9 Haziran 2017 Cuma

TÜRKİYE, HİNDİSTAN ve TÜRKİSTAN: BİRLİK TEMELİNDE BİR İŞBİRLİĞİ MODELİ

                              TÜRKİYE, HİNDİSTAN ve TÜRKİSTAN:
                        BİRLİK TEMELİNDE BİR İŞBİRLİĞİ MODELİ


Bu inceleme yazısı, Cumhurbaşkanımızın Hindistan Seyahati vesilesiyle hazırlanmıştır.



“Hindistan bir anadır. Onun iki çocuğu vardır. Bunların biri Türkler, diğeri ise Hintlilerdir.” Mahatma Gandhi (1869-1948)

“Türklerin Hintlere üç tane armağanı vardır: Birincisi Tac Mahal’dir. İkincisi Urduca (Ordu Dili). Üçüncüsü Şeyh Galip ve Divanı.” Pandit Jawaharlal Nehru (1889-1964)



hindistan.jpg görüntüleniyor





İÇİNDEKİLER


DİL

  • ·         Dil
  • ·         Tarih
  • ·         Coğrafya

FİKİR

İŞ BİRLİĞİ

·         Siyaset

·         İş Hayatı


Cumhurbaşkanımızın 16 Nisan 2017 tarihi referandumundan sonra ilk yurtdışı gezisini Asya kıtasındaki Hindistan’a yapması anlamlı bir başlangıçtır. Türkiye, bu yeni döneme “Asya Açılımı” ile başlamıştır. “Dünya 5'ten büyüktür” fikir ve iddiası için en önemli stratejik ortak, dünyanın en nüfuslu ülkesi olan Hindistan’dır. Nüfus-Nüfuz bağlantısı, güçlünün her zaman haklı da olduğu dayatmasını sarsabilecek bir dinamiktir. 2030 yılı GSMH dağılımında dünyanın 3.büyük ekonomisi konumuna yükselecek olan Hindistan, neden BM5 üyesi değildir? Cumhurbaşkanımız bu soruyu bizzat Hindistan’da seslendirmiştir.

Başbakan Muti Narendra Modi, Hindistan’da statükonun temsilcisi yıllanmış Kongre Partisi’ni 2014 seçimlerinde mağlup ederek iktidara gelmiştir. Türkiye'de 1 Dolar'larla yapılan işgalci darbe girişiminin önlenmesinin ardından, Hindistan'da 1 Rupi'lik hesaplar açılarak para devrimini gerçekleştirmişti Başbakan Modi. 

Sözkonusu stratejik seyahati öncü düşünürlerimizden İsmail Gaspıralı (1851-1914)’nın “Dil’de, Fikir’de, İş’te Birlik” ilkesi kapsamında inceleyebiliriz.

DİL

Hindistan ve Türkiye arasında geliştirilmesi temenni edilen kültürel ve ekonomik ilişkilerde iletişimi sağlayacak dil, her iki tarafa sömürge ve yağmacılığı çağrıştıran ve bağları zedeleyen ecnebi İngiliz’in dili değil tarihî Türk-Hint ilişkisinin dile gelmesini sağlayan Urdu Dili’dir. Pakistan cenahında Urdu Dili olarak adlandırılan bu dil Hindistan’da Hindi (Hintçe) olarak anılır. Hintçe bugün Kuzey Hindistan’da kullanılan ve özellikle Müslümanların konuştuğu dildir. Bununla birlikte Müslüman Türklerin egemenliği altında bulundurduğu bölgelerin de dilini etkilemiştir. Hindistan’ın resmî dillerinden biri olup Hindistan’ın kendisini dünyaya pazarlamasına vesile bildiği ve en hacimli yatırım alanlarından olan Bollywood’un (Hindistan Film Sektörü) da dili. Nitekim dünyaca ünlü Müslüman Hint aktörleri olan Shah Rukh Khan, Aamir Khan ve Selman Khan’ın anadili Urdu (Hintçe) dilidir.

Hintçe/Urduca, Hindistan coğrafyasına kuzeyden gelen Müslüman Türk akıncılarının hediyesidir. Zira adı da Türk ordusuna işaret eden Ordu’dan bozmadır. Yaklaşık 1000 yıllık bir Müslüman Türk hakimiyeti devreleri boyunca adım adım gelişmiş ve bugünkü şekline kavuşmuştur. Dilbilgisi bakımından Türk Dili yapısına sahip olan bu dil (Öğe dizilimi, zamanların sondan eklemeli oluşu vs.) kelimeleri ile yüzde 40-50 oranında Türk-İslam etkisinde. Fiil köklerinin yerli Hint diline ait olduğu bu dilde Arapça, Farsça ve Türkçe isimler ağırlıkta. Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşma hazırlıkları yaptığı ve akabinde Müslümanlar ile kısmî olarak yollarını ayırdığı yıllarda, dildeki Arapça-Farsça kelimeler Hint din adamlarını ve soylularını rahatsız etmiş ve dilde sadeleşme yoluna gidilerek millîleşme buradan başlatılmak istenmiş. Ancak bu “Öz Hintçe” çabası halkta pek yankı bulamamış olsa gerek hâlihazırda kullanılan dilde hayli Arapça ve Farsça kelime mevcut. Ancak Pakistan’da kullanılan dille de tamamen aynı değil. Farklılık ise dinî rengi ağır basan kelimelerin Sanskrit kökenli olanları ile değiştirilmiş olmasından geliyor.

Hintlilerin bu haliyle bu dile Hintçe adını veriyor oluşu, onu benimseyişinin ve bu dilin çağrıştırdığı Türk-Hint ortak mirasına değer verişinin göstergesi olsa gerek. Hindistan’ın onlarca resmî dilinden yalnızca biri olmasına karşılık, etki alanı bunca geniş olan, dahası Türk-Hint mirasının kelimelerinde vücut bulduğu bu dil, Türk-Hint iletişimi için en tercihe şayan dildir desek isabet oranımız hayli yüksektir.

Dil, yani ortak kültür dili oluşturulmalı; ve bu İngilizce olmamalı. Ortak kültür dili (Urduca) zaten var da kullanılmıyor. İngilizce batağından çıkmamız elzem.

Öneri 1: Türkiye’de yalnızca iki üniversitede eğitimi verilen; etki ve verimlilik sahası oldukça sınırlı olan Urdu Dili ve Edebiyatı bölümlerinin haricinde kurulması önerilen bölümün işleyişi şu şekilde olabilir. Bu bölümde Hindistan ve Türkiye arasında kültür alışverişini mümkün kılması beklenen Urdu Dili (veya tespit edilecek bir başka dil. Ancak en elverişlisi Urdu Dili) ana hatlarıyla 1 senelik hazırlık aşamasında yoğun bir biçimde öğretilecek. Öğrenciler bu dilde kaynakları okuyabilecek, gündemi takip edebilecek ve iletişim kurabilecek yetkinliğe geldikten sonra bu dilde 1 sene edebiyat, tarih ve siyaset alanlarında eğitim alacak. Bu eğitimin ardından öğrenci kendi yatkınlığına göre bu başlıca üç alandan uzmanlaşmak istediği bir alanı seçecek ve eğitimine o yolda devam edecek.  Aynı programın Hindistan’da anlaşmalı bir üniversitede Türk Dili ile yürütülmesi sağlanırsa, dönemlik veya senelik öğrenci değişimleri ile her iki bölümün öğrencilerinin ilmî ve kültürel alışverişlerde bulunmasına imkân sağlanmış ve zihinsel köprüler tahkim edilmiş olur. Böylelikle, öngörülen 4 veya hazırlıkla 5 senelik bu eğitim programı, devletimize siyasî, kültürel ve ilmî sahalarda elçilik görevini üstlenmeye hazır,  yetişmiş eleman kazandıracak; dışişleri teşkilatımızın diller zenginliği ile donanmasını sağlayacaktır.

TARİH-COĞRAFYA 

Öneri 2: Bir ayağı Türkiye’de bir ayağı Hindistan’da olacak bir “Türk-Hint Ortak Tarihi Araştırmaları Merkezi” kurulması gerekiyor. Her iki merkezde iki ülkeden karışık araştırmacılar, öğretim üyeleri ve öğrenciler çalışmalı. Türkiye’dekinde, Hint araştırma dili, Hindistan’dakinde de Türkçe eğitimi de verilebilmeli.

Bununla birlikte, Türkiye’deki merkezde Hint dili ve kültürü ve Hindistan’daki merkezde Türk dili ve kültürü eğitimleri verilmeli ve bu dersler halktan gelebilecek başvurulara da açık olabilmeli. Bu sayede, Türk’ün Hindistan’daki varlığı sağlam temellere oturtularak bugünün girişimleri tarihî köklerle desteklenerek meşru bir zeminde ilerlemeli.

Bizim Hindistan'daki varlığımızın sağlam temellere oturtulması ve tarihi meşruiyetinin kökleştirilmesi gerekiyor. Kültür dersleri ile de, kültürlerarası alışveriş işler hale getirilmelidir.
Mesela, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinde Malezya Araştırmaları Merkezi var ama bir Hint Araştırmaları Merkezi’ne henüz rastlamadım. Hint Türk tarihi bireysel çabaların ötesinde çalışmalarla yazılmalıdır. Öğrenci değişimleri de gerçekleşmeli aynı zamanda. Sürekli bir kültür akışı olmalı. İthalat ve İhracatın ilim sahasında da olması gerekiyor. Bağlar kuvvetlensin. Biraz Yunus Emre Enstitüsü gibi. Ama çift kutuplu. Yunus Emre Enstitüsü’nde sadece biz temsil ediliyoruz. Hindistan’ın da Türkiye’de tanıtılması gerekiyor. Evet, etkileşimli olmalı, ortak akılla işlemeli. Hindistan ve Türkiye birbirlerini tamlayan ülkeler. Üniversitelerde öğrenci değişimi hayata geçirilerek anlaşmalı üniversitelerden burslu öğrenci alışverişi başlatılmalıdır.

Öneri 3: Üniversite çağına gelmeleri beklenmeden gençlerimizde Hindistan ve Hint gençlerinde Türkiye konusunda farkındalık oluşturulmalı ve bu bağlamda karşılıklı kültür gezileri düzenlenmeli. Gençler bu gezilerde karşılıklı kültür akışının yanı sıra bu ülkelerdeki kuvveler (potansiyeller) konusunda bilgilendirilmeli ve ileride bunları fiile dökme bilinci aşılanmalı. Hâkim eğitim sisteminde ufku Avrupa ile sınırlı insanımızın zihin dünyası Asya ile genişletilmeli. Ve bu iki ülke, ülke insanları için dünya haritasındaki yerinden zihin haritasındaki yerine terfi almalı.

FİKİR


“Firavunlar diyarı muhteşem bir taş yığını, Fırat boylarında yükselen mamureler toprak altında, Atina hayal, Roma efsane... Hint beş bin yıldan beri var. Hintli elini kolunu bağlayıp hayaller aleminde yasasaydı, o büyük medeniyet nasıl doğar, nasıl gelişir, nasıl ayakta durabilirdi?” Cemil Meriç, Bir Dünyanın Eşiğinde, 1976, s.90

Türkler, Hindistan’ın tefekkürüne, sırlarına vakıf üç büyük mütefekkir yetiştirdiler: Sıfır sayısının mucidi Musa El Harezmi (780-850), Gökbilimci ve Hindolog El Biruni (973-1048) ve Cemil Meriç (1916-1987).  İlk Hindolog ve ilk seyyahımız Biruni 1017’de başlattığı Hind seyahatlerine 30 yıl boyunca devam etti. Kitâb'üt-Tahkîk Mâ li'l-Hind kitabını yayınladı. Cemil Meriç ise Hind hakkında 4 yıl çalıştı, kitaplar yazdı. Batı Medeniyeti'nin temelini araştırırken karşısına Hind çıkmış ve ilk kitabını Hind'e ayırmıştır; Hind Edebiyatı (1964). “Bir Dünyanın Eşiğinde” ise 1976 yılında yayınlandı.

Büyük Mütefekkir Cemil Meriç’in sözlerine kulak verelim, onun görmeyen gözleri ile keşfettiği Hindistan’a doğru yola koyulalım.

  1. “ Hint'i tanımak zorundayız, çünkü İslâmî tefekkürün sertac-ı iptihacı tasavvuf o ülkeden fışkırdı. Cetlerimiz İslâm'ı kabul etmeden önce Budisttiler. Hint'i tanımak zorundayız. Asya düşüncesinin dayandığı temel Hint düşüncesidir. Hint'i tanımak zorundayız. İnsanlığın irfan ve idrakine istikamet veren iki yaratıcı millet vardır. Hint ve Yunan.. Biz bu iki ülkenin merkezindeyiz. Akdeniz Doğu ile Batı'nın zifaf yatağı. İnsanlık korkunç bir buhran'ın pençesindedir. Kosmosla antropos arasındaki binlerce yıllık âhenk sona erdi. Avrupa maddeyi fethederken kendini unuttu. İnsana kendini bulduracak büyük terkibe ancak Hint sayesinde varabiliriz.” Jurnal I, s.147
  2. “ Hint her inanca söz hakkı tanıyan bir ülke olduğu için ikinci vatanım oldu” Jurnal I, s.370
  3. “Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. (…) Yunan mucizesi bütün ihtişamını Asya’ya borçlu: Pythagoraslar, Demokritoslar, Lykurgoslar meşalelerini ya Ganj kıyılarında tutuşturmuşlardır, ya Nil kıyılarında.” Jurnal, s.374
  4. “Olemp'i ararken Hint çıktı karşıma.” Bu Ülke, s. 45
  5. “Tanımıyoruz Hint'i. O ülkeye en büyük hükümdarını armağan eden Türk, Hint'i tanımıyor. Tanımıyoruz Hint'i. Ekber'e rağmen tanımıyoruz. Sebük Tekin'in oğlu Hezarbütgede'yi mescit eylerken El Biruni fikir hazinelerini taşımış Doğu'ya, Yunan felsefesiyle Himalaya bilgelerinin felsefesini karşılaştırmış, İslâm tasavvufuyla Hint tasavvufunu kaynaştırmış. El Biruni'ye rağmen tanımıyoruz Hint'i.” Cemil Meriç; Jurnal I, İletisim Yayınları, 8. Baskı, 1998, İstanbul, s.147
  6.  “ Hint, unsurların hışmından riyazet kalesine sığınmıştır. Hint düşüncesinde koyu renkler ağır basar. Hint, hayatı küçümseyenlerin vatanıdır. Hintlinin ruhu da Hint’in tabiatı gibi bir tezatlar mahşeri.” Bir Dünyanın Eşiğinde, s.90
  7.  “ Hint düşüncesinin en önemli zaferi, değişmeyeni kavrayabilmesindedir” Bir Dünyanın Eşiğinde, s.89
  8. “Ha dağlarını seyretmişsiniz ha mimarisini, ikisinde de aynı heybet” Bir Dünyanın Eşiğinde, s.91
  9. "Gramer ve tıp kitapları bile çoğu kez manzum” Bir Dünyanın Eşiğinde,s.91
  10. “Düşünce dünyasını fethe çıkanların uğrayacağı ilk ülke Hint olmalı. Hint bütün inançlara söz hakkı tanır. Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. Hint belki bütün hakikat değil ama hakikat.” Bu Ülke, s. 45

İŞ BİRLİĞİ

SİYASET

Türkler, Hint kıtasında, Doğu'nun kadim devlet yapılarının temellerini inşa etmişlerdir; Akhunlar, Kuşhanlar, Göktürkler, Gazneliler, Timur, Babür. Çin’in aksine, tarihsel olarak Türk unsurunun daha çok nüfuz ettiği coğrafya olarak Hindistan öne çıkıyor. Bu noktada Türklerin Hint Kıtası’nın kuzeyinde kurdukları devletlerin günümüze taşınan siyasi ve kültürel etkileri belirleyicidir.
Günümüzde ise, kuzeyde İç Asya Türkistan’ı, Batı’da Afrika, Körfez ve Ortadoğu, Güney Asya’da Hint Alt kıtası, doğuda Güneydoğu Asya İslam Dünyası ile ilişkiler ağı, Türkiye’nin Hindistan ile beraber geliştirebileceği ortaklaşa siyasetler için sağlam bir temel oluşturmaktadır. Güney yarıküredeki Hindistan; Mısır ve Endonezya arasındaki merkezi konumu ile İslam Dünyası’nın tam ortasında yer almaktadır.
Hind-Avrupa  Çizgisi: Sıfır'ı Hint buldu, Türkistan'lı Harezmi de matematik işlemlere uyguladı; bütün bunları alıp uygulayarak  Sıfır'ı Bir yapan ise Avrupa oldu. Zor olan sıfır'ı bir yapmak ise bunu ne Türkler,  ne de Hint yapmıştı. Avrupa'nın temellerinde aslında hangi H vardı? Helen, Hint? Türklerin yayıldığı Güney Asya, "Nil-Amu Derya bölgesi"yle beraber, Avrupa Yeniçağı öncesinde en geniş kültürel yayılım alanına sahip bölgedir. (Felsefe Atlası, s.102). Avrupa'nın Anası Anadolu  kitabında da Avrupa'nın temelindeki Anadolu olgusu açıklıkla izlenmektedir. Türkler, Hindistan'ı Avrupa'ya taşımışlardır. Avrupa'nın temelinde Hint vardır (İskender, Veda’lar, Matematik, Logaritma). İlk Hindologlar (Harezmi, Biruni) Türklerdir. Hindoloji bizde (850), Avrupa'dan (1100) eskidir.  Hindistan-Horasan-İran-Anadolu-Rumeli çizgisi, Avrupa'nın Hind-Helen-Avrupa köklerine karşın kendi  Hind-Avrupa gelişim çizgimizdir.

Gözümüz hep dışarıda olmalıdır. Avrupa'ya Hind'den bakmak hiç aklımıza gelmemiştir. Avrupa, Hind kaynaklarına giderken, bizler ise Yeni Osmanlılar, Jön Türkler üzerinden Avrupa kaynaklarına takılmışız. Hint'te yokuz, Avrupa kompleksi beynimizi yiyip bitirmiş; kör etmiş.

Harezmi, Biruni, Cemil Meriç gibi kendi kaynaklarımıza neden yabancıyız, anlamak mümkün değildir. "Avrupa'nın Ana'sı Anadolu" kitabını bir Alman yazmıştı. Aslında "Avrupa'nın Ana'sı Türkiye ve Hindistan". Aydın kılıklı Hamaliye takımı Avrupa'ya tapınacağına, Avrupa'nın köklerini incelese bunları görürdü.

Hind'i ve Hind Matematiğini Avrupa'ya aktaranlar Türklerdi; Harezmi ve Biruni. Hind-Avrupa dilleri teorisindeki Hind, aslen Avrupa'nın temelidir; esas temel Yunan değildir.   Hindistan Araştırmaları, Garbiyatçılığımızın temelindeki Avrupai Osmani Araştırmaları ile elele yürümelidir.

Orhun-Semerkand-Yeni Delhi: Biruni'yi de gündemimize alalım; güneş, ay, yapay zeka, Hint aklı (yazılım).  Bilge Tonyukuk'dan gelen çizgi Semerkend’da güneye doğru kıvrılarak Delhi’ye de uzanır. İpek yolu ve Baharat yolu bu sayede birleşmiş ve özlenmiştir.

İstanbul-Semerkand- Bangalore: Semerkant (Türkistan), Yeni Delhi’yi beslemiştir.
Bangalore; Hindistan’ın en kalabalık 5.şehridir. Bilgi teknolojileri sektöründe merkez olarak bilindiğinden, Dünya’daki girişimciler arasında en çok tercih edilen 10 bölge arasında yer almaktadır. Teknolojik anlamda üst olma özelliğinden dolayı Asya’nın Silikon Vadisi olarak anılmaktadır. Bangalore kenti 9.yüzyılda kurulmuştur. İlk kurulduğunda şehrin adı Bengaluru iken zamanla Bangalore olarak değişmiştir. Burası Hindistan’ın en hızlı büyüyen 2. şehridir.  Semerkand-İstanbul: 3200 km Semerkand-Bangalore: 3200 km’dir. Semerkand-İstanbul fikri hattını yeniden kuvvetlendirmemiz, Hind kıtasını da bu hatta eklememiz lazım. Tonyukuk Yazıtında Hintçe kökenli kelimelerin varlığı, Hindistan kıtasının Aryen işgali dönem öncesinde asıl yerlileri olan Tamil dilindeki Türkçe kelimelerin varlığı, Dravit dilleri ve Altay Dilleri bağlantısının üzerinde çalışılmalıdır.
5 Deniz Stratejisi: 5 denizden ana çıkış noktası Hint Okyanusu'dur, Hindistan'dır. Deniz Hakimiyeti adına kıyılarda ne kadar varız: BEŞ DENİZ: Kuzey Afrika kıyılarında, Akdeniz'de, Hazar'da, Karadeniz'de, Kızıldeniz'de, Basra'da, OKYANUS'LAR: Hint Okyanusu'nda, Pasifik Okyanusu'nda İran ve Hindistan arasında doğal gaz hattı döşeniyormuş; hangi noktalar arasında biliyor musunuz?  Denizci rakiplerimiz İngilizler bizi 5 Denizden uzaklaştırdılar; Babür Hindistan'ı (Basra hinterlandı), İran, Mısır, Yunanistan. Halen de devam ediyorlar uzaklaştırmaya. Anglo-Sakson (WASP) ve Vikingler bir adım önde lakin bölgenin genetik kodlarında İpek & Baharat yollarında bizim de sözümüz var idi. Bu hat Yeni Delhi'ye uzanıyor. 5 Deniz; dahili stratejimiz. Okyanus'lar; harici stratejimiz.

·                     Hint Okyanusu (Somali, Umman, Yemen, Hindistan, Seylan)
·                     Pasifik Okyanusu (Japonya, Kore'ler)

Küresel, Bölgesel Birlik Girişimleri:  Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu geçmişi ve Hindistan’ın Bağlantısızlar Hareketi deneyimi, her iki ülkenin  İslam İşbirliği Teşkilatı İİT, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi BM5, Şangay İşbirliği Örgütü ŞANGAY İÖ, Güney Doğu Asya İşbirliği Örgütü ASEAN, Güney Asya İşbirliği Örgütü SAARC, BRIC, MINT girişimlerinde ortak kesişme noktaları üzerinden işbirliği geliştirmelerini kolaylaştırabilecektir.

İŞ HAYATI

Harvard Üniversitesi Uluslararası Kalkınma Merkezi Direktörü Prof. Ricardo Hausmann, Aralık 2010 tarihindeki Türkiye ziyaretinde dünyadaki ortalama tüketim eğilimlerinin gelişiminin Türkiye'nin ihracat desenine çok benzediğini belirtirken, bu fırsattan yararlanması için Türkiye'ye bir takım önerilerde bulunmuştu. Hausmann, Türkiye'ye o  dönemde öne çıkardığı pazarlardan Çin'den çok Hindistan'a odaklanması çağrısı yapmıştı. Türkiye'nin Çin'e ihracatına yakından bakıldığında iki ülkenin doğal ticaret partneri olmadığının görüldüğünü belirten Hausmann, Çin'in Türkiye'den ağırlıklı biçimde hammadde satın aldığını söyledi. Hausmann, Hindistan'ın ise Türkiye'nin ihracat desenine benzer bir ithalat yapısına sahip olduğunu ve bu nedenle bu pazara odaklanmanın faydalı olabileceğini ifade etmişti.

​Halihazırda, Türkistan​ ülkeleri ve Hindistan​​’ın büyüme hızları %7-8 civarlarında seyretmektedir; göz kamaştırıcıdır. Türkiye, Asya’daki bu büyüme dinamiğinden yararlanmalıdır.
Kuzeyde Türkistan ülkeleri, batıda Afrika ve Arabistan Yarımadası, doğuda Malezya Yarımadası ve Okyanusya tarafından çevrilen, dünyanın üçüncü büyük okyanusu Hint Okyanusu’nun merkez ülkesi Hindistan; 21.yüzyılın temel gelişme dinamosudur. Dünya’da kendi ülkesi dışında yaşayanlar arasında Hintliler ikinci sırada, Türk’ler ise üçüncü sırada yer alıyor; söz konusu geniş dağılım küresel çaplı işbirlikleri için sapasağlam bir temel teşkil etmektedir.

Yerli paralarla ticaret ve yerli dil ile etkileşim geniş hinterlandları bulunan her iki ülke için bu imkanları daha da çoğaltma potansiyelini barındırmaktadır.

Kıtasal pazarlar bazında ihracat performansında Türkiye’nin en iyi netice aldığı pazar Afrika kıtasıdır. Yine güney aksında yeralan Hint Alt kıtası pazarlarında da aynı harika performans, hiç de uzak olmayabilir. Büyüme aksı artık Asya-Afrika ülkeleridir.

Dünyada en çok Müslüman’ın yaşadığı ülkeler Endonezya ve Hindistan’dır. Türkiye'nin dönem başkanlığı İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) Hindistan’ın da alınması açısından önemli bir fırsattır. Alemi İslam’ın yarısı Hint alt kıtası ülkelerinde yaşamaktadır.

Mevcut BM5 statükosunun değiştirilmesi konusunda,  gelişen pazarlar klasmanları BRIC ve MINT gruplarında yeralan Hindistan, Türkiye, Meksika, Endonezya ve Nijerya’nın aralarındaki işbirliği önem kazanmaktadır.

MADE IN TURKEY

İnşaat Sektörü: Ülkedeki dev bir ihtiyaca cevap verecek olan 100 Akıllı Şehir Projesi'nde de, Türk müteahhitlerin rol alması konusu müzakereler ile sürdürülecektir. 2025 yılında Hindistan dünyanın Çin’den daha yüksek büyüme hızı neticesinde, 3.en büyük inşaat pazarı konumuna yükselecek ve böylece Japonya’nın yerini almış olacaktır.

Savunma Sanayii: Hindistan, savunma harcamalarında dünyada 7.sırada yer almaktadır. Türkiye’nin son yıllarda Savunma Sanayii konusunda elde ettiği tecrübe ve birikim birlikte değerlendirilme potansiyeli taşımaktadır.

MADE IN INDIA

Nükleer, Uzay ve Bilişim Teknolojileri Hindistan'ın, nükleer ve bilişim teknolojileri alanlarında ciddi bir birikime sahip olduğu da malum. Başbakan Modi'nin vizyonu, şimdilerde teknolojiye ve bu kapsamdaki start-up şirketlere ayrı bir önem veriyor. Hindistan'dan Türkiye'ye akması arzu edilen yeni yatırımlarda da, “stratejik nitelik” vurgusu, teşvik edilen  yatırımlara karşılık gelecektir.  

Enerji: Enerji alanında büyük bir potansiyel mevcuttur. Hindistan enerji alanında öncü role sahiptir. Yenilenebilir enerji ve Nükleer enerji iş birliği alanlarıdır.

SONUÇ

1.       Hindistan; HİNT’erlandımızdır.

2.       Sinolog Bilge Tonyukuk (d.646) ile başlayan Düşünce Tarihimiz Hindolog Cemil Meriç (d.1916) ile Garb'daki Doğu'yu ve Hind'i keşfetmiştir; 1400 yıllık düşünce birikimi, 3.binli yılların muştusudur.
3.       Bosna'dan Bengaldeş'e Hanefi, Maturidi, Yesevi'lerin şifresi gözlerindeki nur ve yüzlerindeki tebessümdür; Hint'de hep böyle selamlaştık.

4.       Türkiye, Hindistan ile akraba topluluk ilişkisini neden kurmuyor hala? Doğu'daki Rumeli'dir Hint Kıtası. Osmanlı ile Babür'ü günümüze taşımalıyız. Sosyolojimiz birlikte mayalanmış.

5.       Büyük Mütefekkirlerimiz, Hind'i yazmışlar; Harezmi, Biruni, Halide Edip Adıvar, Cemil Meriç.
6.       Hindistan tıpkı Anadolu’muz gibi, ana bir ülke. İslamiyet’deki ümmet (anadaşlık) anlayışı ile benzeş.

7.       Evet; Türkiye'nin fikri kaynağı Türkistan ve HİNT'erlandı.

8.       Rumeli ve Hindistan’daki tecrübelerimiz benzer; Osmanlı, Babür’ün yolunu izlemiş. Her iki bölgede Türk varlığı, katman katman. Babür'ün Hindistan'da, Osmanlı'nın Rumeli'nde öncesinde de Türkler var.

9.       Rumeli'nde "Elhamdülillah Türk’üz" derler. İslam ve Türklük içiçe. Hindistan'ın da aynı kategoride olduğunu görüyoruz.

10.    Lahor, Agra, Yeni Delhi;  Hind'de ışıl ışıl imar ve mimarimizdir. 

Son Sözler:

Veda (Hint), Ayasofya (İstanbul) ve Kutadgu Bilig (Türkistan)’in anlamları tek ve ortaktır: KUTSAL BİLGİ.

Düşünce üretimine kolaylık sağlayacak olması sebebiyle, ülkemizde “Büyük Asya Kütüphanesi” kurulmasında yarar olsa gerektir. Fikirlerimizin tükenmez pınarı Türkistan diyarlarındaki ve HİNT'erlandındaki Bilgelerimizin nurlarıyla aydınlanmak nasip olsun; inşallah.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder