TÜRKİYE, HİNDİSTAN ve TÜRKİSTAN:
BİRLİK TEMELİNDE BİR
İŞBİRLİĞİ MODELİ
Bu inceleme yazısı,
Cumhurbaşkanımızın Hindistan Seyahati vesilesiyle hazırlanmıştır.
“Hindistan bir
anadır. Onun iki çocuğu vardır. Bunların biri Türkler, diğeri ise Hintlilerdir.”
Mahatma Gandhi (1869-1948)
“Türklerin Hintlere
üç tane armağanı vardır: Birincisi Tac Mahal’dir. İkincisi Urduca (Ordu Dili).
Üçüncüsü Şeyh Galip ve Divanı.” Pandit Jawaharlal Nehru (1889-1964)
İÇİNDEKİLER
DİL
- · Dil
- · Tarih
- · Coğrafya
FİKİR
İŞ BİRLİĞİ
·
Siyaset
·
İş Hayatı
Cumhurbaşkanımızın 16 Nisan 2017 tarihi
referandumundan sonra ilk yurtdışı gezisini Asya kıtasındaki Hindistan’a
yapması anlamlı bir başlangıçtır. Türkiye, bu yeni döneme “Asya Açılımı” ile
başlamıştır. “Dünya 5'ten büyüktür” fikir ve iddiası için en önemli stratejik
ortak, dünyanın en nüfuslu ülkesi olan Hindistan’dır. Nüfus-Nüfuz bağlantısı,
güçlünün her zaman haklı da olduğu dayatmasını sarsabilecek bir dinamiktir.
2030 yılı GSMH dağılımında dünyanın 3.büyük ekonomisi konumuna yükselecek olan
Hindistan, neden BM5 üyesi değildir? Cumhurbaşkanımız bu soruyu bizzat
Hindistan’da seslendirmiştir.
Başbakan Muti Narendra Modi, Hindistan’da statükonun temsilcisi
yıllanmış Kongre Partisi’ni 2014 seçimlerinde mağlup ederek iktidara gelmiştir.
Türkiye'de 1 Dolar'larla yapılan işgalci darbe girişiminin önlenmesinin
ardından, Hindistan'da 1 Rupi'lik hesaplar açılarak para devrimini
gerçekleştirmişti Başbakan Modi.
DİL
Hindistan ve Türkiye arasında geliştirilmesi temenni edilen
kültürel ve ekonomik ilişkilerde iletişimi sağlayacak dil, her iki tarafa
sömürge ve yağmacılığı çağrıştıran ve bağları zedeleyen ecnebi İngiliz’in dili
değil tarihî Türk-Hint ilişkisinin dile gelmesini sağlayan Urdu Dili’dir.
Pakistan cenahında Urdu Dili olarak adlandırılan bu dil Hindistan’da Hindi
(Hintçe) olarak anılır. Hintçe bugün Kuzey Hindistan’da kullanılan ve özellikle
Müslümanların konuştuğu dildir. Bununla birlikte Müslüman Türklerin egemenliği
altında bulundurduğu bölgelerin de dilini etkilemiştir. Hindistan’ın resmî
dillerinden biri olup Hindistan’ın kendisini dünyaya pazarlamasına vesile
bildiği ve en hacimli yatırım alanlarından olan Bollywood’un (Hindistan Film
Sektörü) da dili. Nitekim dünyaca ünlü Müslüman Hint aktörleri olan Shah Rukh
Khan, Aamir Khan ve Selman Khan’ın anadili Urdu (Hintçe) dilidir.
Hintçe/Urduca, Hindistan coğrafyasına kuzeyden gelen Müslüman Türk
akıncılarının hediyesidir. Zira adı da Türk ordusuna işaret eden Ordu’dan
bozmadır. Yaklaşık 1000 yıllık bir Müslüman Türk hakimiyeti devreleri boyunca
adım adım gelişmiş ve bugünkü şekline kavuşmuştur. Dilbilgisi bakımından Türk
Dili yapısına sahip olan bu dil (Öğe dizilimi, zamanların sondan eklemeli oluşu
vs.) kelimeleri ile yüzde 40-50 oranında Türk-İslam etkisinde. Fiil köklerinin
yerli Hint diline ait olduğu bu dilde Arapça, Farsça ve Türkçe isimler
ağırlıkta. Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşma hazırlıkları yaptığı ve akabinde
Müslümanlar ile kısmî olarak yollarını ayırdığı yıllarda, dildeki Arapça-Farsça
kelimeler Hint din adamlarını ve soylularını rahatsız etmiş ve dilde sadeleşme
yoluna gidilerek millîleşme buradan başlatılmak istenmiş. Ancak bu “Öz Hintçe”
çabası halkta pek yankı bulamamış olsa gerek hâlihazırda kullanılan dilde hayli
Arapça ve Farsça kelime mevcut. Ancak Pakistan’da kullanılan dille de tamamen
aynı değil. Farklılık ise dinî rengi ağır basan kelimelerin Sanskrit kökenli
olanları ile değiştirilmiş olmasından geliyor.
Hintlilerin bu haliyle bu dile Hintçe adını veriyor oluşu, onu
benimseyişinin ve bu dilin çağrıştırdığı Türk-Hint ortak mirasına değer
verişinin göstergesi olsa gerek. Hindistan’ın onlarca resmî dilinden yalnızca
biri olmasına karşılık, etki alanı bunca geniş olan, dahası Türk-Hint mirasının
kelimelerinde vücut bulduğu bu dil, Türk-Hint iletişimi için en tercihe şayan
dildir desek isabet oranımız hayli yüksektir.
Dil, yani ortak kültür dili oluşturulmalı; ve bu İngilizce
olmamalı. Ortak kültür dili (Urduca) zaten var da kullanılmıyor. İngilizce
batağından çıkmamız elzem.
Öneri 1: Türkiye’de yalnızca iki üniversitede
eğitimi verilen; etki ve verimlilik sahası oldukça sınırlı olan Urdu Dili ve Edebiyatı
bölümlerinin haricinde kurulması önerilen bölümün işleyişi şu şekilde olabilir.
Bu bölümde Hindistan ve Türkiye arasında kültür alışverişini mümkün kılması
beklenen Urdu Dili (veya tespit edilecek bir başka dil. Ancak en elverişlisi
Urdu Dili) ana hatlarıyla 1 senelik hazırlık aşamasında yoğun bir biçimde
öğretilecek. Öğrenciler bu dilde kaynakları okuyabilecek, gündemi takip
edebilecek ve iletişim kurabilecek yetkinliğe geldikten sonra bu dilde 1 sene edebiyat,
tarih ve siyaset alanlarında eğitim alacak. Bu eğitimin ardından
öğrenci kendi yatkınlığına göre bu başlıca üç alandan uzmanlaşmak istediği bir
alanı seçecek ve eğitimine o yolda devam edecek. Aynı programın Hindistan’da anlaşmalı bir
üniversitede Türk Dili ile yürütülmesi sağlanırsa, dönemlik veya senelik
öğrenci değişimleri ile her iki bölümün öğrencilerinin ilmî ve kültürel
alışverişlerde bulunmasına imkân sağlanmış ve zihinsel köprüler tahkim edilmiş
olur. Böylelikle, öngörülen 4 veya hazırlıkla 5 senelik bu eğitim programı,
devletimize siyasî, kültürel ve ilmî sahalarda elçilik görevini üstlenmeye
hazır, yetişmiş eleman kazandıracak;
dışişleri teşkilatımızın diller zenginliği ile donanmasını sağlayacaktır.
TARİH-COĞRAFYA
Öneri 2: Bir ayağı Türkiye’de bir ayağı Hindistan’da olacak bir
“Türk-Hint Ortak Tarihi Araştırmaları Merkezi” kurulması gerekiyor. Her
iki merkezde iki ülkeden karışık araştırmacılar, öğretim üyeleri ve öğrenciler
çalışmalı. Türkiye’dekinde, Hint araştırma dili, Hindistan’dakinde de Türkçe
eğitimi de verilebilmeli.
Bununla birlikte, Türkiye’deki merkezde Hint dili ve
kültürü ve Hindistan’daki merkezde Türk dili ve kültürü eğitimleri verilmeli ve
bu dersler halktan gelebilecek başvurulara da açık olabilmeli. Bu sayede,
Türk’ün Hindistan’daki varlığı sağlam temellere oturtularak bugünün girişimleri
tarihî köklerle desteklenerek meşru bir zeminde ilerlemeli.
Bizim Hindistan'daki varlığımızın
sağlam temellere oturtulması ve tarihi meşruiyetinin kökleştirilmesi gerekiyor.
Kültür dersleri ile de, kültürlerarası alışveriş işler hale getirilmelidir.
Mesela, Fatih Sultan Mehmet Vakıf
Üniversitesinde Malezya Araştırmaları Merkezi var ama bir Hint Araştırmaları
Merkezi’ne henüz rastlamadım. Hint Türk tarihi bireysel çabaların ötesinde
çalışmalarla yazılmalıdır. Öğrenci değişimleri de gerçekleşmeli aynı zamanda.
Sürekli bir kültür akışı olmalı. İthalat ve İhracatın ilim sahasında da olması
gerekiyor. Bağlar kuvvetlensin. Biraz Yunus Emre Enstitüsü gibi. Ama çift
kutuplu. Yunus Emre Enstitüsü’nde sadece biz temsil ediliyoruz. Hindistan’ın da
Türkiye’de tanıtılması gerekiyor. Evet, etkileşimli olmalı, ortak akılla
işlemeli. Hindistan ve Türkiye birbirlerini tamlayan ülkeler. Üniversitelerde
öğrenci değişimi hayata geçirilerek anlaşmalı üniversitelerden burslu öğrenci
alışverişi başlatılmalıdır.
Öneri 3: Üniversite çağına
gelmeleri beklenmeden gençlerimizde Hindistan ve Hint gençlerinde Türkiye
konusunda farkındalık oluşturulmalı ve bu bağlamda karşılıklı kültür gezileri
düzenlenmeli. Gençler bu gezilerde karşılıklı kültür akışının yanı sıra bu
ülkelerdeki kuvveler (potansiyeller) konusunda bilgilendirilmeli ve ileride
bunları fiile dökme bilinci aşılanmalı. Hâkim eğitim sisteminde ufku Avrupa ile
sınırlı insanımızın zihin dünyası Asya ile genişletilmeli. Ve bu iki ülke, ülke
insanları için dünya haritasındaki yerinden zihin haritasındaki yerine terfi
almalı.
FİKİR
“Firavunlar diyarı muhteşem bir taş
yığını, Fırat boylarında yükselen mamureler toprak altında, Atina hayal, Roma
efsane... Hint beş bin yıldan beri var. Hintli elini kolunu bağlayıp hayaller
aleminde yasasaydı, o büyük medeniyet nasıl doğar, nasıl gelişir, nasıl ayakta
durabilirdi?” Cemil Meriç, Bir Dünyanın Eşiğinde, 1976, s.90
Türkler, Hindistan’ın tefekkürüne, sırlarına vakıf üç
büyük mütefekkir yetiştirdiler: Sıfır sayısının mucidi Musa El Harezmi (780-850),
Gökbilimci ve Hindolog El Biruni (973-1048) ve Cemil Meriç (1916-1987). İlk Hindolog ve ilk
seyyahımız Biruni 1017’de başlattığı Hind seyahatlerine 30 yıl boyunca devam
etti. Kitâb'üt-Tahkîk Mâ li'l-Hind kitabını yayınladı. Cemil Meriç ise Hind hakkında 4 yıl
çalıştı, kitaplar yazdı. Batı Medeniyeti'nin temelini araştırırken karşısına
Hind çıkmış ve ilk kitabını Hind'e ayırmıştır; Hind Edebiyatı (1964). “Bir Dünyanın
Eşiğinde” ise 1976 yılında yayınlandı.
Büyük Mütefekkir Cemil Meriç’in
sözlerine kulak verelim, onun görmeyen gözleri ile keşfettiği Hindistan’a doğru
yola koyulalım.
- “
Hint'i tanımak zorundayız, çünkü İslâmî tefekkürün sertac-ı iptihacı
tasavvuf o ülkeden fışkırdı. Cetlerimiz İslâm'ı kabul etmeden önce
Budisttiler. Hint'i tanımak zorundayız. Asya düşüncesinin dayandığı temel
Hint düşüncesidir. Hint'i tanımak zorundayız. İnsanlığın irfan ve idrakine
istikamet veren iki yaratıcı millet vardır. Hint ve Yunan.. Biz bu iki
ülkenin merkezindeyiz. Akdeniz Doğu ile Batı'nın zifaf yatağı. İnsanlık
korkunç bir buhran'ın pençesindedir. Kosmosla antropos arasındaki binlerce
yıllık âhenk sona erdi. Avrupa maddeyi fethederken kendini unuttu. İnsana
kendini bulduracak büyük terkibe ancak Hint sayesinde varabiliriz.” Jurnal
I, s.147
- “ Hint
her inanca söz hakkı tanıyan bir ülke olduğu için ikinci vatanım oldu”
Jurnal I, s.370
- “Çağdaş
Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. (…) Yunan mucizesi
bütün ihtişamını Asya’ya borçlu: Pythagoraslar, Demokritoslar, Lykurgoslar
meşalelerini ya Ganj kıyılarında tutuşturmuşlardır, ya Nil kıyılarında.”
Jurnal, s.374
- “Olemp'i
ararken Hint çıktı karşıma.” Bu Ülke, s. 45
- “Tanımıyoruz
Hint'i. O ülkeye en büyük hükümdarını armağan eden Türk, Hint'i tanımıyor.
Tanımıyoruz Hint'i. Ekber'e rağmen tanımıyoruz. Sebük Tekin'in oğlu
Hezarbütgede'yi mescit eylerken El Biruni fikir hazinelerini taşımış
Doğu'ya, Yunan felsefesiyle Himalaya bilgelerinin felsefesini
karşılaştırmış, İslâm tasavvufuyla Hint tasavvufunu kaynaştırmış. El
Biruni'ye rağmen tanımıyoruz Hint'i.” Cemil Meriç; Jurnal I, İletisim
Yayınları, 8. Baskı, 1998, İstanbul, s.147
- “ Hint, unsurların hışmından riyazet
kalesine sığınmıştır. Hint düşüncesinde koyu renkler ağır basar. Hint,
hayatı küçümseyenlerin vatanıdır. Hintlinin ruhu da Hint’in tabiatı gibi
bir tezatlar mahşeri.” Bir Dünyanın Eşiğinde, s.90
- “ Hint düşüncesinin en önemli zaferi,
değişmeyeni kavrayabilmesindedir” Bir Dünyanın Eşiğinde, s.89
- “Ha dağlarını seyretmişsiniz ha
mimarisini, ikisinde de aynı heybet” Bir Dünyanın Eşiğinde, s.91
- "Gramer ve tıp kitapları
bile çoğu kez manzum” Bir Dünyanın Eşiğinde,s.91
- “Düşünce dünyasını fethe
çıkanların uğrayacağı ilk ülke Hint olmalı. Hint bütün inançlara söz hakkı
tanır. Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. Hint
belki bütün hakikat değil
ama hakikat.” Bu Ülke, s. 45
İŞ BİRLİĞİ
SİYASET
Türkler, Hint
kıtasında, Doğu'nun kadim
devlet yapılarının temellerini inşa etmişlerdir; Akhunlar, Kuşhanlar, Göktürkler,
Gazneliler, Timur, Babür. Çin’in aksine, tarihsel olarak Türk unsurunun daha
çok nüfuz ettiği coğrafya olarak Hindistan öne çıkıyor. Bu noktada Türklerin Hint
Kıtası’nın kuzeyinde kurdukları devletlerin günümüze taşınan siyasi ve kültürel
etkileri belirleyicidir.
Günümüzde
ise, kuzeyde İç Asya Türkistan’ı, Batı’da Afrika, Körfez ve Ortadoğu, Güney Asya’da
Hint Alt kıtası, doğuda Güneydoğu Asya İslam Dünyası ile ilişkiler ağı, Türkiye’nin
Hindistan ile beraber geliştirebileceği ortaklaşa siyasetler için sağlam bir
temel oluşturmaktadır. Güney yarıküredeki Hindistan; Mısır ve Endonezya
arasındaki merkezi konumu ile İslam Dünyası’nın tam ortasında yer almaktadır.
Hind-Avrupa Çizgisi: Sıfır'ı Hint buldu, Türkistan'lı Harezmi de matematik
işlemlere uyguladı; bütün bunları alıp uygulayarak Sıfır'ı Bir yapan ise Avrupa oldu. Zor olan
sıfır'ı bir yapmak ise bunu ne Türkler,
ne de Hint yapmıştı. Avrupa'nın temellerinde aslında hangi H vardı?
Helen, Hint? Türklerin yayıldığı Güney Asya, "Nil-Amu Derya bölgesi"yle
beraber, Avrupa Yeniçağı öncesinde en geniş kültürel yayılım alanına sahip
bölgedir. (Felsefe Atlası, s.102). Avrupa'nın Anası
Anadolu kitabında da Avrupa'nın temelindeki
Anadolu olgusu açıklıkla izlenmektedir. Türkler, Hindistan'ı Avrupa'ya
taşımışlardır. Avrupa'nın temelinde Hint vardır (İskender, Veda’lar, Matematik,
Logaritma). İlk Hindologlar (Harezmi, Biruni) Türklerdir. Hindoloji bizde
(850), Avrupa'dan (1100) eskidir. Hindistan-Horasan-İran-Anadolu-Rumeli
çizgisi, Avrupa'nın Hind-Helen-Avrupa köklerine karşın kendi Hind-Avrupa
gelişim çizgimizdir.
Gözümüz hep
dışarıda olmalıdır. Avrupa'ya Hind'den bakmak hiç aklımıza gelmemiştir. Avrupa,
Hind kaynaklarına giderken, bizler ise Yeni Osmanlılar, Jön Türkler üzerinden
Avrupa kaynaklarına takılmışız. Hint'te yokuz, Avrupa kompleksi beynimizi
yiyip bitirmiş; kör etmiş.
Harezmi, Biruni, Cemil Meriç gibi kendi kaynaklarımıza neden yabancıyız, anlamak mümkün değildir. "Avrupa'nın Ana'sı Anadolu" kitabını bir Alman yazmıştı. Aslında "Avrupa'nın Ana'sı Türkiye ve Hindistan". Aydın kılıklı Hamaliye takımı Avrupa'ya tapınacağına, Avrupa'nın köklerini incelese bunları görürdü.
Hind'i ve Hind Matematiğini Avrupa'ya aktaranlar Türklerdi; Harezmi ve Biruni. Hind-Avrupa dilleri teorisindeki Hind, aslen Avrupa'nın temelidir; esas temel Yunan değildir. Hindistan Araştırmaları, Garbiyatçılığımızın temelindeki Avrupai Osmani Araştırmaları ile elele yürümelidir.
Orhun-Semerkand-Yeni Delhi: Biruni'yi
de gündemimize alalım; güneş, ay, yapay zeka, Hint aklı (yazılım). Bilge Tonyukuk'dan gelen çizgi
Semerkend’da güneye doğru kıvrılarak Delhi’ye de uzanır. İpek yolu ve Baharat
yolu bu sayede birleşmiş ve özlenmiştir.
İstanbul-Semerkand- Bangalore:
Semerkant (Türkistan), Yeni Delhi’yi beslemiştir.
Bangalore; Hindistan’ın en
kalabalık 5.şehridir. Bilgi teknolojileri sektöründe merkez olarak
bilindiğinden, Dünya’daki girişimciler arasında en çok tercih edilen 10 bölge
arasında yer almaktadır. Teknolojik anlamda üst olma özelliğinden dolayı Asya’nın Silikon Vadisi olarak
anılmaktadır. Bangalore kenti 9.yüzyılda kurulmuştur. İlk kurulduğunda şehrin
adı Bengaluru iken zamanla Bangalore olarak değişmiştir. Burası Hindistan’ın en hızlı büyüyen 2.
şehridir. Semerkand-İstanbul:
3200 km Semerkand-Bangalore: 3200 km’dir. Semerkand-İstanbul fikri hattını
yeniden kuvvetlendirmemiz, Hind kıtasını da bu hatta eklememiz lazım. Tonyukuk
Yazıtında Hintçe kökenli kelimelerin varlığı, Hindistan kıtasının Aryen işgali
dönem öncesinde asıl yerlileri olan Tamil dilindeki Türkçe kelimelerin varlığı,
Dravit dilleri ve Altay Dilleri bağlantısının üzerinde çalışılmalıdır.
5 Deniz Stratejisi: 5 denizden ana
çıkış noktası Hint Okyanusu'dur, Hindistan'dır. Deniz Hakimiyeti adına kıyılarda ne
kadar varız: BEŞ DENİZ: Kuzey Afrika kıyılarında, Akdeniz'de, Hazar'da,
Karadeniz'de, Kızıldeniz'de, Basra'da, OKYANUS'LAR: Hint Okyanusu'nda, Pasifik
Okyanusu'nda İran ve Hindistan arasında doğal gaz hattı döşeniyormuş; hangi
noktalar arasında biliyor musunuz? Denizci
rakiplerimiz İngilizler bizi 5 Denizden uzaklaştırdılar; Babür Hindistan'ı
(Basra hinterlandı), İran, Mısır, Yunanistan. Halen de devam ediyorlar
uzaklaştırmaya. Anglo-Sakson (WASP) ve Vikingler bir adım önde lakin bölgenin
genetik kodlarında İpek & Baharat yollarında bizim de sözümüz var idi. Bu
hat Yeni Delhi'ye uzanıyor. 5 Deniz; dahili stratejimiz. Okyanus'lar; harici
stratejimiz.
·
Hint
Okyanusu (Somali, Umman, Yemen, Hindistan, Seylan)
·
Pasifik
Okyanusu (Japonya, Kore'ler)
Küresel, Bölgesel Birlik Girişimleri: Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu geçmişi ve Hindistan’ın
Bağlantısızlar Hareketi deneyimi, her iki ülkenin İslam İşbirliği Teşkilatı İİT, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi BM5, Şangay İşbirliği Örgütü ŞANGAY İÖ, Güney Doğu
Asya İşbirliği Örgütü ASEAN, Güney Asya İşbirliği Örgütü SAARC, BRIC, MINT
girişimlerinde ortak kesişme noktaları üzerinden işbirliği geliştirmelerini
kolaylaştırabilecektir.
İŞ HAYATI
Harvard Üniversitesi Uluslararası
Kalkınma Merkezi Direktörü Prof. Ricardo Hausmann, Aralık 2010 tarihindeki
Türkiye ziyaretinde dünyadaki ortalama tüketim eğilimlerinin gelişiminin
Türkiye'nin ihracat desenine çok benzediğini belirtirken, bu fırsattan yararlanması
için Türkiye'ye bir takım önerilerde bulunmuştu. Hausmann,
Türkiye'ye o dönemde öne çıkardığı
pazarlardan Çin'den çok Hindistan'a odaklanması çağrısı yapmıştı. Türkiye'nin Çin'e
ihracatına yakından bakıldığında iki ülkenin doğal ticaret partneri olmadığının
görüldüğünü belirten Hausmann, Çin'in Türkiye'den ağırlıklı biçimde hammadde
satın aldığını söyledi. Hausmann, Hindistan'ın ise Türkiye'nin ihracat desenine
benzer bir ithalat yapısına sahip olduğunu ve bu nedenle bu pazara odaklanmanın
faydalı olabileceğini ifade etmişti.
Halihazırda, Türkistan ülkeleri
ve Hindistan’ın büyüme hızları %7-8 civarlarında seyretmektedir; göz
kamaştırıcıdır. Türkiye, Asya’daki bu büyüme dinamiğinden yararlanmalıdır.
Kuzeyde Türkistan ülkeleri,
batıda Afrika ve Arabistan Yarımadası, doğuda
Malezya Yarımadası ve Okyanusya tarafından çevrilen, dünyanın üçüncü büyük
okyanusu Hint Okyanusu’nun merkez ülkesi Hindistan; 21.yüzyılın temel gelişme
dinamosudur. Dünya’da kendi ülkesi dışında yaşayanlar arasında Hintliler ikinci
sırada, Türk’ler ise üçüncü sırada yer alıyor; söz konusu geniş dağılım küresel
çaplı işbirlikleri için sapasağlam bir temel teşkil etmektedir.
Yerli paralarla ticaret ve yerli dil ile etkileşim
geniş hinterlandları bulunan her iki ülke için bu imkanları daha da çoğaltma
potansiyelini barındırmaktadır.
Kıtasal pazarlar bazında ihracat performansında
Türkiye’nin en iyi netice aldığı pazar Afrika kıtasıdır. Yine güney aksında
yeralan Hint Alt kıtası pazarlarında da aynı harika performans, hiç de uzak olmayabilir.
Büyüme aksı artık Asya-Afrika ülkeleridir.
Dünyada en çok Müslüman’ın yaşadığı
ülkeler Endonezya ve Hindistan’dır. Türkiye'nin dönem başkanlığı İslam
İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) Hindistan’ın da alınması açısından önemli bir
fırsattır. Alemi İslam’ın yarısı Hint alt kıtası ülkelerinde yaşamaktadır.
Mevcut BM5 statükosunun
değiştirilmesi konusunda, gelişen
pazarlar klasmanları BRIC ve MINT gruplarında yeralan Hindistan, Türkiye, Meksika,
Endonezya ve Nijerya’nın aralarındaki işbirliği önem kazanmaktadır.
MADE IN TURKEY
İnşaat Sektörü: Ülkedeki dev bir ihtiyaca cevap verecek olan 100 Akıllı Şehir
Projesi'nde de, Türk müteahhitlerin rol alması konusu müzakereler ile sürdürülecektir.
2025 yılında Hindistan dünyanın Çin’den daha yüksek büyüme hızı neticesinde,
3.en büyük inşaat pazarı konumuna yükselecek ve böylece Japonya’nın yerini
almış olacaktır.
Savunma Sanayii: Hindistan,
savunma harcamalarında dünyada 7.sırada yer almaktadır. Türkiye’nin son
yıllarda Savunma Sanayii konusunda elde ettiği tecrübe ve birikim birlikte
değerlendirilme potansiyeli taşımaktadır.
MADE IN INDIA
Nükleer, Uzay ve Bilişim Teknolojileri Hindistan'ın, nükleer ve bilişim teknolojileri
alanlarında ciddi bir birikime sahip olduğu da malum. Başbakan Modi'nin
vizyonu, şimdilerde teknolojiye ve bu kapsamdaki start-up şirketlere ayrı bir
önem veriyor. Hindistan'dan Türkiye'ye akması arzu edilen yeni
yatırımlarda da, “stratejik nitelik” vurgusu, teşvik edilen yatırımlara karşılık gelecektir.
Enerji:
Enerji alanında büyük bir potansiyel mevcuttur. Hindistan enerji alanında
öncü role sahiptir. Yenilenebilir enerji ve Nükleer enerji iş birliği alanlarıdır.
SONUÇ
1.
Hindistan; HİNT’erlandımızdır.
2.
Sinolog
Bilge Tonyukuk (d.646) ile başlayan Düşünce Tarihimiz Hindolog Cemil Meriç
(d.1916) ile Garb'daki Doğu'yu ve Hind'i keşfetmiştir; 1400 yıllık düşünce
birikimi, 3.binli yılların muştusudur.
3. Bosna'dan
Bengaldeş'e Hanefi, Maturidi, Yesevi'lerin şifresi gözlerindeki nur ve
yüzlerindeki tebessümdür; Hint'de hep böyle selamlaştık.
4. Türkiye, Hindistan
ile akraba topluluk ilişkisini neden kurmuyor hala? Doğu'daki Rumeli'dir Hint
Kıtası. Osmanlı ile Babür'ü günümüze taşımalıyız. Sosyolojimiz birlikte
mayalanmış.
5.
Büyük
Mütefekkirlerimiz, Hind'i yazmışlar; Harezmi, Biruni, Halide Edip Adıvar, Cemil
Meriç.
6. Hindistan
tıpkı Anadolu’muz gibi, ana bir ülke. İslamiyet’deki ümmet (anadaşlık) anlayışı
ile benzeş.
7. Evet;
Türkiye'nin fikri kaynağı Türkistan ve HİNT'erlandı.
8. Rumeli
ve Hindistan’daki tecrübelerimiz benzer; Osmanlı, Babür’ün yolunu izlemiş. Her
iki bölgede Türk varlığı, katman katman. Babür'ün Hindistan'da, Osmanlı'nın
Rumeli'nde öncesinde de Türkler var.
9. Rumeli'nde
"Elhamdülillah Türk’üz" derler. İslam ve Türklük içiçe. Hindistan'ın
da aynı kategoride olduğunu görüyoruz.
10. Lahor, Agra, Yeni Delhi; Hind'de ışıl ışıl imar ve mimarimizdir.
Son Sözler:
Veda (Hint),
Ayasofya (İstanbul) ve Kutadgu Bilig (Türkistan)’in anlamları tek ve ortaktır:
KUTSAL BİLGİ.
Düşünce üretimine kolaylık sağlayacak olması sebebiyle, ülkemizde “Büyük
Asya Kütüphanesi” kurulmasında yarar olsa gerektir. Fikirlerimizin
tükenmez pınarı Türkistan diyarlarındaki ve HİNT'erlandındaki Bilgelerimizin
nurlarıyla aydınlanmak nasip olsun; inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder