24 Ağustos 2019, Cumartesi
Avrasya hamlesi
DÜNYA üzerindeki kavgayı, savaşı,
mücadeleyi anlatmaya çalışıyorum. Çok eskilere gidip kafa karıştıracak değilim.
Akılda net kalması için İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan
sonrasına bakalım. ABD ile Sovyetler Birliği YALTA'dan sonra
dünyayı ikiye böldü ve yönetti. Savaş çıktı çıkacak korkusuyla ve laboratuvarda
üretilen ideolojilerle insanlığı peşlerinden sürüklediler. Derken 1990'a
geldik.
Gorbaçov çıktı, çürüyen yapıyı dağıttı. RUSYA ortada belirdi.
Yeni haliyle... Rus DERİN AKLI yıkımın arkasında ABD'yi gördü.
Oyunu, dengeyi onların bozduğunu düşündü. Ve yerine yeni bir denge kurulmadı. Arayış sürmekte. Ancak bu arada çok önemli hadiseler yaşandı. Özellikle Türkiye'ye bakın! Son 10 yılı ve esen rüzgarları düşünün! Ne operasyonlar, ne saldırılar. 100 yıla sığmayacak olaylar burada bir iki yılda yaşandı. 15 Temmuz ile birlikte Türkiye yeni bir eksene savruldu. Başka da seçenek kalmamıştı. ABD ile olan gerginlik artık husumete dönüşmüştü...
İki büyük savaşın arkasından en çok değişim ve yıkıma uğrayan merkezlerden biri RUSYA idi... Hem toprak hem mevzi kaybettiler. Ancak PES etmediler.
Ve yepyeni bir HİKAYE yazmak için atağa kalktılar. Karşıdaki ekol ABD ve ona ruh verenlerdi...
Ve bu kavga acı doluydu. İki taraf da bunu bilirdi... Rusya SOVYETLER'DEN sonra önemli bir hamle yapmak için sahne aldı. AMAÇ ASLINDA ORTADAYDI: BÜYÜK BİR SAVAŞLA BİLE DEĞİŞMESİ ZOR OLAN İTTİFAKLARIN VE COĞRAFYALARIN DEĞİŞMESİ ÖNGÖRÜLÜYORDU... Rusya belki de ALMANYA, TÜRKİYE ve İRAN'ı yanına alarak ORTA ve DOĞU AVRUPA ile bambaşka bir dünya kurmak istiyordu. Çin'i de arkada tutarak İMPARATORLUK inşa edeceklerdi. İSLAM İLE İTTİFAK da şarttı. Burada merkez TÜRKİYE oluyordu. Son yıllarda gelişen ve gelişecek olan bütün olaylar bu OLUŞUMU engellemek ya da tamamlamak için olacaktı...
Trump'ın seçilmesinde RUS PARMAĞI var iddiasıyla başlayan, Savcı Mueller'in BAŞKAN'ı devirmek için dosya hazırlamasıyla devam eden, Suriye'nin karışmasıyla tavan yapan gelişmelerde BREXIT de işin tuzu biberiydi! Yaşanan onca terör eylemini saymıyorum bile...
Hatırlayın ne çok şey yaşandı!
ALMANYA işin merkezindeydi.
Zbigniew Kazimierz Brzezinski'nin "AVRASYA'YA HAKİM OLAN DÜNYAYA HAKİM OLURDU" mottosunun kavgası veriliyordu adeta... Tam da bu evrede DUGİN çıkıyor ve açıkça "Amerikan imparatorluğu yıkılmalı" diyordu...
Kavga böylesine büyük olunca bir iki gündür yazdığım gibi sıra dışı insanlar da işin içinde yer alıyordu.
Tarihte örneği çoktu...
Mesela Amerikalı Evanjelik Piskopos James Heiser bunlardan biriydi. Çok kişi ismini bilmezdi.
Ancak inanılmaz bir güce sahipti.
Heiser yazdıkları arasında şu satırlara yer veriyordu: "Putin, bir toplantıda, 'Sovyetler Birliği'nin çöküşü, yüzyılın büyük bir jeopolitik felaketiydi. Yeni bir felaket daha olacak' dedi.
Bu açıklama belli ki Amerikan imparatorluğunun çöküşüne işaret ediyordu. Heiser, Putin'in ABD'nin yıkılacağını bildiğini ilan ediyordu.
Ya da savaşın tanımını yapıyordu...
Kremlin'in niyetini açıklıyordu...
Almanya ile Rusya arasında HAT sağlamdı. Kökü eskilere dayanırdı. Hatırlayın Lenin bile ALMANLAR'ın desteğiyle geldi, SOVYETLER'i yeşertti!
Ancak yeni dengenin oluşması için TÜRKİYE ile İRAN'ın tavrı ve istikameti çok önemliydi.
Son döneme bakınca ABD'nin neden açıktan Türkiye ve İran'ı hedef aldığı ortadaydı.
AVRASYA'da büyük bir yapı kurulacaksa TÜRKİYE ve İRAN'sız olamazdı.
MÜSLÜMANSIZ, imkansız... Ankara, İran ile yan yana geliyor 17-25 patlıyor, S-400 için Rusya ile oturuyor sıkıntılar tavan yapıyordu.
Unutmadan altını çizmekte fayda var.
Pastör Brunson'ın kurtarılması için ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'i ikna eden kişi de James Heiser'di. Brunson'ı Macaristan'a gönderen kişi de... Dugin'in Türkiye'deki gücünü Pastör Brunson için kullanmasını isteyen James Heiser, birçok güvendiği ismi Ankara'ya gönderdi. Ancak Dugin'in TÜRKİYE'de yakın ilişki içinde olduğu eksen, bu konuda çekimser kalınca kriz tırmanmıştı...
O gün bile ABD, Türkiye'nin ne kadar zor bir ülke olduğunu gördü...
Son döneme bir bakın! Alman kökenli firmalar ve finans devleri devamlı olumlu senaryolar ile gelmekte. Türkiye ile yan yana durmakta. Rusya zaten öyle.
İran da... Çin koşarak gelmek için sabırsızlanıyor... Çatışmanın kökenine inersek AVRUPA içindeki GÜÇLÜ AİLELERİN, GÜÇLÜ KANLARIN DÜNYA ÜZERİNDEKİ KAVGASINI GÖRÜRÜZ...
Bir iki gündür RUDOLF VON SEBOTTENDORF'u yazmamın nedeni bu! Aynı ekollerden farklı kişiler, sıra dışı insanlar bu kavganın görünmeyen özneleri...
Bilmediğimiz güçler de...
Mesela 1948 Londra Olimpiyatları'ndan itibaren açılış ve kapanış törenlerindeki ezoterik ayinleri hiç eksik olmadı.
Ancak yüz milyonlarca insan bakıyor, bir şey anlamıyordu!
PİRAMİTLERİN nasıl yapıldığı hala tartışma konusu. Malum.
Ezoterik aleminde Mısır'daki Gize Piramitleri'nin yeri çok ayrıdır. Özellikle Keops Piramidi'ne giden özel yol için 20-12 tabiri kullanılır. Londra Olimpiyat Oyunları'nın da 2012 yılına denk gelmesi (Kimilerine göre 50 yıl önce 2012'nin Londra'da yapılacağı belliydi), piramitleri öne çıkarttı. Keops Piramidi, Kefren Piramidi ve Mikerinos Piramidi, olimpiyatın açılış töreninde resmedildi. Keops Piramidi'ne giden 20-12 yolu da açılışın en özel anlarından biriydi.
Hepsi açılışta vardı fakat bizler bir şey anlamıyorduk...
Demek istediğim böylesine büyük bir savaşta herkes sahada... Ne olacağını kimse bilmez... Kestirmek çok zor.
Sadece oyuncuları aktarmaya çalışıyorum. Kavgayı, mücadeleyi tanımlamaya gayret ediyorum...
AVRASYA DENGESİNİ kuran, kurmak isteyen akıl yeryüzündeki en büyük akıllardan biri olan ROTHSCHILDLER... Bu denge kurulduğu an dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu mücadeleyi uzun zamandır SİLAH ve PARA'nın kavgası olarak aktardım... Silah PENTAGON'SA KATOLİKLERSE, PARA DA AİLE yani ROTHSCHILDLER...
Tablo bu! Çıkması beklenen siyasi hareketlere de bu çerçeveden bakmakta fayda var.
Yoksa ya anlamayız ya eksik anlarız...
NOT: PİRAMİT SEMBOLÜNÜ kliplerde ve şovlarında en çok kullanan dünya starı BEYONCE'un ikiz çocukları oldu. Yakın bir zaman önce. Beyonce ve Jay Z çifti çocuklarına Rumi ve Sir isimlerini verdi. Peki bu isimlerin Mevlana Celaleddin Rumi ile bir ilgisi var mı?
Bilemem! Siz düşünün!
Gorbaçov çıktı, çürüyen yapıyı dağıttı. RUSYA ortada belirdi.
Yeni haliyle... Rus DERİN AKLI yıkımın arkasında ABD'yi gördü.
Oyunu, dengeyi onların bozduğunu düşündü. Ve yerine yeni bir denge kurulmadı. Arayış sürmekte. Ancak bu arada çok önemli hadiseler yaşandı. Özellikle Türkiye'ye bakın! Son 10 yılı ve esen rüzgarları düşünün! Ne operasyonlar, ne saldırılar. 100 yıla sığmayacak olaylar burada bir iki yılda yaşandı. 15 Temmuz ile birlikte Türkiye yeni bir eksene savruldu. Başka da seçenek kalmamıştı. ABD ile olan gerginlik artık husumete dönüşmüştü...
İki büyük savaşın arkasından en çok değişim ve yıkıma uğrayan merkezlerden biri RUSYA idi... Hem toprak hem mevzi kaybettiler. Ancak PES etmediler.
Ve yepyeni bir HİKAYE yazmak için atağa kalktılar. Karşıdaki ekol ABD ve ona ruh verenlerdi...
Ve bu kavga acı doluydu. İki taraf da bunu bilirdi... Rusya SOVYETLER'DEN sonra önemli bir hamle yapmak için sahne aldı. AMAÇ ASLINDA ORTADAYDI: BÜYÜK BİR SAVAŞLA BİLE DEĞİŞMESİ ZOR OLAN İTTİFAKLARIN VE COĞRAFYALARIN DEĞİŞMESİ ÖNGÖRÜLÜYORDU... Rusya belki de ALMANYA, TÜRKİYE ve İRAN'ı yanına alarak ORTA ve DOĞU AVRUPA ile bambaşka bir dünya kurmak istiyordu. Çin'i de arkada tutarak İMPARATORLUK inşa edeceklerdi. İSLAM İLE İTTİFAK da şarttı. Burada merkez TÜRKİYE oluyordu. Son yıllarda gelişen ve gelişecek olan bütün olaylar bu OLUŞUMU engellemek ya da tamamlamak için olacaktı...
Trump'ın seçilmesinde RUS PARMAĞI var iddiasıyla başlayan, Savcı Mueller'in BAŞKAN'ı devirmek için dosya hazırlamasıyla devam eden, Suriye'nin karışmasıyla tavan yapan gelişmelerde BREXIT de işin tuzu biberiydi! Yaşanan onca terör eylemini saymıyorum bile...
Hatırlayın ne çok şey yaşandı!
ALMANYA işin merkezindeydi.
Zbigniew Kazimierz Brzezinski'nin "AVRASYA'YA HAKİM OLAN DÜNYAYA HAKİM OLURDU" mottosunun kavgası veriliyordu adeta... Tam da bu evrede DUGİN çıkıyor ve açıkça "Amerikan imparatorluğu yıkılmalı" diyordu...
Kavga böylesine büyük olunca bir iki gündür yazdığım gibi sıra dışı insanlar da işin içinde yer alıyordu.
Tarihte örneği çoktu...
Mesela Amerikalı Evanjelik Piskopos James Heiser bunlardan biriydi. Çok kişi ismini bilmezdi.
Ancak inanılmaz bir güce sahipti.
Heiser yazdıkları arasında şu satırlara yer veriyordu: "Putin, bir toplantıda, 'Sovyetler Birliği'nin çöküşü, yüzyılın büyük bir jeopolitik felaketiydi. Yeni bir felaket daha olacak' dedi.
Bu açıklama belli ki Amerikan imparatorluğunun çöküşüne işaret ediyordu. Heiser, Putin'in ABD'nin yıkılacağını bildiğini ilan ediyordu.
Ya da savaşın tanımını yapıyordu...
Kremlin'in niyetini açıklıyordu...
Almanya ile Rusya arasında HAT sağlamdı. Kökü eskilere dayanırdı. Hatırlayın Lenin bile ALMANLAR'ın desteğiyle geldi, SOVYETLER'i yeşertti!
Ancak yeni dengenin oluşması için TÜRKİYE ile İRAN'ın tavrı ve istikameti çok önemliydi.
Son döneme bakınca ABD'nin neden açıktan Türkiye ve İran'ı hedef aldığı ortadaydı.
AVRASYA'da büyük bir yapı kurulacaksa TÜRKİYE ve İRAN'sız olamazdı.
MÜSLÜMANSIZ, imkansız... Ankara, İran ile yan yana geliyor 17-25 patlıyor, S-400 için Rusya ile oturuyor sıkıntılar tavan yapıyordu.
Unutmadan altını çizmekte fayda var.
Pastör Brunson'ın kurtarılması için ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'i ikna eden kişi de James Heiser'di. Brunson'ı Macaristan'a gönderen kişi de... Dugin'in Türkiye'deki gücünü Pastör Brunson için kullanmasını isteyen James Heiser, birçok güvendiği ismi Ankara'ya gönderdi. Ancak Dugin'in TÜRKİYE'de yakın ilişki içinde olduğu eksen, bu konuda çekimser kalınca kriz tırmanmıştı...
O gün bile ABD, Türkiye'nin ne kadar zor bir ülke olduğunu gördü...
Son döneme bir bakın! Alman kökenli firmalar ve finans devleri devamlı olumlu senaryolar ile gelmekte. Türkiye ile yan yana durmakta. Rusya zaten öyle.
İran da... Çin koşarak gelmek için sabırsızlanıyor... Çatışmanın kökenine inersek AVRUPA içindeki GÜÇLÜ AİLELERİN, GÜÇLÜ KANLARIN DÜNYA ÜZERİNDEKİ KAVGASINI GÖRÜRÜZ...
Bir iki gündür RUDOLF VON SEBOTTENDORF'u yazmamın nedeni bu! Aynı ekollerden farklı kişiler, sıra dışı insanlar bu kavganın görünmeyen özneleri...
Bilmediğimiz güçler de...
Mesela 1948 Londra Olimpiyatları'ndan itibaren açılış ve kapanış törenlerindeki ezoterik ayinleri hiç eksik olmadı.
Ancak yüz milyonlarca insan bakıyor, bir şey anlamıyordu!
PİRAMİTLERİN nasıl yapıldığı hala tartışma konusu. Malum.
Ezoterik aleminde Mısır'daki Gize Piramitleri'nin yeri çok ayrıdır. Özellikle Keops Piramidi'ne giden özel yol için 20-12 tabiri kullanılır. Londra Olimpiyat Oyunları'nın da 2012 yılına denk gelmesi (Kimilerine göre 50 yıl önce 2012'nin Londra'da yapılacağı belliydi), piramitleri öne çıkarttı. Keops Piramidi, Kefren Piramidi ve Mikerinos Piramidi, olimpiyatın açılış töreninde resmedildi. Keops Piramidi'ne giden 20-12 yolu da açılışın en özel anlarından biriydi.
Hepsi açılışta vardı fakat bizler bir şey anlamıyorduk...
Demek istediğim böylesine büyük bir savaşta herkes sahada... Ne olacağını kimse bilmez... Kestirmek çok zor.
Sadece oyuncuları aktarmaya çalışıyorum. Kavgayı, mücadeleyi tanımlamaya gayret ediyorum...
AVRASYA DENGESİNİ kuran, kurmak isteyen akıl yeryüzündeki en büyük akıllardan biri olan ROTHSCHILDLER... Bu denge kurulduğu an dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu mücadeleyi uzun zamandır SİLAH ve PARA'nın kavgası olarak aktardım... Silah PENTAGON'SA KATOLİKLERSE, PARA DA AİLE yani ROTHSCHILDLER...
Tablo bu! Çıkması beklenen siyasi hareketlere de bu çerçeveden bakmakta fayda var.
Yoksa ya anlamayız ya eksik anlarız...
NOT: PİRAMİT SEMBOLÜNÜ kliplerde ve şovlarında en çok kullanan dünya starı BEYONCE'un ikiz çocukları oldu. Yakın bir zaman önce. Beyonce ve Jay Z çifti çocuklarına Rumi ve Sir isimlerini verdi. Peki bu isimlerin Mevlana Celaleddin Rumi ile bir ilgisi var mı?
Bilemem! Siz düşünün!
·
27 Ağustos 2019, Salı
Büyük Rol
DÜNYA kendi haline bırakılmayacak kadar önemlidir.
Ve bu nedenle bilmediğimiz GİZLİ yapılanmalar vardır. Metafizik sosu da katarak yürüyenler bulunmaktadır! Günümüzü anlamak, oyuncuları yerli yerine koymak, herkesin rolünü tespit etmek inanın elması işlemekten çok daha zordur.
Çünkü öyle isimler vardır ki birbirleriyle hayatları boyunca kavga ediyorlar.
Ama aynı çizgideler.
Bunu da GİZLİ yapıları tanıyınca öğreniyorsunuz. Ve o akla şaşırıp kalıyorsunuz.
Durum gerçekten böyle...
Kaç gündür yazmaya çabalıyorum... THULE, Skull and Bones, İlluminati, bazı yerli yabancı tarikatlar, akımlar, yer altına inen masonik yapılanmalar, Yahudilik'ten sızan bazı fraksiyonlar dünya üzerinde büyük bir güç. ASIL OYUNCU bu yapı. Çok uzun ve derin bir konu. Bu köşeye ancak bu kadarı sığıyor! Bu ilişki ağı, çok önemli isimleri barındırmakta.
Ve istenenler anında hayata geçirilmekte. Bu yapı bugün için ABD'nin, Kanada'nın ve İngiltere ile Avrupa'nın dağılmasını, çözülmesini istemekte... SAVAŞIN KABACA TANIMI BU! İşte bu noktada işler karışıyor! Kendi ülkesini savunduğunu sandığımız kişiler bir bakıyorsunuz KARŞI TARAFTA!
Haliyle düğüm çözülemez oluyor...
Biraz açalım. Önce bir hatırlatma... Temmuz'da yazmıştım...
"...Huawei operasyonunun merkezinde yer alan kişi Steve Bannon'dı. Bannon, Çin düşmanı bir ailede büyümüştür. O Pentagon ile şirketleri yöneten aileleri kavga ettirmeyi başaran belki de ilk kişidir."
Bu kavga çatışma haline döndü ve bunda da Bannon'ın payı çok ama çok büyük. Şimdi Pentagon içinde de aynı Washington'daki gibi bir anlaşmazlık ortaya çıktı.
Bannon'ın aslında ABD'yi uçuruma sürüklediğine inananların sayısı oldukça arttı. Bu kişiler Yahudi değil, Katolik... Robert Mueller, John Kerry, Steve Bannon'a tepki gösteren ilk isimler oldu.
Bu durum Katolikler içinde de rahatsızlığı arttırdı. Mueller, dava süresince Bannon'ın birkaç ısrarını kabul etmek zorunda kaldı. Bu da Mueller'in çuvallamasına neden olunca, çatışmanın merkezine Bannon geçti. John Kerry de aynı düşüncede..." Bannon şimdi, sızan bilgilere göre, ABD için yumruk atıyor görüntüsüyle içinde bulunduğu yapıyı yüceltmeye çalışıyor...
Yazdığım bu paragraftan sonra ABD'nin bu yapıyla mücadele etmesinin ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım. Çok büyük bir akıl bu. Ve baş etme şansları çok az... Altını çizmekte fayda var!
Pentagon'da büyük ağırlığı olan STEVE BANNON'un aslında Pentagon'u bile ABD'nin aleyhinde olan generallerle örgütlediği sızmakta... Az şey mi bu!
Biraz daha açalım. AMAZON YANGINLARINDAN GİRİP ilginç noktalara uzanalım...
Brezilya'nın aşırı sağcı ismi Jair Bolsonaro'nun dedesi HİTLER'in yanındaki askerlerden biriydi.
Bunu aktardım. Tıpkı THULE yapılanmasından söz ettiğim gibi...
Elbette Bolsonaro NAZİ yanlısı diye kestirip atmıyorum. Sadece bu ilişki pek bilinmiyor... Bolsonaro'nun en yakın arkadaşı siyasi guru olarak gördüğü, her şeyini teslim ettiği isim ise buralarda hiç bilinmeyen biri...
OLAVO DE CARVALHO!
Carvalho, ülkesi dışında pek bilinmeyen biri. CIA'nın merkezine çok yakın bir yerde oturuyor.
Kitapları çok satış yapsa da ortada olan, görünen biri değil. Olmuyor, kaçıyor adeta!
Olavo de Carvalho "ABD ve Yeni Dünya Düzeni" adlı kitabında kendisine bir partner seçti. Bu partner, Putin'e yakın olduğu düşünülen Aleksandr Dugin.
Carvalho ile Dugin'i kim bir araya getirdi? Şaşırmaya hazır mısınız?
Ben çok şaşırdım çünkü! Bu isimleri bir araya getiren kişi bir dönem Trump'ın en yakınındaki isim olan Steve Bannon... Katolik olan Steve Bannon'ın, Dugin ile Olavo de Carvalho'yu buluşturmasının ardında Avrasyacılık vardı? Bannon, Avrasyacılık konusunda 'karşı' gibi dursa da, "yönetilebilir Avrasyacılık' için önemli adımlar attı. YENİ DÜNYA DÜZENİ İÇİNDİ HEPSİ... Yeni anlıyoruz.
John Kerry de Mueller de yeni anlıyor!
Alexandr Dugin, Rus milliyetçisi, "en etkili Sovyet sonrası düşünürü" olarak adlandıran kişi.
MÜSLÜMANLAR'ı da içine alan RusyaÇin ittifakının mimarlarından, düşünce babalarından... AVRASYA hareketinin tanınmasını, filizlenmesini, bilinmesini sağladı.
Fikri altyapıya büyük emek verdi.
Şimdi anlıyoruz ki BANNON'un istedikleri de buymuş! Arkada Bannon yani... Şaşırmamak elde mi! Olavo de Carvalho ile Dugin'in yazdığı "ABD ve Yeni Dünya Düzeni" neler içeriyordu. Carvalho da Dugin de kitapta artık bu düzenin çöktüğünü kendi düşünce yapılarıyla anlatıyor. Bu kitaba en büyük tepki kimden geldi biliyor musunuz?
YAHUDİLERDEN!
Bazı ülkeler bu kitabı yasakladı.
Basmadı bile. Da Vinci Şifresi kadar tepki gösterildi yani...
İyi bir Katolik olan ama Brezilya'dan kaçmak durumunda bırakılan Olavo de Carvalho'nun Yeşil Kart alması için referans olan kişi Steve Bannon'ın ricalarını da asla kırmadı. Olavo de Carvalho bazı dönemlerde Bannon'la karşı karşıya geldi. Ancak sızıntıyı gerçekleştirenler "Steve Bannon'la yüzlerce farklı yerde CARVALHO ile birlikte poz vermesine ne demeli" diyerek ilişkiyi ortaya koymakta...
Yeni Dünya Düzeni için herkes bir plan yapıyor. Carvalho ile Dugin'in bu konudaki fikirlerinin bir bölümü kendilerinin olsa da, Bannon'ın uzun yıllar uğraş verdiği çalışmadan ortaya çıktığı da doğru. Bannon, Çin'e, Rusya'ya, Avrasyacılık isteyen her ülkeye karşı. Dolayısıyla Dugin'e de karşı olmalı. Hayır Dugin'le birlikte Yeni Dünya Düzeni'ni Avrasya üzerinden kurmayı planlıyor.
Trump başkan seçildikten sonra onun adına onur yemeği düzenlendi.
Bu yemeğin onur konuğu Olavo de Carvalho oldu. Dugin de davete katılacaktı ama Bannon, bu durumun gizli kalmasının önemine dikkat çekti ve Rus düşünür evinde kaldı. O nedenle farklı ülkeleri bir noktada buluşturan Bannon, başarısızlık halinde bu etkinin tamamen yok olacağını biliyor.
Yani çok kollu, tek kalpli bir akıl ve istediği bir dünya var. Bu arada gün aşırı telefonda görüşen Carvalho ve Dugin de, konferanslarda birbirlerini sevmediklerini söyledi.
İlişkiler ve roller böyle olunca anlamak ve anlatmak hiç ama hiç kolay olmuyor. Zamanla koyulan ŞERH sonra önünüze koca bir oyun olarak dönüyor. Gerçeği gizlemek için gerçekten daha güçlü bir algıyı ortaya çıkarmanız gerekmektedir. Aksi halde başarısız olursunuz. Bannon da bunu belki de yeryüzünde en iyi yapan kişidir.
Birçok kez kaybettiğini sandığımız zamanlarda aslında kazanan Bannon olmuştur.
Trump'ın Bannon'ı görevden aldığı söylenmişti. Ancak gerçek böyle değildi. Bannon'ın, stratejilerini hayata geçirmek için Trump'la çalışması gerekiyordu. Öyle de oldu. Yine stratejilerini farklı yönde gerçekleştirmek için Trump'ın yanından ayrılması gerekiyordu ve ayrıldı. Bannon'un baştan beri çok önemli olduğunu biliyordum.
Yazdım, çizdim. Ancak bu kadar önemli olduğunu açıkçası tahmin edemezdim.
DENGEYİ OMUZLARINDA TAŞIYAN MUAZZAM AKLIN MUAZZAM OYUNCUSU YANİ...
Bakalım YENİ DÜNYA DÜZENİ BANNON'ın da içinde bulunduğu yapı tarafından mı yoksa karşıdaki güç tarafından mı kurulacak? Savaş her yerde! NET! Ama Bannon'un ekibi çok önde...
NOT: "Trump'ı Ruslar seçtirdi" iddiasını ortaya atanlar Bannon'ın da içinde bulunduğu yapının rakibi.
Rolleri buna göre dağıtın. Ayrıca, "Beyaz Saray'da Kushner ile yumruk yumruğa geldi" söylentisi bile kurguymuş. Düşünün artık.
·
28 Ağustos 2019, Çarşamba
Yeni model
HİÇBİR zaman ilk işim iç siyaseti anlamak olmadı.
Elbette içerideki herkes değerliydi.
Elbette çok önemli işler yapılıyordu ve yapılacaktı. Ancak dünyanın tümüne baktığımda gördüğüm tablo farklıydı. Çok önemli oyuncular vardı. Bunlar derslerde, kitaplarda, filmlerde yoktu. Kazıya kazıya giderseniz bir yere ulaşıyordunuz.
Elbette içerideki herkes değerliydi.
Elbette çok önemli işler yapılıyordu ve yapılacaktı. Ancak dünyanın tümüne baktığımda gördüğüm tablo farklıydı. Çok önemli oyuncular vardı. Bunlar derslerde, kitaplarda, filmlerde yoktu. Kazıya kazıya giderseniz bir yere ulaşıyordunuz.
Son tahlilde karşınıza muazzam bir akıl, muazzam bir organizasyon çıkıyordu! Ülkelerin birbirleriyle ilişkileri, ittifakların temasları, isimler üzerinden yürüyen trafik, dinler arası gidip gelenler, derin bağlar, gizli örgütler, insan ırkı ve yaşananlar...
Sadece "Ülkem nerede ve ne olacak?" sorularının peşinden koştum. "Ülkemi nasıl bir gelecek bekliyor" diye dert edindim. Hiç birimizin gidecek bir yeri yoktu. Biz bu topraklara aittik. Ama ülkelerin silahla değil akılla korunacağını çok önceleri öğrenmiştim. Ve akıl bütün memlekete yayılmadığı sürece işimiz kolay değildi...
Çok yazdım! Dünya kendi haline bırakılmaz. Hiç de bırakılmamış.
Böyle bir tarih yok. Sadece bize söylenen yalanlar var! UYUTULMA ötesinde bir şey yok. Dün burada önceden ŞERH de koysam Steve Bannon'dan söz ettim. Çok hem de. Gücünü, ilişkilerini biliyordum çünkü. Çok kişi farkında değildi ama böyleydi. Geldiğimiz yerde, vardığımız noktada, Steve Bannon ile Dugin dosttu, akıldaştı, yoldaştı!
1945'ten 1990'a kadar herkes ABD ile Sovyetler'in kavga edeceğini, savaşacağını düşünüyordu. Dünyayı aldatıyorlardı. Uyanan yoktu.
Şimdi de buna benzer bir çerçeve söz konusu. İşimiz anlamak ve aktarmak... Ülkeler belli olaylarla belli noktalara savrulur! Doğaldır ve insan zamanın içinde yolculuk ederken bunu anlamaz. Analizlerimiz resmi tarihlere göredir... Aksini savunmak pahalı bir iştir! Çünkü satın alınmış bilgileri değiştirmeye kimse yanaşmaz. Kimse konforunu bozmak istemez. Ama yanılgı da tam bu noktadadır!
AMAZON ORMANLARININ yanmasını ve Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro'nun ilişkilerini anlattım.
Dedesinin NAZİ olduğundan söz ettim. Arkasındaki gücü, yani Olavo de Carvalho'yu paylaştım.
Kaç kişi CARVALHO'nun dünya üzerinde çok ama çok büyük etkisinin olduğunu biliyor. Devlet başkanlarının çok ama çok üzerinde etkiye, güce sahip! Eleştirmiyorum.
Sadece anlayınca dünyada bizim ıskaladığımız muazzam bir AKIL olduğunu görüyorum. Bu akıl ÇILGIN milliyetçiliklerine rağmen Steve Bannon ile Aleksandr Dugin'i bir araya getiriyordu! Dışarıdan anlaşılması hiç de kolay olmayan bir durum bu! ABD ve RUSYA'da milyonlarca kişi iki devletin mücadele ettiğini, savaştığını sanıyor oysa...
Kendilerini seçkinlerin, seçilmişlerin üzerinde gören Bannon ve Dugin, sıradan insanları harekete geçiriyor. Ancak perde arkasında laiklik, çok kültürlülük, eşitlikçilik Bannon ve Dugin'in asla kabul etmediği konu. Bannon, Dugin'le gizli dost olurken, Doğu ve Batı olarak konumlandırılmayı seçti.
Bannon Batı'yı, Dugin de Doğu'yu şekillendirmeye başladı.
İkisinin de gizli güçleri olduğu söylendi. Bu doğru mudur bilinmez ama ikisinin de konuşmadan konuştukları, birbirlerini anladıkları iddia ediliyor. Metafizik hiç bilmediğimiz alan, pas geçiyorum!
Şunu da kabul etmek gerekir ki her iki adam da kendine özgü bir devrimcidir. Bannon, bir zamanlar Goldman Sachs'ta çalışsa da kendisini "devleti yıkmak isteyen" bir "Leninist" olarak nitelendiriyordu.
Yani KÜRESEL ÇAPTA SÖZ SAHİBİ OLAN ÇOK KİŞİYE KARŞIYDI! Dugin de üyeleri silahla yan yana gelen radikal milliyetçi Ulusal Bolşevik Parti'nin kurucusuydu. Yanılmıyorsam Ulusal Bolşevik Parti'nin bayrağı NAZİ flaması üzerine orak-çekiçten oluşuyordu. Sebottendorf'tan Dugin'e giden yol! Bakılması gerenken EKOLLERDİ. Bizim atladığımız da buydu. BAVYERA ekolü, İTTİHAT ve TERAKKİ, Rusya, İran, Doğu Avrupa büyük bir model olarak hazırlanmaktaydı. Dün BATI için adım atan Türkiye şimdi geleceğini burada bulacaktı.
Değişimlere, olaylara böyle bakmakta fayda var. Her şeye İYİ ya da KÖTÜ diye bakıyoruz.
İYİ İŞ ya da KÖTÜ İŞ yok. Akıl var, dizayn var, model var...
Mesela Macaristan bunu bildiği için SOROS'u ülkesine sokmuyor. Bu dizayna karşı. Direnebilir mi? Zor gibi...
Dugin ve Bannon'un AVRASYACILIK planını biraz da olsa geri iten Putin oldu. KIRIM'a müdahale Washington'da da dengeleri bozdu. Bannon, Kırım'ın işgal edilmesi halinde planlarının birkaç yıl gecikeceğini söylerken, aynı saatlerde Dugin de Kırım işgaline karşı çıkıyordu. Bunlar tesadüf olamazdı.
Bannon, daha da güçlenmek için perde arkasına geçti ve amacı için hızla yürümeye başladı. Bannon, anti-Huawei çalışması Claws of the Red Dragon yani "Kızıl Ejderin Pençeleri" filmini tamamladı.
Bannon, "Çin Komünist Partisi'nin radikal bir kadrosu tarafından yönetilen Çin Komünizmi, bugün Batı'nın karşılaştığı en büyük varoluşsal sorundur. Huawei, 5G ve 6G üzerinden küresel bir teknoloji hakimiyeti sürecinde olduğu için şimdiye kadar karşılaştığımız en büyük ulusal güvenlik tehdidi" dedi. Dugin ise tersini, Çin'in güçlenmesi gerektiğini söyledi.
Ancak perde arkasında Bannon ve Dugin aynı yolda yürüyordu. Peki Bannon'ın Claws of the Red Dragon filminin senaryosunda Dugin'in de parmağının olduğunu aktarsam...
Yeterli olur mu! Huawei'in sahibi Ren Zhengfei'nin kızı ve CFO'su Meng Wanzhou da filmin senaryosunda görev aldı. Bannon'ın ekibindeki senaristlerden birine yaşadıklarını anlattı. Umarım bunlar şaşırtıcı değildir.
Geçen yıl Bannon'ın Kanada'ya özel bir jetle gittiği, Meng Wanzhou ile tutuklu olduğu polis merkezinde görüştüğü de çılgın bir iddiaydı.
Ancak şimdi bu iddianın ne kadar doğru olduğunu biliyoruz.
Bannon'ın söylediklerinden çok söylemedikleri onun gerçeği.
O nedenle açıklamalarından çok suskun kaldıklarıyla ilgilenmek daha doğru. Trump'ı Beyaz Saray'a gönderen güç sıradan değildir.
Trump'ın, Bannon kampanyasının beyni olmadan önce kamuoyu yoklamalarında yüzde 22'yi zor aştığı biliniyor. Rakibi Hillary o günlerde yüzde 41'i bulmuştu. Bannon, Trump'a zafer kazandırırken elbette bazı konularda istekleri olacaktı.
O istekleri de kabul ettirdi ve farklı bir yolda büyük planlarını hayata geçirmeye başladı. Claws of the Red Dragon filminin yeni dünya düzeniyle ilgili çok önemli ipuçları vereceğinden kuşkumuz yok. Çünkü Bannon bunun işaretini verdi.
1990'dan sonra dünya adeta buz üzerinde kaydı. Şimdi yeni bir düzen kurulmakta. Ve Bavyera- Türkiye-Rusya-Çin-İran ve Doğu Avrupa başrollerde olacak...
İngiltere de perde gerisinde! Şimdi böyle bir kurguyu gazetelerde, televizyonlarda okumak kolay değil... Ama olan bu! Eski kalıplara esir olduğumuz sürece hiçbir şeyi anlama şansımız yok. Türkiye yeni bir yolda, yeni bir rotada. Devlet bilerek istediği yere gidiyor. İçeride sıkıntı doğal. Olacaktır. Aynı sıkıntı Rusya'da da Çin'de de var. Ancak kimse durmuyor, koşuyor.
İçinde MÜSLÜMANLAR'I Türkiye'nin temsil edeceği
bir MODEL İNŞA EDİLMEKTE. 1945'ten sonra bize KOMÜNİZMLE
MÜCADELE rolü nasıl verildi. Ve devlet bunu sorgulamadan yerine
getirdi! Şimdi ise vuruşarak giden AKILLI bir DEVLET var.
Geleceği gördüğü yere koşuyor. Olanlara böyle bakarsak daha gerçekçi bir
pencere kullanmış oluruz! Ya da izleyin görün! Sonra konuşuruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder