliyografya:Katip Çelebi / Keşfü’z Zünun
*İlk hatıra kitabı : Babürşah /Babürname
*İlk hamse yazarı : Ali Şir Nevai
*İlk tezkire : Ali Şir Nevai /Mecalisün Nefais
*İlk şiir antolojisi : Ziya Paşa /Harabat
*İlk atasözleri kitabı : Şinasi /Durub-i Emsal-ı Osmaniye
*İlk mizah dergisi : Diyojen /Teodor Kasap
*İlk hikaye kitabı : A.Mithat Efendi / Letaif-i Rivayet
 *İlk fıkra yazarı : Ahmet Rasim
*İlk Türkçe yazılan ilk kitap : Yusuf Has Hacip / Kutadgu Bilig
*İlk siyasetname : Yusuf Has HacipKutadgu Bilig
*Mesnevi tarzında yazılmış ilk eser : Y. H. Hacip / Kutadgu Bilig
*İlk didaktik şiir örneğimiz Kutadgu Bilig
*Aruzla yazılan ilk eserimiz : Kutadgu Bilig
*İlk mensur şiir örneklerini veren : Halit Ziya Uşaklıgil
*Şiirde ilk defa Türk kelimesini kullanan : Mehmet Emin Yurdakul
*İlk makale : Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
*İlk edebi bildiriyi yayımlayan topluluk : Fecr-i Ati (Servet-i Fünün)
*İlk seyahatname : Seydi Ali Reis / Miratül Memalik
*İlk Edebiyat tarihçimiz: Abdulhalim Memduh Efendi
*Batı anlayışındaki ilk edebiyat tarihçimiz : Fuat Köprülü
*Sahnelenen ilk tiyatro : Namık Kemal / Vatan yahut Silistre
*Kafiyeyi şiire serperek klasik nazım şekilerinden farklı ilk örnekleri veren:T.Fikret
*Türkçenin ilk dil bilgisi kitabı : Süleyman Paşa / Sarf-ı Türki
*İlk natüralist eserimizin yazarı : Nabizade Nazım / Zehra
*Divan Edebiyatında mahallileşme akımının temsilcisi: Nedim
*Şarkı nazım türünü ilk kullanan: Nedim
*İlk tarih ve coğrafya ansiklopedisi : Kamusul Alam
*İlk sözlüğümüz : Kaşgarlı Mahmut / Divan-ı Lügat-it Türk
*İlk Türkçe sözlük : Şemsettin Sami / Kamus-ı Türki
*İlk özdeyiş örneklerini veren : Ali Bey / Lehçet’ül Hakayık
*Türk adının geçtiği ilk Türkçe metin : Orhun Abideleri (Göktürk Kitabeleri)
*Edebiyatımızda objektif eleştirinin nasıl olacağını ilk açıklayan: R.M. Ekrem
*Edebiyatımızdaki milli dönemin açılmasına öncülük eden: M.Emin Yurdakul
*Konuşma diliyle yazılmış ilk hikayenin yazarı : Ömer Seyfettin
*Edebiyatımızda ilk kafiyesiz şiirini yazan : A. Hamit Tarhan / Validem
*İlk köy şiiri : Muallim Naci / Köylü Kızların Şarkısı
*İlk alfabemiz : Göktürk Alfabesi
*Tekke şiirinin kurucusu : Ahmet Yesevi
*İlk Türk destanı : Alp Er Tunga Destanı
*Bizde batılı anlamda ilk eleştiriyi yazan : Namık Kemal
*Bizde epik tiyatro türünün kurucusu : Haldun Taner
*İlk kadın romancımız : Fatma Aliye Hanım
*Süslü nesrin ilk temsilcisi : Sinan Paşa
*Dünyanın halen yaşayan en büyük ve ilk Müslüman Türk Destanı: Kırgızların Manas Destanı
*Edebiyat kelimesini bizde ilk kullanan : Şinasi
*Kurtuluş savaşımızı doğrudan işleyen roman :H.E.Adıvar/Ateşten Gömlek
*İlk uyarlama tiyatro eserinin yazarı : Ahmet Vefik Paşa
*Deneme türünün kurucusu : Montaigne
*İlk divan şairi : Hoca Dehhani
*Hikayede gerçek anlamda ilk kez Anadoluyu işleyen : Refik Halit Karay
*En başarılı psikolojik roman yazarımız: Peyami Safa / 9.Hariciye Koğuşu