1 Mayıs 2017 Pazartesi

Elit ve Aydın Sorunu

Laik elitler, Taşgetiren ve Kemal Gözler


30 Nisan 2017, PazarRASİM OZAN KÜTAHYALI
27 Nisan 2007 darbe teşebbüsünden bu yana 10 sene geçti. Gülenist darbecilerle haklı mücadelemiz bizlere eski tip darbecilerin iğrençlik sicilini de unutturmamalı...
***
10-11-12 Nisan 2017'deki yazılarımda kanıtlarıyla ordudaki güncel fotoğrafı koydum. Hiç kendimizi kandırmayalım. 2017 ortamında bile bu ülkede hala seçilmiş sivil yönetimin alternatifi başka bir seçilmiş sivil yönetim değil askerin siyasi alana bir şekilde yeniden geri dönüşüdür...
***

Ahmet Taşgetiren anayasa hukukçusu Kemal Gözler'in makalesine atıfla "Uyuyan Dev" olarak laik elitlerin siyasi olarak aktif hale gelme ihtimalinden bahsetmiş. Tamamen yanlış ve kör bir teşhis. Türk siyasetinde "Uyuyan Dev" maalesef hala TSK içindeki cuntalardır. Laik elitler zaten o manada hep "uyanık"tır ve bu iktidarın alaşağı edilmesi için her yolu hala mübah görmektedir...
***
Taşgetiren'in övgüyle bahsettiği makalede Kemal Gözler'in yere göğe koyamadığı laik elit sınıf 27 Nisan 2007'de yaptığı gibi olacak bir Kemalist askeri darbeyi avuçları patlayıncaya kadar alkışlayacak seviyede özgürlükçü ve demokrattır. Üzücü ama maalesef Türkiye'nin sosyolojik gerçeği budur...
***
Kemal Gözler'in şu ana kadar dört kitabını okudum. Gözler tam bir pozitivist hukukçu olmakla birlikte bu pozitivizm içinde çok tutarlı, çok titiz ve çalışkan bir akademisyendir. Türk hukukçuları içinde az rastlanır biçimde akıcı ve yalın ama aynı zamanda da hukuk literatürüne hakim yetkin bir dili vardır. Fakat bu makalesinde görüyorum ki sosyoloji ile siyaset alanında akademik olgunluğa ve teşhis yeteneğine yeterince sahip değil. Konu sosyoloji ve siyaset olunca bilimsel ciddiyetten uzak fantezi cümleler kuruyor. Biraz da taşrada hayat yaşayıp İstanbul elitlerinin sosyal alemine çok uzak olmanın yarattığı yanılsamalar bunlar. Garip olan İslamcı olduğunu söyleyen Taşgetiren'in de bu fantastik ve sürreel "laik elitler tezi"ni onaylaması...
***
Kemal Gözler'in övgülere boğduğu "uyuyan dev" laik elitlerin ortalama zihniyetine dair saha araştırmalarına dayalı bilimsel literatürü taraması gerekirdi. Bu bilimsel bulgulardan hareketle akademik bir teşhise yönelerek bu yazıyı kaleme alması gerekirdi. Aksi halde böyle "birinci sınıf beyin laik elitler" hurafeleriyle ancak fantastik ve komik sonuçlara gidiliyor. Sadece Füsun Üstel ve Birol Caymaz'ın "Seçkinler ve Sosyal Mesafe" isimli bilimsel saha araştırmasını okusaydı ve en elit beyin zannettiklerinin çoğunluğunun nasıl cahilce faşizan bir anlam dünyasına sahip olduğunu öğrenseydi eminim Kemal Hoca böyle yanlış analizler yapmazdı...
***
Kendimize yalan söylemeyelim. Maalesef Türkiye'nin hem laik elitleri hem de muhafazakar elitleri bizden çok daha geri durumdaki Mısır ve İran gibi ülkelerin elitlerinin ortalamasından bile çok aşağıdadır. Muhafazakar elitleri övüp gariban dindar halk tabakalarını aşağılamak hükümete yakın medya içinde de tuhaf biçimde son dönemde moda oldu. Kemalist dil laik kesimden muhafazakarlara transfer oldu bu aralar...
***
Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri kendi klasmanındaki ülkelerden bile çok daha düşük entelektüel seviyede ama bu gerçeğe mukabil kendini de çok üstün gören şizofrenide bir elit ve aydın sınıfına sahip olmasıdır. Maalesef bu kolay kolay aşılacak bir mesele de değildir. Türk elit sınıfları "uyuyan dev" değil maalesef kağıttan kaplandır...


Türkiye’nin elit ve aydın sorunu

RASİM OZAN KÜTAHYALI
01 Mayıs 2017, Pazartesi


Bazı memleketlerin elitleri ile geniş halk tabakaları arasında çok büyük bir entelektüel uçurum vardır.

Kültür ve bilgi seviyesindeki fark havas ile avam arasında o kadar yüksektir ki o ülkelerin havas zümreleri tepeden bakan bir dille halklarını aşağılayabilirler.

Mesela Pakistan böyle ülkelerden biridir...
***
Ne olursa olsun, insanları aşağılamak ayıp ve çok çirkin hatta iğrenç bir davranıştır ama o ülkelerde en azından böyle bir hegemonik tavrın gerçekçi zemini vardır. Yıllar evvel Burhan Kayatürk'le beraber Pakistan'a gitmiştim. Ziyaret ettiğimiz parlamentoda bir siyasetçi Oxford İngilizcesiyle bize Pakistan'daki belli elit okulları ve oradan çıkan insanların küresel seviyede elde ettiği büyük başarıları teker teker sıralamıştı. Hakikaten Türkiye'nin çok ilerisinde bir tabloydu bu.
Zaten rakamlar da bunu söylemektedir...
***
O parlamenter tam Pakistan elit ve aydın sınıfının başarılarıyla övünüyordu ki o ortamdaki diğer bir siyasetçi Hint aksanlı bir İngilizceyle ve iğneli bir espriyle araya girdi ve...
"Tabii bu arada Pakistan halkının yüzde 50'sinin okuma yazma öğrenecek imkânlara bile sahip olmadığını söyleyelim değil mi dostum?" dedi. Öbür parlamenter hiç bozuntuyavermedi ve bu gerçeği es geçip Oxford aksanıyla gurur dolu konuşmasına devam etti. O yüzde 50 zaten kendisi için yok hükmündeydi...
***
Dün bahsettiğim Mısır ve İran elitleri ve avam zümresi arasındaki fark da Pakistan'daki kadar dramatik olmasa da benzer şekildedir. Arap ve Fars elitleri de hem bilim hem sanat hem de diğer alanlarda küresel seviyede Türk elitlerinden çok çok daha ileridedir. Mukayeseli olarak bakıldığında Türk elit ve aydın sınıfı Arap, Fars ve Pakistanlı muadilleriyle bile kıyaslanamayacak kadar berbat durumdadır.
Batı ülkeleri ile kıyaslamaktan hiç bahsetmiyorum bile...
***
İşte bu somut bilimsel gerçeklere rağmen Kemal Gözler'in "Uyuyan Dev" birinci sınıf beyin Türk elitleri tezi ve Ahmet Taşgetiren'in de bu teze destek vermesi akla aykırı bir önermedir. Tam bir saçmalıktır. Hele Taşgetiren nasıl böyle tavra girer anlamak mümkün değil.
Üstelik Kemal Gözler en elit bilinen Türk profesörlerinin bile usulsüz alıntı konusunda dünya rekoruna imza atan sefil bir zümre olduğunu çok iyi bilmektedir. Bu konuda çalışmaları vardır. Aynı saçmalık son dönemde türeyen maalesef İbrahim Uslu'nun çok dillendirdiği muhafazakâr elitler övgüsü konusunda da vardır. Tüm bunlar maalesef safsatadır. Türkiye'nin en büyük meselelerinden biri hem laik hem muhafazakâr kesim için hâlâ elit ve aydın sorunudur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder