26 Ocak 2018 Cuma

GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN SEÇKİ 25 Ocak 2018

GÜNÜN KÖŞE YAZILARINDAN SEÇKİ

“İlk düşünürümüz Bilge Tonyukuk’a (646-726) minnetle”

25 Ocak 2018

Bazılarının kafası karışmış olabilir. Çünkü ağır bir dezenformasyonla sürekli muhatap kılınıyoruz. Ancak, durumu anlamak o kadar da zor değil. Geçen yüzyıl milyonlarca insanın ölümü pahasına çökertilen Osmanlı’dan ayırılan devletlerin, işte Suriye ve Irak’ın son yüzyılına bir bakın. Acı ve kan dolu bir yüzyıl geçirdikten sonra, bugünkü haline de bir bakın. Saddamlı günler dahi aranacak hale geldi.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/markar-esayan/turkler-kurtler-ermeniler-e2-80-a6/haber-701644

“Bugün, ‘beşer’ kavramının oluşturduğu dairenin dışına çıkmadan (bu bazıları için çok kolay bir yoldur) Dünya-Türkiye-R. Tayyip Erdoğan denklemine bakıp, iyi okuduğumuzda;
Ne kadar tarihi bir dönüm noktasında olduğumuzu anlayabiliriz. Eğer bu ‘okuma’yı tarihe bırakırsak, kendimize yazık etmiş oluruz. Okumayla birlikte; ‘hepimizin hikayesini yazan adamın hikayesini’ doğru dürüst yazamazsak, bizim hikayemizde yarım kalacaktır. Türkiye’nin hikayesi akim kalacaktır.
Bu handikaptan kurtulabilmek için;
Kategorik taraftarlıktan ve karşıtlıktan kurtulabilen aklı selimlere ihtiyaç var, vesselam.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/huseyin-besli/zamanin-ruhu-c2zamanin-kahramani-c2/haber-701626


“Bilindiği gibi Türkiye’deki sol hareketler esas itibariyle organik bir sınıf temeli olmadan ortaya çıktığı, daha çok aydın/bürokrat ideolojinin ‘devlet’ özneli bir düşüncesinin çarpık yansıması olarak geliştiği için, bu gruplar içinde yer alanların ‘solculuğu’ kolayca Batıcılık üzerinden yerli olandan uzaklaşmaya açık olmuştur.”. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/solcu-olmak-icin-turkiye-dusmani-olmak-mi-gerekir/haber-701605

““Bugün Türkiye’nin Afrin operasyonu karşısında ABD’nin organize etmeye çalıştığı orduya katılmakta ahlaki bir sorun görmeyenlerin, kendisini sol veya benzeri sıfatlarla niteleyen hastalıklı tavrının, sosyal şizofrenik grupların yaşadığı şahsiyet krizinin sebeplerini araştırırken bu krizin tarihsel ideolojik esaslarına bakmak gerektiği gibi, bu hastalıklı tavrı Türkiye düşmanlığına dönüştürenlerin bireysel özelliklerine de ayrıca bakmak gerekir.”  http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/solcu-olmak-icin-turkiye-dusmani-olmak-mi-gerekir/haber-701605

“Yeni nesil ekonomi, yeni nesil işletmeler ve yeni nesil OSB’lerin birbirlerini tamamlayıcı olmaları rekabet gücü yaratma açısından hayati önemdedir. Ar-Ge yoğunluğundan, patent sayısına, dijital dönüşümün katlanarak büyüme potansiyellerine “sürekli yenilik yaratma” koşullarını sorgulamadan bir OSB’nin yerini seçmek, parsel büyüklüklerini belirlemek, sektör ve alt sektörlerdeki yerleşişimi yapmak ve sinerji yaratan bir kümelende oluşturmak mümkün değildir.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-nesil-osbler-ve-patates-cipsi/400047



“…“Yeni dünya düzeninde insana yatırım, geri dönüşü en yüksek yatırım aracı” olarak yükseliyor.”. https://www.dunya.com/kose-yazisi/buyume-insan-odakli-kalite-standardi-ile-gelecek/400076

Türkiye’ye yönelik saldırıların Suriye ve Irak’taki terörist unsurlar ile sınırlı olmadığı, Türkiye'nin topyekûn bir kuşatma altına alınma girişimi ile karşı karşıya olduğu çok açıktır. Dolayısıyla bugün Türkiye ile birlikte sınır komşumuz olan tüm devletlerin de beka sorunu vardır. 
Türkiye’yi merkez alan bir daire çizersek Avrupa’daki birçok devlet, Asya ve Afrika'daki birçok devlet de Türkiye’ye yönelik kapsamlı jeopolitik ve stratejik kuşatma ve saldırının birincil, ikincil ve üçüncül hedefleri konumunda olmaları sebebiyle beka sorunu yaşamaktadırlar. Çünkü Türkiye’nin tarihsel geçmişi ve beslendiği kökler hedef alınmakta ve bu arka plan, bir hayli ülkeyi içine almaktadır. “.  http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/beka-sorunu-1-847230


“Özellikle Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın 'Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan bu yana ABD'ye yönelik liderlik düzeyinde en sert sözleri sarf ettiği açıklaması, Türkiye ve ABD'nin Suriye'de askeri olarak da karşılaşma ihtimalini gündeme getirdi.
Afrin hezimetinden sonra ABD'nin Suriye stratejisini değiştirmesi artık bir real-politik mecburiyete dönüştü.
Bundan sonra ABD'nin önünde iki seçenek olacak.
Suriye'de ya PYD/YPG yerine meşru bir gücü destekleyecek ya da Türkiye'yle doğrudan her türlü çatışmaya girmeyi göze alacaktır.
Bu anlamda ABD için geri sayım başladı artık.”.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/bercan-tutar/2018/01/25/abdye-kudusten-sonra-afrin-dersi

“Emin olun bugün iki büyük sermayemiz var.
Birincisi siyasi iradenin kararlı duruşu, ikincisi sahip olduğumuz milli seferberlik ruhu. Bu iki unsurun birlikteliği sayesinde Türkiye karşı karşıya kaldığı taarruzları püskürtebildi.
Dayatmalara boyun eğmedi, kendi hedeflerinin peşinden gidebildi.
Şu günlerde milli seferberlik ruhuyla hareket etmenin, siyasi iradenin kararlı bir duruş sergilemesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bütün tehditlere, uluslararası manipülasyonlara, kara propaganda girişimlerine rağmen Türkiye Zeytin Dalı Harekâtı'yla PKK'ya karşı kapsamlı bir sınır ötesi harekât başlattı. Bu harekât başlamadan önce içeride ve dışarıda Türkiye'nin bunu yapmaması gerektiğini, bu adımın ağır bedelleri olacağını söyleyenlerin geldiği duruma bir bakın.
Türk Silahlı Kuvvetleri operasyona başladıktan ve hızla sonuç almaya başladıktan sonra, 5 yıldır PKK'ya özgürlük savaşçısı muamelesi yapan dış aktörler Türkiye'yle ittifaklarının ne denli değerli olduğunu hatırlayıverdiler.”. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/fahrettinaltun/2018/01/25/bu-irade-bu-ruh

“Diyorlar ki, Ankara’yı Afrin’e girmeye ABD kışkırttı. Hatırlayın binlerce TIR silah ve mühimmad haberleri. Güney Ordusu, 30.000 kişilik sınır güvenlik gücü senaryoları. Türkiye’yi bölgeye çekip, boğmak istiyorlardı. Bunu daha önce yazdım. Afrin’de Diyarbakır’daki gibi Hendek kazacaklardı. Hatay ve Anteb’e doğru genişleyeceklerdi. Amanos yeni Kandil olacaktı. Akdeniz’den de vur-kaç saldırıları ile biz Afrin’e değil, onlar Anadolu’ya gireceklerdi. Ama öyle olmadı. Ankara kışkırtmalara kanmadı. Büyük oyunu gördü.”. http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/menbice-dogru-22776.html

“Tefekkürün metâlaşması kapsamı bozmadı; derinliği kaybettirdi. Kapsama alanımıza her şey; hattâ eskisinden çok daha fazla şey giriyor. Her şeyi konuşabiliyoruz. Sıkıntı; hiçbir şey artık derinlikli konuşulamadığı için; konuşulan her şeyin yüzeyde “yüzer geçer” bir şekilde, aktüel ajandalarla; o değilse tamâmen tesâdüfî veyâ moda tercihlerle konuşulması. Hiçbir konuşma; söylendiği gibi ufuk açmıyor; sâdece uçup, kaçıyor. Havâi fişek gösterisi gibi bir şey. Fikirler de havâîleşti. Havâileşme derinliğin yerini aldı.  Bunu sâdece vasatlar için görmüyorum. Elitler(!); meselâ Türkiye’de sosyal bilim akademisi de buna dâhildir. Nasıl oldu da on sene içinde sınıfsal tahlillerden kimlik tahlillerine savrulduk? (Hayâtta karşılığı olmayan) sınıf fetişizminden, bir başka fetişizme (hayâtta karşılığı olmayan) kimlik fetişizmine yuvarlandık? Sakın özene bezene; bilim diye yaptıklarımız fetişlerimizi pekiştirmekten ibâret kalmış olmasın..…”. https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleymanseyfiogun/satilik-fikirler-2043121


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder