12 Mart 2018 Pazartesi

İNGİLİZLER İÇİN EN STRATEJİK 2 ÜLKE

- Sırbistan (belgrat)
- Filistin

SIRBİSTAN:

İkinci Dünya Savaşı'nda insanlığa karşı işlenen soykırımlar savaşın ugultulu karmaşası içinde gözlerden saklanmış, hafızalardan silinmiş gibidir. oysa ki asırlardan beri o topraklarda yaşayan günahsız ve silâhsız insanlar, sistemli bir şekilde süngüye ve mermiye kurban edilmişlerdir. Bu cinayetler silsilesi arasından Bosna'da ve Makedonya'da yaşanan korkunç olayların üsü tozlanmıştır. Hırvat Ustaşaların, Sırp Çetniklerin ve komünist partizanların hedeflerinde daima daima İslâmın Avrupa7daki son karakolu yer almıştır. Soykırım uygulaayıcıları tam bir êtnik temizlik" sonunda Sırp olmayan toplumların ortadan kaldırılması ve "homojen" bir Yugoslavya'nın yaratılması amacına ypönelmişlerdi. Denilebilir ki, 20. yüzyılın sonunda Bosna'da girişilen soykırım, ilhamını o dönemdeki Sırp ve hırvat zulmünden almıştır. Bu kitap, o dönemdeki faciaların tarihî köklerini, sebeplerini ve cereyan tarzını, belgelere ve hatıralara dayanarak açıklıyor. Sağduyu, bu kanlı fırtınanın unutulmamasını, ibret nişanesi olarak gelecek nesillere aktarılmasını emrediyor. "Yugoslavya'da Müslüman Türk'e Büyük Darbe" böyle bir görevin yerine getirilmesi amacıyla kaleme alınmıştır. Altan Deliorman

Berlinle Bağdatı birbirine bağlayacak olan zincirin kırılması için en önemli nokta  Rumeli, Rumeli'de de Sırbistan topraklarıydı. bu yüzden büyük savaş başlamadan önceki  on yıl boyunca devlet-i aliye, rumeli'de büyük saldırılarla karşı karşıya kaldı. bu planın arkasında ingiltere vardı. birinci dünya savaşının fitilinin saraybosnada ateşlenmesi ve bunu bir sırp milliyetçisinin yapması tesadüf değil, bütün coğrafyayı kendi çıkarları doğrultusunda akıllıca okuyan bir kurmay zekanın ürünü.

"Berlin-Bağdat demiryolu başarılabilirse hertürlü ekonomik zenginlik üreten ve denizden donanmayla saldırılamayacak devasa bir toprak bloku alman nüfuzu altında birleşecek. alman ve türk orduları mısır'daki çıkarlarımıza kolayca saldıracak menzile gelecekler. hindistan imparatorluğumuz da basra körfezinden tehdit altına girecek.

Dünya haritasına bir göz atmak devletler zincirinin nasıl berlin'den bağdat'a uzandığını göstermeye yeter: alman imparatorluğu, avusturya-macaristan imparatorluğu, bulgaristan, türkiye. bu yolun üstünde sadece bir toprak parçası set oluşturabilir ve berlin ile bağdat'ın birbirine bağlanmasını engeller: Sırbistan. Sırbistan bizim Doğu mülkümüzün birinci savunma hattıdır. Ezilecek olursa veya berlin-bağdat sistemine katılmaya ikna edilirseçok büyük bir Alman şoku ve taarruzu ile karşı karşıya kalırız."  R.G.D Lffan, İngiliz Subay; Sırp ordusunun askeri danışmanı.. Ne dersiniz, soğuk savaş sona erdiğinde İngilizler 80 yıl önce kaleme alınmış bir raporu raftan indirmişler ve  Bosna'yı 1993'de Sırplar aracılığıyla bir cehenneme çevirmiş olabilirler mi?  , Selman Kayabaşı Karar Odası, 2015



FİLİSTİN:

İngiliz petrol şirketleri için Sırbistan'dan sonraki en önemli toprak parçası Filistin'di. Çünkü Filistin, İngiliz sömürgelerini kontrol etmek, Arabistan-Hindistan, Avrupa-Afrika hattında yani doğu-batı, kuzey-güney geçiş alanlarında tam bir karakol gibiydi. Yahudileri kutsal bir dava gibi inandırarak Filistin'e yerleştiren petrol firmalarının amacı, kendi şirketlerinin çıkarlarını korumak ve nakil yollarını güvene almaktı. Irak'ta, Suriye'de, Arabistan'da başa geçirdikleri Şerif Hüseyin, Suud gibi isimlere güvenmiyorlar, bizzat kendilerinin olan bir orduyu bu coğrafyaya yerleştirmek istiyorlardı. Yahudilerin buraya göçünü finanse eden isimler, uzun süredir Afrika'daki altın, elmas yataklarını sömüren ve Musul petrolleri üzerine dünya savaşını çıkaran kişilerdi. The London Times etrafında kümelenen bir grup, Filistin üzerine özellikle proje hazırlamışlardı. Türkiye'nin yakından tanıdığı Arnold Toynbee, Dışişleri Bakanı Lord Albert Grey.. Fakat bunların içinde en önemlisi, siyaset ve uluslararası ilişkiler öğrenimi gören okurlarımızın çok iyi bildiği Halford John Mackinder idi. Bugün jeopolitik denilen alanın en önemli isimlerinden ve Heartland Theory teziyle en bilinen teorisyenlerinden olan  Mackinder, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında dünya liderlerinin üstüne titrediği meşhur tezini işte tam da bu tarihte ortaya attı. Mackinder, Londra İktisat Okulunda hocaydı ama bu zihinsel çalışmaları artık Chatham House isimli "saygın" düşünce enstitüsü için yapıyordu.

Peki, ne demişti: "Süveyş Kanalı, Hindistan ile Avrupa arasındaki alışverişi Filistin'de üstlenen bir ordunun saldırı menzili içinde taşır. Güneye kuzeye bağlayacak olan Yafa kıyı ovasından geçen demiryolu daha şimdiden inşa edilmekte. Savaşın en önemli neticelerinden biri Filistin'de bir Yahudi yerleşimi kurulmasıdır. Dünyanın maddesel ve tarihsel merkezinde bir ulusal yurt, Yahudi'nin kendini bulmasını sağlayacaktır." 

Mackinde şunu demek istiyor. "Türkler, Almanlarla bir demiryolu hattı inşa ediyorlar. Eğer buna mani olmazsanız, Süveyş Kanalı'ndaki gemileriniz tehlikeye girer, Hindistan'dan çaldığınız mallara el koyarlar. Yahudileri de kutsal sözlerle kandırıp  Filistinde göbekten size bağlı bir karakol kurmazsanız, Afrika'dan çıkardığınız altınları artık kolay kolay kuzeye doğru taşıyamazsınız çünkü adamlar Hicaz Demir Yolu'nu Yafa'ya kadar getirmeye başladılar bile."

Siz, The London Times grubunun zamanla Chatham House'da "zihinsel fırtına" yaptığını; en etkili isimlerin Rotschild, Mackinder, Balfour, Grey, Robert cecil olduğunu bir kenara not edin. Çünkü bugünkü Birleşmiş Milletler isimli yapıyı, o gün Milletler Cemiyeti adıyla kuranlar işte bu isimlerdi. Karar Odası, Selman Kayabaşı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder