1940’lar, savaş döneminin kıtlık ve karne zamanları... Savaş sonrası Demokrat Parti’nin kuruluşu...
1950’liler, köyün, köylülerin, kasketlilerin tarih sahnesine çıkışı... Milletin şöyle bir kıpırdanıp, hareketlendiği zaman...
1960’lar “ne oluyoruz, yerinizde oturun; biz buradayız” ihtarı...
1970’ler milletin kabına sığmayan çocukları... bir şeyler yapmak için hayatlarını ortaya koyan nesil... Birbirine kırdırılıp heba ve helak olan kuşağım...
1980’ler köyün kente aktığı, kentin şehre dönüştüğü yıllar... Kasketlilerin bin bir emekle yetiştirdikleri, Almanyalara gönderip çalıştırdığı, mektebe yollayıp okuttuğu çocukların sahne alışı... Milletin ticarette, sanayide, devlette, ilimde ilerlediği, kendi işini kurup ayağa kalktığı zamanlar...
1990’lar yeniden parmak sallamaya kalkanlara milletin “git işine” dediği yıllar. Güç, kuvvet biriktirilen zamanlar... Bir derlenme, toparlanma hali...
2000’ler milletin siyasetle sahneye çıkışı... Devleti; yıllardır tepe tepe kullananların elinden çekip aldıkları yıllar...
2010’lar Devleti elinden kaçıranların yeniden Devleti geri alma çabaları... Milletin Devletine sahiplenişi, müthiş bir direniş ve püskürtme harekatı...
Bu acaib değişim serüveni karşısında bu millet nasıl oldu da dağılmadı?
Teslim alınmış bir Devleti bu millet nasıl geri aldı?
Bir ayağı köye sabitlenmiş, öbür ayağı ile dünyayı dolaşan kuşak var ya işte onun feraseti, gayreti, değişmeden dönüşmeyi başarması sayesinde.
Celal KAZDAĞLI
http://www.haber10.com/yazar/celal_kazdagli/annemin_vedasi-628259