Altay dağlarını
yolsuzun aştık,
İrtiş ırmağını
geçitsizin geçtik.
Ben Bilge Tunyukuk:
Altay dağlarını
aşarak geldik,
İrtiş ırmağını
geçerek geldik.
Buralara kadar gelenler
"Geliş zordu!" dediler,
ama pek de
zorluk hissetmediler.
.......................................
BİLGELİK
DEVLET FELSEFESİ
SAVAŞ SANATI
İNANÇ
SON SÖZLER
.......................................
BİLGELİK
DEVLET FELSEFESİ
SAVAŞ SANATI
İNANÇ
SON SÖZLER
.......................................
BİLGELİK
- Ateş gibi, kasırga gibi, (üzerimize) geldi
- Bir şey yufka iken (onu) delmek kolay imiş, ince olanı (da) kırmak kolay; yufka, kalın olursa (onu) delmek zor imiş, ince yoğun olursa (onu) kırmak zor imiş.
- Bu haberi işitip gece uyuyasım gelmedi, gündüz oturasım gelmedi.
- Geceleri uyumadan, gündüzleri oturmadan, kızıl kanımı akıtarak, kara terimi döktürerek hizmet ettim.
- Önceleri uykusu kaçarak yurtta yata kalıyordu.
- Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkan vermedim, kuyruğu düğümlü (düşman) atlarını koşturtmadım.
- Uykularını mızraklarımızla açtık
- Düşmanlarımız çepeçevre ocak gibi idi; biz (ortadaki) aş gibi idik.
- İnsan, zayıf boğalarla semiz boğaları uzaktan bilmek zorunda kalsa, hangilerinin semiz boğa, hangilerinin zayıf boğa olduğunu bilmez imiş.
DEVLET FELSEFESİ
- Devlet de devlet oldu, halk da halk oldu.
- İlteriş Kağan kazanmasa (idi), ve ben kendim kazanmasa (idim) devlet de halk da olmayacak idi. (Kağan) kazandığı için ve ben kendim kazandığım için, devlet de devlet oldu, halk da halk oldu.
- Kapgan Kağan yirmi (yedi yaşında?) ........... idi. (Onu ben) Kapgan Kağan (olarak) tahta oturttum.
- Şimdi ben kocaldım, yaşlı oldum. Herhangi bir ülkedeki kağanlı (yani "bağımsız") bir halkın böylesi bir (devlet adamı) var ise, (o halkın) ne (gibi) bir sıkıntısı olacak imiş?
- Türk halkı, (kendi) hanını bulmayınca, Çin'den ayrıldı; han sahibi oldu; (fakat) hanını bırakıp Çin'e yeniden bağımlı oldu.
- Türk Sir halkı, ülkesinde, asla gelişmesin. Mümkünse, tümüyle yok edelim,
- Türk halkı öldü, mahvoldu, yok oldu. Türk Sir halkının ülkesinde boy kalmadı.
SAVAŞ SANATI
- Bilge Tunyukuk'a, bana dedi (ki): "Bu orduyu sevk et," dedi, "(suç işleyenlerin) cezalarını dilediğin gibi ver. Ben sana (daha) ne diyeyim?" dedi,
- Düşündüm. Kağanıma arz ettim. Orduyu yürüttüm.
- Elli kadar asker yakaladık. O gece hepsinin halkına (bunlarla haber) gönderdik. O haberi alınca On-Ok beyleri ve halkı hep geldiler, boyun eğdiler. (Bize) gelen beylerini ve halkını derleyip toplayıp, bir az halk kaçıp gitmiş idi, On-Ok ordusunu sefere çıkarttım. Biz de sefere çıktık. Onları geçtik. İnci ırmağını geçerek, "Tanrı oğlu" denilen (dorukları ak) benekli ·(yani "karla kaplı") Ek dağını aşarak Demir Kapı'ya kadar vardık. Oradan (ordumuzu) geri döndürdük.
- İkinci gün ateş gibi kızıp (üzerimize) geldiler. Savaştık. (Onların) iki kanadı bizden yarı yarıya fazla idi. Tanrı buyurduğu için, (düşman) çok diye korkmadık. Savaştık. Tarduş Şad'a doğru kovalayarak bozguna uğrattık. Kağanlarını tuttuk. Yabgularını, Şadlarını orada öldürdü(k).
- İlteriş Kağan akıllı olduğu için, cesur olduğu için, Çinlilerle on yedi (kez) savaştı, Kıtay'larla yedi (kez) savaştı, Oğuz'larla (da) beş (kez) savaştı. Bu sırada sözcüsü de ben idim, düşmanla savaşanı da ben idim.
- İnel Kağan'a, öylece Mançud'lar, Saka'lar, Tacik' ler, Tohar' lar ...ve onların berisindeki Aşok başlı Soğdak halkı hep geldiler, boyun eğdiler ve (kağanı övdüler?).
- Kağanım, (benim) kendimin, Bilge Tunyukuk'un arz ettiğim ricamı dinlemek lutfunda bulundu. "(Orduyu) gönlünce sevk et!" dedi.
- Kağanıma arz edip ordu sevk ettim. (Kağanımı) Şantung şehirlerine, denize kadar, götürdüm. (Kağanım) yirmi üç şehri zapt etti.
- Kağanımla seferlere çıktık. Tanrı esirgesin, bu Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkan vermedim, kuyruğu) düğümlü (düşman) atlarını koşturtmadım.
- Kağanları cesur imiş, sözcüleri akıllı imiş.
- Niye kaçıyoruz? (Düşman) çok diye niye korkuyoruz? Azız diye niye yenilelim? Saldıralım!" dedim. Saldırdık, talan ettik.
- Temizin (yani "savaşıp yenilmemişin") utancı (savaşıp yenileninkinden) daha iyidir!"
- Türk hakanını, Türk halkını Ötüken toprağına ben kendim, Bilge Tunyukuk, (getirdim).
- Türk halkının Demir Kapı 'ya, Tanrı Oğlu " denilen dağlara (kadar) varlığı hiç yok imiş. O topraklara (Türk halkını) ben Bilge Tunyukuk götürdüğüm için san altınları, beyaz gümüşleri, kızları kadınları, hörgüçlü develeri ve ipekli kumaşları fazlasiyle (önümüze) getirdiler.
- Uzak mesafelere keşif devriyeleri gönderdim, gözetleme kulelerini (yerli yerince) koydurtum. Dönen düşmanı (geri) getirirdim.
- "T'ang hükümdarı bilge ve alp bir kişidir; halk huzur içinde yaşıyor; bu yıl da bereketli oldu; bizim onlara hücumumuzu kolaylaştıracak, yani, saldırı için sebep olabilecek hiçbir açık gedik bırakmamışlar; bu yıl hiçbir şekilde harekete geçmememiz lazım. Halkımız daha yeni biraraya geldi, henüz kendimize gelemedik; daha birkaç sene dinlenip beslenmeğe ihtiyacımız var. Ancak, duruma bakıp durumun değişmesi üzerine harekete geçebiliriz" (ÇK)"Olmaz! Türk halkının nüfusu az. Tang idaresindeki hanelerin sayısının yüzde biri kadar bile eğil. Bizim düşmana karşı uzun zaman direnebilmemizin sebebi, sadece su ve otları izleyerek yaşmamız, oturduğumuz yerin devamlı olmaması, (yani, devamlı olarak aynı mekanda oturmamamız) ve hepimizin silah kullanmaya alışık olmasıdır." (ÇK)
....................................................................................
....................................................................................
"Güçlü olduğumuzda askerlerimizile istila ve yağma hareketlerine geçmeliyiz; zayıflayınca da dağ ve ormanlara kaçıp gizlenmeliyiz. Tang askerleri sayıca çok olsa da, bunun pek faydası olmaz, (yani bizim arazimizde onların kalabalıklığı pek işe yaramaz)."(ÇK)
..................................................................................
"Eğer, kale ve surlar yapıp yerleşir, eski adetlerimizi değiştirirsek, günün birinde mağlup olur ve Tang tarafından yutuluruz."(ÇK)
..................................................................................
"Ayrıca mabet ve tapınaklarda yapılan ibadet ile, insanlar, insancıl ve zayıf olarak yetişmektedir; mücadeleci olmanın, savaşmanın ve güçlenmenin yolu bu değildir. (Yani, bizim için bu durumda mabet ve tapınaklar inşa etmek) olacak iş değildir" (ÇK)
................................................................................
"Basmıllar bugün Başbalık'dadır. Söz konusu bu iki sınır ötesi kavmin doğu-batı ekseninde uzağına düşerler. (Doğuda ve batıda kalan bu kavimler) güçlerini birleştiremezler."(ÇK)
................................................................................
"Wang Chün'ün ordusu, benim tahminime göre, buralara gelemez."(ÇK)
................................................................................
"Eğer gelecek olurlarsa, onların gelmesine az kala, kağanlık otağının (bulunduğu Ordukent'i) kuzeyde üç günlük mesafeye nakledersek, Tang ordusunun erzakları biter ve kendiliklerinden dönüp giderler."(ÇK)
................................................................................
"Basmıllara gelince, onlar hem tedbirsiz, hem de menfaat peresttirler; İmparatordan emir alınca hemencecik gelirler; ayrıca Wang Chün ve Chang Chia-chen'in arası açık, birbirlerine karşı olan memnuniyetsizliklerini İmparatora arznamelerle bildiriyorlar; onun için de harekete geçemezler."(ÇK)
................................................................................
"Eğer Wang Chün'ün ordusu gelmez de, Basmıllar kendi başlarına gelirlerse, o zaman bir hücumla onları ele geçiririz. Durum kolay olur" (ÇK)
................................................................................
9.Yılın sonbaharında (721) dediğimiz gibi, Basmıllar, Türklerin kağanlık otağının (bulunduğu Ordukent'e ) geldiler; Wang Chün'ün ordusu ile, sınır ötesi iki kavim gelmedi. Basmıllar korkup geri çekildiler; Türkler hücum etmek isteyince,Tonyukuk: "Bu halk, kendi yurtlarından 1.000 li uzakta bulundukları için muhakkak ölünceye kadar savaşır. Sakın onlara bu sırada hücum etmeyelim. Onları askerle kovalamak daha iyidir." dedi. (ÇK)
.................................................................................
ÇK: Prof Dr İsenbike Togan; Çin Kaynaklarında Türkler. Eski Tang Tarihi. (ChiuTang-Shu), TTK.2006
İNANÇ
- Ben şöyle diyorum, ben Bilge Tunyukuk: Altay dağlarını aşarak geldik, İrtiş ırmağını geçerek geldik. (Buralara kadar) gelenler "(Geliş) zor (du)!" dediler, (ama pek de zorluk) hissetmediler. Galiba, Tanrı Umay, kutsal Yer ve Su (ruhları bize) yardımcı oluverdiler.
- Tanrı buyurdu, (Oğuzları) bozguna uğrattık ; ırmağa düştüler.
- Tanrı şöyle demiş olmalı
- Tanrı “ÖL!” demiş olmalı
- Tanrı bana akıl verdiği için, onu ben kendim kağan yaptım
- Tanrı esirgesin
SON SÖZLER
- Türk Bilge Kağan(ın) hükümdarlığında yazdırttım. Ben Bilge Tunyukuk. İlteriş Kağan kazanmasa (idi), (ya da hiç) olmasa idi, ben kendim Bilge Tunyukuk kazanmasa (idim), (ya da) ben hiç olmasa idim, Kapgan Kağan Türk Sir halkı ülkesinde boy da, halk da, insan da hiç olmayacak idi. İlteriş Kağan ve Bilge Tunyukuk kazandığı için Kapgan Kağan'ın Türk Sir halkının gelişmesi (işte) bu(dur). Türk Bilge Kağan, Türk Sir halkını, Oğuz halkını besleyerek tahtta oturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder