4 Haziran 2019 Salı

Planlar sil baştan, Abdurrahman Dilipak


05 Haziran 2019 Çarşamba
Bütün planlar sil baştan. İsrail seçimleri Eylül’de yenilenecek. Seçim sonuçlarına göre koalisyon çalışmaları kaldığı yerden devam edecek.
Netanyahu bir koalisyon hükümeti kursa bile, Dahlan’ın büyük çabaları sonucu hayata geçirmeye çalıştıkları, o Veliaht Prens ve Trump’ın damadı Kushner’in de “yüzyılın projesi” diye gündem oluşturdukları proje ağır yara aldı. ABD’nin sponsoru olacağı “Yeni İsrail Haritası”nın artık bir seçim propagandasının kampanyası için bile fazla bir değer yok.
Avrupa kendi derdinde. Daha Brexit tartışması bitmeden, AP seçim sonuçları taşları yerinden oynattı. 2020 sonunda ABD’de seçim var. Trump yeniden aday olacağını açıkladı. Şimdilik Çin’le rekabet ticari bir savaşa dönse de, artık Trump’ın yavaş yavaş gerilimi düşürüp imaj tazelemesi gerek. Mesela Kushnervitrinden geri çekecektir. Trump, Netanyahu’ya desteğini çekince Netanyahu da seçim sonrası bir hükümet kursa bile, o hükümet de uzun ömürlü olmayacaktır.
Bunun anlamı şu: Arap NATO’su başlamadan bitecek. Veliaht Prens, Sisi, PYD, PKK, BAE, Dahlan için bu “yolun sonu” anlamına gelecek.
Trump seçim sürecinde farklı bir imaj çizmek zorunda. Onun için halkla ilişkiler konusunda “İmage Maker”leri tarafından Trump’ın yıpranan imajı onarılmaya çalışılacak, ama bu kolay değil.
İsrail’i yakından takip eden çevreler, 2019 sonundan önce bir şekilde siyaset sahnesinden çekileceğini söylüyorlar. Hatta artık İsrail siyasetinde hiçbir etkisi olmayacak ve büyük bir ihtimalle de ABD’ye gidip oraya yerleşecek.
Dijital devrim konusunda da giderek artan bir kaygı söz konusu. Tesla’nın 12.000 uydusu, S-400 tartışmaları ve Huawei çevresinde kopan fırtınalar akılları karıştırdı. Siber savaş yön ve şekil değiştiriyor artık. Ve yeni yönelişler şunu gösterdi ki, artık hiç kimse güvende değil. Dehşet dengesi bu işe soyunanların gözünü korkutuyor. İsrail’in çelik kubbesi delinmez değil.
Evet, İsrail geçmişte bizim radarlara görünmeden hava sahamıza girip Suriye’deki hedefleri vurup, Türkiye üzerinden geldikleri yere gittiler. Giderken de uzakların ek/yedek yakıt tanklarını bizim topraklarımıza bıraktılar. Artık gözünüzle de, radarla da göremeyeceğiniz uçan cisimler var.
Şu kişisel verilerin korunması konusu de dâhil siber güvenlik aşılmaz bir engel değil ve bu konuda hiç kimse kedinden emin değildir ve olamaz.
Kişisel veriler, kolaylıkla geriye dönük olarak da kopyalanabilir.
Bakın, yeni öğrendiğim bir durum var, S-400 hava savunma sistemine mesela F-35’leri tanıtacak olursanız F-35’lerin bütün şifreleri Rusların eline geçebilecek. S-400’leri F-35’lere tanıtırsanız S-400’lerin şifreleri Amerikalıların eline geçebilecek. O zaman alacağımız F-35lerin ve S-400’lerin kriptolarını bizim yazmamız ve elektronik sistemlerini bizim yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Bunu yapabiliriz ama ne kadar zamanda yapabiliriz.
Kaldı ki, biz bunları aldık, kurduk derken dünyada HW de değişecek, SW’ler de. Yarın ne olacağını hiç kimse kestiremez. İran, ABD’nin gelişmiş bir SİHA’sının kontrolünü havada ele geçirdi. Hindistan geçtiğimiz aylarda bir uyduyu yörüngesinde vurdu. Bu sistemler büyük ölçüde uydularla entegre çalışıyor. Yarın bu savaş uzaya da taşınabilir.
İran ile Suudi Arabistan’daki gerilimin bölgeye bu kadar askeri yığınaktan sonra durdurulması önemli. Kimse kendi geleceğinden emin değil. Bir savaşı başlatabilirsiniz ama durdurmak o kadar kolay olmayabilir. Bir drone ya da Raspberry Pi, ya da kompoz malzemeden basit bir füze ile bile hedef ülkelere ağır sonuçları olan saldırılar gerçekleştirilebilir. Başka, öyle radar sistemleri ile engellenemeyecek silahlar da var.
ABD’de, İsrail de, bu ülkelerin kuyruğuna takılan ülkeler ve örgütler de hesapları yeniden gözden geçirmeleri gerek. Tabi gelecek için kesin bir şey söylemek mümkün değil. Bir çılgının çılgınca bir işi birçok şeyi, geri dönülmez bir noktaya taşıyabilir.
Ne Trump’ı, ne de Netanyahu’yu halkla ilişkiler şirketlerinin cilalamaları kurtaracak gibi gözükmüyor. Netanyahu siyasete veda etmek zorunda kalabilir, ama Trump’ın yeniden seçimi kazanması da mümkün. Onun da 2. dönemin sonuna kadar görevde kalması zor. Trump’ın 2. kez o göreve gelmesi, aslında ABD ve kapitalizmin çözülmesi ve AB ülkeleri ve İngiltere ile aralarındaki rekabet ve çatışma, her iki taraf içinde giderek daha çok can yakıcı olacağa beziyor.
Bu arada, hani derler ya, “kötü komşu insanı kap kacak sahibi yapar” diye. ABD ve Avrupa ülkelerinin bu tavırları da Türkiye için kendi imkânları ile kendi sistemlerini kurması yönünde itici bir güç oluşturacak gibi gözüküyor.
Sanırım bu işleri “yaparız”,  “yapamayız” diye kestirip atmak yerine “efradına cami, ağyarına mani” bir şekilde konuyu enine boyuna düşünmemiz gerek. Dikkat edelim bu teknolojileri güncelleyemeyecekseniz, yarın şifreleri kırıldığında hiçbir işe de yarayamayabilir.
S-400’ler varken İsrail Suriye’yi nasıl vurdu? Bunu da bir düşünelim. “Kişinin kendi elinin emeğinin ürününden daha hayırlısı yoktur” bu işlerde.
Selam ve dua ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder