2 Kasım 2017 Perşembe

Recep Funda ve Nejat Eczacıbaşı


Lütfen Linki tıklayın..

Recep Funda ve Nejat Eczacıbaşı




Yener, Tevfik  (2011). İstanbul Aşk Ekmek Hayal. İstanbul: İnkılâp Kitabevi. S. 331-334
...
İstanbul’a vali olacağına Laleli’ye muhtar ol.
Nejat Eczacıbaşı Laleli’de ne yapıyordu?
Uzun boylu, yakışıklı genç adam komşusu bakkala girdi. Şimdiki marketlere benzeyen kocaman bakkal dükkânının sahibi aynı zamanda Laleli muhtarı idi. Adı Recep Funda. Genç adamı sevgiyle selamladı Recep bey. Parmağıyla “sus” işareti yaptı. Fasulye çuvallarının arasına oturmuş şişman bir beyfendi elindeki kağıttan şu şiiri okumaktaydı:
“Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç.”
Beyefendinin sesinden bu güzel şiir, dükkanın loş yüksek tavanına musiki gibi yükseliyordu. Yakışıklı genç adam büyülemiş gibi dinliyordu.
“Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç.”
Tezgahın arkasında oturan hanımefendi çayını yudumlamayı bırakmıştı.
Beyefendi şiiri bitirince bir an gözlerini kapattı. Sonra gülümseyerek baktı dükkandakilere... Tezgahın ardında oturan hanım:
“Her şiiriniz bir başka güzel Yahya Kemal Bey. Her okunuşuna dalıp gidiyorum,” dedi.
Evet. Laleli muhtarı Recep Funda Bey’in bakkal dükkânında, fasulye çuvalları arasında şiir okuyan Yahya Kemal Beyatlı idi. “Bizzat kendisi.”
Tezgahın ardında tavşan kanı çayını yudumlayan hanımefendi ise Halide Edip Adıvar.*
Laleli’nin muhtarı Recep Funda böyle dostları olan adamdı. Ne derlermiş o 1940’lı yıllarda “İstanbul’a vali olacağına, Laleli’ye muhtar ol.”
Manastır’lı Türk aydınları Laleli’de
Laleli muhtarı Recep Funda, Rumeli’den göç eden Manastırlı bir Türk aydını idi. Mustafa Kemal Atatürk’ün hemşehrisi ve komşusuydu. Manastır İdadisi’nden** arkadaşları Kâzım Taşkent ve Mustafa Laleli muhtarı Recep Funda’nın dükkânı akademik bi rkulüp gibiydi. Rahmetli babamın çok yakın dostuydu Kazım Taşkent. İkisi de genç Türkiye Cumhuriyeti’nin hizmetindeki heyecanlı gençlerdiler. Alpullu Şeker Fabrikası’nı 1929’da kurarken beraberdiler. Maden Tetkik Arama’nın ilk yönetiminde, Türkiye Kömür Madenlerinin yönetiminde birlikteydiler. Türkiye Şeker Fabrikaları’nın bina edilmesinde yine birlikteydiler.
Kâzım Taşkent, daha sonra Yapı ve Kredi Bankası’nı 1944’te kurdu. 27 yıl bankayı yönetti.
Kâzım Taşken, çocuklık arkadaşı Recep Funda’ya takılırdı. “Sana Manastır’da küçükken Mustafa Kemal Paşa’yı gösterip, “Bak, büyü de böyle bir adam ol” dediler, sen tuttun bakkal oldun” derdi.
Başa dönelim, Yahya Kemal’in şiirini okuduğu dükkâna giren yakışıklı genç adam, muhtar Recep Funda’ya;
“Recep Bey bir ricam var dedi.
“İlaçlarımı pazarlamak için bazı kimselere başvuracağım. Siparişler için sizin telefonu verebilir miyim?”
Recep Bey “Memnuniyetle” dedi. Bu genç adamı çok seviyordu. Bakkalın hemen karşısındaki Kanatlı Apartmanı’nda otururdu. Avrupa ve Amerika’da öğrenim görmüştü. Genişlettiği evinin mutfağında balık yağı ve vitaminler üretiyordu. Blık yağını D vitamini katarak güçlendirmekteydi ayrıca...
Ürettikleri şişelinmişti, müşteriye hazırdı. Ancak, 1941 yılında telefon sahibi olabilmek, yeni patlamış 2. Dünya Savaşı’nda Hitler’i durdurmak kadar zordu. Ama Muhtar Recep Bey’in telefonu vardı.
Bakın bundan sonrasını size o genç eczacı anlatsın:
“...O zamanlar İstanbul’da telefon az. Bizim mahallede yalnız Recep Funda’nın telefonu vardı. Ondan alışveriş ediyorduk, nazımız da geçiyor. Kendisine rica ettim. Bir zaruret olursa, telefonundan yararlanayım diye... Laboratuvarım yoktu. İlaçları apartmanın mutfağında imal ediyordum. Müşteri adaylarına da Funda’nın telefonunu vermiş sipariş bekliyordum... Bir akşam Funda kapıdan bana el etti. İlk sipariş Funda’nın telefonuna gelmişti. (İlk aşkım ilk heyecanım benim) İlk defa ilacımı satıyordum. İlk kazandığım para muhtarımız Recep Funda’nın telefonundan geldi.”
Hatıratına bunları yazan genç Lalelili eczacı sonradan Türkiye’nin en büyük sanayicilerinden oldu. Saygıyla andığımız Nejat Eczacıbaşı.
Küçük yaramaz Adile
Bir de, dünyayı dolaşmasıyla ünlü Lalelili gazeteci Hikmet Feridun Es neler yazmış okuyalım:
“... Eczacıbaşı’nın Recep Funda ile karşı karşıya oturduğu günler Laleli’nin Laleli olduğu zamanlardı Şehir ortasında tam bir huzur cenneti. Bir taze huzur almak için Münir Nurettin ile birlikte kalkıp da Kalamış’a gitmeye asla lüzum yok. Gel Laleli’ye al huzuru. Kadıköy gibi bir aydınlar semtiydi Laleli. Beyazıt’tan Aksaray’a inen bol ağaçlı bir bulvar. İki tarafında oturan Türkiye’nin en büyük şöhretleri, Antalya Apartmanında Halide Edip, Dr. Adnan Adıvar. Birkaç adım ötesinde Sabri Esat Siyavuşgil. Tam karşı sokakta oturan ve Adile namında gayet yaramaz bir kızı bulunan komik Naşit. Mukabil sokakta Dümbüllü İsmail...”
...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder