Levent AĞAOĞLU
• Az Ülkesi [1]
• Az'lar Az veya Azlar-Kök
Türkler çağında tarihi bir soy veya boy adı. Bu ulus Orhon-Yenisey yazısı
kullanmaktadır. Yurdu: Yenisey'in batı veya sol tarafı. Alaş akarsuyu ile
Bay-Tayga yöresi. Az demekle bir soy adı
veya boy adıdır. Boy başkanına Elteber denilmiştir. VIII. yüzyıl. Az diye boy
hakkında VIII. yüzyılın yazılı taşlarından Turan alfabesi denilen Köktürk
alfabesi ile yazıları Az yazısını okuyabiliyoruz.
• Dokuz Oğuz Halkı.
Moğolistan'ın doğusunda özellikle Tola (Tuul, Tula) akarsuyu dolayında yaşayanlar
Dokuz Boydan oluştukları için onlara Dokuz Oğuzlar denildi. [2]
Dokuz Oğuz kavramı, 626 yılını takiben Doğu Gök-Türk Devletinin zayıflaması
üzerine Töles boyları grubunun Tola Irmağı civarı ve Kerulen'e doğru yani Doğu
Gök-Türk ülkesinin doğu kısmında yaşayanların kaynaklarda zikrediliş şeklidir.
679 yılında Çin'deki T'ang hanedanına karşı başlayan Gök-Türk istiklal
hareketinin başarıya ulaştıktan sonra öncelikle Dokuz Oğuz boylarıyla
çarpışacağı tabii idi. Bu yüzden Orhun Yazıtlarında da çok sık bahsedilen Dokuz
Oğuz-Gök-Türk mücadeleleri çok sıklıkla meydana gelmiştir. [3]
Dokuz Oğuz Beyliği [4]
Çin Kaynaklarında Dokuz Oğuz Meselesi: Sayısal Yapısı Erkin
Ekrem OĞUZLAR
5. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri Dilleri,
Tarihleri ve Kültürleri (oguzlar.hacettepe.edu.tr/oguzlarbildirilertek.pdf)
Yunzhong (today's Tuoketuo County, Inner Mongolia).
630'larda
Dokuz Oğuzlardan söz edilmeye başlanmıştır. Hamilton (1962), bu bölgede yaşayan
on dört boyun adını veriyor. İşte: Yu-en (Uygur), Sir-yento, Ki-pi-you (Hirpi),
Tou-pa (Topa), Kou-li-kan (Kurikan), To-lan-ko (Telengüt), Pou-ku (Buka),
Par-yer-ku (Bayırku), Tonra (Tongra), Hu-en (Kun), Si-en-pie (Serbi), Hou-si,
Hi-kie (Halis); A-tie (Ediz). Bu boylardan bazıları 630'da Dokuz Oğuz birliğini
kuracaklardır. Dokuz boyun üzerinde olanlar sanırım yedeklerdir. Başlarında
kağanları vardır; ancak, Türkler bas kağana "Bas Kağan" derler.
"Bas" Farsça tabi (bas) demektir. Dokuz Oğuzlar II. Türk kağanlığının
kuruluşunda Türklere baş kaldırmış ve İlteriş Kağan ile Bilge Tonyukuk'a zor
günler yaşatmışlardır. Bildiğim kadarıyla, Dokuz Oğuz birliğinin dışında kalan
Tele'lerden hiç haber alınmamıştır.[5]
Türk, Sir ve Oğuz boylarının
geçimini sağlıyarak, hüküm sürüyor. Altı Sir hakkında pek az şey bildiğimizi
yukarıda söylemiştim. Tokuz Oğuz içinse oldukça bilgimiz var. Çin kaynakları
Tokuz Oğuz'dan ilk kez onların Çinliler'le birlik olup, Hie-li (İlig) Kağanının
sonunu hazırladıkları 630 olayları vesilesiyle bahseder (Pulleyblank 1956). Bu
dokuz boy şunlardır. Uygur, Buku, Kun, Bayırku, Tongra, Sse-ki, Sıkar, K'i-pi
ve Ediz (Hamilton 1962). Bu boy konfederasyonu içinde en önemli boy
Uygur'lardır. Maamafih, 744 tarihinde Doğu (Kök) Türk Kağanlığı
Uygur-Basmıl-Karluk ittifakı sonucunda yıkılınca, Sekiz Oğuzlar'ın Tokuz Oğuz
konfederasyonundan ayrılarak illerini terkettikleri ve doğuya ve batıya doğru
dağıldıkları anlaşılmaktadır. 745 yılında son Türk Kağanı Pomei'nin kesik
başının başkente gönderilmesinin ertesinde, tamamen dağılan otuz boylu Doğu
Türk konfederasyonundan Uygurlar, On Uygur-Tokuz Oğuz adı altında (Orkun:
Şine-Usu) yeni bir konfederasyon kurarak, Ötüken kutsal tahtına oturmuşlardı.
Uygurlar'la işbirliğine yanaşmayan Sekiz Oğuzlar'ın bir bölümüyle İki Edizler
(ve Kerekülügler) şuraya buraya dağılmışlar, Altı Sirler de, herhalde,
anayurtlarına dönmüşlerdi. Şiddetli bir yenilgiye uğrayan on iki boylu ve
"Üç Tuğlu Türük" bodun (ibid) ise, Ötüken dağının batısında, İli (?)
ırmağı kıyılarındaki dağlık bölgede, yeri saptanmayan Bakır Balıg'a sığınıp,
düşmanları Uygurlar ve Çinliler'e karşı direnişlerini sürdürüyorlardı. Bunlar
konfederasyondan arda kalanlardı.[6]
Çünkü 630'larda Dokuz Oğuzlardan
söz edilmeye başlanmıştır. Hamilton (1962), bu bölgede yaşayan on dört boyun
adını veriyor. İşte: Yu-en (Uygur); Sir-yento; Ki-pi-you (Hirpi); Tou-pa
(Topa); Kou-li-kan (Kurikan); To-lan-ko (Telengüt); Pou-ku (Buka); Par-yer-ku
(Bayırku); Tonra (Tongra); Hu-en (Kun); Seki (Serbi, Saka); Hou-si; Hi-kie
(Halis); A-tie (Ediz). Bu boylardan bazıları 630'da Dokuz Oğuz birliğini
kuracaklardır. Dokuz boyun üzerinde olanlar sanırım yedeklerdir. Başlarında
kağanları vardır. Ancak Türkler bu kağana "Baz Kağan" derler.
"Baz" Farsça "tabi" demektir. Dokuz Oğuzlar İkinci Türk
Kağanlığı'nın kuruluşunda Türklere başkaldırmış ve İlteriş Kağan ile Bilge
Tonyukuk'a zor günler yaşatmışlardır. Bildiğim kadarıyla, Dokuz Oğuz birliğinin
dışında kalan Tele'lerden hiç haber alınmamıştır. [7]
• Kırgız'lar Kırgızlar,
Asya'nın en kalabalık, en köklü boylarından biri olarak binlerce yıl yaşamış, günümüzde
Kırgız Devleti olarak varlığını devam ettirmektedir. Kırgızlar, Asya’nın en
kalabalık, en köklü boylarından biri olarak tarih boyunca kendisinden sık sık
söz ettirmiş bir toplum olarak karşımıza çıkar. Köklü boy yapısı ve kalabalık
nüfusu ile kimi zaman kendi idarelerinde, kimi zaman Türk Devletlerinin
bünyelerinde varlıklarını sürdürmüş, özgün halleriyle günümüze kadar
ulaşmışlardır.
Kırgızlar,
tarih kaynaklarında ilk olarak Hun döneminde karşımıza çıkarlar.[8]
Kırgızların
eski yurdu yani esas anayurtları Kögmen Dağlarının kuzeyi, Yenisey Nehrinin
kollarından Kem havzası idi.[9]
• Oğuz’lar
Türk
Tarihinin en köklü, en kalabalık boyu olan ve İç Asya’daki kadim Türk
Devletlerinin temel taşını teşkil eden Oğuzlar, batıya doğru ilerledikçe Kuz ve
Guz ünvanları alarak tarih kayıtlarına Uz’lar olarak geçmiştir. Oğuzlar, Türk
Tarihinin İç Asya döneminde başrolü oynayan Aşina sülalesini içinde
barındırmıştır. [10]
Oğuzlar, Oğuz Kağan Destanı'na göre 24
boydan ve Kaşgarlı Mahmud'un Divânu Lügati't-Türk eserine göre 22 boydan oluşan
Orta Asya kökenli en kalabalık Türk boyudur. Günümüzde Türk nüfusunun çoğunluğu
Oğuz boyundandır.
"Geniş bir perspektiften bakacak olursak; Anadolu ve Trakya
Türklüğünün, Türklerin târihsel serencâmının Batı ayağını temsil ettiği
hakikâtiyle karşılaşmamız kaçınılmaz olur. Oğuz Türkleri olarak bilinen bir
kabileler ağı, 1000 seneyi mütecâviz olarak sürekli gözü “Batı”ya odaklanmış
olarak bu topraklarda. Bu toplulukların azmi, asla “geriye bakmayan” bir
kesinlikte somutlaştı. Dönecek bir yeri olmayan Oğuz Türkleri, Doğu
Akdeniz'deki târihsel boşluğu büyük bir beceri ve başarı ile doldurdu. Doğu
Akdeniz'i; başta Anadolu ve Rumeli olmak üzere Türkleştirdi. Dünyâ târihine
Roma'dan sonra ikinci büyük “Barış” sistemini armağan etti. Oğuzların torunları
ve onlara mukadderat birliği üzerinden eklemlenen sayısız halklarla demlenen
çoğulcu bir birliği başarmak durumundayız. Rûmî temelde Türklüğün târihsel,
geniş ve çoğulcu manâsını sâhiplenmektir bu. Batı mâceramızın “nesnesi”
olmaktan çıkıp “öznesi” hâline gelmek adına tünelde bir ışık belirdi. Aman iyi
kullanalım. Kırılmayı kopmaya dönüştürmek isteyen avanturizmden uzak duralım." [11]
“Oğuz adı üzerine çok çeşitli açıklamalar yapılmışsa da artık
kabileler anlamına geldiği yani ok+u+z olduğu genellikle kabul edilmektedir.
Zaten Batı Gök-Türk Devletinde 634 yılını takip eden hadiselerde On Okların
ortaya çıkması ve Türgişlerin meydana gelmesi hadiseleri Oğuzlar konusunda
filojik delilleri desteklemektedir. Gök-Türk tarihinin 627 yılına kadar olan
kısmında hiç Oğuz isminin geçmemesi, her şeyden önce Töleslerin, Oğuz öncesi
fonksiyonunu icra ettiklerini göstermektedir. Bir başka ifade ile 627 yılından
sonra Töles adı ve terimi önemini kaybetmiş, Orta Asya'da yeni boy
dalgalanmaları ve yapılanmaları meydana gelmişti. Her ne kadar Oğuzların Seyhun
(Sir Derya boylarına) 755-785 (Halife el Mehdi zamanı) dolaylarında geldikleri
tahmin edilse de onların Tügişlerin devamı olduğu tarihi süreç açısından daha
doğrudur.
Muhtemelen 603 dolaylarında verilen Töles boyları daha sonra On Okları
yani Seyhun Oğuzlarını oluşturdular. IX. asırda Oğuzların varlığı artık İslam
kaynaklarında iyice belirginleşmektedir. Artık İsficab şehrinden Hazar denizine
uzanan Mangışlak dahil geniş bir alan Oğuzların yurdu olarak ortaya
çıkmaktadır. Buhara'nın kuzey sınırlarına kadar yayılan Oğuzların esas ağırlık
merkezi Seyhun (Sır Derya) boylarıydı. Sır Derya boyundaki diğer Oğuz şehirleri
Yenikent, Cend, Barçınlıg-kend, Sığnak, Karnak, Süt-kent, Savran (Sabran), Aşnas,
Otrar (Farab), İkan, Özkend, Sayram-İsficab belli başlı Oğuz şehirleri idi.
Zaten Dede Korkut ve Oğuz Destanlarının konuları bu bölgede yani Sır Derya
boyundaki Karadağlar'da geçmektedir. [12]
Yazıtlarda Oğuzlar: İlteriş, Kagan olduktan sonra
güneyde Çinlileri, doğuda Kıtanları, kuzeyde ise Oğuzları pek çok öldürmüştü.
Daha sonra ise İlteriş’e karşı kurulan Kıtan, Çin, Dokuz Oğuz ittifakına diğer
Oğuzların da katıldığı anlaşılıyor. Herhâlde bütün Oğuzlar Karakum’da oturan
Kutlug ile Tonyukuk’un üzerine yürüyeceklerdi. Neticede Tonyukuk, Kutlug’dan
“orduyu gönlünce sevk et” talimatını aldıktan sonra Kök Öng Irmağını geçmiş,
Ötüken Dağlarına doğru ordu sevk etmişti. İngek Gölü ile Tola Irmağından
Oğuzlar saldırıya geçtiler. İki bin kişilik Gök-Türk ordusu altı bin kişilik
Oğuz ordusunu yendi ve bundan sonra Oğuzların hepsi gelip, II. Gök-Türk
Devletine tabi oldu. Bundan sonra II. Gök-Türk Devletinin merkezi Ötüken’e
taşındı11. Kutlug Kagan, 682-691 arasında Oğuzlarla beş defa savaşmıştı. Kapgan
döneminde 696’yı takip eden yıllarda ona karşı kurulan Kırgız, Çin, Türgiş
ittifakına Oğuzların katılmamalarına rağmen huzursuz oldukları anlaşılıyor. 715
yılında Kül Tegin ve Bilge, II. Gök-Türk Devletine karşı büyük isyanlar
çıktığında sırasıyla Karlukları (714), 715’te Azları, İzgilleri, Dokuz
Oğuzları, Edizleri mağlup ettikten sonra Bolçu’da Oğuzlarla savaşmışlardı. Bu
Oğuzlar da bozguna uğratıldı. Söz konusu savaşta Kül Tegin kır atına binip
hücum ederek mızraklamıştı. Askerlerini mızraklayıp, ülkelerini aldılar. Dördüncü
çarpışmasını Çuş Başında yaptıktan sonra Gök-Türk halkı çok zor durumda
kalmıştı. Beşinci savaş Ezgenti Kadız’da meydana gelmiş, yine Kül Tegin ve
Bilge Kagan galip gelmişlerdi. Zaferden sonra Ötüken’e dönmeyen Bilge ve Kül
Tegin kardeşler, Amga Korugan’da kışladılar ve o yılın ilkbaharında Oğuzların
karargâhını bir daha bastılar. Hep beraber o kadar zor durumda kaldılar ki;
Bilge, “Eğer kardeşim olmasaydı, annem hatun başta olmak üzere, annelerim,
ablalarım, prenseslerim, bunca hayatta kalanlar cariye olacaktı.” demek
suretiyle bu savaşların önemine işaret etmektedir. Oğuzlar, bu seferler
sırasında Gök-Türk ordularını epey hırpalamışlardı. Hatta onlar Amga Korugan’da
kışlarken kıtlık dahi olmuştu. Bahardaki sefer sırasında üç Oğuz ordusu aynı
anda bastırdığında, Oğuzlar aynı anda iki hedef seçmişlerdi. Biri Bilge ve Kül
Tegin’in ordularını bozguna uğratmak, diğeri onların evlerini, barklarını
yağmalamak idi. İçine düştükleri zor şartlara rağmen Bilge ve Kül Tegin
Oğuzları dağıtmayı başardılar. Mağlup Oğuzlar, Dokuz Tatarlarla birleşip
yeniden geldilerse de Bilge, Ağu’da büyük bir savaş daha yaparak galip geldi.
717 yılında bir grup Oğuz kaçıp Çin’e gittiği için üzülen Bilge, onların
çocuklarını ve kadınlarını ele geçirmişti. Oğuzları, Bilge Kagan zamanında
(716-734) Ötüken’e göre kuzeyde bulunuyorlardı. Ongin kitabesi dahi bunu
bildirmektedir. Bilge zamanında Oğuzlara Kıtay, Tatabı ve Çin’e karşı on iki
kez sefer tertip edilmişti. 751 yılında Çin’deki Oğuzlar Çin’den dışarı
çıkmışlardı. Barlık yazıtının I.sinde de Oğuz ismi geçmektedir. Oğuzların
Tarih Sahnesine Çıkışı Hakkında [13]
Tonyukuk ve Kül Tigin
yazıtlarından anlaşıldığı kadarıyla onları Türük konfederasyonuna dahil etmek
hiç de kolay olmamıştır. Galiba, Kapağan Kağan zamanında Tonyukuk'la yapılan
zorlu savaşlar sonucunda Oğuzlar pes etmişler, fakat Bilge Kağan döneminde
defalarca başkaldırarak Kağana ve kardeşi Kül Tigin'e çetin günler
yaşatmışlardır. [14]
• On-Ok;
“On-ok uruğu Batı Göktürk Kağanlığı'nın batısında
yaşayan Türk boylarına verilen addır.
Anlamı "on şadlık"tır. Kelimenin anlamı "on şad, on
şadlık" ya da "sağ kanat, ülkenin sağı"tır. İzgil oymağı liderinin, Göktürk Kağanlığı
tarafından 563'te İstanbul'a elçi olarak gönderildiği bilinmektedir. “634 yılında kagan olan Işbara ülkesini on
boya bölmüş, her boya birer ok verilmiş, bundan sonra unvanları On Şad ve On Ok
şeklinde söylenmeye başlamıştı. Akabinde beş boya Beş Tuo-lu, diğer beşine ise
Nu-shih-pi adları verildi. Beş Tuo-lu, çorluklar halinde tesis edilmiş ve
Tokmak (sueiye)’ın doğusunda oturmuştu. Sağ yani batı gurubu oluşturan
Nu-shih-pi’ler ise erkinlikler halinde teşkilatlandırılıp Tokmak’ın batısında
ikamet edeceklerdi. Bu teşkilatlanmadan sonra genel olarak ortaya çıkan boylar
On Ok (On Boy) adıyla zikredildiler.”[15]
• Saka'lar
“Sakalar Orta Asya'da ve Doğu Avrupa'da yaşamış
atlı göçebe bir Türk veya İranî halkı. “701 yılındaki Tonyukuk, İnel ve Bilge'nin batı seferinde Mançudlar,
Farslar (Tezik) ve Toharlarla birlikte zikredilirler ve Gök-Türklere tabi
olduklarından bahis vardır.” [16]
• Sir (Altı Sir)
“II. Gök-Türk Devleti döneminde hala özellikle Tola Irmağı tarafında
oturan boy grubu için bu ad kullanılmış olmalıdır. Bilge Kagan tahta çıktığında
tebasını sayarken'' Altı Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz'' gibi boy guruplarının
adlarından bahsetmektedir. Tonyukuk yazıtında ise beş yerde geçen Sir kelimesi
hepsinde Türk Sir, Bodun, Oğuz grubu gibi Tola Irmağı havalisinde yaşayan Sir
grubu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. [17]
Tonyukuk yazıtında
(T. Tekin 1968: T), I. Türk Kağanlığından (550-630) beri Türk ve Sir boylarının
birlikte yaşadıkları ima edilmektedir. Metinde, 630-682 “kağansızlık”
döneminden söz edilirken, “türk sir bodın yirinte bod kalmadı” (Türk ve Sir
boylarının yerinde boy kalmadı) deniliyor.
Sir boylarının
kimlikleri hakkında yapılacak en isabetli tahmin –kuvvetli varsayım– onların
Sir Derya kökenli; İndo-İranlı, bir halk olduğudur. Büyük bir olasılıkla, Çin
yıllıklarının zikrettiği Sie-yen-t’olar’la (Chavannes op.cit.) ilişkileri
vardır. Ama, bunlar Bumin ve İstemi Kağanlar zamanından beri Türkler’le birlikte
yaşamış Soydak’lar olamaz. Zira, Bilge Kağan yazıtında geçen bu Sir’lerle Kül
Tigin yazıtında anılan Sogdak ya da Sogut halkları farklıdır (ama belki de
Sogdak, Sir boylarından biridir). Tonyukuk yazıtında zikredilen ikinci boy
(Dokuz) Oğuz ve onlardan birer altboy olan Kun ve Tongra’dır. Metinde, İlteriş
Kağan döneminde bunlarla yapılan çatışmalar anlatılıyor ve Oğuzlar’ın bütün
direnişlerine ragmen nasıl yola getirilip, Türk-Sir federasyonuna üçüncü bir
üye olarak alındıkları hikâye edilir. Onların girmesiyle il’e yeniden barış
gelmiştir. Bundan böyle, “türk bilge kağan türk sir bodunug oğuz bodunug igidü
olurur” [18]
• Tarduşlar
“II. Gök-Türk devletinin kuruluşu esnasında millet düzenlenirken Töles
ve Tarduşların adından bahsedilmektedir. Milletin yeniden bir araya getirilip
teşkilatlanma anlatılırken Taruş ve Töles adlarının zikredilmesi onların
552-630 yılları arasında oynadıkları tarihi rolün öneminden dolayıdır. II.
Gök-Türk Devleti döneminde 682'den sonra Tölesler doğuda Tarduşlar batıdadır.
Dolayısıyla İrtiş Irmağı taraflarında olduklarını tahmin ediyoruz. 692'de Kapgan Kagan olduktan sonraki
teşkilatlanmada ise Bilge, Tarduşların üzerine şad olarak tayin edildi. 732
yılında Kül Tegin'in cenaze törenine katılanlardan birinin adı da Tarduş İnançu
Çor idi. Tarduş boyunun adı yazıtlarda dolaylı olarak kaydedilmiştir. 696-97
yıllarında Kırgızların bulunduğu yere baskın yapan Tonyukuk daha sonra
hanımının ölümü üzerine Kapgan geri dönünce tek komutan kalmıştı. 698'de İnel ve
Bilge'nin katılımıyla Yarış ovasına doğru ilerlemiştir. İşte Kapgan'ın yeni
yaptığı bu tayin sırasında Tarduş Şad'ın adı geçmektedir. Söz konusu Tarduş
Şad'ın Bilge olduğu bilinmektedir. Daha sonra savaş kazanılınca On Oklar
(Türgişler), Tarduş Şad'a doğru kovalanılmıştır (699). [19]
• Türgiş
“Türgişler, Batı Gök-Türk ülkesinde 635 yılını takip eden yıllarda
muhtelif siyasî olaylarda yeni boy teşkilatlanmaları sırasında tarih sahnesine
çıkmış bir boydur. Daha sonraki gelişmelerden onların Batı Gök-Türk hanedanından
geldiği anlaşılmaktadır. 696 yılında II.
Gök-Türk Devletini kudretinin zirvesine çıkaran Kapgan Kagan’a karşı Kırgızlar,
Çinliler ve Türgişler ittifak yapmışlardı. Orduya Tonyukuk, İnel Kagan ve
Tarduşların şadı Bilge kumanda edecekti. Dolayısıyla Gök-Türkler Türgiş- On Ok
ülkesine doğru büyük bir sefere hazırlanıyorlardı. Ordu Altayları aşıp Yarış
ovasına ilerledi ve Bolçu’da Türgişleri ağır bir hezimete uğrattı. Savaşı
Tonyukuk ve İnel idare etmiş, Tarduş Şad’ı Bilge başka bir mevkide mevzilenmişti.
Bundan sonra Gök-Türk ordusu On Ok ordusu ile Demir Kapı’ya kadar yapılan
sefere katıldı. Türgiş halkı Bilge tarafından kendi halkı olarak gösterilmiş ve
hatalı hareket ettiği için çok ızdırab çektikleri vurgulanmıştır. Bundan sonra
Maveraünnehire kadar (Kengü Tarban) her taraf Gök-Türk hakimiyetine girmiştir. [20]
İlave Kaynak: Türgişler
(turktarihim.com/Türkeşler_Türgişler.html)
• Türk:
“Kadim Türkler, ren geyiğini ama daha da önemlisi, insanlık tarihinde
dönüm noktası olarak dahi anılabilecek bir olay, atı ehlileştirmişlerdir. Çin
kaynaklarında Türkçe adındaki bir dilin bahsi ilk defa MÖ 1766’da geçer. Han
devrinde tutulmuş kayıtlar uyarınca, Teoman tarafından Hun devletinin kurulduğu
MÖ 206’ya değin gerisin geriye izlenebilmektedir. Hun devletinin ömrü MS
8.yüzyıla değin sürmüştür. Ne var ki Hun devleti git gide çaptan düşerken onun
yerini en önemli parçası yahut mensubu olan ve ilk defa MÖ 1766’da Tujue diye
anılan ileriki yüzyıllardayda Tukiu biçiminde bilinecek Göktürkler alır.
Tarihte ilk Türk devleti olmak özelliğini gösteren Göktürkler, çevrelerinde
yaşayan Türkçe konuşan bütün boylar ile urukları kendi siyasi hakimiyetlerinde
toparlayıp birleştirmişlerdir. İmdi, Göktürk devleti sayesinde tekmil Türkçe
konuşan boylar ile uruklara bundan böyle Türk denilir olmuştur. Yedinci
yüzyılda Köktürk olan ad, bilahare Göktürk şeklini aldığı anlaşılıyor. Kök/gök,
Türkçede sema, semavi, yani mavi, boz mavisi anlamlarına gelir. Semavi Türkler
anlamını taşıyan Göktürk’ün iddialı bir şeref lakabı olduğu aşikardır. Türkçe, aşağı yukarı Miladi yıllardan beri
Kuzey doğu ile Orta Asya boylarının ortak bildirişme aracı olduğu biliniyor.
Türklüğün bir ucunda Göktürk, öbüründeyse Osmanlı durur. Bu iki tarihi durağı
birbirine bağlayan hat Oğuzdur” [21]
Göktürk
Anıtları. Göktürk Osmanlı çizgisi
(Duralı)
Bakılacak MİRKAMAL,
A. (2017). Bilge Kağan Yazıtı‟ndaki “kid(i)z k(ä)r(ä)kül(ü)g : b(ä)gl(ä)ri :
bod(u)nı” İbaresı Üzerine. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi,
6(1), 1-10. (tekedergisi.com)
Tujue Turks
(ChinaKnowledge.de - An Encyclopaedia on Chinese History, Literature and Art
About [Location: HOME > History > Barbarian Peoples > Tujue / Turks]
Chinese History - Tujue 突厥 Turks
(chinaknowledge.de)
DİĞER
HALKLAR
• Çinliler
• Kıtay'lar Hıtaylar, Çin
ülkesinin kuzeyinde Mançurya'dan Orta Asya'ya kadar olan bölgede yaşamış Moğol
kökenli bir kavim. Ancak Türk-Tungus melezi olduğunu savunan ve Kıtaylar olarak
adlandıran tezler de mevcuttur.
• Mançud'lar günümüzde
Kuzeydoğu Çin'de olan Mançurya kökenli Tunguz halkıdır. 17. yüzyılda Çin'deki
Ming Hanedanını yenmiş ve Qing Hanedanını kurmuşlardır. Qing Hanedanı Çin'i
1912 yılında Çin Xinhai Devrimine kadar yönetmiştir. Bu devrimle Çin
Cumhuriyeti kurulmuştur. Aslı memleketi olan Heilongjiang, Jilin ve Liaoning
eyaletleri dışında Çin'in her çeşitli yerlerde yaşamaktadır.
“Mançud ismi sadece 701 yılındaki Tonyukuk, İnel Kagan ve Bilge
idaresindeki ordunun Tinsi oğlu (Tanrı oğlu) adlı karla kaplı Ek Dağını aşarak
Demir Kapıya varışından sonra tabi olan şehirler arasında gösterilmiştir.
Sakalar, Farslar ve Toharlarla birlikte zikredilmiştir. Türkler ilk defa o
bölgeye varmışlardı. “ [22]
• Soğd
“Orta
Asya’da yaşamış İranî bir kavim ve yaşadığı bölge. Soğd ülkesi, en önemli
merkezleri Semerkant ve Buhara olmak üzere Amuderya ile Siriderya arasında
yayılan ve günümüzde Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan sınırları içinde kalan
coğrafî bölgedir. Soğd kültürü batıda Marginya, kuzeyde Hârizm ve Kızılkum
çölü, doğuda Fergana, güneyde Baktriya-Tohâristan ile sınırlanan kesimlerde ve
özellikle Zerefşân ve Kaşkaderya ırmakları boyunca gelişmiştir. Orta Farsça
dönemi dillerinden biri olan Soğdca ise coğrafî ve siyasî sınırların çok
ötesinde, bir ara bütün İpek yolu güzergâhında konuşulan uluslararası bir dil halini
almıştır.
558
yılında Göktürkler’in hâkimiyetine giren Soğd bölgesi özellikle Göktürk
döneminde Orta Asya’nın ekonomik, siyasal ve kültürel merkezi oldu. Bu dönemde
bölge Amuderya ile (Ceyhun) Tanrı dağları arasını kapsıyordu. Soğd tüccarları
Göktürk koruması altındaki İpek yolu üzerinde çok etkili hale gelmiş ve Çin’den
İtalya’ya kadar uzanan ticareti kontrollerine almışlardı. Soğdca yazılmış olan
582 tarihli Bugut yazıtı Göktürk hükümdarlarından bahsetmektedir. II. Göktürk
Hükümdarı Kapgan Kağan (692-716) Çin’de bulunan esir Türkler’le birlikte esir
Soğdlar’ın da geri gönderilmesini istemişti. Öte yandan son zamanlarda Çin’de
yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen bulgulara, özellikle görkemli mezar
taşlarına göre burada VI-VIII. yüzyıllar arasında zengin bir Soğd tâcirler
sınıfı oluşmuştu ve bu tâcirler imtiyazlı bir statü kazanmıştı. Çinliler’e
uzaklardan kıymetli mallar temin ediyor ve Çin ordularının Orta Asya’daki
iâşelerini karşılıyorlardı. Bu arada maaş karşılığı ödenen ipek rulolarını da
ucuza alıp yeniden ihraç ediyorlardı.
Taşağıl,
Ahmet, Soğd[23]
Soğdak:
“Balasağuna gelip yerleşmiş olan bir ulustur”. Amuderya ile Sirderya arasındaki
Soğd bölgesinde yaşayan İran asıllı bir topluluk. Doğudan gelen Hunluların
baskısı üzerine ülkelerini terk ederek batıya, Karadeniz’in kuzey taraflarına
göç eden Soğdlular, Burada Kanpçu (Kangar) Devletini kurdular. Oğuz neslinden
gelen hükümdarlar tarafından idare edildiler. Makedonya Kralı İskender’in Asya
Seferi sırasında (M.Ö. 331) ortaya çıkan kavimler göçü sonunda, Soğdakların bir
kısmı Türklerle kaynaşarak, Türkleşirken, bir kısmı da Fars kültürünü
benimsedi. Kaynak: [24]
Aşok:
Kişi Adı. Soğdların lideri. Aşoka, Budizm'in Orta Asya'da yayılmas ını sağlayan
Hint kralıdır. Müslümanların peygamberlerine sevgisi yüzünden erkek
çocuklarının adını Muhammed veya Mehmed koymaları gibi Budistlerin de Budizm'in
yayıcısı Asoka'nın adını almaları tabiidir. Bu yüzden VIII. yüzyıl başlarında
Sogd halkının lideri olan kişinin adının Aşoka olması Budist olan Sogdlar için
çok normal karşılanmalıdır. Kaynak:
Göktürk Yazıtlarında Hintçe Unsurlar Osman Fikri Sertkaya
• Tacik'ler Tacikler bir İran
dili olan Tacikçe konuşurlar Fars dillerine mensup olan Tacikçe, ana
çizgileriyle günümüz Farsçasına yakındır. Yalnız eski Farsçanın özellikleri
daha çok vardır. Çiftçilik başlıca geçim kaynakları olup, hayvancılık ikinci
plandadır. Çoğunluğu İslam'ın Sünni mezhebine bağlıdırlar. Taciklerin ataları olan Soğdlar, ilk defa
İran'da ortaya çıkmış, sonraki devirlerde günümüzde Tacikistan olarak
adlandırılan Soğdiana'ya göç etmişlerdi. Soğdlar, Türklerle iyi ilişkiler
kurmuş ve onların himayesi altında yaşamışlardı.
• Tohar'lar
“İndo-Avrupalı Toharlar. Bir Doğu İranlı kavim olan Toharlar.
Ceyhun nehrinin yukarı havzasında tarihî bölge. Dar anlamda Tohâristan
sınırlarını en doğru biçimde IV. (X.) yüzyıl İslâm coğrafyacılarından İstahrî
verir. Buna göre Tohâristan, Belh’in doğusunda ve Bedehşan’ın batısında,
Ceyhun’un (Amuderya) güneyinde, Hindukuş dağlarının kuzeyinde yer alan
bölgedir. İslâm döneminde Tohâristan, geniş mânada Ceyhun’un yukarı mecrasının
sağında ve solunda bulunan, Belh’e bağlı olan bütün dağlık bölgeleri
kapsıyordu. [25]
[1] Ahmet
Taşağıl, Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları (turk-boylari.blogspot.com.tr/2015/03/azlar.html)
[2] Prof. Dr.
Ahmet Taşağıl, Töles Boylarının Stratejik Önemi (6.
ve 7. yüzyıllar) (dergi.fsm.edu.tr)
[3] Taşağıl,
Ahmet Çin Kaynaklarına göre Eski Türk Boyları, ss. 113-115
[4] (turktoresi.com)
[5] Sencer Divitçioğlu;
Sekiz Türk Boyu Üzerine Bazı Gözlemler, İstanbul, 2015, Sayfa 128
[6] Sencer Divitçioğlu,
Nasıl Bir Tarih? (Köktürkler, Karahanlılar) Bağlam yay. Şubat 1992. Sayfa 104-105-106-107
[7] Sencer Divitçioğlu,
Orta Asya Türk Tarihi Üzerine Altı Çalışma, 2015 Sayfa 50
[8] (turktarihim.com/Kırgızlar.html)
[9] Taşağıl,
Ahmet Çin Kaynaklarına göre eski Türk Boyları, ss. 92-93
[10] (turktarihim.com/Uzlar.html)
[11] Süleyman
Seyfi Öğün, Türkiye'nin Batı macerası, Yeni Şafak Gazetesi. 20 Mart 2017
[12] Taşağıl,
Ahmet Çin Kaynaklarına göre Eski Türk Boyları, ss. 92-93
[13] Ahmet Taşağıl, OĞUZLAR 5. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu Bildirileri Dilleri, Tarihleri ve Kültürleri Ankara 2015
[14] Sencer Divitçioğlu;
Oğuz'dan Selçuklu'ya, İstanbul, 1994, Sayfa 12
[15] Taşağıl, Ahmet Çin Kaynaklarına göre Eski Türk Boyları, ss. 119
[16] Taşağıl, Ahmet Çin Kaynaklarına göre Eski Türk Boyları, ss. 99
[17] Taşağıl, Ahmet Çin Kaynaklarına göre Eski Türk Boyları, ss.
102-103
[18] Sencer
Divitçioğlu, Nasıl Bir Tarih? (Köktürkler, Karahanlılar) Bağlam yay. Şubat
1992. Sayfa 103
[19] Taşağıl,
Ahmet Çin Kaynaklarına göre Eski Türk Boyları, ss. 112-113
(turk-boylari.blogspot.com.tr)
[20] Taşağıl,
Ahmet Çin Kaynaklarına göre eski Türk Boyları, ss. 119-121
[21] Duralı
Teoman, Omurgasızlaştırılmış Türklük, Kasım 2014, ss. 27-45 Ortaylı, İlber
Türklerin Altın Çağı
[22] Taşağıl,
Ahmet Çin Kaynaklarına göre eski Türk Boyları, ss. 89
[23] (islamansiklopedisi.info)
[24] (nedir.com)
[25] İlave
Kaynaklar: Hüseyin Salman, Toharistan (islamansiklopedisi.info); Kürşat
Yıldırım, Doğu Türkistan Ve İlk Sâkinleri Âkinleri, Türk Dünyası İncelemeleri
Dergisi / Journal of Turkish World Studies, XII/1 (Yaz 2012), s.419-440.
(tdid.ege.edu.tr)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder