Yusuf Has Hacip (1020-1070)
Kutadgu Bilig
SATICILAR İLE MÜNASEBETİ SÖYLER
- Bundan sonra
gelenler-satıcılardır; bunlar durmadan ticaret yapar ve kâr peşinde
koşarlar.
- Akıl ve
gönüllerini hep Tanrı’ya yönelterek, hayatlarını kazanmak için, dünyayı
dolaşırlar.
- Onlara katıl,
git ve onlar da sana gelsinler; ne isterlerse, ver; alışverişte bulun.
- Halkın beğendiği
ve bu dünyada arzulanan seçme, iyi ve güzel şeyler hep onlarda bulunur.
- Doğudan batıya
kadar gezip, dolaşırlar ve arzu ettiğin şeyleri sana getirirler.,
- Ey bilgili
cömerd insan, her türlü ipekliler, dünyanın nadir şeyleri onlarda bulunur.
- Dünyayı dolaşan
bu satıcılar olmasa idi, kara samur kürkü ne zaman giyerdin.
- Hıtay kervanları
yolları toz-dumana boğmamış olsalar idi, bu çeşitli ipekliler nereden
gelirdi.
- Satıcılar gezip
dolaşmamış olsalar idi, bu inci dizilerini kim seyredebilirdi.
- Böyle sayarsan,
buna benzer şeyler pek çoktur; sözü uzatmamak için, burada kesiyorum.
- Bütün satıcılar
hep böyle olurlar, onlar katıl ve kapını her vakit açık tut.
- Onlara karşı çok
iyi muamelede bulunmağa gayret et; senin adın da iyilikle uzaklara gider,
buna şüphe etme.
- Dünyanın her
tarafına adını ulaştıran bunlardır; iyi olsun, kötü olsun, adını dünyaya
bunlar yayarlar.
- Sana az veya
çok, bir şeyler hediye ederlerse, karşılığını vermek suretiyle, sen de onları
sevindirmelisin.
- Kâr ve zarar
hususunda çok hassas olurlar; onlar ile iş görürken, bu hususa çok dikkat
etmelisin.
- Dünyayı gezmiş,
birçok şeyler görmüş-geçirmiş insan ne der, dinle.
- Dünyaya adını
yaymak istersen, mümkünse, yolculara iyi muamelede bulunmağa gayret et.
- Sen gerçekten
meşhur olmak istersen, satıcılara iyi muamele et ve onların haklarını ver.
- Ey oğul, sen iyi
nâm kazanmak istersen, yolcu ve kervanlara karşı her vakit iyi hareket et.
- Satıcılara karşı
işte böyle muamele et ve iyi ad kazanarak, sevinç ve huzur içinde yaşa.
LVIII Satığçılar Birle Katılmaknı Ayur Satıcılar İle Münâsebeti Söyler
4419 Munıŋda basası satığçı-turur,
satığ birle tınmaz asığçı-turur
Bundan sonra gelenler-satıcılardır; bunlar durmadan ticâret yapar ve kâr peşinde koşarlar.
4420 Ajun tezginürler tirilgü tilep,
ögi köŋli bütrü bayatka ulap
Akıl ve gönüllerini hep Tanrıya yönelterek, hayatlarını kazanmak için, dünyayı dolaşırlar.
4421 Olarka katılğıl keliş hem barış,
negü kolsa bergil alış hem beriş Onlara katıl, git ve onlar da sana gelsinler; ne isterlerse, ver; alışverişte bulun.
4422 Olarda bolur bu ajun ârzûsı,
bodun körki üdrüm talu edgüsi Halkın beğendiği ve bu dünyada arzulanan seçme, iyi ve güzel şeyler hep onlarda bulunur.
4423 Toğardın batarka yorıp tezginür,
tilemiş tilekiŋ saŋa keldürür Doğudan batıya kadar gezip, dolaşırlar ve arzu ettiğin şeyleri sana getirirler.
4424 Tümen tü ağılar ajun taŋsukı,
olarda bolur ay biliglig akı Ey bilgili cömerd insan, her türlü ipekliler, dünyanın nâdir şeyleri onlarda bulunur.
4425 Satığçı yok erse ajun kezgüçi,
kaçan kedgey erdiŋ kara kiş eçi Dünyayı dolaşan bu satıcılar olmasa idi, kara samur kürkü ne zaman giyerdin.
4426 Hıtay arkışı kesse arkış toğı,
kayun kelgey erdi tümen tü ağı Hıtay kervanları yolları toz-dumana boğmamış olsalar idi, bu çeşitli ipekliler nereden gelirdi.
4427 Satığçı yorımadı erse kezip,
közün kim körür erdi yinçü tizip Satıcılar gezip-dolaşmamış olsalar idi, bu inci dizilerini kim seyreredebilirdi.
4428 Saka barsa mundağ bu yaŋlığ telim,
uzun bolğa söz tep tireldi tilim Böyle sayarsan, buna benzer şeyler pek çoktur; sözü uzatmamak için, burada kesiyorum.
4429 Bu yaŋlığ bolur bu satığçı kamuğ,
katılğıl olarka açuk tut kapuğ Bütün satıcılar hep böyle olurlar, onlara katıl ve kapını her vakit açık tut.
4430 Katığlan olarığ idi edgü tut,
seniŋ atıŋ edgün yırak barğa büt Onlara karşı çok iyi muamelede bulunmağa gayret et; senin adın da iyilikle uzaklara gider, buna şüphe etme.
4431 Bular ol ajunda kör at eltgüçi,
isiz edgü erse anı yadğuçı Dünyanın her tarafına adını ulaştıran bunlardır; iyi olsun, kötü olsun, adını dünyaya bunlar yayarlar.
4432 Saŋa az üküş neŋ törü kılsalar,
yanut kılğu ötrü sevinç bulsalar Sana az veya çok, bir şeyler hediye ederlerse, karşılığını vermek suretiyle, sen de onları sevindirmelisin.
4433 Asığ yasta yinçge bolur kılkları,
katılsa munı ked küdezip yorı Kâr ve zarar hususunda çok hassas olurlar; onlar ile iş görürken, bu hususa çok dikkat etmelisin.
4434 Negü ter eşitgil ajun kezmiş er,
başında keçürmiş telim körmiş er Dünyayı gezmiş, bir çok şeyler görmüş-geçirmiş insan ne der, dinle.
4435 Ajunda atıŋnı yadayın tese,
ümeg edgü tutğıl katığlan usa Dünyaya adını yaymak istersen, mümkünse, yolculara iyi muamelede bulunmağa gayret et.
4436 Çavıkmak tilese özüŋ belgülüg,
satığçıkaedgü yanut kıl ülüg Sen gerçekten meşhur olmak istersen, satıcılara iyi muamele et ve onların haklarını ver.
4437 At edgü tilese ödür ay urı,
ümeg arkışığ edgü tutğıl yorı Ey oğul, sen iyi nâm kazanmak istersen, yolcu ve kervanlara karşı her vakit iyi hareket et.
4438 Bu yaŋlığ katılğıl satığçı bile,
tiril edgü atın sevinçin küle Satıcılara karşı işte böyle muamele et ve iyi ad kazanarak, sevinç ve huzur içinde yaşa.
ÖĞDÜLMİŞ HUKÜMDARA HAZİNEDARIN NASIL BİR İNSAN OLMASI LAZIM GELDİĞİNİ
SÖYLER
- Öğdülmüş cevap
verdi: Ey devletli hükümdar, altın ve gümüş sevinilecek şeydir ve cana
ilacdır- dedi-
- Beyin gönülüne
şüphe girmemesi ve onu hizmette tutması için, hazinedarın çok doğru,
itimat edilir, iyi ve dürüst bir insan olması lazımdır.
- Dünyayı dolaşan
ve böylece servet sahibi olan tüccar-başı ne der, dinle.
- Bu can sevilecek
bir şeydir, ondan daha çok sevilecek şey, altın ve gümüştür; o candan çok
daha kıymetlidir.
- Perişan olan
gönülleri bu gümüş huzura kavuşturur; eğilmeyen başları bu gümüş eğer.
- İnsan gümüşü
görür ve ona gönül bağlamazsa, ona hakiki bir melek demek daha doğru olur.
- Altın görünce,
pek yürekli insanlar bile yumuşar; kaba sözlü insanların da sözü nazikleşir.
- Servetin
günden-güne ve saâdet içinde
artmakta devam etmesi için, hazinedarın gözü tok olmalı, tavır ve
hareketi de güven telkin etmelidir.
- Çok mal görerek,
gözü doymuş olmalı ve kalbinde Allah korkusu bulunmalıdır.
- Helal ve haramı
iyice ayırt etmeli; yarayan ve yaramayanı iyice seçebilmelidir.
- Gözü tok
kimseler senin servetini kendi menfaatları için kullanmazlar; doğru ve
dürüst insanlar kendilerini lekelemezler.
- Küçüklüğünde
altın ve gümüş görmüş olan kimse kendini pek fazla mal hırsına kaptırmaz.
- Eğer kendisinde
üstelik Allah korkusu da varsa, bu kimse, şüphesiz, doğruluk yolunu tutar.
- Doğruluk bir
sermayedir ve bütün iyilikler bu sermayenin kârıdır; bu kâr ile insan
ebedi tadı bulmuştur.
- İnsan doğru
olursa, günü iyi olur; günü iyi olursa, ebedi saadete kavuşur.
- Samimi insan ne
der, dinle; ey dünyanın temeli, bu söze göre hareket et.
- Düşüncen ve
sözlerin doğru, hareketin güvenilir olsun, saadet ve bütün dünya nimetleri
sana gelir.
- Doğru olursan,
günün kutlu olur; sevinç ve saadet içinde, selametle ömür sür.
- Hazinedar
gönülden bağlı, uyanık, ihtiyatlı ve zeki olmalıdır; insan zeka ile her
işinde muvaffak olur.
- O akıllı ve
tedbirli olduğu gibi, haya sahibi de olmalıdır; hayasız adamdan uzak dur,
ondan vazgeç.
- İnsanı
yakışıksız işlerden alıkoyan hayadır; kötü tabiatlı insanları düzelten de
yine hayadır.
- O içki içmemeli
ve nefsine hakim olmalıdır; nefsine hakim olan insan saadeti bulur.
- İçki içerse, mal
ile cömertliğe kalkışır; malı etrafına dağıtır, fakat karşılığını alamaz.
- Bu iş için eli sıkı
bir hazinedar daha iyidir; hazinenin malı hasisçe gözetilmelidir.
- Sadık hizmetkar
sadık olur, sadık hizmetkar beyini zengin eder.
- İçten bağlı
kimse insanların seçkinidir; içten bağlı olan kimseyi sıkı tut, ey
insanların ileri geleni.
- Hazinedar uyanık
olursa, işler bozulmaz; malı hesaplı tutar ve kendisini de yakmaz.
- Akıllı olan
insan hiçbir şeyi unutmaz; işini hesaplı ve düşünerek görür ve hiçbir
vakit yanılmaz.
- Akılsız adam,
dikkat edersen, unutkan olur; akılsız hazinedar kendi işini bozar.
- Her türlü hesabı
yapmak için, zeka lazımdır; zeka olmayınca, insan hesap işlerini
karıştırır.
- Onun usta bir
muhasebeci olması ve her çeşit kaydı bilmesi lazımdır; hesabın iyice
tutulması için, dikkatle kayda geçmesi gerekir.
- Muhasebeci gelir
ve giderleri yazı ile tesbit etmeli; her türlü muamele kayda
geçirilmelidir.
- Yıl, ay ve günü
yazılırsa, tarihi belli olur ve sayılar açık ve vazıh olarak bilinir.
- Hesapta emniyet,
şüphesiz, kaydetmekle temin edilir; hesap muntazam kaydedilirse, işler
aksamaz.
- Candan bağlı
insan ne der, dinle; hizmetkar işinin hesabını sağlam tutmalıdır.
- Kayda geçmeyen
işleri insan gönlünde iyice tatamaz; gönüle inanma, yaz, ey oğul.
- Söz yazılırsa,
kalır; ihmal edilirse gider; ihmalci hizmetkar hesap verirken, çok zahmet
çeker.
- Hazinedar bütün
bu çeşit kayıt usullerini bilmeli ve böylece işini emniyetle tanzim
etmelidir.
- Hangi hizmetkar
hesapta ihmalkar davranırsa, hesap verirken, çok zahmet çeker.
- Hazinedar bütün
bu çeşit kayıt usullerini bilmeli ve böylece işini emniyetle tanzim etmelidir.
- Hangi hizmetkar
hesapta ihmalkar davranırsa, hesap verirken inler ve başını yerden-yere
vurur.
- Hazinedarın
kara-cümlesi çok iyi olmalı; aklını ve gönlünü hesap tutmaya iyice
alıştırmalıdır.
- Kara-cümleden
sonra, hendese hesabını ele alması lazımdır.
- Dikkat edersen,
hendese ince hesaptır; bununla yer ve gök hesapları yapılabilir.
- Alim hakim insan
ne der, dinle; bilgili insanın sözü yemek gibi yenilmelidir.
- Hendese hesabı
çok derin hesaptır; bu hesap hakimlerin bile başını döndürür.
- O yedi kat göğü
bir tane gibi yarar; ova ve tepeleri ise, saçma tanesi gibi, birbirinden
ayırır.
- Bilgili, akıllı,
tavır ve hareketi doğru olmalıdır; akıllı insanların işi daima iyi olur.
- Bilgili insanlar
doğru ve dürüst olurlar; doğru insanın her yerde güneşi parlar.
- Akıl olmazsa,
insan kendisini tutamaz; bilgili olmazsa, insan işini yapamaz.
- Hazinedarın işi
saray içinde olur; hükümdarın yakınında çalışan kimseler kendilerine çok
dikkat etmelidirler.
- Ateşin alevi ve
dumanı dokunmaması için, onun gönüllü ve dili doğru, hareketi ve tabiatı
uygun olmalıdır.
- Gözünü iyi
gözetmeli ve dilini muhafaza etmeli, aklı ile arzu ve heveslerine gem
vurmalıdır.
- Gözün gördüğü
seyi gönül arzular, gönül arzu edince, ona kim karşı koyabilir.
- Gönül yedi endam
üzerine beydir, bey yol gösterince, halk tereddütsüz onu takip eder.
- Bilgili çok
yerinde bir söz söylemiştir; ey yiğit gönülü ve gözü gözet.
- Vücut, yedi
endam, gönüle uyar; insan gönülü ile ağır yük yüklenir.
- Gönülsüz insan
yalnız bir şekil ve kalıptan ibarettir; gönülsüz insan alim adını
kaybeder.
- Hazine ve
servetin israf edilmemesi için, hazinedar eli sıkı ve ihtiyatlı olmalıdır;
cömertliğe lüzum yoktur.
- Cömertlik çok
iyi bir şeydir, onu elden bırakmamalı; fakat el kesesinden cömertlik
olmaz.
- O tüccar olmalı
ve her türlü ticaretten anlamalıdır; insan ticaretten anlamazsa, kar
edemez.
- Bütün eşya ve
malları bilen, her şeyin pahalısını-ucuzunu tanıyan bir insan olmalıdır.
- Her şeyin
değerini bilmeli, alışverişte malca zararlı çıkmamalıdır.
- Alış-verişte
muamelesi mülayim olmalı; büyüğe, küçüğe karşı tatlı dil kullanmalıdır.
- Ödünç aldığı
şeyleri zamanında öderse, ona istediği malı derhal verirler.
- Ticarette
mülayim, tavır ve hareketi doğru olursa, lazım olduğu vakit onun için mal
eksik olmaz.
- Eğer beyler
askere ihsanda bulunurlarsa, o bunu, yüzünü ekşitmeden yerine
getirmelidir.
- Hizmetkar ihsana
mani olursa, askerin gönülü kırılır, askerin gönülü kırılırsa, beyin adı
lekelenir.
- Cömertlerin başı
ne der, dinle; ey cimri insan, bunu hatırında tut.
- Sevilen kimseyi
gözden düşürmek ve onu sevimsiz yapmak istenilirse, va’d edilen şeye mani
olmak ve vermemek kafidir.
- Verilmeyecek
şeyi va’d etmemeli; bir kerre de va’d edildi mi, ona mani olmamalıdır.
- Beyler
sözlerinde durmazlarsa, itimadı kaybederler, itimat kaybolunca, mal da gider.
- Hazinedar çok
uyanık ve dikkatli olmalıdır; savsaklamağa lüzum yoktur; hizmetkar
savsaklayıcı olursa, işler sürüncemede kalır.
- Beylerin
yanındaki bütün bu hizmetkarlar, ihtiyaçlarından dolayı hizmete girmiş ve
kapılanmışlardır.
- Hizmetkar
darlıkta kalır ve muhtaç duruma düşerse, onun sıkıntısını duyan bey ihsan
fermanını göndermelidir.
- Hazinedar işi
uzatır ve ihsan edileni vermezse, muhtaç duruma düşen hizmetkar sonra
ondan yüz çevirir.
- İnsan muhtaç
olduğu şeyi zamanında bulursa, bu çöp dahi olsa, ona fil kadar gözükür.
- Bu ak saçlı sana
ne der, dinle; ey kahraman, muhtaç olanın ihtiyacını karşılamaya çalış.
- İsteyen
istediğini zamanında bulursa, buna karşılık icabında canını feda eder.
- Lazım olduğu
zaman bir çöp fil kadar olur; her şey bunun gibidir.
- İşte hükümdar
böyle akıllı, bilgili, haya sahibi ve yumuşak huylu bir insan bulursa,
- Hazine ve
serveti, ona tevdi edebilir; ona itimat eder ve onun hakkını gözetirse,
yerinde olur.
Eski Türkçe aslı Günümüz Türkçesine aktarımı
XXXV Öğdülmiş İligke Ağiçi Negü Teg Er Kerekin Ayur Ögdilmiş Hükümdara Hazinedarın Nasıl Blr İnsan Olması Lâzım Geldiğini Söyler
2743 Yanut berdi ögdülmiş elig kutı,
sevüg neŋ bu altun kümüş cân otı Öğdülmiş cevap verdi : — Ey devletli hükümdar, altın ve gümüş sevinilecek şeydir ve cana ilâcdır — dedi —
2744 İdi çın bütün ked kerek er köni,
köŋül yaymasa ötrü tutsa munı Beyin gönülüne şüphe girmemesi ve onu hizmette tutması için, hazinedarın çok doğru, itimat edilir, iyi ve dürüst bir insan olması lâzımdır.
2745 Negü ter eşitgil bu şartlar başı,
ajun tezginip neŋeke tegmiş kişi Dünyayı dolaşan ve böylece servet sahibi olan tüccar-başı ne der, dinle,
2746 Sevüg neŋe bu cân cânda yegrek sevüg,
kümüş altun ol cânda kedrek sevüg Bu can sevilecek bir şeydir, ondan daha çok sevilecek şey, altın ve gümüştür; o candan çok daha kıymetlidir.
2747 İtilmez köŋülüg iter bu kümüş,
egilmez kişini eger bu kümüş Perişan olan gönülleri bu gümüş huzura kavuşturur; eğilmeyen başları bu gümüş eğer.
2748 Kümüş körse yalŋuk köŋül tutmasa,
yarağay anı çın firişte tese insan gümüşü görür ve ona gönül bağlamazsa, ona hakikî bir melek demek daha doğru olur.
2749 Kür er kördi altun özi yumşadı,
irig sözlüg erniŋ sözi yumşadı Altın görünce, pek yürekli insanlar bile yumuşar; kaba sözlü insanların da sözü nâzikleşir.
2750 Közi tok kerek hem kılınçı bütün,
barı arta barsa küniŋe kutun Servetin günden-güne ve saadet içinde artmakta devam etmesi için, hazinedarın gözü tok olmalı, tavır ve hareketi de güven telkin etmelidir.
2751 Üküş neŋe körü todmış erse közi,
yana korkar erse bayatka özi Çok mal görerek, gözü doymuş olmalı ve kalbinde Allah korkusu bulunmalıdır.
2752 Halâl hem harâm adrar erse aça,
yarağlığ yarağsıznı bilse seçe Helâl ve haramı iyice ayırt etmeli; yarayan ve yaramayanı iyice seçebilmelidir.
2753 Közi tok kişiler neŋiŋ edlemez,
bütün çın kişiler özin yeglemez Gözü tok kimseler senin servetini kendi menfaatları için kullanmazlar; doğru ve dürüst insanlar kendilerini lekelemezler.
2754 Kiçigde körü kalsa altun kümüş,
anıŋ suklukı bolmaz ança üküş Küçüklüğünde altın ve gümüş görmüş olan kimse kendisini pek fazla mal hırsına kaptırmaz.
2755 Özi korkar erse bayatka kalı,
bu er tutğa şeksiz könilik yolı Eğer kendisinde üstelik Allah korkusu da varsa, bu kimse, şüphesiz, doğruluk yolunu tutar.
2756 Könilik mün ol barça edgü asığ,
bu asğı bile buldı meŋü tatığ Doğruluk bir sermâyedir ve bütün iyilikler bu sermâyenin kârıdır; bu kâr ile insan ebedî tadı bulmuştur.
2757 Köni bolsa yalŋuk küni edgü ol,
küni edgü bolsa kutı meŋü ol insan doğru olursa, günü iyi olur; günü iyi olursa, ebedî saadete kavuşur.
2758 Negü ter eşitgil bağırsak sözi,
bu söz işke tutğıl ay ajun tözi Samimî insan ne der, dinle; ey dünyanın temeli, bu söze göre hareket et.
2759 Köŋül til köni tut kılınçıŋ bütün,
saŋa kelge devlet bu dünyâ bütün Düşüncen ve sözlerin doğru, hareketin güvenilir olsun, saadet ve bütün bu dünya nimetleri sana gelir.
2760 Köni bolduŋ erse kutadğay künüŋ,
selâmet tirilgil sevinçin kulun Doğru olursan, günün kutlu olur; sevinç ve saadet içinde, selâmetle ömür sür.
2761 Bağırsak kerek hem oduğ sak tetig,
tetiglik bile er kılur miŋ itig Hazinedar gönülden bağlı, uyanık, ihtiyatlı ve zeki olmalıdır; insan zekâ ile her işinde muvaffak olur.
2762 Uvutluğ kerek hem yeme ög köŋül,
uvutsuz kişide yırak tur tüŋül O akıllı ve tedbirli olduğu gibi, haya sahibi de olmalıdır; hayâsız adamdan uzak dur, ondan vaz geç.
2763 Uvut ol tıdığlı yarağsız işig,
uvut ol iter kılkı artak kişig İnsanı yakışıksız işlerden alıkoyan hayadır; kötü tabiatlı insanları düzelten de yine hayadır.
2764 Bor içmez kerek hem özin tutğuçı,
özin tutğuçı er kutuğ tapğuçı O içki içmemeli ve nefsine hâkim olmalıdır; nefsine hâkim olan insan saadeti bulur.
2765 Bor içse akılık kılur ol neŋin,
kişike üler neŋ alumaz teŋin içki içerse, mal ile cömertliğe kalkışır; malı etrafına dağıtır, fakat karşılığını alamaz.
2766 Bu işke ağıçı saran edgürek,
saranlık bile neŋ küdezgü kerek Bu iş için eli sıkı bir hazinedar daha iyidir; hazinenin malı hasisçe gözetilmelidir.
2767 Bağırsak tapuğçı kör özkey bolur,
bu özkey tapuğçı begin bay kılur Sâdık hizmetkâr sâdık olur; sâdık hizmetkâr beyini zengin eder.
2768 Bağırsak kişi ol kişi üdrümi,
bağırsaknı bek tut ay er ködrümi içten bağlı kimse insanların seçkinidir; içten bağlı olan kimseyi sıkı tut, ey insanların ileri geleni.
2769 Ağıçı oduğ bolsa iş artamaz,
sakışlığ tutar neŋ özin örtemez Hazinedar uyanık olursa, işler bozulmaz; malı hesaplı tutar ve kendisini de yakmaz.
2770 Ögi bolsa yalŋuk unıtmaz bolur,
sanu saknu işler yaŋılmaz bolur Akıllı olan insan hiç bir şeyi unutmaz; işini hesaplı ve düşünerek görür ve hiç bir vakit yanılmaz.
2771 Unıtğan bolur körse ögsüz kişi,
bu ögsüz ağıçı buzar öz işi Akılsız adam, dikkat edersen, unutkan olur; akılsız hazinedar kendi işini bozar.
2772 Tetiglik kerek kılsa törlüg sakış,
tetig bolmağınça kalı adrar iş Her türlü hesabı yapmak için, zekâ lâzımdır; zekâ olmayınca, insan hesap işlerini karıştırır.
2773 Bitigçi kerek uz kamuğ hat bilir,
sakışığ bitigin küdezse kalır Onun usta bir muhasebeci olması ve her çeşit kaydı bilmesi lâzımdır; hesabın iyice tutulması için, dikkatle kayda geçmesi gerektir.
2774 Bitigçi küdezgü kiriş hem çıkış,
bitigin küdezgü kamuğ törlüg iş Muhasebeci gelir ve giderleri yazı ile tesbit etmeli; her türlü muamele kayda geçirilmelidir.
2775 Yıl ay öd bitise küni belgülüg,
açukluğ adırtlığ sanı belgülüg Yıl, ay ve günü yazılırsa, tarihi belli olur ve sayılar açık ve vazıh olarak bilinir.
2776 Sakış saklıkı çın bitig birle ol,
bitip kodsa sakış kapuğ açtı yol Hesapta emniyet, şüphesiz, kaydetmekle temin edilir; hesap muntazam kaydedilirse, işler aksamaz.
2777 Negü ter eşitgil bağırsak kişi,
sakış birle bek tutğu işçi işi Candan bağlı insan ne der, dinle; hizmetkâr işinin hesabını sağlam tutmalıdır.
2778 Bitigsiz işig bek tutumaz köŋül,
köŋülke ışanma biti ay oğul Kayda geçmeyen işleri insan gönlünde iyice tatamaz; gönüle inanma, yaz, ey oğul.
2779 Bitise kalır söz usansa barır,
osal bolsa işçi sakışta ulır Söz yazılırsa, kalır; ihmâl edilirse, gider; ihmalci hizmetkâr hesap verirken, çok zahmet çeker.
2780 Bilir bolsa tegme bu törlüg bitig,
anın saklasa ötrü kılsa itig Hazinedar bütün bu çeşit kayıt usûllerini bilmeli ve böylece işini emniyetle tanzim etmelidir.
2781 Sakışta usansa kayu işçiler,
sakış berdükinde ulır baş çalar Hangi hizmetkâr hesapta ihmalkâr davranırsa, hesap verirken inler ve başını yerden-yere vurur.
2782 Elig sakışın bilse artuk yete,
bışursa ögi köŋli sakış tuta Hazinedarın kara-cümlesi çok iyi olmalı; aklını ve gönlünü hesap tutmağa iyice alıştırmalıdır.
2783 Elig sakışında keçer erse sen,
kerek hendese sakışı tutsa sen Kara-cümleden sonra, hendese hesabını ele alması lâzımdır.
2784 Körü barsa yinçge sakış hendese,
munı birle yer kök bolur ol sasa Dikkat edersen, hendese ince hesaptır; bununla yer ve gök hesapları yapılabilir.
2785 Negü ter eşitgil ay bilge bügü,
biliglig sözi bolsa aş teg yegü Alim hakîm insan ne der, dinle; bilgili insanın sözü yemek gibi yenilmelidir.
2786 İdi me batığ hendese sakışı,
anın tezginür kör hakimler başı Hendese hesabı çok derin bir hesaptır; bu hesap hakimlerin bile başını döndürür.
2787 Evin teg yarır bu yeti kat köküg,
adırttı biçim teg yer erse kaşı O yedi kat göğü bir tane gibi yarar; ova ve tepeleri ise, saçma tanesi gibi, birbirinden ayırır.
2788 Biliglig ukuşluğ kerek kılkı tüz,
ukuşluğ kişiler işi barça uz Bilgili, akıllı, tavır ve hareketi doğru olmalıdır; akıllı insanların işi dâima iyi olur.
2789 Biliglig kişiler bolur çın köni,
köni kayda bolsa yaruyur küni Bilgili insanlar doğru ve dürüst olurlar; doğru insanın her yerde güneşi parlar.
2790 Ukuş bolmasa er özin tutnumaz,
bilig bolmasa er işin itnümez Akıl olmazsa, insan kendisim tutamaz; bilgi olmazsa, insan işini yapamaz.
2791 Bolur karşı içre ağıçı işi,
özin ked küdezgü bu yaŋlığ kişi Hazinedarın işi saray içinde olur; hükümdarın yakınında çalışan kimseler kendilerine çok dikkat etmelidirler.
2792 Köŋül til köni tutsa kılkı bütün,
aŋar tegmese ot yalını tütün Ateşin alevi ve dumanı dokunmaması için, onun gönülü ve dili doğru, hareketi ve tabiatı uygun olmalıdır.
2793 Közin ked küdezse tilin beklese,
ukuş birle ârzû havâğ örklese Gözünü iyi gözetmeli ve dilini muhafaza etmeli; aklı ile arzu ve heveslerine gem vurmalıdır.
2794 Közün körse ötrü köŋül ârzûlar,
köŋül ârzû kolsa anı kim yığar Gözün gördüğü şeyi gönül arzular; gönül arzu edince, ona kim karşı koyabilir.
2795 Köŋül beg-turur yeti endam öze,
begi başlasa bodnı yügrür tüze Gönül yedi endam üzerine beydir; bey yol gösterince, halk tereddütsüz onu takip eder.
2796 İdi yakşı aymış biliglig sözüg,
ay ersig küdezgil köŋülüg közüg Bilgili çok yerinde bir söz söylemiştir; ey yiğit, gönülü ve gözü gözet.
2797 Et öz yeti endâm köŋülke udar,
köŋül birle yalŋuk ağır yük yüder Vücût, yedi endam, gönüle uyar; insan gönülü ile ağır yük yüklenir.
2798 Tükel sır bediz ol köŋülsüz kişi,
köŋülsüz kişi bilge atın yodar Gönülsüz insan yalnız bir şekil ve kalıptan ibarettir; gönülsüz insan âlim adını kaybeder.
2799 Kerek elgi berk sak kereksiz akı,
saçılmasa ötrü ağı kaznakı Hazine ve servetin israf edilmemesi için, hazinedar eli sıkı ve ihtiyatlı olmalıdır; cömertliğe lüzum yoktur.
2800 Akılık idi ked unı kodmağu,
kişi neŋi birle akı bolmağu Cömertlik çok iyi bir şeydir, onu elden bırakmamalı; fakat el kesesinden cömertlik olmaz.
2801 Satığçı kerek bilse törlüg satığ,
satığ bilmese er kılumaz asığ O tüccar olmalı ve her türlü ticâretten anlamalıdır; insan ticâretten anlamazsa, kâr edemez.
2802 Kamuğ neŋ tavarığ biligli kerek,
ağırın uçuzun ukuğlı kerek Bütün eşya ve malları bilen, her şeyin pahalısını ucuzunu tanıyan bir insan olmalıdır.
2803 Bilir bolsa kıymet ol arsıkmasa,
satığda tavığda neŋ alsıkmasa Her şeyin değerini bilmeli, alış-verişte malca zararlı çıkmamalıdır.
2804 Alımka berimke oŋay bolsa öz,
uluğka kiçigke süçig tutsa söz Alış-verişte muamelesi mülayim olmalı; büyüğüe, küçüğe karşı tatlı dil kullanmalıdır.
2805 Negü ötnü alsa yana berse terk,
aŋar bergeler neŋ kaçan kolsa terk Ödünç aldığı şeyleri zamanında öderse, ona da istediği malı derhâl verirler.
2806 Satığka oŋay bolsa kılkı köni,
aŋar eksümez neŋ kereklig küni Ticârette mülayim, tavır ve hareketi doğru olursa, lâzım olduğu vakit onun için mal eksik olmaz.
2807 Kalı berse begler er atka açığ,
tegürse anı bolmasa yüz açığ Eğer beyler askere ihsanda bulunurlarsa, o bunu, yüzünü ekşitmeden, verine getirmelidir.
2808 Açığ tıdsa işçi er at köŋli sır,
er at köŋli sınsa alır begke kir Hizmetkâr ihsana mâni olursa, askerin gönülü kırılır; askerin gönülü kınhrsa, beyin adı lekelenir.
2809 Negü ter eşitgil akılar başı,
köŋülke alıŋıl ay çırğuy kişi Cömertlerin başı ne der, dinle; ey cimri insan, bunu hatırında tut.
2810 Severig sevügsüz kılayın tese,
tilin ayğu neŋni tıdıp bermese Sevilen kimseyi gözden düşürmek ve onu sevimsiz yapmak istenilirse, va'd edilen şeye mâni olmak ve vermemek kâfidir.
2811 Ayıp bermegü neŋ tilin aymağu,
tilin aydıŋ erse anı tıdmağu Verilmeyecek şeyi va'd etmemeli; bir kerre de va'd edıldımı, ona mânı olmamalıdır.
2812 Sözin kıysa begler umınç kötrülür,
umınç kitti erse neŋiŋ kotrulur Beyler sözlerinde durmazlarsa, itimâdı kaybederler, itimat kaybolunca, mal da gider.
2813 Oduğ sak kerek ked kereksiz azak,
azak bolsa işçi bolur iş uzak Hazinedar çok uyanık ve dikkatli olmalıdır; savsaklamağa lüzum yoktur; hizmetkâr savsaklayıcı olursa, işler sürüncemede kalır.
2814 Bu beglerke tapnur tapuğçı kamuğ,
muŋadıp kelip tuttı tapğun kapuğ İdlerin yanındaki bütün bu hizmetkârlar, ihtiyaçlarından dolayı girmiş ve kapılanmışlardır.
2815 Muŋadsa tapuğçı elig tarlıkın,
begi eştip ıdsa açığ yarlığın Hizmetkâr darlıkta kalır ve muhtaç duruma düşerse, onun sıkıntısını duyan bey ihsan fermanını göndermelidir.
2816 Uzatsa ağıçı bu neŋ bermese,
muŋadmış tapuğçı tüŋülgey basa Hazinedar işi uzatır ve ihsan edileni vermezse, muhtaç duruma düşen hizmetkâr sonra ondan yüz çevirir.
2817 Kerekinde bulsa kişi öz muŋı,
yam erse yaŋança bolur ol teŋi insan muhtaç olduğu şeyi zamanında bulursa, bu çöp olsa dahi, ona fil kadar gözükür.
2818 Negü ter eşitgil bu kökçin saŋa,
muŋadmış muŋıŋa yara ay toŋa Bu ak saçlı sana ne der, dinle; ey kahraman, muhtaç olanın ihtiyâcını karşılamağa çalış.
2819 Tilemişte bulsa tilegli neŋin,
yanut kılsa bolmaz cânında öŋin isteyen istediğini zamanında bulursa, buna karşılık icâbında canını feda eder.
2820 Kerek üdte bir yam yaŋança bolur,
kamuğ neŋke yaŋzağ munu bu teŋin Lâzım olduğu zaman bir çöp fil kadar olur; her şey bunun gibidir.
2821 Bu yaŋlığ kişi bulsa emdi elig,
ukuşluğ biliglig uvutluğ silig işte hükümdar böyle akıllı, bilgili, haya sahibi ve yumuşak huylu bir insan bulursa,
2822 Aŋar berse bolğay ağı kaznakı,
ınansa yarağay küdezse hakı Hazine ve serveti ona tevdi edebilir; ona itimat eder ve onun hakkını gözetirse, yerinde olur.
İlig suali Öğdülmişke HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
2823 Elig aydı uktum yaruttuŋ meni,
takı bir sözüm bar ayu ber anı Hükümdar: — Anladım, beni aydınlattın—dedi—daha bir sözüm var, onu da söyleyiver.
2824 Ayak tirki başlar bu aş başçısı,
negü teg kerek ayğıl aş işçisi Aşçı-başı kaplan ve sofrayı idare eder; bu aşçı-başı nasıl olmalıdır ki,
2825 Seziksiz yese beg anıŋdın aşığ,
ınansa aŋar beg küdezse başığ Bey, şüphe etmeden, onun elinden yemeğini yesin; ona itimat etsin ve hayatı tehlikeye düşmesin.
2826 İdi ters-turur bu aş içgü yegü,
siziklig kişidin yese ay bügü Ey hakîm, şüpheli insanın elinde bulunursa, bu yemek-içmek işi çok güç bir mesele hâlini alır.
2827 Munı ma ayu bergil emdi maŋa,
bileyin ukayın ay ersig toŋa Şimdi bana bunu da söyleyiver; ey merd kahraman, bunu da bileyim ve anlayayım.
4419munıñda basası satığçı-turur
satığ birle tınmaz asığçı-tururSatıcılar durmadan ticaret yapar ve kar peşinde koşar.
4420ajun tezginürler tirilgü tilep
ögi köñli bütrü bayatka ulapHayatlarını kazanmak için dünyayı dolaşırlar.
4421olarka katılğıl keliş hem barış
negü kolsa bérgil alış hem bérişYönetim olarak onlarla birlikte ol ve hareket et, ne isterlerse ver, alışverişte bulun.
4422olarda bolur bu ajun ârzûsı
bodun körki üdrüm talu edgüsiHalkın beğendiği ve bu dünyada arzulanan seçme, iyi ve güzel şeyler hep onlarda bulunur.
4423toğardın batarka yorıp tezginür
tilemiş tilekiñ saña keldürürDoğudan batıya kadar gezip dolaşırlar ve arzu ettiğin şeyi sana getirirler. Ey bilgili cömert insan her türlü ipekliler, dünyanın nadir şeyleri onlar da bulunur.
4426hıtay arkışı kesse arkış toğı
kayun kelgey erdi tümen tü ağıHıtay kervanları yolları toz dumana boğmamış olsalar idi bu çeşitli ipekliler nereden gelirdi. Satıcılar gezip dolaşmamış olsalardı bu inci dizilerini kim seyredebilirdi.
4430katığlan olarığ idi edgü tut
seniñ atıñ edgün yırak barğa bütBütün satıcılara karşı çok iyi davranışta bulunmaya gayret et, senin adın da iyilikle uzaklara gider, buna şüphe etme.
4431bular ol ajunda kör at éltgüçi
isiz edgü erse anı yadğuçıDünyanın her tarafına adını ulaştıran bunlardır, iyi olsun, kötü olsun adını dünyaya bunlar yayar.
4432saña az üküş neñ törü kılsalar
yanut kılğu ötrü sewinç bulsalarSana az veya çok bir şey hediye ederse, sen de onları sevindirmelisin.
4433asığ yasta yinçge bolur kılkları
katılsa munı ked küdezip yorıKar veya zarar hususunda çok hassas olurlar.
4436çawıkmak tilese özüñ belgülüg
satığçıkaedgü yanut kıl ülügSen gerçekten meşhur olmak ve iyi nam kazanmak istersen satıcılara, yolcu ve kervanlara karşı iyi davran onlara hakkını ver.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder