Son olarak şunu sormak istiyorum; İstanbul’un felsefe için artık bir önemi kalmadığını, Batılı üniversitelerde yapılan İslam düşünce ve edebiyatının metin analizlerine katkı dahi sağlayamadığını söylüyorsunuz. “İstanbul”un insanlığın düşünme çabasına (yeniden) katkısı için gerekli maddi ve manevi şartlar neler sizce?
20. yüzyıl “Batı felsefesi” haritasında Yunanistan ve Konstantinupolis/İstanbul’dan feragat edilebilir diye yazdım. Tabii İstanbul’un 20. yüzyılın ilk yarısında Sovyetler Birliği ve Nazi Almanya’sından kaçarak gelen bilim adamlarına ev sahipliği yaptığını hesaba katmaz isek. Mimar Le Corbusier’in “Şark seyahati” dışında bu bilim adamlarının İstanbul üzerine izlenimlerini kaydetmedikleri önemli bir husustur. Bu durum gerçekten İstanbul’dan değil, kendilerinden kaynaklanmış bir durum olmalıdır.
Eğer sadece “Batılı” veya Avrupa etkileriyle bozulmamış Türk kimliğine sahip sözde İslamcı entellektüeller önyargılarını bir kenara koyarlar ve birbirleriyle konuşurlarsa ya da genç nesiller her iki gelenekte yetişirlerse İstanbul, felsefe ve insanlık adına yeniden bütünüyle anlamlı bir hâle gelebilir.
Elmar Holenstein
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder